🧭 Doğuya Yöneliş
Batı yolu yerine, doğuya doğru gidilirse, deniz yoluyla Japonya’ya ulaşılabileceği düşüncesi daha 1500 yıllarında vardı. Avrupa ve Asya kıtasının kuzeyinde, başka bir anlatımla, Avrupa-Asya birleşik kıtasının üzerindeki kuzeydoğu geçişi bu fikrin ilham kaynağıydı.
Tabiatıyla bu geçiş ile en fazla ilgilenenler Ruslardı. Daha çok Rusya’nın doğuya doğru genişleme isteği bu fikri destekliyordu. Kıtanın en doğusuna kadar Kuzey Sibirya’nın diğer bölgelerinin keşfedilmesi ve topraklarına katması, bu yolun bir an evvel bulunmasını öngördürüyordu.
16’ncı yüzyılın ortalarına doğru (yaklaşık 1550’de) Çar Büyük Petro bu projenin gerçekleşmesi için çok ilgi göstermiş ve bu nedenle 1697’de Hollanda, Fransa ve İngiltere’ye yapmış olduğu bir seyahatte bu ülkelerin kutup bölgesinin keşfi için yaptıkları çalışma ve çabaları yakından görme olanağını bulmuştu.
Çarın ölümünden altı ay önce, yani 1725’te Arktik Denizi–Kuzey Buz Denizi yoluyla Çin’e ulaşma düşüncesi, Bering gibi bu işi gerçekleştirebilecek birinin ortaya çıkmasıyla, o günlerin aktüel konusu haline gelmişti.
⚓ Çar’ın Hizmetinde
Vitus Jonassen Bering: 1681 yılında Danimarka’nın doğusundaki Horsens’te doğmuştu. Çok genç yaşta denizci olan Bering, Danimarka gemileriyle birkaç yıl dolaşmıştı. Ancak bu sakin yaşantı ona göre değildi. Beklediği fırsatı 1703 yılında yakalamış; Büyük Petro, Çarlık Rusyası’nın deniz filosunu büyütmek ve modernleştirmek isteyince genç denizci bu donanmaya katılmıştı.
Üstün denizcilik bilgisi, zekâsı ve çalışkanlığı ile (Rusya’da İvan İvanoviç adı verilen) Bering, kısa bir sürede haklı bir ün kazanmıştı. Bu durum çarın da dikkatinden kaçmamış ve kendisine ilk önemli görev 1724’te verilmişti. Bu görev, Asya ve Amerika’nın kuzey kıyılarını keşfetmek; bu iki kıtanın birbirlerine bağlı olup olmadıklarını saptamaktı.
Bering büyük bir heyecanla çalışmaya koyuldu. Bu çalışma büyük bir zamana ihtiyaç gerektiriyordu. Yirmi beş adamın Petersburg’dan teçhizatlarıyla Bering’in doğu Sibirya kıyısında çalışma üssü olarak seçtiği Ohotsk’a gitmeleri tam altı ay sürdü.
1727 yazında “Talih” adlı ilk gemi denize indirildi. Bunun arkasından, bir yıl sonra “San Gabriel” isimli gemi de suya indirildi. Artık büyük yolculuk başlayabilirdi.
🌊 Boğazın Keşfi
İki gemi Sibirya kıyılarından kuzeye doğru giderek Kamçatka Yarımadası’nı dolaşacaktı. 1728’in ilkbahar ve kışında hep kuzeye doğru yol alan gemilerin Asya’nın en uç noktasına yönelik seyahatleri Bering’in büyük keşfiyle sonuçlandı ve böylece 10–15 Ağustos 1728 tarihleri arasında Asya ile Amerika kıtalarını birbirinden ayıran büyük boğaz bulundu.
Boğazı aşarken buzullar arasında sıkışıp kalmaktan korkan Bering, geriye dönmeyi tercih etti. Petersburg’a tam 5 yıl sonra dönebilen Bering, Petro’nun yerini alan İmparatoriçe Anna’ya keşfini bildirip yeni bir yolculuk için izin aldı.
🚢 Son Seyahat
Bu kez işler büyük tutuldu: tam beş yüz kişi 1734’te Petersburg’dan hareket etti. Ohotsk’ta “San Paul” ve “San Peter” isimli iki gemi yapıldı. Her iki tekne 1740’da Kamçatka kıyılarına doğru yelken açtı. Gemilerde çeşitli ülkelere mensup bilim adamlarıyla birlikte 150 kişi vardı.
Bering, Kamçatka’da oldukça uzun bir duraklama yaptı. Ve “Peter ile Paul” adındaki gemi adlarından esinlenerek “Petropaulovsk” şehrini kurdu. Sonunda bu şehirden 4 Haziran 1741’de son gezi için yelken açıldı.
20 Haziran’da iki gemi Aleut Adaları güneyindeyken çıkan bir fırtına sonucunda Bering yönetimindeki “San Peter” ile kaptan A. Cirickov komutasındaki “San Paul” bir daha karşılaşmamak üzere birbirinden ayrıldı. Fırtına sonunda “San Paul”, doğuya doğru yol alıp Kuzey Amerika kıyıları yakınlarındaki Kraliçe Charlotte Adası’na ulaştı. Sakince boyunca kuzeye doğru yol alan gemi, sonradan batıya yönelik bir rotayla Petropavlovsk’a 21 Ekim 1741’de vardı.
Bering’le adamlarına gelince onlar da büyük serüvenlerden sonra Amerika kıyılarına ulaştılar. “San Paul”un ulaştığı bölgelerden daha kuzeye gelebilen Bering’in gemisi kısa bir süre sahili takip ettikten sonra dönüş yolculuğu için güneybatıya yöneldi. Kodiak Adası’na uğrayan “San Peter” gemisi, Aleut Adaları’ndan bazılarında duraklamalar yaptıktan sonra kuzey bölgesinin korkunç kışıyla karşı karşıya kaldı.
Büyük fırtınalar, donmuş deniz, sık sık yağan kar altında tam 40 gün gemi batıya doğru gidebilmek için mücadele etti durdu. Artık açlık, soğuk, ümitsizlik ve korku büyük kâşifi yenmeye başlamıştı. Sonunda 16 Kasım’da Kamçatka kıyılarından tam 300 km uzaklıkta ıssız bir adaya ulaşabildi. Gemiciler kışı geçirmek ümidiyle karaya çıktılar. Ancak ellerindeki pek az yiyecek ve özellikle yakacak nedeniyle çok güç bir yaşantıları vardı. Tek olanakları kurt ve fok avlayıp hayatlarını sürdürebilmeleriydi.
Korkunç “iskorbüt” hastalığı bu zavallı insanları teker teker ölüme götürüyordu. Nihayet Bering de hastalandı. Aralık ayının ilk günlerinde hayatının son anlarını yaşadığını anladı. Adamlarının onun için yaptıkları kulübede yaşamak istemiyor ve verilen gıdaları artık kabul etmiyordu. Son arzusu, kendisini açık havaya taşımaları ve açık denize karşı ölüme terk etmeleriydi.
İşte böylece halinden asla şikâyet etmeyen zavallı Bering, 8 Aralık 1741 tarihinde öldü. Arta kalanlar ise büyük bir maceraya girişerek gemi artıklarıyla inşa ettikleri büyük bir salla, sekiz ay sonra yola çıktılar ve Kamçatka kıyılarına ulaşabildiler.
Bering’in öldüğü adaya ve bulduğu boğaza (geçit) “Bering Boğazı” ve “Bering Adası” adları verilip büyük kâşifin anısı ölümsüzleştirildi.
