YÜZEY ŞEKİLLERİ
İl, Göller Bölgesi’nin orta kesiminde yer alır. Yöre, kalker yapılı çukur alanları kuşatan dağlardan meydana gelmiştir. Isparta Ovası, bu çukur alanların en önemlisidir; Toros dizisinin kenar dağları ile çevrilidir. Isparta Ovası’nın güneyinde kalker yapıya sahip Akdağ bulunur. Doğusunda Davras Dağı, batısında Barla Dağı bulunmaktadır. Ovanın kuzeyinde Bozanönü, kuzeydoğusunda Kuleönü Ovası vardır.
Antalya sahil kuşağının kuzeyinde bulunan il, Tekeli ve Taşeli Yaylaları’nın birleşme noktasındadır. Kalkerli yapının sonucu olarak ilde derin ve dar vadi olukları bulunmaktadır.
İldeki başlıca dağlar Dedegöl Dağı (2.892 m), Sultandağı (Gelincik Tepesi 2.610 m), Karakuş Dağı (1.195 m) ve Kuyucak Dağı’dır (Kocabulduk Tepesi 2.337 m).
İlin % 14,8’ini kaplayan platolar, Isparta’nın güneyinden, yaklaşık 1.500 m’den başlar; kuzeyde 2.000-2.500 m’yeulaşır. Başlıcaları Atabey, Barla, Senirkent ve Avşar Platoları’dır. Hayvancılığın gelişmesinde önemli yeri olan yaylalar, il topraklarının % 1’ini teşkil eder.
AKARSULAR VE GÖLLER
İldeki akarsuların başlıcaları Aksu, Köprü Suyu ve Eğri Çayı’dır. Aksu’nun ana kaynağı Belbaşı Suyu’dur. Isparta bahçelerinin sulanmasında kullanılır. Önce Burdur sonra Antalya il alanlarına girer ve Akdeniz’e dökülür. Köprü Suyu Kuyucak Dağları ile Göl Dağları arasında kalan havzanın sularını toplayarak güneye doğru akar ve Akdeniz’e dökülür. Eğri Çayı, Sultandağları’nın güneyinden doğarak Beyşehir Gölü’ne dökülür. Kış aylarında yağışların etkisiyle bollaşan suları, yazın iyiden iyiye azalır.
İl toprakları, Antalya, Burdur Gölü, Beyşehir Kapalı Gölü ve Eğirdir Kapalı Gölü havzaları olmak üzere dört havzaya ayrılmış durumdadır.
Göller Yöresi Isparta’nın en büyük özelliklerinden biridir.
Denizden 1.000 m yükseklikteki Eğirdir Gölü, ilin yaklaşık olarak tam ortasında yer alır. Türkiye’nin 4. büyük gölüolan Eğirdir Gölü’nün yüzölçümü 517 km$^2$, kuzey-güney doğrultusunda uzunluğu 50 km’dir. Çöküntü oluklarının birleşmesiyle meydana gelen göl, yer altı sularıyla beslenir. Suyu tatlıdır. Çevresi ormanlarla kaplı olan göl, güzel bir dinlenme yeridir.
Eğirdir Gölü’nün kuzeydeki bölümüne Hayran Gölü, güneydeki bölümüne Eğirdir Gölü denir. Güney bölümü, kuzeydekinden daha büyüktür. Göl, bir ayakla güneyindeki Kovada Gölü’ne bağlıdır. Gölde Can Ada ve Yeşil Adaadında iki ada vardır. Balık yönünden zengin olan gölün sularından, sulamada da yararlanılır. Eğirdir Gölü Kovada 1 ve Kovada 2 Elektrik Santralleri’nin su ihtiyacını da karşılamaktadır.
Eğirdir Gölü’nün güneyindeki Kovada Gölü’nün kuzey-güney uzunluğu 11 km’dir. Eğirdir regülatöründeki fazla sular, bir kanalla Kovada Gölü’ne akıtılmaktadır. Çevresi 20,6 km olan gölün tatlı sularında bol balık bulunur. Göl suları Kurudere Vadisi’ne akıtılırken meydana gelen yüksekten düşüşten yararlanılarak, elektrik enerjisi üretilmektedir. Ulusal park olan göl ve çevresi, yaban ördeklerinin ve çeşitli av hayvanlarının çok bol bulunduğu güzel bir yapıya sahiptir.
1 km$^2$ büyüklüğünde olan Gölcük Gölü, Isparta ilinin güneybatısındadır. Denizden yüksekliği 1.300 m’dir. Sularını, yer altı sularından ve akarsulardan toplar. Gölün en derin yeri 32 m’dir. Ağaçlandırılan göl çevresi, özellikle yaz aylarında iç turizm açısından canlanmaktadır.
İKLİM
Isparta’nın iklimi oldukça sıcak geçen yaz ayları ve soğuk kış mevsimleriyle daha çok bir kara iklimini andırır. Yıllık sıcaklık ortalaması 12,2 °C’dir. En soğuk geçen aylar Ocak ve Şubat, en sıcak aylar ise Temmuz ve Ağustos’tur. Yıllık yağış ortalaması 619,3 mm’dir. En yağışlı aylar Aralık ve Ocak, en yağışsız aylar ise Temmuz ve Ağustos’tur.
BİTKİ ÖRTÜSÜ
Bu ilimizde bitki örtüsü çeşitli özellikler göstermektedir. İlin büyük bir kesiminde ormanlar bakımsızlık ve gelişigüzel kullanma nedeniyle yok olmuştur. Eskiden yemyeşil alanların bulunduğu yerler şimdi çalılıklar ve otlarla kaplıdır. İlin güneyinde genellikle köknar ve başka iğne yapraklı ormanları vardır. 1.500 m kadar yüksekliklerde makilere ve meşe ormanlarına rastlanır. Davras Dağları’nın eteklerine kadar Akdeniz bitkilerinden mersin, zeytin, nar ve incir yetişir. Kızılçam, ardıç, sedir de sık rastlanan ağaçlar arasındadır.
EKONOMİ
TARIM VE HAYVANCILIK
Coğrafi bölünmede Akdeniz Bölgesi’nde yer alan Isparta, iklim yönünden daha ziyade Orta Anadolu’nun özelliklerini gösterir. Bunun doğal sonucu olarak tarımsal yönden de Orta Anadolu’nun tarımsal özelliklerini taşır. İlde kuru tahıl ekimi ön planda gelir. Bunların dışında Isparta, yetiştirdiği gülleri ile ün salmış bir yöremizdir. Haşhaş, aspir gibi bitkilerin yanı sıra meyvecilik de önemlidir.
Yağışların az ve kışların sert oluşu, ayrıca engebeli ekim alanları ilde tarımsal üretimin gelişmesine engel olan etkenlerdir.
Isparta’nın yaklaşık 893.300 ha alanının 232.000 hektarı, tarım dışı alanlardır. Bunun 68.000 hektarı göllerdir. Geriye kalan ekilebilir alanın 338.000 ha’nı da çayır ve meralar kaplar.
1980’de buğday ekili alan yaklaşık olarak 37.000 hektardı. İlde başlıca tarım ürünleri, buğday, arpa, çavdar gibi tahıllar, baklagiller; aspir ve haşhaş gibi sanayi bitkileri, enginar, sakız kabağı, bamya, fasulye, sarımsak, soğan, havuç, domates, biber ve patlıcan gibi sebzelerdir. Meyvecilik ve bağcılık da yapılmaktadır.
Isparta’da başlıca ürünlerin üretim miktarları şöyledir (1978-80 ortalaması, ton olarak): Buğday (71.686), arpa (46.468), çavdar (4.608), mahlut (5.333), nohut (3.180), fasulye (2.481), börülce (702), fiğ (2.373), aspir (404), haşhaş (sakız, 972), haşhaş (tohum, 1.095).
1980 yılında ilde meyve üretimi şöyledir (ton olarak): Elma (116.700), armut (3.400), muşmula (210), iğde (150), kızılcık (250), vişne (780), badem (550), ceviz (350).
Isparta hayvancılık açısından yurdumuzun önde gelen illerindendir. Özellikle varlığını hâlâ sürdüren göçebe aşiretlerildeki hayvancılık potansiyelini yüksek tutan kesimdir. Akkeçili, Karakeçili, Karakoyunlu, Hayfa, Honamiaşiretlerinin, yaz aylarını Isparta yaylalarında 200.000 hayvanla geçirdikleri bilinmektedir.
İlde en çok koyun beslenir. Bunu keçi yetiştiriciliği izler. Egemen koyun ırkı dağlıç, egemen keçi ırkı kıl keçisidir.
1980 yılında Isparta’da saptanan hayvan varlığı şöyledir (baş olarak): At (7.250), katır (5.060), eşek (15.670), koyun (405.610), kıl keçisi (283.640), tiftik keçisi (15.550), sığır (95.573), manda (2.020). Ayrıca 486.500 tavuk-horoz ve 19.682 arı kovanı tespit edilmiştir.
İlde 1980 yılında 57.270 ton süt, 170 ton bal, 60.000.000 yumurta, 1.000 ton et elde edilmiştir. Ayrıca 55.000’inüzerinde çeşitli hayvan derisi il ekonomisine girmiştir.
SANAYİ VE MADENCİLİK
Sanayi yönünden Isparta denince akla Isparta halıları gelir. Ünü yurdumuzun sınırlarını 18. yüzyılda aşan Isparta halısı ilin o çağlardan beri en önemli gelir kaynağıdır.
1913 yılında ilde 2.160 dokuma tezgâhında 6.481 işçinin çalışarak 117.000 m$^2$ halı ürettikleri saptanmıştır. O yıllarda yurdumuzda halıcılık tamamiyle İngilizler’in yönetimindeki Şark Halı Şirketi’nin denetimindeydi. İplikten halı üretimine ve dış pazarlarda satışına kadar bütün işlemler bu şirket kanalıyla yapılırdı.
1925 yılında Isparta İplik Fabrikası kuruldu. Fabrika 1943 yılında geliştirildi. 1927 yılında Isparta Debağat Fabrikasıkuruldu. Aynı dalda üretim yapan ikinci fabrika 1929 yılında Yalvaç ilçesinde kuruldu. 1935 yılında Gülyağı Fabrikasıüretime geçti. 1928 yılında rakı, 1936 yılında şarap fabrikaları kuruldu.
1960’lı yıllardan itibaren özellikle halıcılık, yün ipliği üreten fabrikalar, pamuk ipliği fabrikaları, boyama fabrikalarıkuruldu. Bunu 1970’li yıllarda giyim sanayiinde üretim yapan fabrikalar izledi. Yine 70’li yıllarda ilde dericilik de çeşitlenerek bu alandaki üretim arttı.
1970 yıllarında özellikle orman ürünleri sanayii de gelişti. Kereste fabrikaları, mobilya, prefabrike ev fabrikaları, kaplama fabrikaları ile ilin geniş orman alanları sanayi yönünden değerlendi.
Gıda dalında üretim yapan un fabrikaları, yem, marmelat, salça fabrikaları 70’li yıllarda üretime girdi. Bu yıllarda gül yağı üretimi basit üretim biçiminden, fabrika üretimine geçti. Çimento ve tuğla fabrikalarının kuruluşu ve üretime geçişi de aynı yıllara rastlamaktadır.
Isparta’da madencilik ekonomik açıdan önemli bir değer taşımamaktadır. Ancak, il, ülkemizin en zengin kükürt yataklarına sahiptir. Keçiborlu yöresinde bulunan kükürt rezervinin tahminen 2,5 milyon ton olduğu sanılmaktadır.
19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın ilk yılları arasında bir çoban tarafından bulunan kükürt, önce ilkel yöntemlerle bu kişi tarafından çıkarılmış, I. Dünya Savaşı sırasında Almanlar askerî amaçlarla kükürt üretmişlerdir. Daha sonra madeni Fransızlar üretmiş, 1934 yılında da Keçiborlu Kükürt İşletmesi kükürt üretimini devralmıştır.
TARİH
Hitit İmparatorluğu’nun geniş toprakları içinde yer alan bugünkü Isparta ili, bu imparatorluğun dağılması üzerine bir süre Anadolu’da kurulan Frigya Devleti’nin (M.Ö. 12. – M.Ö. 7. yüzyıl) sınırları içinde kaldıktan sonra Lidyalılar’ınegemenliğine girdi. Bundan sonra bütün Anadolu ile birlikte Persler’in eline geçen bu topraklar 200 yıl sonra Büyük İskender’in kurduğu Makedonya İmparatorluğu’na katıldı. İskender’in ölümü üzerine (M.Ö. 323) Selevkoslar’ın (Asya İmparatorluğu) payına düşen bugünkü Isparta Roma egemenliğine girdikten sonra Pisidia adıyla anıldı. O çağlarda Isparta şehrinin yerinde Baris adı verilen önemsiz bir kasaba yer alıyordu.
Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılması sırasında bölge diğer Anadolu şehirleri gibi Bizans’ın payına düştü. Yüzyıllarca Bizans egemenliğinde kalan bu topraklar Malazgirt Zaferi’nden sonra Anadolu içlerine doğru akınlara devam eden Oğuz Türkleri’nin eline geçti.
Birinci Haçlı Seferi’nden yararlanan Bizans, bölgeyi yeniden ele geçirdiyse de bu durum uzun süre devam etmeden Isparta ve çevresi kesinlikle Türk egemenliğine girdi (1203). Böylece Türkler’in eline geçen bu bölgeyi Bizanslılar’a karşı korumak amacıyla 1280 yılına doğru bu kesimde Hamidoğulları adıyla anılan uç beyliği kuruldu. Hamidoğulları’nın başkenti bugünkü Isparta ilinin Eğirdir kasabasıydı. Bu Türk beyliği Selçuklu Türk Devleti’ninçöküşünden sonra İlhanlılar’la bağdaştı. Hamidoğulları bir ara İlhanlılar’a karşı direnme çabalarına giriştilerse de ağır baskılar altında boyun eğmek zorunda kaldılar. Bir süre sonra İlhanlılar’ın egemenliğinde kurulan (1327) Hamidoğulları beyliğinin bir kolu da bu sıralarda Tekeoğulları adıyla Antalya yörelerine yerleşti.
Anadolu’daki İlhanlı egemenliğinin kalkması (1335) üzerine bütün Türk beylikleriyle birlikte Hamidoğulları da kesinlikle bağımsızlıklarına kavuşabildi.
Osmanlı İmparatorluğu’nun gelişme çağında durumları gittikçe zayıflayan Hamidoğulları Şarkikaraağaç ve Yalvaçyörelerini para karşılığı Osmanlılar’a bırakmak zorunda kaldılar. Yıldırım Bayezid’in padişahlığı yıllarında bu Türk beyliğinin bağımsızlığına kesinlikle son verildi; Osmanlı toprakları içine alındı (1391).
Isparta bu tarihten sonra hiçbir düşman saldırısına uğramayan sayısı pek az illerimizden biridir. Osmanlı Türkleri çağında merkezi Kütahya’da bulunan Anadolu Beylerbeyiliği’nin 14 sancağından birinin merkezi, Hamidili ya da kısaca Hamid diye anılan bugünkü Isparta ilimizdi.
Tanzimat’tan sonra Konya Vilâyeti’nin sancakları arasına katılan Isparta Cumhuriyet çağında bütün sancakların il derecesine yükseltilmesi ile aynı adla anılan ilin merkezi oldu.
GEZİLİP GÖRÜLECEK YERLERİ
Eğirdir Kalesi, üç yanı suyla çevrili olan Eğirdir’i karadan kuşatır. İç ve dış kale olmak üzere iki kısımdan oluşmuştur. İç kaleden 15 m’lik bir duvar parçası; dış kaleden kapı duvarı, cami ve medresenin duvarlarının bir kısmı günümüze ulaşmıştır.
Firdevs Bey Camisi 16. yüzyılda Isparta valisi Firdevs Bey tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Kare planlıdır, kurşun kaplı beş kubbesi vardır. Firdevs Bey, bu camiye gelir sağlamak amacıyla bir de bedesten inşa ettirmiştir. İldeki diğer camiler arasında Hızır Bey, Sefer Ağa, Kutlu Bey ve Barla Çaşnigir Paşa Camileri sayılabilir.
Atabey Ertokuş Medresesi ve Türbesi’ni 13. yüzyılda Mübariziddin Ertokuş; Baba Sultan Türbesi’ni 14. yüzyılda Hamidoğlu İlyas Bey; Dündar Bey Medresesi’ni 13. yüzyılda Alâeddin Keykubat yaptırmıştır. İldeki diğer tarihî yapılar arasında Eğirdir Kervansarayı, Uluborlu Kalesi, Ertokuş Hanı, Karabey Hamamı ile, bir tiyatro, tapınak ve kutsal alan yer alır.
ISPARTA’DA GÜLCÜLÜK VE GÜLYAĞCILIĞI
Isparta, uçsuz bucaksız gül bahçeleriyle tanınır. İl ve çevresinde gül sevgisini aşılayan, Müftüzâde İsmail Efendiadında bir Ispartalı’dır. Bulgaristan’da memurlukta bulunan bu ileri görüşlü insanın, oradan memleketine gönderdiği gül fidanları üretilerek ilk gülyağı elde edildi (1892). Adı her Ispartalı tarafından saygıyla anılan Müftüzâde’nin doğduğu ve yaşadığı semt bugün Gülcü Mahallesi diye anılır.
Isparta’da önceleri ilkel usullerle yapılan gülyağcılığı, Cumhuriyet’ten sonra Tarım Bakanlığı’nca 1934’te kurulan bir fabrika yla modernleştirildi. Yakın yıllarda Gülcüler Kooperatifi’nin yaptırdığı ikinci bir fabrika yla üretim daha da arttırıldı. Dünya pazarlarında her zaman yüksek bir fiyatla alıcı bulan gülyağı, bugün Isparta halkının en önemli geçim kaynağıdır. 3-5 bin kilo gülden sadece 1 kilo gülyağı elde edilebildiği düşünülürse, gülücülüğün ne kadar emek istediği kolayca anlaşılır.
FOLKLOR
Isparta ilinde değişik hayat şekilleri görülür. Uluborlu ilçesinde, Karacadağ ve Yalvaç yöresinde Yörükler yaşar. Yalvaç’ta Çerkesler, Keçiborlu’da Rumeli göçmenleri yaşamaktadır. Bunlar kendi gelenek ve göreneklerini ısrarla yaşatma çabasındadırlar. Geleneksel giyimde entari, üç etek, mintan, şal kuşak vardır. Günümüzde gerek kadın, gerekse erkek giyimleri çağdaş bir görünüme kavuşmuştur. Yörede evlenme yaşı erkeğin “işini eline alması”, kız için de 18-20’dir. Kız istemede görücü usulü egemendir. Eskiden nişan öncesinde kızın yürüyeceği yerlere erkek tarafının armağanı olarak kumaş serilirdi, günümüzde bunun yerini takılar almıştır.
Bölgede her yıl tekrarlanan değişik şenlikler vardır. Daha çok üretimin çeşitli aşamalarında ortaya çıkan şenliklerden bazıları mayıs ayında yapılan Gül Bayramı, mayısın sonu ile haziran ayının başlarında yapılan Kiraz Bayramı ve Eylül-Ekim aylarında yapılan Bağ Bozumu Şenlikleri’dir. Sonbaharda yapılan Ayazmana, Sidre, Bezirgân ve Zambaklı Şenlikleri, kış hazırlıklarının yapıldığı dönemdeki eğlencelerdir. Bu şenliklere Isparta yöresinde “Gezit” adı verilir. Her mahalle, kasaba, köy gibi yerleşim merkezi “Erbaşı” adı verilen kişisini seçer. Gidilecek yeri ve gezite katılacak kişileri de erbaşı belirler.
İl, halk müziği ve geleneksel oyunlar, yerel müzik aletleri, seyirlik oyunları açısından da oldukça zengindir.
ISPARTA HALICILIĞI
Anadolu’nun hemen her yanında halı dokunur. Fakat, bazı önemli halı dokuma merkezleri bulunur ki buralarda yapılan halıların ayrı bir özelliği ve yüksek değeri vardır. Bu merkezlerde dokunan halılar, genellikle dokunduğu yerin adıyla anılır. Isparta, bu merkezlerin en ünlülerinden biridir.
Isparta’da sanat değeri olan halı dokumacılığı, 19. yüzyılın ikinci yarısında, Kayserili göçmenler tarafından başlatılmıştır. 20. yüzyıl başlarında Isparta halıları kalite ve nitelik bakımından hem ülkemizde, hem de Avrupapazarlarında ün saldı. 1950’lerden sonra köylerde büyük ölçüde halı dokumacılığı başladı. Böylece üretim gittikçe arttı. 1979 yılında 2.250.000 m$^2$ el dokuması halı üretildi.
YÖREDEN BİR TÜRKÜ
Garip dağın odunu, Yakan bilir tadını. Kız doğuran analar, Gülsün koysun adını.
Daşlı tarla ayrıklı, Ağam koca bıyıklı. Çok varmayın üstüne, Daha yeni yavuklu.
