YÜZEY ŞEKİLLERİ
Afyonkarahisar ili toprakları denizden yaklaşık yüksekliktedir. Burası, akarsuların meydana getirdiği vadiler dışında yüksek bir yayla niteliğindedir. Bu yaylanın üzerinde, sıralar meydana getirmeyen dağlar yükselir.
İldeki başlıca dağlar Karakuş Dağı, Sultan Dağı (), ilin doğusundaki Emirdağ () ve güneybatısındaki Kumalar Dağı’dır (en yüksek noktası ). Tarihî Afyon Kalesi’nin bulunduğu tepenin şehir düzeyinden yüksekliği ’dir.
İl topraklarının % 19,7’sini kaplayan ovalar, deniz yüzeyinden yaklaşık yüksekliktedir. Bu ovalar genellikle alüvyonlardan meydana gelmiştir. İldeki başlıca ovalar Dinar, Sandıklı, Şuhut, Afyon, Küçük ve Büyük Sincanlı Ovaları’yla, Dambayova’dır.
- Suçıkan Deresi’nin çevresinde oluşan Dinar Ovası’nın toprakları çok verimlidir.
- Sandıklı Ovası’nın çevresi dağlarla kaplıdır; ova, Kufi Çayı’nın kolları olan Hamam Çayı ve Beylik Deresitarafından sulanır.
- Şuhut Ovası Kumalar ve Karakuş arasında yer alır.
- Bütünüyle bir kapalı havza olan Afyon Ovası’nın çevresindeki dağlar bazı yerlerde hafif eğimli, bazı yerlerde oldukça dik ve sarptır.
- Küçük ve Büyük Sincanlı Ovası, tahıl ve haşhaş ekimi için çok elverişlidir.
- Dambayova, Dinar-Sandıklı arasında yer alır. Güneyinde bataklık vardır.
İl topraklarının % 31,6’sını kaplayan platolar, tarıma elverişli değildir. Buna karşılık vadilerde otlaklar ve çayırlarvardır.
AKARSULAR VE GÖLLER
Karadeniz’e dökülen Sakarya Nehri’yle Ege Denizi’ne dökülen Büyük Menderes Nehri, Afyonkarahisartopraklarından doğar. Kufi Çayı, Büyük Menderes’in Afyonkarahisar sınırları içindeki koludur. Bu çay Sandıklı ve Dinar Ovaları’nın sularını Büyük Menderes Nehri’ne taşır. Afyonkarahisar kapalı havzasından beslenen Akarçay ise Eber Gölü’ne dökülür. İlde bunların dışında Seyitler ve Kali Çayları vardır.
Afyonkarahisar ili göl bakımından zengindir. Akşehir Gölü’nün yarısı, Eber Gölü, Acıgöl ile Seyitler ve Selevir Baraj Gölleri, il sınırları içinde yer alır.
- Akşehir Gölü’nün yarısı Konya, yarısı Afyonkarahisar topraklarındadır. Denizden yüksekliği yaklaşık olan Akşehir Gölü, sığ bir göldür.
- Eber Gölü Akarçay ve kollarından beslenir. Suyu sığ ve tatlıdır.
- Afyonkarahisar’la Denizli arasında sınır oluşturan Acıgöl, denizden yaklaşık yüksekliktedir. Sığ bir göl olan Acıgöl’ün suları tuzludur.
- Seyitler Çayı üzerindeki Seyitler ve Kali Çayı üzerindeki Selevir Baraj Gölleri, taşkınları önlemede ve sulamada yararlanmak için kurulmuştur.
İKLİM
Afyonkarahisar’da kara iklimi hüküm sürer. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlıdır. Yağmur, en çok ilkbahar ve sonbaharda yağar. İlde yıllık sıcaklık ortalaması , şimdiye kadar görülen en yüksek ısı , en düşük ısı , yıllık ortalama yağış miktarı ’dir.
BİTKİ ÖRTÜSÜ
İl toprakları daha çok steplerle kaplıdır. Dağların batıya bakan yamaçlarında ormanlar yer alır. Platolar ve yaylalar bozkır bitkileriyle kaplıdır. Bozuk koru ve bozuk baltalık niteliğinde olan ve il topraklarının % 10’unu kaplayan bu ormanlar büyük önem taşımaz.
EKONOMİ
TARIM VE HAYVANCILIK
Halkın çoğu geçimini tarımdan sağlar. En çok buğday, arpa, şeker pancarı, haşhaş, ayçiçeği ekimi ve her çeşit sebze, meyve üretimi yapılır.
1980 yılında:
- alanda tahıl tarımı yapılarak toplam tahıl;
- alanda Baklagiller üretilerek ;
- alanda endüstri bitkisi üretilerek ;
- alanda yağlı tohum üretilerek ;
- alanda yumru bitki üretilerek elde edilmiştir.
Bunların dışında aynı yıl, olmak üzere yem bitkisi, çeşitli sebze, çeşitli meyve üretilmiştir.
1980 yılında Afyonkarahisar’da üretilen başlıca ürünler şunlardır (ton olarak): Buğday (), arpa (), yulaf (), mısır (), nohut (), fasulye (), mercimek (), fiğ (), burçak (), şeker pancarı (), afyon (kapsül, ), ayçiçeği (), haşhaş (), aspir (), soğan (), sarımsak (), patates (), hayvan pancarı ().
Aynı yıl ilde meyve üretimi de şöyledir (ton olarak): Armut (), ayva (), elma (), muşmula (), erik (), iğde (), kayısı (), kızılcık (), kiraz (), şeftali (), vişne (), zerdali (), badem (), ceviz (), kestane (), dut (), üzüm ().
Afyonkarahisar’da tarımdan sonra gelen ekonomik uğraş hayvancılıktır. 1980 yılında ilde varlığı saptanmıştır. Hayvancılıkta en büyük ağırlık küçükbaş hayvanlardan koyun üretimindedir. Egemen ırk karaman ırkıdır. Koyundan sonra tiftik keçisi üretimi önemlidir. Sığır üretimi de ilin hayvan varlığı içinde önemli sayıya ulaşır. Özellikle süt verimi yüksek olan inek türleri geliştirilmiştir. Hayvancılık oldukça modern yöntemlerleyapılmaktadır, kümes hayvanları da yetiştirilmektedir.
1980 yılında Afyonkarahisar’da saptanan hayvan varlığı şöyledir (baş olarak): At (), katır (), eşek (), inek (), öküz (), sığır (), dana (), manda (), koyun (), kıl keçisi (), tiftik keçisi (). Ayrıca ’in üzerinde kümes hayvanı olduğu saptanmıştır.
İlde 1980 yılında hayvansal ürün üretimi şöyle gerçekleşmiştir: .
SANAYİ VE MADENCİLİK
Afyonkarahisar’ın ekonomik hayatında endüstrinin yeri çok azdır. Türkiye endüstri üretiminin sadece binde 4’lük bir bölümü Afyonkarahisar’da yapılmaktadır. Başlıca endüstri kuruluşları şunlardır:
- 1976 yılında açılan Şeker Fabrikası (üretim bakımından Türkiye’nin en büyük fabrikaları arasındadır),
- Seka Selüloz Fabrikası,
- Çimento Fabrikası,
- Beton Travers Fabrikası,
- Yarı Açık Cezaevi İplik Fabrikası,
- Alkaloid Fabrikası (ilaç ham maddesi olan afyon sakızını işler),
- Peynir ve Tereyağı Fabrikası,
- Kızılay Maden Suyu İşletmesi.
İlin ekonomisinde madenciliğin önemli bir yeri yoktur. İlde bulunan başlıca madenler mermer, maden suyu, manganez, linyit, kuvars, tuz, sülfat ve kaplıca suyudur. Bu madenler içinde en önemlileri mermer ve maden suyudur.
TARİH
Şehrin çevresinde M.Ö. 1200 yıllarına ait Hitit ve Frigya eserleri bulunmuştur. Bu tarihten önce de Afyon’un yerleşme merkezi olduğu saptanmıştır. Fakat kentin kimin tarafından hangi tarihte kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir.
Hitit İmparatorluğu’na bağlı Arzava Prensliği tarafından yönetilirken M.Ö. 1000 yıllarında Frigyalılar Hititler’denaldılar. Şehir daha sonra Lidyalılar’a, M.Ö. 6. yüzyılda bütün Anadolu gibi Pers İmparatorluğu’na bağlandı. M.Ö. 4. yüzyılda Büyük İskender bölgeyi Makedonya Devleti’ne kattı. Ölümünden sonra burası önce Selevkoslar’a, sonra Bergama Krallığı’na geçti. M.Ö. 2. yüzyılda Roma İmparatorluğu, İ.S. 395’te ise Doğu Roma (Bizans) bu bölgeye egemen oldu. Bizanslılar devrindeki Akroinos şehrinin şimdiki Afyon şehri olduğu sanılmaktadır.
Zaman zaman Sâsâni ve Müslüman Arap akınları Afyon’a kadar uzandı. Hattâ, efsaneye göre, Battal Gazi adlı kahraman, 739 yılında Afyonkarahisar civarında Bizanslılar’la vuruşurken şehit düşmüştür.
1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Süleyman Şah bütün Anadolu gibi burayı da fethetti. Bölge Birinci Haçlı Seferi’nden sonra Bizanslılar tarafından geri alındı. Selçuklular bu bölgeyi yeniden fethettiler. Alâeddin Keykubat Afyon Kalesi’ni tamir ettirdi. 13. yüzyılın ikinci yarısında Sâhip Ata Fahrettin Ali Bey ve soyundan gelenler, burada valilik yaptılar. Bu yüzyılın sonunda Germiyanoğulları Beyliği, 1390’da Yıldırım Bayezit, 1402’de Timur Afyonkarahisar ve civarına egemen oldular. Afyonkarahisar 1428’de II. Murat zamanında Osmanlı Devleti’ne geçti.
Afyonkarahisar’ın Kurtuluş Savaşı’nda büyük bir önemi vardır. Afyon, 26-30 Ağustos 1922 tarihindeki Başkomutanlık Meydan Savaşı’nın geçtiği yerlerdir. 26 Ağustos sabahı güneş doğmadan Afyon’daki Kocatepe’ye çıkan Mustafa Kemal Paşa, saat 05,30’da başlayan taarruzu bu tepeden yönetti. Afyonkarahisar 28 Mart 1921’de Yunan orduları tarafından işgal edilmişti. Ama 27 Ağustos 1922’de Afyonkarahisar’ı bırakarak çekilen düşman, 30 Ağustos’ta İzmir’e doğru kaçmaktan başka çare bulamadı. Bu arada 2 Eylül 1922’de Uşak’ta Yunan orduları başkomutanı General Trikopis de esir edildi.
Afyonkarahisar’da her yıl Zafer Haftası şenlikleri yapılır. 26-30 Ağustos tarihleri arasında 5 gün içinde önce Kocatepeziyaret edilir. 27 Ağustos’ta şehrin kurtuluşu kutlanır. 28 Ağustos’ta Egret Şehitliği, 29 Ağustos’ta ise kaplıca ziyaret edilir. 30 Ağustos’ta da Dumlupınar’da tören yapılır. Bu törenler sırasında folklor gösterileri, geçit törenleri, sergiler, konserler tertiplenir. Çevre illerden gelen halkın da katıldığı bu Zafer Haftası törenleri iç turizmi canlandırır, millî bilinci güçlendirir.
GEZİLİP GÖRÜLECEK YERLERİ
Afyonkarahisar sahip olduğu zengin tarihî eserler, şifalı maden suları ve kaplıcalarıyla ilgi çeken bir ilimizdir. İlin doğal güzelliklerinin başında kaplıcalar gelir. Afyonkarahisar’ın şifalı suları, Frigyalılar döneminden beri bilinirdi. Nitekim Frigya Kralı Midos’un hasta kızını bu şifalı suların iyileştirdiği eskiden beri söylene gelmiştir.
En tanınmış kaplıca ve ılıcalar şehir civarındaki Yaşlıgöl, Gecek, Kükürtlü Hamam’dır. Bolvadin yakınındaki Heybeli Kaplıcası’yla Kızılkilise Hamamı ve Sandıklı yakınındaki Hüdai Kaplıcası ünlüdür. Şehre mesafedeki Gazlıgöl’den, sıcak kaplıca suyundan başka soğuk maden suyu da çıkar. Şehre getirilen bu maden suyundan yılda şişe maden suyu elde edilir. Türkiye ve dünyanın her yanına yollanır. Bu su sindirim sistemi hastalıklarında ilaç gibi kullanılır. Radyo aktivitesi kuvvetlidir. Afyonkarahisar maden suyu, ülkemizin en makbul maden suyudur.
Afyonkarahisar’da 1933 yılında açılan müzede ‘tan başka, Hitit, Frigya, Lidya, Yunan, Roma, Bizans dönemlerinden kalma heykeller, madenî paralar, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalma seramikler, kostümler, silahlar, ev eşyası ve süs eşyası sergilenir. Müze binasının kendisi de çok değerli tarihî bir eserdir. Fatih’in sadrazamlarından Gedik Ahmet Paşa tarafından medrese olarak yaptırılmıştır.
Ayazin köyünde yüzlerce Frigya mezar kayalara oyulmuş tapınaklar, odalar, evler, kaleler, Hayranveli köyünde Kösmüş Kalesi, Aslantaş Mezar Odası, Yılantaş Mezar Odası, Denizli, Döğen ve Leğen köyleri yakınlarında Frigyave Lidyalılar’dan kalan kaleler, mağaralar, mermer mezarlar turistler için gezilip görülecek yerlerdir.
Selçuklu eserlerinin başında Ulucami gelir. Selçuklu valilerinden Sâhip Ata Fahrettin Ali’nin oğlu Nurettin Hasan Bey tarafından 1272 yılında yaptırılmıştır. Ayrıca Kuyulu Cami Minaresi, şehirdeki Akarçay üzerindeki Altıgöz Köprüsü, Kubbeli Mescit ve Kâbe Mescidi, sanat değeri olan tarihî yapılardır.
Afyonkarahisar’daki Osmanlı dönemi eserleri de önemlidir. Gedik Ahmet Paşa’nın 1477’de yaptırdığı İmaret Camisi en önemli sanat eseridir. Bir külliye hâlindeki mabedin mimarı Ayas Ağa, süslemelerini yapan Nakkaş Hasan’dır. 1483’te Kasım Paşa tarafından yaptırılan Mısrî Camisi, Osmanlı hattatlarının en ünlülerinden olan Ahmet Karahisarî’nin (1468-1556) türbesiyle yanyanadır. Afyonkarahisarlı olan Karahisarî Ahmet Şemsettin, İstanbul’daki Süleymaniye ile Edirne’deki Selimiye Camisi’nin içindeki şaheser yazılarıyla tanınır. Afyonkarahisar şehri dışında da Osmanlı dönemine ait sayısız eser vardır. İldeki önemli eserlerden biri de, Afyonkarahisar’ın düşman işgalinden kurtuluşunu canlandıran Zafer Anıtı’dır. Cumhuriyet Meydanı’ndaki bu anıt Avusturyalı heykeltıraş Krippeltarafından 1936 yılında yapılmıştır. Tunçtan olan anıt, düşmanı ayakları altına alan Türk’ü temsil etmektedir.
FOLKLOR
Afyonkarahisar ve çevresinde, tarihin eski çağlarından itibaren çeşitli uygarlıklar yaşamıştır. İlin bugünkü kültür yapısı, bu uygarlıkların kültürlerinden etkilenerek gelişmiştir. İlde oynanan halk oyunlarının başında zeybek gelir. Zeybekoyunlarının Afyon, Şerenler, Kütahya, Develi, Dazkırı, Aydın, Çivril, Köroğlu ve Sepetçioğlu gibi türleri vardır. Bu oyunların hemen hepsi türkü söyleyerek oynanır. Oyun erkekler tarafından oynanır. İlin zengin bir halk müziği vardır. Kına, zeybek ve oyun havaları türünde ezgiler söylenir. “Kayalama”, “Engene”, “İğde Dalları” ve “Daracık Sokakları” türküleri ünlüdür.
YÖREDEN BİR TÜRKÜ
Çemberim dalda kaldı,
Gözlerim yolda kaldı,
Yıkılası meyhane,
Sarhoşum nerde kaldı.
Eyvahlar olsun olsun, Gadalar dolsun.
Ey sokaklar sokaklar,
Yârim şeker ufaklar,
Pul pul olsun dökülsün,
Seni öpen dudaklar
