YÜZEY ŞEKİLLERİ
İl toprakları doğuda Teke Dağları, kuzeyde Gediz Vadisi’nin kuzey bölümü; batıda Menderes Havzası; güneyde Dalaman Havzası ve Teke Dağları’nın güney uzantıları ile çevrilmiştir.
Denizli’nin % 28’ini ovalar, % 25’ini yaylalar ve platolar, % 47’sini ise dağlar meydana getirir. Topraklarının yaklaşık olarak % 96’sı tarıma elverişlidir.
Denizli, değişik yüksekliklerdeki ovalar, yaylalar ve dağlardan meydana gelmiştir. İl sınırı içindeki alçak kesimler Böceli, Goncalı, Sarayköy ve Denizli Ovaları ile Menderes Vadisi’dir.
Denizden yüksekliği 1.143 m olan Sazak Dağı, Büyük Menderes’in kuzeyinde, nehrin Aydın iline geçiş çizgisinde yer alır. Sazak Dağı’nın güneyindeki Menteşe Dağ Sırası’nın üzerinde Babadağ (2.308 m) vardır. İl merkezi ile Acıpayam arasındaki Honaz Dağı (2.571 m) güneybatı-kuzeydoğu doğrultusunda uzanır. Üzerinde sürekli olarak kar bulunan dağ Denizli’nin su kaynaklarını da besler.
1.805 m yüksekliğe sahip olan Elmadağ, Gireniz Çayı’nın güneyini kuşatır. Bu dağ Çameli topraklarında uzanarak, Denizli-Burdur illeri arasında sınır oluşturur.
Denizli-Burdur illeri arasındaki Eşeler Dağı’nın denizden yüksekliği 2.254 m’dir. Eşeler Dağı Acıpayam Ovası’nıdoğudan çevrelemektedir.
Bunların dışında Büyük Çökelez Dağı (1.850 m), Çardak ilçesinin güneyinde bulunan ve yüksekliği 1.733 m’ye ulaşan Maymun Dağı, Denizli-Afyonkarahisar illeri arasında sınır oluşturan, 1.307 m yükseklikteki Beşparmak Dağı, ilin güneyinde bulunan Karcı Dağı (2.308 m), Honaz Dağı’ndan sonra ilin en büyük dağı durumunda bulunan ve Denizli-Afyonkarahisar sınırı boyunca uzanan 2.249 m yüksekliğindeki Akdağ, Kale-Köyceğiz ilçeleri arasında bulunan 2.294 myükseklikteki Sandıras Dağı, Tavas ilçesi ile Kızılhisar bucağı arasında bulunan 2.241 m yükseklikteki Kızılhisar Dağı, Çivril ilçesinin kuzeyinde bulunan 1.990 m yükseklikteki Bulkaz Dağı ilde bulunan başlıca dağlardır.
İldeki başlıca ovalar Sarayköy (Büyük Menderes), Denizli (Çürüksu), Tavas, Acıpayam, Kaklık ve Hanbat Ovaları’dır. Bunlardan Büyük Menderes Ovası olarak da bilinen Sarayköy Ovası 35.000 hektar büyüklüğündedir. Etrafı Honaz, Çökelez, Sazak Dağları’yla ve Babadağ ile çevrili olan Sarayköy Ovası Büyük Menderes Nehri ve kolları ile sulandığından, özellikle pamuk üretiminde ilin en verimli toprakları durumundadır. Göçeli köyünden başlayarak Pamukkale’de Sarayköy Ovası ile birleşen, Çürüksu Çayı’nın suladığı Çürüksu Ovası; kumlu toprakları ile öncelikle kuru tarım yapılabilen Bozdağ’ın kuzeyindeki Tavas Ovası 30.000 hektarlık bir alanı kaplamaktadır.
Bunların dışında, Kızılhisar Dağları’nın doğu bölümünde bulunan ve topraklarında ancak kuru tarım yapılabilen 44.300 hektarlık Acıpayam Ovası, Honaz Dağı’nın kuzeyinden doğuya doğru uzanan 50.000 hektarlık Kaklık ve Hanbat Ovaları ve Denizli’nin en büyük düzlüğü durumundaki Çivril ve Balkan Ovaları vardır. Her iki ovanın toplam büyüklüğü 92.000 hektardır.
Merkez ilçesindeki Bağbaşı ve Uzun Pınar Yaylaları, Eşeler’de Acıpayam Yaylası, Tavas’ta Yoran Yaylası, Çivril’de Homa Yaylası ilin başlıca yaylalarıdır.
AKARSULAR VE GÖLLER
Ege Bölgesi’nin üç büyük akarsuyundan biri olan Büyük Menderes’in suladığı Denizli, akarsular bakımından oldukça zengindir. İlde bulunan başlıca akarsular, Büyük Menderes, Çürüksu, Dalaman Çayları ile Akçay’dır.
Büyük Menderes, Afyonkarahisar’ın Dinar ilçesinden çıkar, Sarayköy yakınlarında Çürüksu Çayı’nı da alarak Aydın sınırlarına girer.
Honaz Dağı, Kaklık ve Kocabaş yörelerinin sularının toplanmasından doğan Çürüksu Çayı. Böceli ve Gökpınar sularını da aldıktan sonra Denizli Ovası’nı sulayarak, Sarayköy yakınlarında Büyük Menderes’e katılır.
Acıpayam’daki Eşeler Dağı’ndan çıkan Dalaman Çayı, Büyük Menderes’ten sonra ilin en büyük akarsuyudur. Gireniz Vadisi ve Çameli Dağları’ndan akan sularla beslenen Dalaman Çayı, Kelekçi Vadisi’nden Acıpayam Ovası’na doğru akarken, Eşeler Dağları’ndan gelen küçük akarsuları da toplayarak akışını sürdürür ve Köyceğiz’de (Muğla) Akdeniz’edökülür.
Bunların dışında ilin önemli bir akarsuyu da Bozdağ ve Sandıras Dağları’nın sularını toplayarak büyüyen Akçay’dır. Eskere Ovası’ndan geçen akarsu, akışını Muğla, Aydın illerinde de sürdürür.
İlin en önemli gölü Çardak ilçesi ile Afyonkarahisar’ın Dazkırı ilçeleri arasında bulunan Acıgöl’dür. Çardak Gölü de denilen Acıgöl’ün suları acı ve tuzludur.
Acıgöl’ün 20 km güneyinde bulunan Çaltı (Beyler) Gölü, Çaybaşı köyünde bulunan suları tatlı Karagöl; Buldan’daki Süleymaniye Gölü ilin belli başlı gölleridir.
Bunların dışında Buldan’da bulunan, 50 milyon m$^3$ su toplama kapasiteli Buldan Barajı ve Çivril ilçesinde bulunan Işıklı Barajı Denizli ilinin yapay gölleridir.
İKLİM
Akdeniz ve Ege Bölgeleri arasında bulunan Denizli’de iklim, Ege Bölgesi’nin bilinen ikliminden daha serttir. Kışların ılık geçmesine karşılık, yazlar serin geçer.
Yıllık yağış ortalaması 547 mm’dir. Merkez ilçesinde yağışlar daha çok Aralık ve Ocak aylarında görülür. İl yılda 3,8 gün karla örtülü olarak kalmakta ve ortalama 1,7 gün donlu geçmektedir.
Denizli ilinde yıllık ısı ortalaması 15,8 °C’dir. En sıcak geçen aylar Temmuz-Ağustos, en soğuk geçen aylar ise Ocak ve Şubat aylarıdır.
BİTKİ ÖRTÜSÜ
İlin genel bitki örtüsü ormanlarla, Akdeniz ikliminin egemen olduğu bölgelerde görülen makilerdir.
İl ormanlarında bulunan ağaç türü kızılçam, sedir, meşe, kayın, karaçam ve dişbudak’tır. Kızılçam, karaçam, sedir ve ardıç gibi iğne yapraklı ağaçlar daha ziyade Beşparmak Dağı, Bozdağ, Eşeler, Babadağ yörelerinde bulunmaktadır. Bu iğne yapraklı alt sınırından sonra ormanlarda egemen ağaç türü olarak meşe öne geçer. Meşe, ardıç gibi yapraklı ormanlar daha çok Babadağ, Çivril yörelerinde bulunmaktadır. Gireniz ve Akçay Vadileri’nde çınar, karaağaç; Kale, Çivril Uzunpınar kesiminde ardıç ormanları bulunmaktadır.
EKONOMİ
TARIM VE HAYVANCILIK
Denizli topraklarının çok büyük bir bölümü tarım faaliyetlerine elverişlidir. Özellikle Büyük Menderes’in suladığı kuzey kesimleri çok verimli topraklardan meydana gelmiştir. Orta ve doğu kesimleri Ege ve İç Anadolu Bölgeleri arasında geçiş özelliği gösterdiğinden özellikle tarıma elverişlidir. Güney kesimleri gür ormanlarla kaplıdır.
İlde üretilen tarım ürünleri çeşitlilik gösterir. Ancak, bu ürünler içinde en önemlileri buğday, arpa başta olmak üzere nohut, pamuk ve haşhaş’tır.
Denizli’de 1950 yılında tahıl ekili alanlar 114.000 hektardan 1970 yılında 185.000 hektara çıkmıştır. 1950 yılında 59.000 hektar alanda buğday ekilirken, bu miktar 1980 yılında 105.121 hektara ulaşmıştır. 1950 yılında toplam tahıl üretimi 81.500 ton iken 1980 yılında 181.174 tona çıkmış, yine aynı yıllarda baklagiller üretimi 5.200 tondan 41.589 tona, endüstri bitkilerinden pamuk üretimi 1960 yılında 5.000 ton dolayında iken 1980 yılında 19.000 tona ulaşmıştır.
Denizli’de yetiştirilen başlıca ürünler ve üretim miktarları şöyledir (1978-80 ortalaması, ton olarak): Buğday (223.700), arpa (117.790), mısır (33.140), nohut (42.150), tütün (11.100), haşhaş tohumu (1.850), anason (195), pamuk (saf, 14.760), çiğit (23.620), susam (460).
1980 yılında ilde üretilen sebze ve meyveler şunlardır (ton olarak): Lahana (4.370), pırasa (4.470), domates (47.500), taze fasulye (4.830), taze bakla (1.100), patlıcan (9.500), elma (40.850), armut (3.645), kiraz (2.330), şeftali (8.325), badem (2.110), nar (5.330).
İlde hayvancılık çok eskilerden beri halkın yapageldiği bir faaliyettir. Hayvancılığa dayalı olarak dericilik de büyük bir gelişme göstermiştir. Daha çok mera hayvancılığı görünümünde olan hayvan besiciliğinde ağırlık koyun, kıl keçisi ve sığırdadır. Bunların yanı sıra tavukçuluk ve arıcılık da gittikçe gelişmektedir. “Denizli Horozu” bütün Türkiye’de bilinen ilgi çekici bir horoz cinsidir.
İlde koyun sayısı 1950 yılında 280.000 iken 1980 yılında 451.970’e ulaşmıştır. Buna karşılık kıl keçisi sayısı 500.000’den 292.980’e düşmüştür. Koyun yetiştiriciliği daha çok Çal, Çivril, merkez ilçesi ve Tavas yörelerinde yapılmaktadır. Sığır yetiştiriciliği ise merkezde, Çivril ve Sarayköy yörelerinde yapılır. Tavukçuluk ilin her tarafında çok önemlidir. 1980 yılında 557.000 tavuk ve horozun varlığı tespit edilmiştir. Gerek iklim, gerekse bitki örtüsüyle arıcılığa elverişli olan Denizli’de 31.000 arı kovanı vardır (1980).
Denizli’de 1980 yılında 13.250 at, 4.970 katır, 25.090 eşek, 66.657 inek, 16.463 öküz vardı.
İlde hayvansal ürünlerin üretiminde de belirgin gelişmeler olmuştur. 1960 yılında Denizli ilinde 96 ton balüretilebilmişken 1980 yılında bu üretim 230 tona ulaşmıştır. İlde 1980 yılında 60.885 ton süt, 505 ton yapağı, 30 ton balmumu, 1.325 ton et üretilmiştir. Aynı yıl ilde deri üretimi 112.720 ton olarak gerçekleşmiştir.
SANAYİ VE MADENCİLİK
Denizli’nin imalât sanayiindeki gelişmeler 1970 yılında başlamıştır. En önemli alan dokuma sanayiidir. 1950’lere kadar evlerde yapılan el dokumacılığından daha sonra makineye geçilmiştir. Özellikle 1953 yılında üretime geçen Sümerbank Bez Fabrikası ilde mevcut olan dokuma potansiyelinin gelişmesini sağlamıştır. 1964 yılında ilde 10 işçiden fazla eleman çalıştıran iş yeri sayısı 22 idi. 1965-70 arasında Sarayköy Pamuklu Sanayii, Akseller Pamuklu Mensucatve Denizli Basma ve Boyama Sanayii kuruluşları hizmete girdi. Bu arada kendi alanının ildeki en büyük kuruluşu olan Ergür Kablo Fabrikası üretime geçti. Daha sonraki yıllarda Denizli Boru ve Profil Fabrikası, Pişkinler Otomotiv Sanayii, Bir Emek Elektrik Sanayi ve Ticaret A.Ş. üretime geçti. Bunların yanı sıra çivi, civata ve otomotiv parçalarıüreten kuruluşlar, Denizli Plastik Sanayii, Ayyıldız Plastik, Tufan Plastik, Denizli Kimya kuruluşları faaliyete geçti. İl, günümüzde cam, ampul, şarap ve tarım ürünlerini işleyen, gıda sanayii kuruluşlarıyla orman ürünlerini işleyen kuruluşların da bulunduğu bir sanayi şehri görünümündedir.
İl ekonomisinde maden sektörünün payı pek fazla değildir. İşletilen madenler Güney, Çivril ve Kale ilçelerinde krom, Acıgöl’de sodyum sülfat ve sınırlı da olsa linyittir.
Denizli’de krom üretiminin tarihçesi 19. yüzyılın ortalarına kadar uzanır. Bu yıllarda Osmanlı İmparatorluğu dünyada krom üreten tek ülke idi.
TARİH
İlin bugünkü sınırları içinde kalan topraklar üzerinde tarihten önceki çağlarda yaşayan ilk kavim Luviler’dir. Anadolu’da bir devlet bütünlüğünü ilk olarak gerçekleştiren Hititler tarafından yenilgiye uğratılan Luviler, M.Ö. 2500 yıllarında bu toprakları ellerinden çıkarmak zorunda kaldılar.
Sonraları bu bölge sırasıyla Frigya ve Lidya Krallıkları’nın, Pers İmparatorluğu’nun (M.Ö. 6. yüzyıl), Büyük İskender’in kurduğu Makedonya Krallığı’nın (M.Ö. 4. yüzyıl), Bergama Krallığı’nın egemenlikleri altına girdi. M.Ö. 130 yılında Roma sınırları içine katılan bölge, bu imparatorluğun ikiye ayrılması üzerine (M.S. 395) Bizans’ın payına düştü.
Müslüman Araplar’ın, Bizans topraklarına karşı giriştikleri akınlar da (7.-8. yüzyıllar) Denizli çevrelerine kadar uzanmıştı.
Türkler’in bölgeyi ele geçirmesi ise Malazgirt Zaferi’nden sonra, Anadolu birliğini kuran büyük Selçuklu komutanı Kutalmışoğlu Süleyman Şah zamanındadır. Bununla birlikte bölge, I. Haçlı Seferi sonucu yeniden Bizanslılar’ın eline geçti (1100). Bizanslılar’la birkaç kere el değiştiren Denizli’nin kesinlikle Selçuklu Türkleri’nin egemenliği altına girmesi 1206 yılına rastlar. Selçuklular’ın son yıllarında Denizli çevresinde kurulan Ladik Beyliği (İnançoğulları) ise Kütahya’daki Germiyanoğulları’na bağlıydı. Böylece 81 yıllık bir süre (1300-1381) İnançoğulları’nın yönetiminde kalan bölge, Yıldırım Bayezit tarafından Germiyanoğulları Beyliği’nin ortadan kaldırılması (1390) üzerine Osmanlıtoprakları arasına katıldı. Ankara Meydan Savaşı’ndaki yenilgi üzerine (1402) Osmanlı Devleti’nin geçirdiği kısa bunalım süresi içinde yeniden kurulan Germiyanoğulları Beyliği, Denizli bölgesini de sınırları içine aldı. Ama, çok geçmeden Anadolu birliğini tekrar kurmayı başaran Osmanlı Türkleri Germiyanoğulları Beyliği’yle birlikte Denizli’yi de egemenlikleri altına aldılar (1423).
Bugünkü Denizli ili, Osmanlı İmparatorluğu çağında, Anadolu Beylerbeyiliği’nin Aydın Sancağı’na bağlı bir ilçe merkeziydi. Tanzimat’tan sonra kurulan yeni idari bölünüşte de Aydın Eyaleti’nin beş sancağından biri Denizliolmuştu. Cumhuriyet çağında bütün sancakların “il” durumuna çıkarılması uygun görülünce Denizli de bugünkü 11 ilçenin bağlı bulunduğu ve aynı adla anılan ilin merkezi durumuna geldi.
TURİZM
Denizli antik şehir kalıntıları, tarihî yapıları, cami ve türbelerinin yanı sıra doğal güzellikleriyle de önemli bir şehrimizdir.
İl merkezinin 20 km kuzeyinde ve Küçük Çökelez Dağları’nın güney eteklerindeki Pamukkale doğal güzelliklerinin dışında, çeşitli tedavi edici termal suları ve tarihî kalıntılarıyla bir doğa harikasıdır. Çökelez Dağı’nın üst bölümündeki birkaç kaynaktan çıkan sular toprak yüzeyinde akarken, kalker ayrılarak çöker. Yüzyıllardır süregelen bu çökme sonucunda meydana gelen birikim yamaçlarda teraslar oluşturmuştur. Bu teraslardan aşağı akan sular, çeşitli sarkıt ve dikitler oluşturmuş, sarkıt ve dikitlerin altında ise, yarım daire şeklinde beyaz havuzlar meydana gelmiştir. Bir doğa harikası olan bu oluşum yöreye pamuğa benzeyen ve dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen olağanüstü bir güzellik vermiştir.
Pamukkale termal sularının üstün bir tedavi edici gücü vardır. Bilim adamlarınca incelenerek yapısında bulunan bileşikler sonucu romatizma, kalp yetmezlikleri gibi hastalıkların tedavisinin yanı sıra, yüksek tansiyon düşürücü, idrar söktürücü, mide ve böbrek taşlarını düşürücü etkileri olduğu ortaya çıkmıştır.
Pamukkale, adını üç km uzunluğunda bir alanı kaplayan ve yukarıda oluşumu anlatılan beyaz travertenlerden almıştır. Üzerinde çeşitli uygarlıklara ait kalıntıların bulunduğu şehirde tiyatro, hamam, agora ve daha birçok tarihî kalıntı bulunmaktadır.
İlde bunların dışında ünlü Laodikeia ve Hierapolis harabeleri vardır. Bugünkü Denizli şehrinin 8 km uzağında Frigya’nın ünlü Laodikeia şehri yer alırdı. Bu şehir Selevkoslar’dan Antiochus tarafından kurulmuştu (M.Ö. 3. yüzyıl) ve aynı adı taşıyan eşine armağan edilmişti. Eski çağların bu ünlü şehrinden günümüze surlardan başka bir şey kalmamıştır. Eski şehirden günümüze en iyi korunarak ulaşan Nymphaeum’dur (çeşme).
Laodikeia’nın yakınlarında ve bugünkü Denizli’nin 22 km kuzeyinde ılıcaları ile ünlü Hierapolis şehri vardı (M.Ö. 190). Romalılar, Bizanslılar çağında Hierapolis’e önem verilmiş, çok değerli eserler meydana getirilmiştir. Yörede Roma hamamı ve tiyatro en sağlam yapı olarak kazı çalışmaları sonucunda ortaya çıkarılmıştır. Antik şehirde Roma döneminden kalma iki hamam, Apollon Tapınağı, tiyatro, çeşme ve nekropol (mezarlık) kalıntıları bulunmaktadır.
Denizli Ovası’nın batısında Hydrela, doğusunda Kolessai, Büyük Menderes disinde Tripolis şehirleri vardır. Bu tarihî şehirlerden Kolessai’nin yerinde Honaz, Tripolis’in yerinde bugünkü Buldan kasabaları kurulmuştur.
Çivril kasabasının Menteşe köyü yakınlarındaki “Beyce Sultan” diye anılan yerin, Hitit birliğine bağlı Arzavva Krallığı’nın merkezi olduğu sanılmaktadır. Burada bir saray harabesi ve 5 km uzunluğunda bir sur kalıntısıbulunmaktadır.
Bunların dışında bulunan tarihî eserler Denizli yakınlarındaki Akhan, Honaz bucağındaki II. Murat Camisi, Acıpayam’da Yazır Camisi, Çal’da Yatağan Baba Türbesi, Sarayköy’deki Akköprü’dür.
FOLKLOR
Denizli, ülkemizin en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Çeşitli uygarlıkların yaşandığı yörede birtakım kültür farklılıkları görülmektedir.
Geleneksel kadın giyiminde, köylerde eski geleneklerin yaşadığı görülmektedir. Bunlar şalvar, üç etek ve gömlektenibarettir. Erkek giyiminde ise İzmir zeybeklerinin izleri görülür. Mavi şalvarların arkası katlı ve kısadır. Uçları işli uçkurlarla bele tutturulur. Kaşmir cepkenler mor ya da mavidir. Bele şal ya da Trablus kuşağı sarılır. Kuşağın üstünde silahlık, başta poşu sarılı fes ya da külah, ayaklarda dizlik, tozluk ve çizme bulunur.
Denizli ilinde düğünler ve nişanlar Anadolu’nun diğer bölgelerinden pek farklı değildir. Düğünden bir gece önce yurdumuzun hemen her tarafında olduğu gibi kına gecesi yapılır. Kına gecesi eğlenceleri bitince ortaya oturtulan gelinin ağlaması için, “gelin okşaması” adı verilen mâniler söylenir. Kadınlar kına gecesi yaparken erkekler “meydan ateşi” gecesi yaparlar.
YÖREDEN BİR TÜRKÜ
Karabaş koyunu güde güde getirdim, Getirdim de gabardıcın dibine yatırdım. Ablası da sağlığına ben bakırı götürdüm. Ablası güzel kendi karabaş koyunum.
Aşar isek karlı da dağları aşalım, Geçer isek tozlu da yolları geçelim, Çeker isek güzelin kahrını çekelim, Çirkinlerin kahrı çekilmez, güç olur.
