İÇEL

YÜZEY ŞEKİLLERİ

Topraklarının % 59,4’ünü dağlar kaplar. İçel, Batı ve Orta Toroslar’ın üzerinde yer almaktadır. Toroslar, genç dağlardır. Batı Toros Dağları 1.200-2.200 m yüksekliktedir. Taşeli Platosu’nda yer alır. Oldukça düzensiz sıralar durumundadır. En yüksek noktaları Karaçal Tepesi (2.339 m), Toldağ (1.136 m) ve Sazlıtepe’dir (689 m). Bolkar Dağları, Orta Toroslar’ın, İçel kısmında kalan bölümüne verilen addır. Bolkar Dağları’nın en yüksek yeri olan Medetsiz Tepesi (3.524 m), aynı zamanda İçel ilinin en yüksek yeridir. Diğer yükseltileri Yıldıztepe (3.134 m), Mordağ (2.454 m), Büyük Eğri Dağı (2.025 m) ve Avlama Dağı’dır (1.889 m).

İçel ilinin topraklarının % 29,4’ünü kaplayan platolar çok önemlidir. Anamur, Silifke ve Mut, Türkiye’nin en önemli platolarıdır.

AKARSULAR VE GÖLLER

Göksu Irmağı 10.000 km$^2$’lik su toplama alanı, 250 km’lik uzunluğu ile Güney Anadolu’nun en önemli akarsularından biridir. Akıttığı ortalama su miktarı 118 m$^3$/sn’dir.

Tarsus Çayı 150 km uzunluğundadır ve 2.000 km$^2$’lik bir su toplama alanı vardır. Kaynaklarını Bolkar Dağı’ndanalır. Taşıdığı su (debisi) en çok 1.222 m$^3$/sn, en az 933 m$^3$/sn; ortalama akışında 40,5 m$^3$/sn’dir.

Limonlu Çayı’nın uzunluğu 130 km, debisi en çok 61 m$^3$/sn; Anamur Deresi’nin uzunluğu 70 km, debisi en çok 478 m$^3$/sn’dir.

İçel’in en önemli vadilerinden biri Göksu Vadisi’dir. Zira tarım yapılan bütün alanlar bu vadide toplanmıştır. Göksu Irmağı’nın taşıdığı alüvyonlardan oluşan Silifke Vadisi, bir ova durumundadır. Ovanın uzunluğu doğu-batı doğrultusunda 15 km, eni kuzey-güney doğrultusunda 7 km’dir. Yüzölçümü 10.000 hektardır. Silifke Ovası’nın iklimi biraz serttir. Tarım ürünleri dışında doğal örtüden yoksundur.

İKLİM

İçel ili iklim bakımından farklılıklar gösterir. Bu farklılık bilhassa yöresel olarak göze çarpar. Kıyı şeritlerinde Akdeniz iklimi, iç kesimlerde ise kara iklimi dikkati çeker.

İçel’in yıllık yağış ortalaması 617,5 mm’dir.

BİTKİ ÖRTÜSÜ

İçel’de ormanlar geniş bir alan kaplar. İçel’in % 49’unu oluşturan ormanlar 785.506 hektarlık bir alana yayılmıştır. 600 m yükseklikte genellikle, defne, sakız, sandal gibi ağaçlardan meydana gelen ormanlara rastlanır. 2.200 m’den sonra bodur bitkiler göze çarpar. Ormanların % 38’i normal korular, % 43’ü bozuk koru ve % 21’i bataklıktır. İçel’de korularda kızılçam, karaçam, köknar, sedir gibi iğne yapraklı ağaçlar bulunur.

İçel’de 1980’de 254.000 m$^3$ üretim yapılmıştır.

Orman Bakanlığı’nın 1980 teknik bültenine göre orman köylerinin kişi başına düşen koru alanı 2,3 ha, bataklık alanı 0,6 ha’dır.

İçel’de orman içinde bulunan 362 köyde 209.200 kişi yaşamaktadır.

EKONOMİ

TARIM VE HAYVANCILIK

İçel’in ekonomisinin temeli tarımdır. İçel’in toprakları iki türlü tarıma elverişlidir: Sebze ve meyve tarımı yapılan alanlar, pamuk ve buğday tarımı yapılan alanlar.

Kıyıdan yüksek yerlere çıkıldıkça değişen iklimin etkisi ve toprak yapısı bakımından çeşitli tarım ürünlerine rastlanır.

Akarsuların bol olması tarımın gelişmesini sağlamıştır. Bitki üretiminin bol olması aynı zamanda sulama, makineleşme, gübreleme ve modern yöntemlerin yaygın olmasından ileri gelmektedir.

Ülkenin sebze ve meyveciliğinde önemli rolü vardır. 1980’de Turunçgiller üretiminin % 41,3’ü İçel’den yapılmış, turfandacılık ve seracılık da, ilin tarımda önemli bir yer almasını sağlamıştır.

Yetiştirilen başlıca ürünler, buğday, arpa, pamuk, yer fıstığı, susam ile çok zengin sebze ve meyve türleridir.

İçel’de başlıca ürünlerin üretim miktarı (1978-80 ortalaması, ton olarak): Buğday (301.490), arpa (31.587), çavdar (11.643), mahlut (14.741), pirinç (6.533), baklagiller (15.602), nohut (13.411), pamuk (saf, 35.980), pamuk (tohum, 57.568), susam (1.229).

İçel’de hayvancılık genellikle yüksek yerlerde ve eşik alanlarda yaşayan nüfusun önemli geçim kaynağıdır. İçel’de hayvancılığın gelişmesinde tohumlama çalışmalarının önemi büyüktür. Bahçe tarımının gelişmesi ile çiftlik gübrekullanımının artması hayvancılığı önemli ölçüde etkilemiştir.

İçel’de yetiştirilen başlıca hayvanlar kıl keçisi, koyun ve sığırdır. İçel’de keçi miktarının fazla olması, göçebe hayvancılığın hâlâ devam etmesindendir.

1980 yılında ildeki hayvan varlığı şöyledir (baş olarak): At (7.690), katır (3.790), eşek (29.870), deve (1.460), sığır (139.781), manda (152), koyun (297.910), kıl keçisi (654.580). Ayrıca 527.124 kümes hayvanı ve 50.019 arı kovanıolduğu tespit edilmiştir.

İçel’de üretilen hayvansal ürünler ilin ihtiyacını karşıladığı gibi dışarıya da satılmaktadır. Üretilen süt tüketildiği gibi, yoğurt, peynir ve yağ yapımında kullanılır.

İçel’de su ürünleri günden güne gelişmektedir. Ürünlerin taze olarak ulaştırılmasında, ulaşım imkânları gelişme göstermiş, kooperatiflerin kurulması bu gelişmeyi hızlandırmıştır.

SANAYİ VE MADENCİLİK

İçel, imalat sanayii bakımından, Türkiye’nin en gelişmiş illeri arasında yer alır. Cumhuriyetin ilk yıllarında ilin sanayii tamamen tarıma dayalıydı; en gelişmiş sanayi dalı ise dokumacılıktı. İçel, 1960 yılından itibaren sanayileşmeye başladı. 1970 yılından sonra ise imalat sanayii büyük önem kazandı. İldeki başlıca sanayi kuruluşları; Mersin’deki Petrol Rafinerisi (ATAŞ), Mersin Yem Fabrikası, Tarsus ve Mersin Mensucat Fabrikaları, Suni Gübre Fabrikası, Şişe ve Cam Fabrikası’dır. Bunların dışında ilde sabun, zeytinyağı ve çırçır fabrikalarıyla, Tarsus’ta çimento ve boya fabrikaları vardır.

İçel’de maden yatakları genellikle dağlık alanlarda zengin olarak göze çarpmaktadır.

1950-1960 arasında üretilen madenler: Bakır (395 ton), krom (18.723 ton), manganez (400 ton), demir (13.000 ton).

Krom ve bakır cevherlerinin üretimi genellikle dışarıya dönük olduğundan üretim zaman zaman yapılmaktadır. 1980’de 4.640 arama isteğinden 108’ine arama izni verilmiştir.

Krom cevheri genellikle, Akarca, Kızılbağ, Yeniköy ile Erdemli’de çıkarılmaktadır.

Silifke ilçesinin Taşucu mevkiinde çıkarılmakta olan dolomit, şişe-cam, azot, demir ve çelik sanayiinin çok önemli ara maddesidir.

Silifke’nin Sağlıklı köyünde çıkarılan kuvarsit, Anadolu Cam Fabrikası’nın temel maddesidir.

1980’de madencilik alanında yapılan üretim 9.000 ton barit, 5.200 ton demir cevheri, 96.500 ton kuvarsit, 4.500 ton krom dur.

TARİH

Yapılan kazılar ve araştırmalar sonunda, bu topraklarda tarih çağlarından önce de insanların yaşadığı kalan eserlerden anlaşılmıştır. Mersin’in 5 km yakınındaki Yümüktepe Höyüğü’nde yapılan kazılar Taş Devri insanlarının buralarda yaşadığını göstermiştir. İçel, tarih çağlarının başlarında Hititler’in egemenliğindeydi. Eski Babil Krallığı’ndan sonra M.Ö. 1500 yıllarında Hititler buralara kadar yayıldılar. M.Ö. 1400 yıllarında Arzava adını alan bölge M.Ö. 1000yıllarında Kilikya diye anılmaya başlandı. M.Ö. 580 yılında Asurlular egemenliklerini genişlettiler. İsa’dan önceki dönemde buraya yerleşenlerin arasında Fenikeliler de vardı.

Bu bölge M.Ö. 6. yüzyılda İran, 4. yüzyılda İskender İmparatorluğu’na bağlandı. İskender’in ölümünden sonra Selevkoslar (Silifke adı bunlardan kalmıştır) ve Mısır’daki Ptolemaioslar’ın saldırılarına uğradı. İçel bölgesinin zengin ormanları, Akdeniz kıyılarındaki denizci kavimler tarafından yüzyıllarca gemi yapımında kullanıldı. İsa Peygamber’in doğumu yıllarında bölgenin en büyük kenti Tarsus’tu. Akdeniz kıyısındaki bu liman şehri, o zamanlar Tarsus Çayı’nıngetirdiği alüvyonlar denizi doldurmadığı için şimdiki gibi kıyıdan uzakta değildi.

Müslüman Araplar 7. yüzyıldan başlayarak bu bölgeye akınlar yaptılar. Zaman zaman da egemenlikleri altına aldılar. 1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Selçuklu Türkleri bütün Anadolu gibi buralarını da ele geçirdiler. Fakat Bizanslılar’a bağlı Kilikya Ermeni Devleti, Haçlı ordularının Anadolu’ya doluşmasından yararlanarak bu bölgeyi Türkler’den geri aldılar. 13. yüzyıl başlarında buralara Oğuzlar’ın Yörük denen aşiretinin yerleştiğini görüyoruz.

Selçuklu Devleti yıkılıp Anadolu birliği parçalanınca İçel’in büyük bir bölümü, Konya’yı Başkent yapan Karamanoğulları Beyliği’nin eline geçti. Fakat Tarsus ile Mersin kentleri Mısır’daki Türk Memlûk İmparatorluğu’nun koruduğu Ramazanoğulları Beyliği’nde kaldı. Yıldırım Bayezit döneminde Osmanlı Devleti’ne katıldıysa da Ankara Savaşı’ndan sonra ayrıldı. Fatih 1472’de Silifke’yi aldı. Mersin ve Tarsus bölgesi Yavuz Selim’in Mısır Seferi’nde 1516’da Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarına katıldı. İçel bölgesi 16. yüzyıl sonlarında merkezi Lamaka olan Kıbrıs Beylerbeyiliği’ne bağlandı. Daha sonra merkezi Silifke olan İçel Sancağı Adana Eyaletisınırlarına alındı.

I. Dünya Savaşı’ndan sonra Fransızlar Mersin’i de işgal ettiler. 17 Aralık 1918’den 4 Ocak 1922’ye kadar 3 yıl 18 gün Fransız işgalinde kaldı. 20 Ekim 1921 tarihinde Ankara’daki TBMM Hükûmeti ile anlaşan Fransızlar Mersin’i boşalttılar. Millî Mücadele boyunca Mersin işgal altındaydı. Ama İçel halkı Kurtuluş Savaşı’nda görev almaktan geri kalmadı. Bu savaşta İçel ili 791 şehit verdi.

YÖREDEN BİR TÜRKÜ

Her sabah her sabah gel geç buradan, Gamı kasveti kaldır aradan. Ne güzel yaratmış seni yaradan, Ben de seni yaradanın kuluyum.

Göl göl olur Gökbelen’in çınarı, Elinde olur yiğitlerin hüneri. Sana derim sana kahveci pınarı, Benim yarim bu dağlardan geçti mi?

GEZİLİP GÖRÜLECEK YERLERİ

İçel ve çevresi, tarihî eserler bakımından oldukça zengindir. Mersin yakınlarındaki Yümüktepe Höyüğü’nde yapılan kazılarda, eski çağlara ait çok sayıda yapı ve eşya bulunmuştur. İldeki tarihî yapılar arasında, Eski Cami, Roma ve Şahmeran Hamamları, Mut Kalesi, Anamur Kalesi, yüksek bir kayanın üzerine yapılan Silifke Kalesi sayılabilir. İlde, ayrıca çok sayıda tarihî kent kalıntısı vardır. En önemlileri Anamur yakınlarındaki Anemurium, Erdemli yakınlarındaki Kanlıdivane ve Korykos kentleridir.

İlin tarihî yapıları arasında yer alan Kızkalesi, Mersin’le Silifke arasında, kıyıya çok yakın bir yerde, Korykos kentine denizden gelen saldırıları önlemek amacıyla yapılmıştır. En büyükleri güney ve kuzey uçlarında olmak üzere sekiz kulesivardır. Cephesinin uzunluğu 250 m olan kalede, Fatih Sultan Mehmed’in oğlu Şehzade Cem Sultan da bir süre kalmıştır.

İçel, tarihî eserlerinin yanı sıra, doğal güzellikleriyle de yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeker. Mersin-Anamur yolu üzerinde büyük plaj siteleri, ayrıca bütün kıyı boyunca çadır kurmaya ve piknik yapmaya elverişli doğal plajlar vardır.

FOLKLOR

İçel, eski çağların ünlü yerleşme merkezlerinden olmasına rağmen, ona özelliklerini, Orta Asya’dan 11. yüzyıldagelmeye başlayan Oğuz boyları vermiştir. Bugün Türkmen ya da Yörük diye anılan bu göçebe Türkler, Toros Dağları’nda, Namrun ve Taşeli gibi yaylalarda, keçi kılından dokunmuş büyük ve süslü çadırlarında “oba” hâlinde yaşarlar. Ünlü halk ozanı Karacaoğlan, bu Türkmen boyları arasından çıkmıştır. Orta Asya Türkleri’nin, Müslüman olmadan önceki gelenekleri, eski şaman dininin izleri bu obalarda hâlâ görülür. Tahtacı Aşiretleri adı da verilen bu Türkmenler toplu yaşar, toplu göçerler. Çadırları bir köy evinden daha sağlamdır. Yazın yaylaya çıkar, kışın ovalarainerler. Geçimleri hayvancılıktır. Yanlarında gezdirdikleri hayvanların sütünü, derisini, yününü, kılını ve etinikullanırlar. Yerleşik halktan buğday alıp hayvan verirler.

Halk müziği, genellikle Akdeniz Bölgesi müziğinin canlı, hareketli, neşeli havasını taşır. Silifke dolaylarının halk oyunları, Anadolu halk oyunları arasında, en çok sevilenlerdendir. Yaylalarda İç Anadolu müziğinin etkisi görülür. Oyunlarında adımlar ve hareketler gösterişli, figürler ilginçtir. “Silifke’nin yoğurdu” türküsü çok ünlüdür.