KASTAMONU

YÜZEY ŞEKİLLERİ

İlde dağlık alanlar geniş yer kaplar (). İlin kuzey ve güneyini kaplayan İsfendiyar (Küre) Dağları ve Ilgaz Dağları vardır. İlin ’sını kaplayan platolar İsfendiyar ve Ilgaz Dağları arasında, dağların eteklerinde yer alır. Bu platolar yüksekliktedir. Ovalar ’lik bir yer tutar.

İldeki başlıca dağlar şunlardır: Büyük Hacet Tepesi (), Dikmen Dağı (), Küçük Hacet Tepesi (), Yaralıgöz Dağı (), Acısu Dağı (), Dikmen Tepesi (), Sivritürbe Tepesi ().

AKARSULAR VE GÖLLER

İlin kuzey bölümünün önemli akarsuları Araç ve Devrekani Çayları’dır. Güneyinde ise Kızılırmak ve kolları olan Gökırmak ile Devrez Çayları yer alır. Araç Çayı, Ilgaz Çayı adıyla Ilgaz Dağları’ndan çıkar. Araç ilçesinden geçtikten sonra Araç Çayı adını alır. Kadıncı köyü yakınlarında il topraklarından çıkar. Devrekani Çayı, kaynağını Küre Dağları’ndan alır. Kuzeybatıya doğru akarak Cide ilçesi yakınlarında Karadeniz’e dökülür. Gökırmak, Kızılırmak’ın koludur. Merkez ilçesinin kuzeyinden doğar, güneyden gelen Akkaya ile Karasu Çayları ve birçok küçük dereyi de alır; doğuya doğru akarak Sarıalan köyü yakınlarında il sınırlarının dışına çıkar. Devrez, Kızılırmak’ın koludur. İl sınırlarına güneyden girer, Tosya’nın güneyinden geçtikten sonra kuzeydoğuya yönelerek il sınırlarından çıkar.

Kastamonu’da doğal göl yoktur. Karaçomak Baraj Gölü vardır. Bu gölün alanı ’dir. Sulamada kullanılır. İl merkezinin bir bölümünün içme suyunu karşılar.

İKLİM

Kastamonu’da iki ayrı iklim özelliği görülür. Karadeniz kıyılarında her mevsim yağışlı Karadeniz iklimi vardır. İç kısımlarda ise kara iklimi hüküm sürer. Kışlar soğuk ve kar yağışlı geçer. Kıyıya paralel uzanan Küre Dağları deniz etkisinin iç kısımlara geçmesini engeller, bu nedenle iç kısımda kara iklimi görülür. Kastamonu şehrinde yıllık sıcaklık ortalaması ’dir, yıllık yağış ortalaması ise ’dir. En soğuk aylar Ocak-Şubat, en sıcak aylar ise Temmuz-Ağustos’tur.

BİTKİ ÖRTÜSÜ

İl, orman bakımından zengindir. Kıyı kesimindeki ormanlarda önce karışık ormanlar görülür. Bu ormanlarda kayın, meşe, dişbudak, akağaç, kızılağaç, kestane, ıhlamur, şimşir, yabani fındık, kavak, gürgen, çınar gibi ağaçlar vardır. Yüksek kesimlerde iğne yapraklı ağaçlar yer alır. Bu ormanlarda kızılçam, karaçam, köknar, sarıçam gibi ağaç türleri vardır. Kıyıdan iç kesimlere gidildikçe kayın ve köknar ağaçları çoğalır. Ağaçları tahrip edilen ovalar tarım alanları hâline getirilmiştir.

EKONOMİ
TARIM VE HAYVANCILIK

İl topraklarının ’si tarıma elverişlidir. Başlıca ekim alanları Gökırmak ve Devrez Çayı vadilerindedir. En çok tahıl, baklagillerden de fiğ ekilir. Fiğ hayvan yemi olarak kullanılır. Endüstri bitkilerinden en çok şeker pancarı ve kenevir ekilir. Kenevir bu bölgede eski çağlardan beri ekilmekte, Kastamonu’daki dokuma endüstrisinin ham maddesi olarak kullanılmaktadır. Eskiden keten de ekilirdi, şimdi ketenin yerini şeker pancarı almıştır.

Kastamonu’da ekilen başlıca ürünlerin üretim miktarı ( ortalaması, ton olarak): Buğday (), arpa (), kaplıca (), mısır (), pirinç (), mahlut (), fiğ (), şeker pancarı (), kenevir (lif, ), patates (), sarımsak (). Sebze üretimi fazla değildir. Meyvecilik son yıllarda önem kazanmıştır. Meyve veren ağaç sayısı ’de ’e yaklaşmış, meyve üretimi tonu bulmuştur. En çok elma üretilir.

Son yıllarda hayvancılığın önemi artmaktadır. Şeker fabrikasının açılmasından sonra, küspe, hayvan yemi olarak kullanılmaktadır. Koyun, kıl keçisi, tiftik keçisi, sığır, at beslenir. Koyun sayısı gittikçe azalmış, yılında ’e düşmüştür. Kıl keçisi sayısı da ’de ’e inmiştir. Tiftik keçisi yaygın olarak yetiştirilmektedir. Fakat ’de azalma görülmüş, ’e kadar düşmüştür. İlde büyükbaş hayvanlardan en çok sığır yetiştirilir. Yerli ırk ve Montafon, Jersey melez ırkları vardır. ’de sığır sayısı ’di. Koşum ve sütü için manda da yetiştirilir. ’de manda sayısı ’di. Arıcılık çok eskiden beri yapılır. Modern arıcılığa geçilememiştir. Kümes hayvancılığı genellikle küçük aile işletmeleri şeklindedir. Son yıllarda modern kümes yapımına yönelinmiştir. Tavuk sayısı milyonu bulmuştur.

SANAYİ VE MADENCİLİK

Tarıma dayalı endüstri gelişmiştir. Orman ürünleri endüstrisi, gıda endüstrisi, dokuma endüstrisi vardır. Şeker fabrikası, Kastamonu peynir ve tereyağı fabrikası, Kastamonu yem endüstrisi, meyve suyu fabrikası, Et ve Balık Kurumu’nun et kombinası, endüstri faaliyetlerinin önemli örnekleridir. Ayrıca evlerde yıllardan beri çarşaf, kilim, peşkir, önlük, tela dokumacılığı da sürdürülmektedir. Etibank’ın Küre bakırlı pirit işletmesi önemli endüstri kollarından biridir. İlde çıkarılan en önemli madenler bakır ve bakırlı pirittir. Önceleri az miktarda cıva da üretilmekteydi. Küre Dağları’ndan çıkarılan bakır Romalılar zamanından beri işletilmektedir. Buradan çıkarılan bakırın bir kısmı Samsun’daki tesislerde işlenir. Eskiden, İnebolu-Azdavay arasında işletilen kömür yatakları şimdi terk edilmiştir. Daday ve Taşköprü ilçelerindeki krom önceleri işletiliyordu. Bazı yerlerde manganez ve linyit damarları da vardır.

TARİH

Kastamonu yöresinde Yontma Taş Devri’nden kalma eserler ele geçmiştir. Hititler’den önce buralarda Sümerler’den Gas veya Gasga adı verilen aşiretler yaşıyordu. Hititler İ.Ö. yılında bunların egemenliğine son verdiler. Bölge, Hitit egemenliğinden sonra İ.Ö. yılında Frigyalılar’ın eline geçti. İ.Ö. ’lerde Lidya egemenliği başladı. İ.Ö. 6. yüzyılda İran, ’te Makedonya ve İskender, daha sonra İran-Grek karışımı Pontus Krallığı, yine İ.Ö. 2. yüzyılda Romalılar, ’te de Bizanslılar bu toprakları kendi siyasi birliklerine kattılar.

Romalılar bu bölgeye Bitinya, Bizanslılar Paflagonya adını vermişti. 4. yüzyıldan 11. yüzyıla kadar Bizans’ın zengin bir ili olan Kastamonu’ya Malazgirt Zaferi’nden sonra Oğuz Türkleri yerleşti. Göçler ve işgaller dışında yaşadığı, o dönemden beri yabancı egemenliği görmediği için Kastamonu, eski Türkler’in yüksek ve soylu niteliklerini korudu. Kutalmışoğlu Süleyman Bey buraları aldıktan sonra bir ara Sivas’ı başkent olarak kullanan Danişmendoğulları Beyliği’nin eline geçti. 1. Haçlı Seferi’nde siyasi egemenlik Bizans’ın eline geçtiyse de Türk halkı yerinden oynamadı.

Selçuklular’ın ünlü komutanlarından Hüsameddin Çoban Bey yılında Kastamonu’yu aldı ve kendi adına Çobanoğulları Beyliği’ni kurdu. Bu dönem, Anadolu’nun irili ufaklı birçok beyliğe bölündüğü dönemdir. Çobanoğulları Bizans’a karşı “uç beyi” olarak yılına kadar yaşadılar. Yıkılınca yerine Candaroğulları Beyliği geçti. Osmanlılar sonradan Candaroğulları’na, İsfendiyaroğulları adını vermiştir. yılına kadar İlhanlılar’a bağlı olarak yaşayan Candaroğulları, ’e kadar süren beyliklerini Kastamonu, Sinop, Eflani gibi şehirleri başkent yaparak sürdürdüler.

Çobanoğulları ve Candaroğulları Kastamonu’da birçok tarihî eser bırakmışlardır. Candaroğlu İsmail Bey, kardeş çocuğu Fatih Sultan Mehmet ile çok iyi geçinmiş ve ülkesini ona savaşsız bırakıp Filibe Sancak Beyliği’ne gitmiştir. Fatih’in annesi de Candaroğlu prensesiydi. Bu beylik, Osmanlı hizmetine giren birçok devlet adamı yetiştirmiş ve aile zamanımıza kadar gelmiştir. Üsküdar’da, Mimar Sinan’ın inşa ettiği güzel camiyi (Şemsi Paşa Camisi) yaptıran Vezir Şemsî Ahmet Paşa ile Malta Seferi’ni yöneten Vezir Mustafa Paşa bu beyliktendir.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde Kastamonu, merkezi Kütahya olan geniş Anadolu Beylerbeyiliği’nin sancağından biriydi. Tanzimat’tan sonra eyalet merkezi oldu ve birçok vilâyet Kastamonu’ya bağlandı. yılında Kastamonu eyaletine Bolu, Sinop ve Çankırı illeri bağlıydı. genişliğindeki bu eyaletin toprakları İstanbul büyüklüğündeydi. Nüfus yoğunluğu ’tü.

Kastamonu’nun inkılâplarda önemli bir yeri vardır. Atatürk Ağustos ’te bugünkü şehir müzesinin önünde bir konuşma yaparak şapka inkılâbını bütün yurda ilan etmiştir. Her yıl bu tarihte Kastamonu’da büyük törenler yapılır. Ünlü “Tezkire” yazarı Latifi ve onunla çağdaş olan Şaban Veli, 16. yüzyılın ikinci yarısında Kastamonu’da yetişmiş büyük adamlardır. 19. yüzyılda burada valilik yapmış olan Abdülhalim Galip Paşa, Kastamonu ağzıyla basılmış bir “divan” bırakmıştır. Osmanlılar döneminde en ileri düzeyde bir il iken, ticaret yollarının değişmesi, ihmal ve bakımsızlık Kastamonu’nun ekonomik yönden geri kalmasına sebep olmuştur.

GEZİLİP GÖRÜLECEK YERLERİ

Kastamonu ili kilometrelerce uzanan doğal plajları, serin suyu, berrak denizi, bütün dağlarını kaplayan zengin ve yemyeşil çam ormanları, başı bulutlu ve karlı tepeleriyle, görülmeye değer bir ilimizdir. İlde, İ.Ö. ve yıllarına ait sanat eserleri ve kaya mezarları vardır. Komnenoslar’ın kurduğu kale ünlüdür. Türk yapı ve süsleme sanatına ait, artık benzeri pek azalmış anıt ve yapılara Kastamonu’da ve şehir müzesinde rastlanır. yılında yaptırılan Nurullah Camisi, ‘de Çobanoğulları’nın yaptırdığı Darüşşifa (hastane), Yakupağa Camisi, Candaroğlu İsmail Bey Camisi, İsfendiyar ve Eligüzel Camileri, eski hanlar ve ahşap konaklar Türk mimarlığının çeşitli dönemlerinden kalma sanat eserleridir. Karadeniz kıyılarındaki İnebolu, Abana, Bozkurt, Cide plajları, turistler için bulunmaz yerlerdir. Ilgaz ve Ecevit ormanları, karlı dağlardaki kamp yerleri, Kadıdağı, Açıkmaslak ve Soğuksu mesireleri görülüp gezilecek yerlerdir.

FOLKLOR

Kastamonu’nun zengin bir folkloru vardır. Eski Türkler’in gelenek ve göreneklerini korumuştur. Oğuz Türkleri’ne kadar uzanan bu özellikler, toplumsal yaşayışta olduğu gibi müzik ve oyunlarda da görülür. Oyunlar davul-zurna ile oynanır. “Karayılan” adıyla anılan Kastamonulu davulcu Mahir Dağlı, uluslararası yarışmalarda Avrupa’da birincilik kazanmış bir davul virtüözüydü. Bölgenin en ünlü oyunu “Sepetçioğlu” zeybeğidir, “Çırdak” ve “Topallama” oyunları da çok sevilir. “Yaslan Sepetçioğlu yaslan”, “Evlerinin önü handır”, “Üç güzel oturmuş”, “Ata binerim ata”, “Çıkabilsem şu yokuşun ardına” diye başlayan türküleri bütün yurtta tanınmış ve sevilmiştir. Etli ekmeği, cevizli katmerli böreği ünlü yemekleri arasındadır.

YÖREDEN BİR TÜRKÜ

Beyler bahçesinden atlayamadım Cephanem döküldü toplayamadım Zalim düşmanları haklayamadım Var git oğlan var git ben sana varmam Annenden babandan intizar almam