YÜZEY ŞEKİLLERİ
Muğla ilinin yalnız iki ilçesi Akdeniz Bölgesi’nde bulunmasına rağmen, yüzey şekilleri bakımından bütünüyle Akdeniz Bölgesi’nin özelliklerini gösterir. İldeki dağlar genellikle denize paralel uzandığı için kıyılar çok girintili ve çıkıntılıdır. Akarsuların denize açıldığı kesimlerle, vadi boylarında ve göl çevrelerinde az eğimli ya da düz yüzeylere rastlanır. Dağlar il topraklarının % 77’sini, ovalar ve platolar da % 23’ünü kaplar.
Düzenli sıralar hâlinde uzanan dağlar, ilin kuzey ve kuzeydoğusunun denizle bağlantısını keser. Bu nedenle bu kesimlerde kara iklimi hüküm sürer. Sık bir orman örtüsü ile kaplı olan bu dağlar, genel özellikleri açısından Toroslar’abenzemektedir. İldeki başlıca dağlar Doğu Menteşe, Batı Menteşe, İlbir, Yaran, Gölgeli, Balaban, Boncuk Dağları ile, Akdağlar’dır.
Aydın ili topraklarında başlayan Doğu Menteşe Dağları, güneydoğuya doğru, denize paralel olarak uzanır ve Muğla il sınırlarına girer. Doğuda Muğla-Denizli sınırını oluşturur. Kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan Doğu Menteşe Dağları’nın en yüksek noktası Oyuklu Dağı’dır (1.862 m). Batı Menteşe Dağları da Aydın topraklarında başlar, güneydoğu yönünde uzanarak Muğla topraklarına girer. Doğu Menteşe Dağları’na ve kıyıya paralel olarak uzanan İlbir Dağı’nın en yüksek noktası Aksivri Tepe’dir (1.083 m). 879 m yükseklikteki Yaran Dağı, İlbir Dağı’nın devamıdır. Gölgeli Dağları Köyceğiz’in kuzeydoğusundan başlar, güneybatı-kuzeydoğu yönünde uzanır. En yüksek noktası Çiçekbaba Tepe’dir (2.295 m). Balaban Dağları (999 m) Gölgeli Dağları’nın uzantısı durumundadır. Boncuk Dağları (2.265 m) Muğla ilinin, Denizli ve Burdur’la sınırını oluşturur. Batı Toroslar’ın başlangıcı olan Akdağlar’ın en yüksek noktası Uyluk Tepe’dir (3.015 m).
Muğla ilinde platolar Doğu Menteşe, Batı Menteşe ve Boncuk Dağları ile, Akdağlar’ın eteklerinde yer alır. Bu platolarda hayvancılığa elverişli zengin otlaklar vardır.
İlin başlıca vadileri Dalaman ve Eşen Vadileri’dir. Dalaman Vadisi Boncuk Dağları’nın kuzey yamaçlarından, Eşen Vadisi Muğla-Burdur sınırında, Boncuk Dağları ile Akdağlar arasındaki çöküntü oluğundan başlar. Bunların dışında Dipsiz Çayı ve Sarıçay Vadileri vardır. Başlıca ovalar Dalaman, Yatağan ve Milas Ovaları’dır.
AKARSULAR VE GÖLLER
Muğla’da büyük akarsu çok azdır. Bazı akarsular yazın tamamen kurur. İlde bulunan havza ve akarsular şunlardır:
Batı Akdeniz Havzası: Yıllık su hacmi 7 milyar m$^3$, su toplama alanı 21.000 km$^2$’dir. Bu havzada yer alan başlıca akarsular Dalaman, Eşen ve Kargıcak Çayları’dır. Dalaman Çayı Boncuk Dağları’ndan doğar, Sarısuyöresinde denize dökülür. Yukarı havzası dağlık olduğu için bol yağış alır. Bu nedenle suyu boldur.
Eşen Çayı Akdağlar’ın yamaçlarından doğar, Antalya sınırından denize dökülür. Uzunluğu 100 km’dir. Suyu Dalaman Çayı’na göre daha azdır. Fethiye Ovası’nı sulayan Eşen Çayı’nda bol miktarda kefal balığı vardır.
Köyceğiz Gölü’ne dökülen Kargıcak Çayı yazın tümüyle kurur.
Büyük Menderes Havzası: Su hacmi 4,5 milyar m$^3$ olan havzanın su toplama alanı 25.000 km$^2$’dir. Bu havzada Dipsiz Çayı ve Sarıçay yer alır. Dipsiz Çayı Menteşe Dağları’ndan doğar; Aydın’a girer ve Büyük Menderes Nehri’ne karışır. Sarıçay kısa bir akarsudur. Yazın kurur, kışın ise bataklık olur.
İldeki başlıca göller Köyceğiz, Hacet, Bafa ve Denizcik Gölleri’dir. Köyceğiz Gölü’nün 65 km$^2$’lik alanı, 1,5-5 mderinliği bulunmaktadır. Köyceğiz’in güneyinde bulunan göl, başta kefal olmak üzere çeşitli balıkları sularında barındırmaktadır. Köyceğiz Gölü’nün Akdeniz tarafında Sülüngür Gölü adlı küçük bir göl vardır. Hacet Gölü Milas yakınındadır. En derin yeri 1,5 m olan göl, balık yönünden zengindir. Bafa Gölü’nün yarısı Aydın sınırları içinde, diğer yarısı Muğla sınırları içinde yer alır. Gölde balık boldur. 18-28 metre arasında değişen derinliği bulunan Denizcik Gölü, 4 km$^2$’lik bir alanı kaplar.
İKLİM
Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer. İç kesimlerde Akdeniz ikliminden kara iklimine doğru bir geçit görülür. Yıllık ısı ortalaması 15 °C’dir. En soğuk ayın ortalama ısısı 11,3 °C’dir. Isı sıfır derecenin altına inmez. Buna karşılık yüksek ve denizden uzak olan il merkezinde ısının sıfır derecenin altına düştüğü günlerin sayısı 34’tür.
BİTKİ ÖRTÜSÜ
Ege Bölgesi ile Akdeniz Bölgesi’nin birleştiği yerde bulunan dağlar sık bir orman örtüsü taşır. İl topraklarının yaklaşık 818.350 hektarlık alanı ormanlarla kaplıdır. Bu alan, fundalık alanlarla birlikte 987.400 hektara ulaşır. İlin yüzölçümünün % 74’ü ormanlık ve fundalıktır. Ormanların % 40’ı normal koru, % 31,3’ü bozuk korudur. Korulardaki yaygın ağaç türleri kızılçam, karaçam, fıstıkçamı, ardıç, meşe ve dişbudak’tır.
EKONOMİ
TARIM VE HAYVANCILIK
Muğla ili yurdumuzun en önemli tarım merkezlerinden biridir. Aslında ilin tarıma elverişli toprak oranı hayli düşüktür. Fakat verimli topraklar, makineli tarım ve bilimsel bir şekilde yapılan sulama, iyi gübreleme gibi etkenler bitki üretimini yükseltmiştir.
Muğla’da 211.000 ha alanda tarım yapılabilmektedir. 61.200 hektarlık alanı da çayır ve meralar kaplar.
Muğla ilinde 1980 yılında 73.280 ha alana tahıl ekilerek 138.383 ton tahıl; 3.921 ha alana baklagiller ekilerek 3.587 ton baklagil; 41.989 ha alana endüstri bitkisi ekilerek 45.463 ton endüstri bitkisi; 6.683 ha alana yağlı tohum ekilerek 36.746 ton yağlı tohum; 1.876 ha alana yumru bitki ekilerek 17.155 ton yumru bitki elde edilmiştir. Bunların dışında 181.982 ton çeşitli meyve üretimi yapılmıştır.
Muğla’da 1980 yılında üretilen başlıca ürünler şunlardır: Buğday (77.165 ton), arpa (25.224 ton), çavdar (1.560 ton), yulaf (3.440 ton), mısır (23.158 ton), darı (4.836 ton), bakla (1.365 ton), nohut (915 ton), fasulye (840 ton), mercimek (24 ton), börülce (59 ton), burçak (359 ton), tütün (17.631 ton), şeker pancarı (8.540 ton), anason (236 ton), pamuk (19.026 ton), çiğit (30.442 ton), ayçiçeği (1.070 ton), susam (3.695 ton), yer fıstığı (1.539 ton), soğan (8.990 ton), sarımsak (651 ton).
Aynı yıl ilde meyve üretimi de şöyleydi: Elma (4.856 ton), armut (2.990 ton), ayva (137 ton), erik (1.737 ton), iğde (8 ton), kayısı (579 ton), kiraz (106 ton), şeftali (1.825 ton), vişne (73 ton), zerdali (62 ton), zeytin (87.678 ton), altıntop (462 ton), limon (3.395 ton), mandalina (36.581 ton), portakal (26.098 ton), turunç (203 ton), antepfıstığı (38 ton), badem (2.389 ton), ceviz (458 ton), kestane (122 ton), çilek (12 ton), incir (1.639 ton), nar (619 ton), üzüm (7.208 ton).
İl toprakları hayvancılığın gelişmesine uygun değildir. Topraklarının büyük kesimini dağlar kaplamıştır. Dağların sık olduğu ormanlarla kaplı alanlar hayvancılığa elverişli değildir. Ekilebilir alanlarda bitki üretimine daha çok önem verildiği için çayır ve mera olarak ayrılan alanlar sınırlıdır. Ayrıca gerek dağlık alanlarda, gerekse çayır ve meraların bulunduğu alanlara ulaşım güç olduğundan, hayvancılık, beslenme ve pazarlama açısından da güçlüklerle karşılaşılmaktadır. Bütün bunlara rağmen yine de ilde hayvancılık tarımdan sonra gelen ikinci uğraştır. Sığır besiciliğinin ilde önemli bir yeri vardır.
1970’ten sonra arıcılık ve kümes hayvancılığı da gelişme göstermiştir.
1980 yılında Muğla’daki hayvan varlığı şöyledir (baş olarak): Koyun (125.110), kıl keçisi (242.460), at (7.780), katır (6.580), eşek (23.130), deve (1.240), inek (66.271), öküz (26.018), boğa (7.160), tavuk-horoz (691.300 adet), hindi (4.900 adet).
Muğla’da 1980 yılında 42.575 ton süt, ayrıca 100 ton kıl, 2.800 ton bal, 57.130 adet deri üretilmiştir.
SANAYİ VE MADENCİLİK
Muğla ilinde sanayi gelişmemiştir. İlin ilk önemli sanayi kuruluşu SEKA Dalaman Kâğıt Fabrikası’dır. Kâğıt sanayiinin yanı sıra dokuma, gıda, metal eşya, makine imalat ve kimya sanayileri gelişmiştir. İldeki başlıca sanayi kuruluşları 1970’li yıllarda hizmete giren SEKA Dalaman Kâğıt Fabrikası, Tariş’in Köyceğiz ve Milas Çırçır-Pres Atölyeleri, Yatağan Yem Fabrikası, Anadolu Sabun ve Yağ Sanayii, İnan Gözlük Sanayii, Etibank’ın ilde kurduğu tesislerle, 1977’de açılan Yatağan Peynir ve Tereyağı Fabrikası’dır.
Madencilik, Muğla ilinin ekonomisinde önemli bir yere sahiptir. Türkiye’nin en önemli linyit yatakları Yatağanilçesindedir. Yatağan linyitlerinin en önemli özelliklerinden biri de, küllerinde uranyum bulunmasıdır. Linyit dışında Merkez ilçesi ve Milas dolaylarında boksit, Yatağan’da grafit ve mika, Yatağan ve Milas yörelerinde kuvarsit, Bodrum’da ponza cevheri vardır.
TARİH
M.Ö. 3400 yıllarında bugün Muğla’nın bulunduğu bölgeye Balkan Yarımadası’ndan Lelegler adlı kavim gelmişti. M.Ö. 2500 yıllarında Luviler akın ettiler. Hititler’in egemenliği M.Ö. 2000 yıllarında Muğla’ya kadar uzandı. Hititler bölgeye Lugga diyorlardı. Aynı dönemlerde Anadolu Yarımadası’nın güneybatı ucundaki bu yerlere Kalisia veya Karyaadı da veriliyordu. Anadolu kavimlerinin “Truva Savaşları”nda yenilmeleri, Ege kıyılarında yeni kolonilerin kurulmasına yol açtı. Yeni gelenler üç koldan Muğla topraklarına girdiler. Bunlardan Dorlar M.Ö. 1000 yıllarında Muğla’nın güney kıyılarını egemenlikleri altına aldılar. Bu dönemde, özellikle Halikarnassos (Bodrum) limanı ve kenti çok ünlüydü.
M.Ö. 6. yüzyılda kuzeydeki Lidya Krallığı’nı yıkan Pers İmparatoru Kurus’tan (Kiros) sonra, Büyük İskenderordusuyla bu kıyılardan geçip, güneybatı Asya’ya gitti. Bu iki egemenlikten sonra topraklar Selevkoslar’a geçti. Daha sonra Persler buraları Satrap denen valiler eliyle yönettiler. Satraplıklara da Karya sülâlesinden gelen kralları atadılar. M.Ö. 2. yüzyılda buraları Bergama Krallığı ele geçirdi. Bir ara Mısır’daki Ptolemaios Sülâlesi bile, sahillerdeki siteleri zaptetti. Karya denilen bölge, M.Ö. 130 yılında Bergama ile birlikte Roma İmparatorluğu’na bağlandı. M.S. 395yılında da Doğu Roma’nın (Bizans) payına düştü.
Bizans egemenliğinde Mylasa (Milas) ile Halikarnassos (Bodrum) büyük ve ünlü kentlerdi. Malazgirt Zaferi’ndensonra Türkler Süleyman Şah’ın komutasında Van Gölü’nün kuzeyindeki Erciş Dağı eteklerinde Bizanslı Aleksios Komnenos’u 1073’te yendiler. Türk ordusu 1074 yılında Likaonia’ya geçti. Burada altı büyük kola ayrıldı. Bunlardan üçü Paflagonya, Frigya ve Misya’ya; üçü de Lidya ve Muğla’ya doğru ilerledi. Türk kuvvetleri Muğla kıyılarına indikleri zaman, buradaki kasabalar boştu. Aydın’ı Güzelhisar Savaşı ile alan Menteşe Bey, bu zaferden sonra 1284’te Muğla’yı aldı. Bu tarihten sonra Muğla ve yöresi bu beyin adı ile anılmaya başlandı. Menteşeoğulları 1308’e kadar Konya’da başkentleri bulunan Anadolu Selçukluları’na, 1335’e kadar da Tebriz’de başkentleri olan İlhanlılar’a bağlı olarak Muğla’da bir Türkmen beyliği kurmuşlardı. 1335’te bağımsız oldular. Ancak, 1390’da Yıldırım Bayezid Menteşeoğulları Beyliği’ni Osmanlı Devleti’ne kattı.
1402’deki Ankara Savaşı yenilgisinden sonra, diğer Anadolu beylikleri gibi Menteşeoğulları Beyliği de yeniden dirildi. Fakat, 1425’te II. Murat döneminde Osmanlı Devleti’ne kesin olarak katıldı. Menteşeoğulları’ndan gelen sekiz bey, burada 134 yıl saltanat sürdü. Menteşeoğulları Beyliği’nin başkenti Milas şehri idi. Osmanlılar sancak merkezini Muğla’ya naklettiler. Bu dönemde Fethiye (Mekri) önem kazandı. Menteşe beyleri Milas’ın çok yakınındaki Peçin’deotururdu. Burada önemli mimari yapılar bıraktılar. Menteşeoğulları güçlü donanmaları ile Ege denizinde dolaşmışlar, zaman zaman Yunanistan sahillerine ve Ege adalarına çıkıp Osmanlılar’a yol açmışlardı. Bir süre Rodos adasının bir bölümünü de ele geçirdiler. Sonradan Rodos’a yerleşen Saint Jean Şövalyeleri, Menteşeoğulları ve Osmanlılar’la yıllar süren savaşlara girdiler. Rodos şövalyeleri, Bodrum Kalesi’ne de sahipti. Kanuni Sultan Süleyman 1522’de Rodos’labirlikte Bodrum’u da aldı. Şövalyeler Malta adasına göç ettiler.
Osmanlı yönetiminde Muğla, merkezi Kütahya olan geniş Anadolu Beylerbeyliği’nin 14 sancağından biriydi. Tanzimat’tan sonra, merkezi İzmir olan Aydın Vilâyeti’nin beş sancağından biri oldu. Altı ilçesi vardı. Muğla sözü sadece şehir için kullanıldı. Sancağa Menteşe dendi. Cumhuriyet döneminde hanedan adı taşıyan illerin de adı değişti ve Muğla il oldu. Muğla düşman istilası görmedi. I. Dünya Savaşı’ndan sonra İtalyan askerleri sembolik nitelikte Muğla’ya ayak bastılarsa da kısa bir süre sonra ili millî kuvvetlere devrettiler. Cumhuriyetten önce Menteşe Sancağıhalkının % 92’si Türk, % 7’si Rum’du. Rumlar Lozan Antlaşması’ndan sonra Yunanistan’daki Türklerle değiştiler. Muğla Kurtuluş Savaşı’na asker göndermiş ve cephelerde 1.444 şehit vermiştir.
GEZİLİP GÖRÜLECEK YERLER
Her köşesi eski uygarlıklardan kalan eserlerle dolu olan Muğla ili, yurdumuzun en önemli turizm merkezlerindenbiridir. Bodrum ilçesi turistik önem bakımından başta gelir. M.Ö. 400 yıllarında o zaman adı Halikarnassos olan bu sahil şehrinde Kral Mausolos yaşamış, eşi Artemisia ile Karya denen ülkeyi yönetmiştir. Dünya’nın Yedi Harikası’ndan biri sayılan Kral Mausolos’un mezar-anıtından günümüze sadece temel kalıntıları ulaşmıştır. Milas’ta bu mezar-anıtın küçük bir örneği bulunmaktadır. Bodrum’un deniz üzerindeki Kalesi 1415-1437 yıllarında Rodos Şövalyeleri tarafından yaptırılmıştır. 1935 yılında bu kalede açılan müzede eski çağ klasik ve Helenistik dönem eserleriyle sualtı buluntuları sergilenmektedir. Bodrum’da antik eserler arasında amfitiyatro, agora, Mars Tapınağı, kilise gibi birçok yıkıntı vardır.
Muğla’nın 64 km güneydoğusunda Keramos adlı şehirde Helenistik dönemden kalan kale, Zeus Tapınağı, heykel kalıntıları görülmektedir. Köyceğiz ilçesinin güneyindeki Dalyan köyünde eskiden Kaunos adlı şehir vardı. Buradaki 20.000 kişilik tiyatro, su kemerleri, kayalara oyulmuş mezarlar, saray ve surların kalıntıları görülecek yerlerdir. Milas’ta da Zeus Tapınağı, Gümüşkesen denen, Korent başlıklı kolonlarla süslü bir Roma mezarı bulunmaktadır. Milas yakınlarındaki Kalınağıl’da M.Ö. 4. yüzyılda yapılmış Sinuri Tapınağı ve bir kulenin yıkıntısı vardır. Buralardan çıkarılan eserlerden bir bölümü ülkemizin, bir bölümü de yabancı memleketlerin müzelerinde sergilenmektedir. Çevre, doğal güzellikleri ile de görülmesi gereken bir yöremizdir.
Muğla ili sınırları içindeki Marmaris, kumsalları ve doğal güzellikleriyle, Türkiye’nin en önemli turistik yörelerindenbiridir. Buraya, özellikle yaz aylarında çok sayıda yerli ve yabancı turist gelir. İlçenin gezilip görülmesi gereken yerleri arasında Ordugâh, Turunç, Adaköy ve Sedir Adası sayılabilir.
İlin, denizi ve doğal güzellikleriyle turistleri çeken yörelerinden biri de Fethiye’dir. Aksazlar, Üzümlü, Çalış Burnu, Seki ve Boncuklu, Fethiye’nin görülmeye değer köşeleridir. İlçenin önemli yörelerinden biri de, balığı ve plajları ile tanınan Beiceğiz’dir. Burada yer alan ve sığ bir göl özelliği taşıyan “Ölüdeniz”, durgun suyunun yanı sıra çevredeki sık ormanlıkla, yöreye gidenlerin büyük ilgisini çeker. Fethiye Körfezi’nin ortasında, kıyıya 3 km uzaklıkta Şövalye Adasıvardır. Adaya giderken, denizin dibinde batık bir kentin kalıntıları görülür. Datça ve diğer önemli Köyceğiz, Muğla’nın turistik köşeleridir.
FOLKLOR
İlde geleneksel kadın giyiminin başlıca parçaları şalvar don, uzun gömlek, işlik, kuşak, iç gömleği, mintan, düz entarive üç etek’tir. Baş örtüleri yazma, yemeni veya krep şeklindedir; bunlar şami denen şerit biçimindeki bir bezle birlikte kullanılır. Geleneksel erkek giyiminde top don, uzun don, kısa entari, mavi mintan, kuşak ve püsküllü fes yaygındır. Yöredeki efelerin kıyafeti ise top don, kısa cepken, gömlek, kuşak ve püsküllü çizme’den oluşur. Yörede oynanan zeybek oyunları, diğer illerdeki zeybek oyunlarından değişik özelliklere sahiptir. Bu oyunlar hem kadınlar, hem de erkekler tarafından oynanır. İl, halk müziği bakımından çok zengindir. Zeybek havalarının yanı sıra gurbet ve kına havaları, gemici türküleri, semahlar yaygındır. “Bazarda bal var” ve “Ferayi” türküleri ünlüdür.
YÖREDEN BİR TÜRKÜ
Ben susadım sular —aman— isterim, Su deresi nereye gelir gösterin. Ben ellerin kahrını çekemem, Ben ille kendi yarimi isterim. Amanının da aman yaylaların ormanı, Bulunur mu yangınlığın dermanı?
Şu dağların kekliğini av ettim, Bir yosmayı ben kendime yâr ettim. Ey sevdiğim nerelere gideyim, Günlerimi sen başıma yıl ettin. Amanının da aman yaylaların ormanı, Bulunur mu yangınlığın dermanı?
