YÜZEY ŞEKİLLERİ
Uşak’ın toprakları, yüksekliği kuzeydoğudan güneybatıya doğru alçalan bir yayla durumundadır. Kuzey, kuzeydoğu ve doğu kesimleri dağlık olduğu halde güneybatısını 1.000 m’nin altındaki ovalar kaplar.
En yüksek dağı il topraklarının kuzeydoğusunda Kütahya sınırı üzerinde, yüksekliği 2.312 m’yi bulan Murat Dağı’dır. Dağın güneyinde ve Uşak Ovası’nın kuzeyinde bulunan Elmalı Dağı 1.560 m yüksekliğe ulaşır. Sivaslı ilçesinin doğusunda Afyonkarahisar sınırındaki Burgaz Dağı 1.930 m’dir. Bu dağın doğu kesimleri Afyonkarahisar sınırları içinde kalır.
En önemli ovalar Banaz Çayı etrafında bulunan Banaz Ovası ile, bu ovanın batısındaki Uşak Ovası’dır. Murat ve Burgaz Dağları’nın 1.000 m’den sonraki yüksekliklerinde küçük platolar bulunur.
AKARSULAR VE GÖLLER
Gediz Nehri, ilin kuzeybatısından geçer. Başlıca kolu Karabol Deresi’dir. Diğer bir akarsu Murat Dağı’nın güneydoğu eteklerinden çıkan ve Büyük Menderes Nehri’nin önemli kollarından biri olan Banaz Çayı’dır. Banaz Çayı, Değirmendere ve Yavrusuyu gibi kollar alıp ilin güney sınırında Çivril’den gelen Büyük Menderes Nehri’ne katılır. Uzunluğu 170 km’dir. Uşak ilinde yaz aylarında suları oldukça azalan akarsular, kış veya ilkbahar mevsimlerinde yağışların etkisiyle çok su taşır. Uşak şehrinin içinden Dokuzsele Deresi geçer. Bu dere 1972 yılında taşarak çevresine zarar vermiştir.
İlde önemli göl yoktur. Yer altı suları bakımından da zengin değildir. Çeşitli alanlarda artezyen kuyuları açılmıştır. Sağlığa yararlı kaplıca suları vardır.
İKLİM
Uşak ilinde Akdeniz ikliminin karasal tipi egemendir. Bu iklim, denizlerden uzaklığa ve yüksekliğe göre değişiklik gösterir. Uşak ili Ege Bölgesi sınırları içinde olduğu halde İç Anadolu’nun kara iklimi ile Ege kıyılarının Akdeniz ikliminin burada birbirine karıştığı görülür. Uşak ilinde kara ikliminin etkisi, Kütahya ve Afyonkarahisar illerinde olduğu kadar değildir.
Meteoroloji verilerine göre ilde en soğuk ay ortalaması 2 °C, en sıcak ay ortalaması 23 °C; bugüne kadar görülen en düşük ve en yüksek ısılar -24 °C ve 39,8 °C’dir. Yazın ısının 30 °C’nin üstüne çıktığı gün sayısı 49, kışın sıfır derecenin altına düştüğü gün sayısı 69; yıllık ortalama yağış tutarı 535 mm, yağışlı gün sayısı 98, kar yağışlı gün sayısı 7’dir.
Yağışın mevsimlere göre dağılışı şöyledir: Kışın % 43, ilkbaharda % 28, sonbaharda % 20, yazın % 9.
BİTKİ ÖRTÜSÜ
Doğal bitki örtüsü bakımından Uşak topraklarında ağaçlı step (bozkır) görünümü egemendir. Toprağı kuru olan kesimlerde ağaçlar seyrekleşmekte ya da akarsu boylarına çekilmektedir. Dağ yamaçlarında görülen ağaçlar genellikle iğne yapraklılardan karaçam ve kızılçam ile yayvan yapraklılardan meşe ve özellikle palamut meşesidir. Orman alanlarının çoğu bozuk baltalık ve korulardır. İl yüzölçümünün % 25’ten fazlasını ormanlar kaplar.
EKONOMİ
TARIM VE HAYVANCILIK
Tarım ve hayvancılık halkın birinci derecede geçim kaynağıdır. 1980 yılında Uşak ilinde 111.989 hektar alana tahıl, baklagil, endüstri bitkisi, yağlı tohum ve yumru bitki ekilerek 241.326 ton ürün alınmış, aynı yıl meyve veren 567.325 ağaçtan 41.282 ton meyve elde edilmiştir. Ayrıca 19.009 ton yeşil ot, 5.385 ton kuru ot, 69.305 ton sebze ürünüalınmıştır.
1980 yılında Uşak ilinde ekilen başlıca ürünler şunlardır (ton olarak): Buğday (110.600), arpa (35.444), yulaf (2.150), mısır (2.595), bakla (30), nohut (4.038), fasulye (1.982), mercimek (339), börülce (540), fiğ (3.050), tütün (4.211), şeker pancarı (61.839), afyon (kapsül, 961), pamuk (40), çiğit (64), ayçiçeği (390), susam (446), haşhaş (1.083), soğan (4.662), burçak (1.000), sarımsak (92), patates (4.639).
1980 yılında meyve ve sebze üretimi şöyle gerçekleşmiştir: Armut (2.353 ton), ayva (218 ton), elma (8.722 ton), muşmula (48 ton), erik (588 ton), iğde (129 ton), kayısı (337 ton), kiraz (279 ton), şeftali (1.792 ton), vişne (859 ton), zerdali (106 ton), antepfıstığı (25 ton), badem (507 ton), ceviz (465 ton), nar (63 ton), üzüm (24.370 ton), lahana, marul, ıspanak, pırasa gibi yaprağı yenen sebzeler (3.895 ton), kavun (12.880 ton), karpuz (13.750 ton), hıyar (2.244 ton), patlıcan (3.304 ton), bamya (106 ton), domates (22.988 ton), biber (4.710 ton), baklagiller (1.822 ton), soğansı yumru ve kök sebzeler (1.513 ton).
Ekonomide hayvancılığın oldukça önemli yeri vardır. İl topraklarının % 3’ünden fazlası olan 4.192 hektarlık alan çayır ve meralardır. Hayvancılığın gelişmesi için bu alan çok azdır, bu bakımdan Uşak çevre illerden hayvan yemi alır.
İl hayvancılığında, özellikle küçükbaş hayvancılık ağırlık kazanmaktadır. Bunların dışında ilde önemli oranda kümes hayvancılığı ve arıcılık yapılmaktadır.
1980 yılındaki hayvan varlığı şöyle saptanmıştır (baş olarak): At (2.650), katır (3.400), eşek (16.410), inek (37.937), öküz (12.488), boğa (3.126), dana (20.460), manda (570), koyun (377.690), kıl keçisi (161.480). Bunların dışında 318.950 adet tavuk ve horoz, 24.950 adet hindi, 8.921 arı kovanı tespit edilmiştir.
Aynı yıl elde edilen hayvansal ürünler şöyledir: 21.275 ton süt, 755 ton et, 58.760 adet deri, 54 ton bal, 7 ton balmumu, 29.675.000 adet yumurta, 385 ton yapağı, 70 ton kıl.
Uşak nüfusunun % 50’sinden fazlası köylerde yaşar. Tarım ve hayvancılık birinci derecede, gelir kaynağıdır. Ancak akarsuların azlığı ekilebilir alanların sulanmasını güçleştirmektedir.
SANAYİ VE MADENCİLİK
Kütahya’ya bağlı bir ilçe iken 15 Temmuz 1953’te il olan Uşak’ta sanayi oldukça gelişmiştir. Devlet Planlama Teşkilâtı verilerine göre, Uşak, 67 il arasında sanayileşme sıralamasında 30. sırada bulunmaktadır. İldeki gelenekleşmiş sanayi halıcılıktır. 100 yıl önce Uşak şehrinin 800 evinde halı dokuma tezgâhlarının bulunduğu ve halıcılık yapıldığı bilinmektedir. İkinci Dünya Savaşı sırasında 150’ye düşen halı tezgâhı sayısı, günümüzde 2.000’e yaklaşmıştır. Halıcılığın, yün ipliği sanayiinin gelişmesine önemli katkısı olmuştur.
İlde boyacılık sanayii oldukça gelişmiştir. Bu alanda çalışan 12 kuruluş vardır. Gelişmiş hayvancılığa paralel olarak deri işleme atölyeleri (50’den fazla) vardır; işlenen deriler ihraç edilir.
İkinci Dünya Savaşı sırasında halıcılığın gerilemesi şehirde pamuklu dokumacılığını ön plana çıkardı. Bunun sonucu olarak da dokuma fabrikaları kuruldu.
1926 yılında kurulan Şeker Fabrikası ilin en önemli sanayi kuruluşudur. Yılda 25.000 tonun üzerinde şeker üreten fabrika, şeker pancarı ekimini de geliştirerek ilin ekonomik gelişimini hızlandırmıştır.
İlde ayrıca un fabrikaları, meşe palamudu öğütme kuruluşları, ayakkabı, pamuk, peynir ve yağ yapımevleri de önemli ölçüdedir.
Uşak ilinde varlığı saptanarak üretimi yapılan madenler şunlardır: Cıva (115.000 ton), demir (27.000 ton), linyit (6.000 ton), manganez (160 ton). Bunların dışında manyezit, amyant, kurşun, antimon gibi madenlerin rezerv saptama çalışmaları yapılmaktadır.
TARİH
Anadolu’da ilk siyasal birliği kuran Hititler’den önce bu bölgenin Luviler’in istilâsına uğradığı anlaşılmıştır. M.Ö. 2500yıllarında geçen bu olaydan sonra M.Ö. 2000 yıllarında Hitit egemenliği başladı. M.Ö. 1150’de Hitit İmparatorluğuyıkıldıysa da doğudaki Asurlular’ın etkileri buralara uzanamadı. Hititler’in yerini M.Ö. 8. yüzyılda Frigyalılar aldı. Daha sonra M.Ö. 620’de egemenlik Lidyalılar’a geçti. M.Ö. 546’da Persler Yunanistan’a kadar bütün Anadolu ve Trakya’yı ele geçirdiler. O dönemlerde yapılan ve “Kral Yolu” adını taşıyan büyük ticaret yolu Efes’ten başlayıp, Uşak’tan geçerek İran’daki Persepolis şehrinde sona erdi. Bugünkü Uşak şehrinin yakınlarında bulunan büyük kent, M.Ö. 334 yılında Makedonya Kralı Büyük İskender tarafından zaptedilince Temenothyrae ve sonraları Romalılar döneminde Flaviopolis adını aldı. Büyük İskender’in ölümünden sonra onun komutanlarından Antigon’un payına düşen şehir, daha sonra Bergama Krallığı’na bağlandı. M.Ö. 1. yüzyılda Roma egemenliği başladı. M.S. 395 yılında Roma ikiye ayrılınca, bütün Anadolu gibi Uşak da Doğu Roma’nın payına düştü.
Yedi yüzyıllık Bizans yönetimi sırasında bölge, İran tahtına çıkan Sâsâniler sülâlesinin ve 7. yüzyılda Müslümanlığı kabul eden Arap ordularının akınlarına uğradı. Ancak savaş yolları üzerinde bulunmadığı için bu akınlar etkili olmadı. 1071 Malazgirt Zaferi’nden hemen sonra, bölgeye göçebe Türk aşiretler yerleşti. Uşak, Selçuklular ile Bizanslılararasında birkaç defa el değiştirdikten sonra 13. yüzyıl başlarında Selçuklu hakanı Alâeddin Keykubat tarafından zaptedildi. Bu dönemde Uşak bölgenin merkezi durumundaydı. Moğol istilâsından önce Selçuklular, Danişmendoğulları’nı bu bölgeye uç beyi olarak yerleştirdiler. Bunlar Bizanslılarla savaşarak Selçuklu Devleti’nin sınırlarını genişletmek ve Ege kıyılarına ulaşmakla görevliydi. Ancak 13. yüzyılın ikinci yarısında, Anadolu, Moğollar’ınegemenliği altına girdi.
İran Moğolları (İlhanlılar) 13. yüzyıl sonlarında Türkleşerek Müslüman dinini kabul ettiler. 1308 yılında Selçuklu Devleti yıkılınca, ortaya beylikler çıkmıştır. Bu beylikler önceleri İlhanlılar’a bağlıyken sonraları hemen hepsi bağımsızlığını kazandı.
Danişmendoğulları’nın bir dalı olan Karesioğulları, kuzeybatı Anadolu’yu aşmak ve Marmara’ya ulaşmak için Gediz Vadisi’ni terkedince, 13. yüzyıl sonlarında buralar Germiyanoğulları’na geçti. Germiyanoğulları, zamanla eski büyüklüğünü kaybettiyse de Uşak çevresini elinde tuttu. 1380 yılında, I. Murat “Hüdavendigâr” döneminde Germiyanoğulları, Osmanlılara bağlandı. 1391 yılında Yıldırım Bayezid Germiyanoğulları Beyliği’ne son verince, Uşak ve çevresini de Osmanlı topraklarına katmış oldu.
Timur’un Ankara Savaşı’nda (1402) Yıldırım Bayezid’i yenmesi üzerine Anadolu beylikleri yeniden canlandılar. Uşak da Germiyanoğulları Beyliği’ne geçti. 1429’da II. Murad’ın saltanatı sırasında, Germiyanoğulları Beyliği’nin son hükümdarı II. Yakup Bey’in vasiyetine uyarak onun ölümü üzerine bu topraklar Osmanlı Devleti’ne katıldı.
Osmanlı devlet teşkilâtında Uşak, merkezi Kütahya olan Anadolu Beylerbeyiliği’nin bir kazası (ilçesi) olmuştu. Tanzimat’tan sonra, merkezi Bursa olan Hüdavendigâr Vilâyeti’nin Kütahya Sancağı’na bağlandı. Cumhuriyet dönemi başında Kütahya’nın bir ilçe merkezi oldu. 1953’te Kütahya’dan ve Manisa’dan ayrılan ilçelerle Uşak İlikuruldu.
Uşak, Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu içlerine ilerleyen Yunanlılar tarafından 29 Ağustos 1920’de işgal edildi. Yunan ordusunun başlıca karargâhlarından biri Uşak’ta kuruldu. Uşak ise düşman işgaline karşı daha önceden teşkilâtlanmaya başlamıştı. Yunan ordusu Ege bölgesinde ilerlemeye çalışırken burada Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurulmuş, bir milis kuvveti meydana getirilmişti. Aynı yıl, 1919’da “Uşak Millî Piyade Taburu” ile “Uşak Millî Süvari Alayı” askerî kuvvet olarak çevreyi korumaya başladı. Bu birlikler iki yıl düşmanla savaştıktan sonra ordumuza katıldılar. Yunanlılar Başkomutanlık Meydan Savaşı’nda yenilip İzmir kıyılarına kaçarken 1 Eylül’de Uşak’ı ateşe verdiler. 2 Eylül 1922’dede Yunan orduları başkomutanı General Trikopis ve etrafındaki subaylar Uşak’ta yakalanıp esir edildiler.
Gönen köyü yakınındaki Bölmelitepe’de (Çakmaklıtepe) ele geçen düşman komutanları İsmet İnönü’ye, sonra Atatürk’e götürüldüler. Atatürk düşman generallerine soylu ve ince bir jest yaparak kılıçlarını kendilerine geri verdi.
GEZİLİP GÖRÜLECEK YERLERİ
Banaz ilçesinin Ahat köyünde Roma imparatoru Traianus (Trajan) adına kurulan kentin kalıntıları vardır. Burada çıkan tarihî eserlerin bazıları Afyon Müzesi’ndedir.
Uşak’ın Bozkuş köyünde Frigyalılar’dan kalan kaya mezarları, Ulubey ilçesindeki Çırpıcılar köyü yakınında amfitiyatro, tapınak vb. kalıntılar, aynı ilçenin Sülüm enli köyünde Yunan ve Roma çağlarından kalan saray, amfitiyatro ve tapınaklar, Sivaslı ilçesinin Selçuklular köyündeki kazılarda ortaya çıkan eserler, uygarlık tarihi ve arkeoloji ile ilgilenenler için değerlidir.
Uşak’ta Germiyanoğulları’ndan Yakup Bey tarafından 1419’da yaptırılan Ulucami, ayrıca Burma (Burmalı) Camisi, Kurşunlu Camisi, Çakaloz Cami, değerli mimarlık eserleri olarak sayılabilir. Bu son üç cami 16. – 17. yüzyıldayapılmıştır.
Uşak’a gidenlerin, şehrin 15 km uzağındaki Göğem Köyü’nde bulunan “Zafer Anıtı”nı görmeleri gerekir. Bu anıt Kurtuluş Savaşı sonunda 2 Eylül 1922’de Yunan orduları başkomutanı General Trikopis ve etrafındaki generallerin esir edildiği yerde bu olayın hatırasını yaşatmak için dikilmiştir.
FOLKLOR
Ege ve Orta Anadolu kültürlerinin arasında yer alan Uşak ilinin kültürü Hititler, Frigyalılar, Lidyalılar, Persler, Helenler ve Romalılar’dan etkilenerek gelişmiştir. Türkler bu bölgeyi ele geçirdikten sonra bugünkü kültür yapısının çizgileri belirmeye başlamış; eski uygarlıkların kültür izleri yavaş yavaş silinmiştir. Geleneksel kadın giyiminin başlıca parçaları uzun etekli gömlek, işlemeli kemer, dizlik denen geniş don, kolsuz iç zıbını ve yırtmaçlı entari’dir. Baş örtüleri arasında en çok fes, yazma ve tülbent görülür. Kilitli kundura denen ayakkabı, bölgenin geleneksel kadın ayakkabısıdır. Geleneksel erkek giyiminde ise poçu denen başlık, mintan, cepken, iç gömleği, kara şalvar ve yün çorap yaygındır. İlde zeybek oyunları oynanır. Kadınlar zeybek oyunlarının yanı sıra karşılama ve kaşık oyunları da oynar. Halk müziğinde düğün havaları, zeybek havaları, ezgiler yaygındır.
UŞAK HALICILIĞI
Uşak halıları yalnız ülkemizde değil, dünya pazarlarında da ün yapmıştır. Bir ev ve el sanatı olan halıcılığı Uşak’a Orta Asya’dan 11. yüzyılda göçen Oğuz Türkleri (Selçuklular ve Osmanlılar) getirmişlerdir. İlk halıların desenleri geometrikti. Bu tür halılar yakın yıllara kadar Orta Asya’da dokunuyordu.
Uşak halıcılığı 15. yüzyılda büyük gelişme gösterdi. Bugün başlıca türleri “madalyonlu” ve “yıldızlı” halılardır. Ortada büyük bir madalyon, köşelerde çeyrek madalyonlardan oluşan birinci türün İran halılarıyla benzerliği vardır. İkinci türde bu madalyonların yerini yıldızlar almakta, halının çevresini yazı ve çiçek motifleri doldurmaktadır. Esas renkler kırmızı, açık ve koyu mavi ile az oranda sarıdır.
YÖREDEN BİR TÜRKÜ
Kiremitte buz musun, Gelin misin kız mısın? Yârim size varacağım, Evde de yalnız mısın? Yan Osman’ım yan.
Deniz üstünde biber, Kayıklar gelir gider. Ne mektup var ne haber, Yüreğim yanar gider. Yan Osman’ım yan.
