BURDUR

YÜZEY ŞEKİLLERİ

% 80’i tarıma elverişli olan il topraklarının yaklaşık % 61’i dağlar, % 19’u ovalar, % 20’si de yaylalarla kaplıdır. Önemli dağlar arasında Söğüt, Kestel, Katrancık, Rahat, Koçaş ve Eşeler Dağları’nı sayabiliriz. İl topraklarını güneyden Batı Toroslar’ın uzantıları; kuzeyden Burdur Gölü ve Karakuş Dağları kuşatır.

1.919 m ile Çataltepe’de en yüksek noktasına ulaşan Söğüt Dağları ilin içinde bulunduğu havzayı kuzey ve kuzeybatıdan çevreler. Kızılcadağ’da 2.598 m’ye ulaşan Koçaş Dağları ilin en yüksek dağlarıdır. Burdur Havzası’nın güneybatısında yer alan bu dağların dışında Burdur Havzası’nı güney ve güneydoğu yönünde çevreleyen Kestel ve Katrancık Dağları (2.236 m), Akdağ (2.276 m), Eşeler Dağı (2.254 m) vardır.

Burdur topraklarının % 19’unu ovalar kaplar. Bu ovaların başlıcaları Tefenni, Karamanlı-Kağılcık, Hasanpaşa ve Başpınar Ovaları’dır. Hasanpaşa Ovası 10 km uzunluğunda, 5 km genişliğinde; Kağılcık-Karamanlı Ovaları 5-6 km$^2$ genişliği olan ovalardır. Bunların dışında Beyköy, Harayza, Yamandı Çağdır ve Gülhisar, Akraköy, Erli, Bucak, Kestel, Kızılkaya, Başköy, Öteyüz, Yazıköy, Çeltikli Ovaları vardır.

İl topraklarının % 27’sini yaylalar kaplar. Başlıca yaylaları, Rahat Dağları ve Eşeler Yaylaları’dır. Hayvancılık için elverişli olan yaylalarda soğuk su kaynaklarına rastlanır.

AKARSULAR VE GÖLLER

Burdur ilinde önemli bir akarsu yoktur. İlin güney ucunda yer alan Gölhisar’daki dağlardan çıkan sular, Muğla topraklarında Dalaman Çayı’na ve Antalya’daki Kocaçay’a karışıp Akdeniz’e dökülür. Burdur ilinde hemen bütün akarsular, göllere akar. Başlıca akarsular Alakır, Kıravgaz, Burdur, Arvallı ve Dalaman Çayları’dır.

Burdur ilinin en büyük akarsuyu Alakır Çayı’dır. Güney sınırındaki Söğüt Gölü’nün kuzeyinden çıkan çay, Tefenni ve Yeşilova gibi düzlüklerde kuzeye doğru akarak Burdur Gölü’ne karışır. Aynı şekilde Burdur Gölü’ne dökülen Kıravgaz Çayı, çevresindeki köylerin topraklarının sulanmasında kullanılır.

Burdur Çayı Gökpınar, İnsuyu ve Yeni Pınar kaynaklarından doğar; Burdur Gölü’ne karışır. Çeltikli Çayı ile birleşen Arvallı Çayı Kestel Gölü’ne, Dirmil Kavaklıpınar’dan doğan Dalaman Çayı, Fethiye topraklarına girdikten sonra Akdeniz’e dökülür. İldeki diğer akarsular arasında Askeriye, Başköy, Salda, Horzum, Düğer, Yaraşlı ve Aksu Çaylarısayılabilir.

Burdur, göl bakımından Türkiye’nin en zengin ilidir. Bulunduğu yere Göller Yöresi denir. Volkanik bir çöküntü alanıolan bu topraklardan dışarıya hiçbir akarsu çıkmaz; hemen hepsi göllere dökülür. Göllerden bazılarının suyu tatlıdır. Bu göllerin hepsinde yüzülür ve su sporları yapılabilir.

Burdur Gölü, ilin en büyük gölüdür. Türkiye’deki göller arasında, büyüklük bakımından yedinci sıradadır. Yüzölçümü 200 km$^2$, denizden yüksekliği 854 m’dir. Suyu çok tuzlu olduğu için balık yoktur. Kıyılarında plaj ve turistik kuruluşlar vardır.

Salda Gölü, ilin ikinci büyük gölüdür. Yeşilova kasabası kenarındaki bu göl, Türkiye’nin en güzel göllerinden biridir. Yüzölçümü 45 km$^2$, denizden yüksekliği 1.139 m’dir. Kamp yerleri, turistik kuruluşları olan Salda Gölü’nde, bol balık avlanır.

Yeşilova’daki Yarışlı Gölü 16 km$^2$’lik bir alanı kaplar ve suları 950 m yükseltide bulunur. Gölhisar’daki Söğüt Gölü’nün denizden yüksekliği 1.349 m, yüzölçümü 44 km$^2$’dir. Bu gölün yarısı, Antalya ilinde bulunur. Bucak’taki Kestel Gölü’nün yüzölçümü 25 km$^2$, yüksekliği 779 m’dir. Yeşilova’daki Akgöl’ün yüzölçümü 12 km$^2$, yüksekliği 989 m’dir. İlde bunların dışında Karataş, Pınarbaşı, Karaevli, Mamak, Bereketli, Geçenli, Yazır, Çavdır, Ambaham Gölleri önemlidir.

İKLİM

Burdur’da kara iklimi karakterine yakın Akdeniz iklimi hüküm sürer. Kışlar soğuk ve yağışlı, yazlar sıcak ve kurakgeçer. İklim, yükselti, denize yakınlık veya uzaklık, ya da arada engelleyici dağların bulunup bulunmaması gibi etkilere bağlı olarak değişiklik gösterir. Yılda ortalama olarak 6 gün kar yağar ve yerde 10 gün kadar kalır. İlde yıllık ortalama sıcaklık 13,2 °C, şimdiye kadar görülen en yüksek ısı 39,6 °C, en düşük ısı -16,7 °C’dir. Yıllık ortalama yağış miktarı 436,7 mm’dir.

BİTKİ ÖRTÜSÜ

Genellikle dağlık alanlar, dik yamaçlar üzerinde yer alan ormanlar, eğik alanlarda makiler ve sert yapraklılardanoluşan bitki örtüsüne dönüşür. Ormanların % 20,5’i normal koru, % 56,8’i bozuk koru, % 2,3’ü normal baltalık, % 20,4’ü bozuk baltalıktır.

EKONOMİ

TARIM VE HAYVANCILIK

Burdur, tarım alanında, Akdeniz Bölgesi’nin özelliklerini göstermemektedir. Yağışların yetersiz olması, büyük akarsularının olmayışı, bitki üretimini etkilemektedir. Burdur’da tarımın gelişmesi 1970 yıllarında başlamıştır. İlde yaklaşık 239.000 hektarlık alanın yarısından fazlasında tarla tarımı yapılmaktadır.

Burdur ilinde başlıca ürünlerin üretim miktarı (1977-79 ortalaması, ton olarak): Buğday (138.642), arpa (56.962), nohut (5.161), şeker pancarı (252.333), anason (1.651), haşhaş (tohum, 3.559), soğan (21.693), patates (28.203).

Burdur’un yapısı hayvancılığın yaygınlaşmasına elverişlidir. Fakat ilde hayvancılık çeşitli etkenlerden ötürü fazla gelişmemiştir. Burdur’da hayvanların beslenmesi meracılığa bağlıdır. Meraların tarla açmak amacıyla yok edilmesihayvancılığı olumsuz yönde etkilemiştir.

1979 yılında Burdur ilinde hayvan varlığı şöyledir (baş olarak): Koyun (293.030), kıl keçisi (321.010), sığır (113.550), manda (1.350), at (4.270), eşek (17.710). Ayrıca 384.600 tavuk ve 14.600 arı kovanı tespit edilmiştir.

SANAYİ VE MADENCİLİK

Cumhuriyet öncesinde gülyağı ve halıcılığın yanı sıra özellikle bakır işlemeciliği gelişmişti. 1955’te Burdur Şeker Fabrikası üretime geçti. 1972’de kapasitesi genişletildi. Ayrıca Süt Ürünleri Fabrikası, 1966’da Çiçek ve Nebati Esansları Fabrikası (yılda 400.000 ton gül işleyecek kapasitede), 1970’te Et Kombinası ve süt fabrikaları kuruldu. Bunun yanı sıra tuğla ve tarım araçları üretimi başladı. 1975’ten sonra traktör fabrikası kurulmuştur. İlin en önemli ticari ürünleri şeker, halı, et, süt ürünleridir.

Burdur’da madencilik pek önemli yer tutmaz. Çeşitli maden rezervlerine karşılık işletmecilik gelişmemiştir. Gölhisar ve Tefenni ilçelerinde toplam 16 milyon tonluk linyit rezervi, Ağlasun’da tuğla sanayiinde kullanılan topraktan 33 milyon tonluk rezerv tespit edilmiştir. Yeşilova’nın Akkuyu Deresi içinde petrol damarlarına rastlanmıştır.

TARİH

Çevrede yapılan araştırmalar, burada Cilalı Taş Devri’nde yerleşim bölgesi olduğunu göstermiştir. Kremna ve Hacılar’da yapılan kazılarda, M.Ö. 6000 yılında burada insanların yaşadığı saptanmıştır. Burdur ilinin tarih çağlarındaki hayatı, birçok Anadolu ili gibi, Hititler’le başlar. M.Ö. 1200 yıllarında bölgede Arzava adlı prenslik kurulmuştu. Bu prenslik Hititler’e bağımlı olmakla beraber iç işlerinde bağımsızdı. Hititler’den sonra topraklar sırası ile Frigyalılar, Lidyalılar ve Persler’in eline geçti. İskender’in kısa egemenliğinden sonra Selevkoslar’ın devletine katıldı. O dönemde adı Pisidia olan bölgeyi M.Ö. 1. yüzyılda Romalılar ele geçirdi ve Burdur Gölü’ne Ascania Gölü adını verdiler. Roma İmparatorluğu’nun M.S. 395’te bölünmesi ile burası Bizans’ın payında kaldı.

1071 Malazgirt Zaferi ile Selçuklular’a geçen bölge, I. Haçlı Seferi ile Bizanslılar’a geri verildi. 13. yüzyılın ilk yarısında yeniden zaptedildi. 1280 yılında kurulan Hamidoğulları Beyliği Isparta ve Burdur’a egemendi. 1308’deSelçuklular yıkıldıktan sonra 1335’e kadar İlhanlılar’a bağımlı kaldılar.

Burdur I. Murat dönemiyle beraber Osmanlı Devleti’ne katıldı. I. Murat ordusu başında Kütahya’ya gelmesi üzerine Hamidoğulları Beyliği’nin başında olan Hüseyin Bey Osmanlılarla savaşmadan toprak vermeye razı oldu. İki tarafın kadıları toplanıp bir anlaşma yaptılar. Bu anlaşmaya göre Hamidoğlu Hüseyin Bey 80.000 altın liraya Yalvaç, Akşehir, Karaağaç, Seydişehir, Isparta ve Burdur’u Osmanlılar’a sattı; Eğirdir Gölü kenarındaki Eğirdir şehrine çekilip küçük bir beylikle yetinmek zorunda kaldı. Ancak 1391’de Yıldırım Bayezid bu ufak beyliğe de son verdi. 1402’deki Ankara Savaşı’nda Yıldırım’ın Timur’a yenilmesi üzerine Hamidoğulları ile Karamanoğulları Burdur ve yöresini ele geçirdiler. Ancak Fatih Sultan Mehmet Karamanoğulları Beyliği’ne son verdikten sonra Burdur çevresi kesin olarak Osmanlı İmparatorluğu’na katıldı. Burdur bu dönemde, Hamideli (Isparta) Sancağı’na bağlı bir kaza merkezi olarak kaldı. Tanzimat’tan sonra sancak (il) merkezi oldu. Konya Vilayeti’nin 5 sancağından biriydi. İki kazası (ilçesi) vardı. Cumhuriyet çağında bütün sancaklar vilayet adını aldı.

GEZİLİP GÖRÜLECEK YERLERİ

Burdur ve çevresinde çok sayıda tarihî yapı vardır. Hacılar Höyüğü’nde yapılan kazılarda Neolitik ve Kalkolitik çağlara ait yapılar ve eşyalar bulunmuştur. İlin bulunduğu bölgede birçok tarihî kent vardır. Eski adı Sagalassos olan ve Burdur’un 30 km güneydoğusunda yer alan Ağlasun, 12.000 kişilik amfitiyatrosu, Antonius Tapınağı, Bizans Kalesi, mermer lahitleri ve sütun başlıklarıyla, antik bakımdan büyük değer taşır. Tefenni’nin güneybatısındaki Horzum’daRomalılara ait iki amfitiyatro, bir stadyum ve bir tapınak kalıntısı vardır. Bereket, Marmara, Karacaören, Başköy, Çamlık, Melli, Karaot ve Kızılkaya köylerinde daha birçok Yunan, Roma, Bizans dönemi yapısına rastlanır.

İldeki camilerin önemli kısmı 1914 depreminde yıkılmış, ahşap olarak yeniden inşa edilmiştir. İldeki camiler arasında Hecin, Selimzade, Gazi, Taş, Selimoğlu, Şeyh Sinan Camileri ile, Ulucami ve Nurcami sayılabilir. Selçuklular’dan kalan İncir, Ağlasun Hanları, Susuz Han; Osmanlılar’dan kalan Çınaraltı, Gümüşlü, Yenimahalle, Manastır Köprüleri ile, eski Türk kervansaraylarının en güzel örneklerinden olan Taşoda ve Çelikpaşalar Konakları, Osmanlı sivil mimarlığının ayakta kalan yapıları arasında yer alır.

Burdur’un 14 km doğusundaki İnsuyu Mağarası’nın içinden oldukça gür bir su kaynağı çıkar. 1965’te ziyaretçilere açılan mağara ışıklandırılmıştır. Ufak göller, sarkıtlar ve dikitler, 600 m uzunluğundaki bu doğal mağaraya çok güzel bir görünüm kazandırır.

İlde gezilip görülmesi gereken yerlerden biri de Burdur Müzesi’dir. Müze, Neolitik Çağ’da başlayarak çeşitli yerleşmelere merkez olan ve bu nedenle Türkiye’nin en zengin arkeoloji bölgelerinden biri hâline gelen Burdur yöresindeki eserlerle, 1967’de açılmıştır. Bulguroğlu Medresesi’yle, çevresindeki yapılardan meydana gelen Burdur Müzesi, Türkiye’nin en fazla eser toplayan müzelerinden biridir. Özellikle seramik salonundaki 500 parça eser, İbecik’te bulunan Apollon Heykeli, Hacılar köyünde bulunan seramikler ve idoller ile diğer eşyalar, büyük ilgi çeker.

FOLKLOR

Toros Dağları’nın Burdur ve çevresindeki kesimlerinde eski Türkmen (Yörük) boylarının hâlâ izlerine rastlanır. Hemen bütün Toroslar’da yaşayan göçebe Türkmenler gibi, bu bölgedeki göçebelerde de Şamanlık inancının belirtileri yaşar. Dağ köylerindeki kadın giysileri üç etek, fes, kenarı işlemeli şalvar; erkek giysileri işlemeli cepken ve renkli ipek kuşak’tır. Beyaz ve renkli patiskadan yapılan maharma, kadınların günlük giyimidir. Bazı köylerde kadınlar bol basma don, üzerine de kadın kepesi giyerler; başlarına beyaz yaşmak ya da oyalı yazma takarlar. Erkekler siyah kıldan şalvar, ayaklarına çarık giyerler. Burdur’da bugün hâlâ yaşayan geleneğe göre, düğün evini belirtmek için, evin en yüksek yerine bir sopa dikilir; sopanın ucuna da kırmızı, mavi, mor ya da pembe olmak üzere üç renk yazma asılır. Ev yapan köylüler de çatıyı kaparken tepeye bir bayrak çekip, gelen hediyeleri bu bayrağın altına koyarlar. Flüte benzeyen sipsi adlı çalgılarıyla, heybeleri ve kıl torbaları ünlüdür. İlde oynanan başlıca oyunlar, çeşitli zeybek türleridir. Halk müziğinde ise teke havaları yaygındır.