“Güneydoğu Anadolu Bölgesi Suriye sınırımız boyunca uzanır”
Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Güneydoğu Toroslar’ın etekleri ile, Suriye sınırı arasında yer alır. Kuzeyde ve doğuda Doğu Anadolu Bölgesi, güneyinde Suriye ve Irak, batıda Akdeniz Bölgesi’yle sınırlıdır. Kapladığı alan ve nüfus bakımından coğrafi bölgelerimizin en küçüğüdür. Yurdumuzun ancak % 8’e yakın bir kısmını kaplar.
YÜZEY ŞEKİLLERİ
Yüzey şekilleri sadeliği ve platoların çokluğu ile dikkati çeker. Bölgenin batı ve doğu kısımları arasında bazı farklar vardır. Bölgenin batı yarısında, kuzeydeki dağların eteklerinden Suriye düzlüklerine doğru alçalan Gaziantep-Urfa Platoları uzanır. Bu platolar denizden yüksekliktedir ve Fırat Nehri’nin kollarıyla yarılmıştır. Bölgenin doğu yarısı biraz daha engebelidir. Bu kısmın ortasında, geniş bir çanak şeklinde Diyarbakır Havzası yer alır. Kuzeyden gelen Dicle ile Toroslar’dan inen Batman, Garzan Çayları buraya yönelirler. Diyarbakır Havzası’nı Toroslar’ın eteklerindeki tepelikler, güneyinden Mardin Eşiği denen yüksek alan çevirir. Batısında ise Karacadağyükselir.
AKARSULAR VE GÖLLER
Bölgeden Fırat, Dicle ve bunların kolları geçer. Fırat ve Dicle yurdumuzun en çok su taşıyan nehirleridir. İlkbaharda yağmurlarla ve eriyen karlarla beslenirler. Yazın ise yaz kuraklığı ve buharlaşma nedeniyle suları azalır. Fırat’ın başlıca kolları Göksu, Nizip; Dicle’nin kolları Amber, Batman ve Garzan Çayları’dır. Dicle’yi Güneydoğu Toroslar’dan inen birçok ırmak besler. Bunlardan bazılarının suyu çok boldur. Şiddetli bir yaz kuraklığının etkisinde olan bu bölgede bütün bu akarsulardan sulama işlerinde ve içme suyu olarak yararlanılır. Fakat birçok yerde bu akarsular derin vadilerden akarlar. Bu nedenle sulamada yararlanmak güçleşir. Bölgedeki yaz kuraklığının yarattığı olumsuz etkiler ancak Atatürk Barajı ve Urfa Tüneli bittiği zaman giderilmiş olacaktır. O zaman Harran Ovası sulanacak ve yurdumuzun en verimli ovası olacaktır. En önemli göl, Devegeçidi ve Sürgü Baraj Gölleri’dir.
İKLİM
Bölgenin güneybatı kesimi, Akdeniz İklimi’nin etkisi altındadır. Yazlar kurak ve sıcak, kışlar ılık ve yağışlı geçer. Fakat bölgenin denizden uzaklaşan kuzeydoğu bölümünde iklim, kara iklimine dönüşür. Kışlar çok soğuk geçer; donlu ve kar yağışlı olur. Yazlar kara ikliminin etkisiyle çok sıcaktır. Bütün Türkiye’de en yüksek sıcaklıklar bu bölgede ölçülmüştür (Diyarbakır’da , Urfa’da , Ceylanpınar’da ). Yaz aylarında ortalama sıcaklık ile arasındadır. Buharlaşma çok fazladır. Uzun yaz mevsimi boyunca hiç yağış alamaz. Bütün bölge şiddetli bir kuraklık yaşar. Yıllık yağış miktarı bütün bölgede dolayındadır. Bu miktar İç Anadolu’dan biraz daha fazladır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi Türkiye’nin yarı kurak bölgelerinden biridir.
BİTKİ ÖRTÜSÜ
Bitki örtüsü bakımından Güneydoğu Anadolu Bölgesi yurdumuzun en fakir bölgelerindendir. Bölgede orman alanları çok azdır; ancak % 3 kadarını kaplar. Bu ormanlar da daha çok Mardin Eşiği ile, bölgenin Toroslar’ın eteklerininbulunduğu kesimlerde yer alır. Buraların dışındaki alanlar genellikle step görünümündedir. Urfa dolaylarındaki platolar bölgenin en çıplak, orman bakımından da en fakir kısımlarıdır. Buralarda ormanlarla kaplı alanlar arazinin % 1’ini bile bulmaz.
BÖLGENİN EKONOMİK VE SOSYAL YAPISI
Türkiye nüfusunun ancak % 6’sı bu bölgede yaşar. Nüfusun yoğun olduğu kesim Mardin Eşiği ile Toroslar’ın etekleridir. Bunun da nedeni bu yörenin daha fazla sulama ve tarım yapma imkânına sahip olmasıdır.
Bölge, bir tarım ve hayvancılık bölgesidir. Bölgelerimiz arasında ekili, dikili toprakları en çok olan bölgedir. Özellikle Doğu Anadolu’nun iki katından, hattâ Akdeniz Bölgesi’nden de daha fazladır. Bunun temel nedeni yüzey şekilleridir. Tarım yapılan alanlar çok fazladır. Toprakları çok verimlidir. Bütün bunlara rağmen bölge gerçek tarım potansiyelini ortaya koyamamaktadır. Bunun sebebi yağışların azlığıdır. Hattâ bazı yıllarda çok büyük kuraklıklar yaşamaktadır.
Bölge ekonomisinde hayvancılık da çok önemlidir. Daha çok küçükbaş hayvan besiciliği önde gelir. Nüfusunun azlığına karşılık hayvan varlığının çok yüksek oluşu, bölgeden başka bölgelere canlı hayvan ve hayvansal ürün satışına imkân verir. Hayvancılıkla uğraşan halkın bir kısmı göçebedir.
Bölge yurdumuzun petrol kaynağıdır. Özellikle Siirt ve Diyarbakır illeri sınırları içerisinde üretilen petrol yaklaşık olarak Türkiye’de üretilen petrolün tamamına yakındır.
BÖLGENİN TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ YERİ
Türkiye’nin tarım üretiminin yaklaşık olarak % 7’si bu bölgeden sağlanır. Yağışlı geçen yıllarda bu oran daha da yükselir. Hayvan varlığı ve hayvansal ürünleri de bölgenin ihtiyacının çok üzerindedir. Fazla üretilen tarım ürünleri, canlı hayvan ve hayvansal ürünler yurdumuzun diğer bölgelerine gönderilir. Bunlardan bir kısmı da yurt dışına satılır. Yapımı sürdürülen Atatürk Barajı ve Urfa Tüneli tamamlandığı zaman bölgenin verimi, buna bağlı olarak da zenginliği ve Türkiye ekonomisine katkısı çok daha artacaktır.
Bölgenin Türkiye ekonomisine en büyük katkısı petrol yataklarıdır. Yurdumuzda üretilen yaklaşık petrolün tamamını burası sağlar. Bu rakam yurdumuzun petrol ihtiyacının ’ü kadardır. Irak petrollerinin Akdeniz’e taşınması da bu bölgemizin topraklarından yapılmaktadır. Ayrıca zengin maden yataklarının da değerlendirilmesi sonucu yurdumuza enerji yönünden de büyük katkıları olacaktır.
