YÜZEY ŞEKİLLERİ
İl topraklarının doğusu Gaziantep Platosu’yla kaplıdır. İl merkezinin bulunduğu kesimde kuzey-güney doğrultusunda dağlar vardır. Batı sınırındaki Nur Dağları’yla bu bölge arasında yaylalar yer alır. İlin başlıca dağları şunlardır: Saf (1.498 m), Dülük (1.250 m), Ganibaba (1.100 m), Güreniz (1.069 m), Karadağ (1.050 m), Sam (1.008 m) Dağları.
Akarsuların açtığı çöküntülerle meydana gelen çok sayıda vadi vardır. Gaziantep’in güneydoğusunda başlayan Sacır Suyu Vadisi Nurgani, Aşağı Kilisecik, Bebirge köyleri ile Çağdın köyüne kadar uzanır. Nizip Suyu’nun yatağıyla Fırat Nehri arasında Nizip Suyu Vadisi vardır. Bundan başka Orul-Mizor; Nizip Suyu Anavadisi, Arıl, Batal, Güreniz, Turlu, Çağıt, Çonakçı, Akçakent gibi vadiler vardır.
Gaziantep topraklarının % 27’sini ovalar meydana getirir. Ovalar Fırat Havzası’nda Yavuzeli, Nizip, Oğuzeli ve Anabal bölgelerindedir.
Nizip ilçesinin güneyinde Borak Ovası vardır. Uzunluğu 20-25 km, genişliği 15-20 km’dir. Bu bölgede buğday, arpa, çavdar, yulaf, nohut, pirinç, şeker pancarı, pamuk, kavun, karpuz ve çeşitli ürünler yetiştirilir.
Doğuda Sot ve Sarıkaya Dağları, batıda Amanos Dağları’yla Gaziantep Yaylası’nın çevrelediği İslahiye OvasıGaziantep’in en önemli ovaları arasındadır. Ovanın genişliği 10-20 km, uzunluğu 70 km’dir. Ovada buğday, arpa, çavdar, yulaf, susam, kavun, karpuz ve sebzeler yetiştirilir.
Tılbaşar Ovası’nın uzunluğu 40 km kadardır. Yavuzeli-Arebon Ovası Gaziantep’in en verimli ovalarından biridir. Ova denizden 600 m yüksekliktedir.
AKARSULAR VE GÖLLER
Gaziantep’te Atrin Çayı, Aksu, Balık Suyu, Karasu, Karaçay, Merzimen Çayı, Nizip Çayı gibi akarsular vardır. Karaçay, Afşin Çayı, Aksu Akdeniz’e dökülür. Karasu, Merzimen Çayı, Nizip Çayı, Elleben-Sacır Suyu Fırat’ın kollarıdır. İlde Tahtaköprü Baraj Gölü’nün yüzölçümü 23,4 km$^2$’dir.
İKLİM
Gaziantep’te kışlar soğuk ve yağışlı, yazlar sıcak ve kurak geçer. Akdeniz İklimi ile Doğu Anadolu İklimi arasındadır. Merkez ilçede yıllık ısı ortalaması 14,5 °C’dir. En sıcak aylar Temmuz, Ağustos aylarıdır. İlçe merkezinde yıllık ortalama yağış 558,9 mm’dir. En çok yağışa Ocak, Şubat aylarında rastlanır.
BİTKİ ÖRTÜSÜ
Dicle ve Fırat Nehirleri ile sulanan bölge verimlidir. Amanos Dağları’ndan güneye uzanan bölge yağışlıdır. Akdeniz İklimi’nden etkilenen kıyı şeridi yağışlı 500-600 m yükseklikte zeytin ve antepfıstığı ağaçlarıyla örtülüdür. Gaziantep topraklarında ormanlık alana pek rastlanmaz. En çok Merkez ilçe, Saf Dağları ve İslahiye, Kilis çevresinde ormanlık alanlara rastlamak mümkündür.
EKONOMİ
TARIM VE HAYVANCILIK
Gaziantep topraklarının tümü tarıma elverişlidir. Tahıllar % 80’lik bu alanı kaplar. Gaziantep’te yetiştirilen başlıca ürünler ve üretim miktarları şöyledir (1978-80 ortalaması, ton olarak): Buğday (303.450), arpa (77.225), nohut (2.131), mercimek (36.153), saf pamuk (8.117), tohum pamuk (11.183), saf keten (523), susam (1.378), soğan (18.738).
İlde 1980 yılında yetişen başlıca sebzeler şunlardır (ton olarak): Kabak (6.300), salatalık (7.950), patlıcan (22.500), domates (42.000), taze soğan (4.200), kırmızı turp (1.000). Aynı yıl 4.823.600 ton zeytin üretilmiştir.
İlde hayvancılığın önemli yeri vardır. Otlakların azalması, hayvan sayısının azalmasına sebep olmuştur. Gaziantep’te 1980 yılında saptanan hayvan varlığı şöyleydi (baş olarak): Koyun (392.270), kıl keçisi (373.280), sığır (48.594), eşek (13.800), at (12.750). Ayrıca 425.274 tavuk-horoz ve 22.585 arı kovanı bulunduğu tespit edilmiştir. İlde et üretimi çok yüksektir. Komşu illerden gelen hayvanlar kesilip yurt dışına satılır. 1980 yılında 3.200 ton koyun eti üretilmiştir. Yılda 120.000 küçükbaş, 15.000 büyükbaş hayvan et, sucuk, sosis yapımında kullanılır.
SANAYİ VE MADENCİLİK
Gaziantep, yer altı zenginliklerinden yoksun illerimizden biridir. İlin en önemli madeni krom’dur. Merkez ilçesi ve Kilis çevresinde 50-60 tonluk krom yatakları vardır.
TARİH
Arkeolojik araştırmalar bu bölgede, M.Ö. 3000 – M.Ö. 1000 yılları arasında yaşamış insanların varlığını göstermiştir. Bu araştırmalarda M.Ö. 2000 – M.Ö. 1000 yılları arasında, kaliteli bazalt taşından yapılan ve Hititler’e ait yüzlerce heykel ortaya çıkarılmıştır. Bölgenin tarihi Bâbil İmparatorluğu ile başlar. Tarih çağlarında egemen olan devletlerin İkincisi Hititler’dir. Hititler’den sonra M.Ö. 1200’de bu yörede Kargamış Krallığı kuruldu. Kargamış (Karkamış) şehri kalıntıları, ilin güneydoğusunda, Suriye sınırı yakınındaki Barak (Cerablus) bucağındadır.
Daha sonraları bölge Hurriler’in eline geçti. Mısır firavunları zaman zaman buralara akınlar yaptılar. Bölge M.Ö. 7. yüzyılda Asur İmparatorluğu’na bağlandı. Medler’den sonra M.Ö. 333 yılında İskender’in Makedonya İmparatorluğu’na geçti. İskender’in ölümünden sonra Selevkoslar’ın Asya İmparatorluğu buraları da sınırları içine aldı. M.Ö. 1. yüzyılda Roma İmparatorluğu, 395 yılında Bizans İmparatorluğu bu bölgeye egemen oldu.
Gaziantep şehrindeki ilk askerî tesisleri Bizans imparatoru Justinianus yaptırdı. Şehir stratejik bakımdan önemli bir yerde bulunduğu halde, Türkler gelinceye kadar yakınındaki “Dülük” adlı şehre oranla ikinci plânda kaldı. Türkler’inegemenliğinden ve İslâmlığın bölgede yayılmasından sonra Gaziantep’in önemi arttı. Gaziantep ve çevresi uzun süre Emevi, Abbasi ve Türk-Müslüman devletleriyle Bizanslılar ve Haçlılar arasında geçen savaşlara sahne oldu. Bölge 7. yüzyılda İyaz İbni Ganem komutasındaki Müslüman Arap orduları tarafından alındı. Abbasi halifelerinden Harunürreşit de 782 yılında buralara gelmiş, Bizanslılar’la savaşmış, şehri almıştır.
Selçuklu Türkleri, bu bölgeyi, 1071 Malazgirt Zaferi’nden önce Afşin Bey komutasındaki orduları ile ele geçirmişti. 1098 yılında Avrupa’dan yola çıkan Haçlı orduları Gaziantep’i işgal ettiler. Ancak 1150’de Türkler, Nurettin Zengikomutasında Haçlılar’ı yenince, Haçlı komutanı Kral Baudouin, o dönemlerde “Delûk” denen Gaziantep Kalesi’ne sığınmak zorunda kaldı. Delûk ile çevresini alan Atabay Nurettin Zengi, Kral Baudouin’in Kudüs’e gitmesine izin verdi.
12. yüzyılın sonunda buraları Eyyubi İmparatorluğu’na geçince, saraylar, camiler, medreseler ve darüşşifalarla donatıldı. 1270’te Moğollar her tarafı talan ettilerse de, 1273 yılında, Mısır’daki Türk Memlûk imparatoru Sultan Baybars tarafından geri alınınca tekrar imar edildi. 1400 yılına kadar Memlûk İmparatorluğu yönetiminde kalan Gaziantep’e aynı yıl Timur girmiş, birkaç yıl sonra da burası Karakoyunlular hükümdarı Kara Yusuf’un eline geçmiştir. Karakoyunlular Beyliği’nden sonra Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı olan Dulkadıroğulları Beyliğiburalarda egemen olmuştur.
Gaziantep dolayları 1516 yılında Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sırasında kesin olarak Osmanlı yönetimine girdi. 1839 yılına kadar huzur içinde yaşadı. 1839 yılında Nizip Savaşı’ndan sonra, Osmanlı Devleti’ne başkaldıran Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın eline geçti. Kısa süren bu işgal olayı dışında Antep tekrar sakin hayatına devam etti.
I. Dünya Savaşı’nın Osmanlı Devleti’nin mağlûbiyetiyle sonuçlanmasından sonra imzalanan Mondros Mütarekesiuyarınca galip devletler paylaştıkları toprakları almak için hızla harekete geçtiler. 6 Aralık 1918’de İngilizler’in Kilis’i işgalinden sonra, 17 Aralık’ta Antep’e girdiler. Önceleri ılımlı bir yönetim uygulayan İngilizler, Ermeniler’in de tahrikiyle baskılarını arttırdılar. 23 Ocak 1919’da Antep hükümet konağı işgal edildi ve şehrin ileri gelenleri tutuklanarak Halep ve Mısır’a sürgün edildiler. Daha sonra İngilizler’le Fransızlar arasında yapılan bir anlaşma ile Antep Fransızlar’a bırakıldı. Fransızlar 5 Kasım 1919’da şehri işgal ettiler. Şehirdeki resmî binalara Türk bayrağının asılması yasaklandı. Halk üzerinde yoğun bir baskı sürdürülürken Kuvayı Millîyeciler’in teşkilatlanmaları sonucunda 1920 yılının Ocak ayında Fransızlar’a karşı silahlar patlamaya başladı. Aylar süren direnişler sonucunda 15 Mart 1921yılında imzalanan Ankara Antlaşması ile Antep Türklere geri verildi. 6 Şubat 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi yaptığı 147. oturumunda, 10 ay hiçbir yardım almaksızın düşmana karşı direnen Antep şehrine “Gazi”lik ünvanı verdi.
GEZİLİP GÖRÜLECEK YERLERİ
Gaziantep’te ilk görülecek yer Gaziantep Müzesi’dir. Müzede Hitit, Yunan, Roma, Bizans çağına ait eserlerle, İslâm eserleri ve Gaziantep bölgesinin özelliklerini gösteren etnografik eserler sergilenmektedir. “Tilmen” ve “Gedikli”kazılarından çıkan tarih öncesi eserler ilgi çekicidir.
Gaziantep’in sembolü sayılan Gaziantep Kalesi görülmeye değer bir mimarlık anıtıdır. Bizans imparatoru Justinianustarafından yaptırılan kalenin 36 kulesi vardı.
Gaziantep’in 86 km güneydoğusundaki Kargamış kalıntıları, M.Ö. 10. yüzyıldan, Hititler’den kalmış bir şehirdir. Nizip ilçesindeki Belkıs harabelerinde M.Ö. 1. yüzyıldan kalan Roma yapıları vardır. Gaziantep ilinin 10 kmkuzeyindeki Dülük adlı köyde Roma, Yunan, Bizans çağlarından kalan ve müzeye taşınamayan büyük eserler yer alır.
Gaziantep’te Ömeriye Camisi, Pişirici Medresesi, Şehitler Anıtı, Eyüboğlu Camisi, şehrin güneyinde Rum Kale(buradaki mahzende Hristiyanlığın ilk yayılma döneminde yazılmış bir İncil’in bulunduğuna inanılır) ve daha birçok Osmanlı mimarlık yapısı vardır.
YÖREDEN BİR TÜRKÜ
Şirin nardanedâne, Gel güzel döne döne. Gül olup koklamadım, Felek ayırdı gene.
Beyaz giyme üşürsün, Güzellikte meşhursun. Neyleyim güzel olduğun, Yâd elinen konuşursun.
Giderim dur diyen yok, Kebap oldum yiyen yok. Ayrılık gömleğini, Benden başka giyen yok.
