ZÜRAFA

Osmanlı Devleti’nin en parlak çağlarını yaşadığı yıllardaydı. Türk’ün gücü, Osmanlı Sarayı’nın ihtişamı bütün Avrupa’yı sarmıştı. Almanya’nın Flensburg şehrinde oturmakta olan Melchios Lorch adında biri dillere destan olan bu ihtişamı yerinde görmek üzere İstanbul’a gitmeye karar verdi. Uzun süre başkentte kaldıktan sonra bir gün padişahın sarayını ziyaret etmek istedi. Her nasılsa bir çaresini buldu ve sarayın bahçesine girip dolaşmaya başladı. Melchios Lorch, saray bahçesinin özel bir köşesinde beslenmekte olan acayip hayvanları görünce şaşkınlığı bir kat daha arttı.

Hayvanlardan biri onun gerçekten garibine gitmişti: “Ömrümde hiç böyle hayvan görmedim” diyordu, yazdığı anılarında. Hâlbuki yukarıda gördüğümüz parşömen üzerine çizili resim bize bu hayvanın bir zürafadan başka bir şey olmadığını göstermektedir. Melchios Lorch, 1559 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın sarayında bir süre resimlendiriyordu.

Öte yandan Kur’an’da bu hayvandan “serafe” adıyla söz edilmektedir. “Sevimli, cana yakın” anlamına gelen Arapça bu kelime sonraları “zarafa” biçimine dönüşmüş ve dilimizde bugünkü “Zürafa” biçimini almıştır.

Zürafa, Zürafagiller (Giraffidae) familyasının örnek hayvanıdır. Bu familyanın iki cins hayvanı olup ikincisi Okapi (Okapia johnstoni) denilen hayvandır. Zürafa (Giraffa camelopardalis) adını camelus (deve) ve leopar kelimelerinden almaktadır. Leopar sıfatı hayvanın derisinin leopar derisi gibi benekli olmasından ileri gelmektedir. Giraffa camelopardalis reticulata, zürafaların en yaygın türü olup on iki kadar akraba türü daha vardır.

Zürafa, Memeliler (Mammalia) sınıfının, Toynaklılar (Ungulata) üst takımının, Çift parmaklılar (Artiodactyla)takımının, Gevişgetirenler (Ruminantia) alt takımının, Sığır ve Davarlar (Pecora) üst familyasının, Zürafagiller (Giraffidae) familyasının bir türüdür.

Dişi olsun erkek olsun bütün zürafalarda başın üzerinde kemiksi çıkıntılar vardır. Bu çıkıntıları boynuz sanmak mümkündür, hâlbuki bunlar kulak gibi deriyle kaplı olan uzantılardır. Kulaklar on beş santimetre uzunlukta olup dimdik durur. Hayvan bunları kolayca oynatabilir. Burun delikleri geniş ve uzuncadır. Hayvan burun deliklerini istediği zaman açıp kapayabilir. Dudaklar da çok oynak olup kavrayıcı yapıdadır. Kolayca incelip kalınlaşabilen elli santimetre uzunluğundaki dilin yakalayıcı görevi vardır. Zürafanın dar yapılıştaki kafası öne doğru incelerek sivrileşir. Büyük ve koyu renkli olan gözlerinin canlı ve zeki bir bakışı vardır. Zürafanın boynu üzerinde, tıpkı eşeğin boynunda olduğu gibi seyrek tüylü bir yele vardır.

Zürafanın kuyruğu elli santimetreyi bulur. Ucunda bulunan kırk santimetre boyundaki tüyler bir püskül meydana getirirler.

Zürafanın boynunda bütün memelilerde olduğu gibi yedi tane omur vardır. Ama bunların her biri otuz santimetre uzunluğundadır. Zürafanın boyun omurlarının her biri otuz santimetredir.

Zürafanın gövdesi simetrik bir yapıya sahiptir. Gövdenin ön bölümü daha çok gelişmiş ve kaslı olmasına rağmen arka bölüm dar ve zayıftır. Çok gelişmiş olan kaslar hayvanın ön bacaklarını hareket ettirmeye yarar.

Zürafanın ayağı vücuduna göre ufaktır. Her ayakta ikişer parmak vardır ve bunlar toynak tarafından korunurlar. İnce görünüşüne rağmen bu bacaklar çok sağlam ve güçlüdür. Gerçekten de zürafa çok iyi bir koşucudur.

✨ Zürafalar Nerelerde Yaşarlar?

Zürafalar yalnız Afrika’da, özellikle on beş derece kuzey enlemi ile yirmi derece güney enlemi arasında yaşarlar.

Bu hayvanlar seyrek ağaçlıklar ve yüksek otlarla kaplı bölgelerde yaşamaktan hoşlanırlar. Akasya ağacının en yüksek dallarındaki yapraklar onların özlediği besindir. Ormanlık yerleri sevmezler. Çünkü hayvan bir tehlike anında kendini sık otlar ve ağaçlar arasından kurtaramayacağını bilir.

Savanalarda zürafaların zorlandığı yerlerdir. Çünkü bitki örtüsü çok alçak olduğundan hayvan besin toplayabilmek için eğilip bükülmekte zorluk çeker. Soldaki haritada, zürafaların en yoğun olarak yaşadıkları bölgeler görülüyor.

✨ Önemli Özellikleri

Zürafa, Hayvanlar Âlemi’nin en uzun boylu üyesidir. Erkek zürafa dişisinden daha uzundur. Kafasının yerden yüksekliği beş ile beş buçuk metre, uzunluğu dört yüz yetmiş beş santimetre kadardır. Boyu altı metreye varan erkek zürafalar da vardır. Zürafanın ortalama ağırlığı sekiz yüz kilogram, en çok ağırlığı ise bin kilogramdır.

✨ Bazı Özellikleri

Gevişgetiren hayvanların özelliklerini biliyoruz. Bitki olan besinlerini çiğnemeden yutarlar. Besinler işkembeye gelir, oradan börkeneğe geçer, orada yumuşatılır, kusulup ağızda çiğnenir. Sonra dört odalı olan mideye yeniden dolaşarak sindirilir. İşte zürafa da bu tip hayvanlardan biridir. Ama bazı özellikleri daha vardır: Dişleri otuz iki tane, ince bağırsağı kırk sekiz metre, kalın bağırsağı yirmi sekiz metredir.

Zürafanın ses telleri soysuzlaşmış olduğundan hiçbir ses çıkaramaz. Görme, işitme ve koku alma duyumları ise oldukça gelişmiştir. Bu yüzden düşmanlarını kolayca fark eder. Zürafa zekâ yönünden gevişgetiren hayvanlar içinde en başta gelenidir.

Zürafalar genellikle toplu durumda yaşarlar. Sürü on-on iki hayvandan meydana gelir. Gündüzleri sessizce otlayan hayvan geceleri çalılıklar arkasında saklanır, gevişgetirmeye başlar ya da uyur. Uyuması hemen her zaman ayaktadır.

Zürafanın başlıca besin maddeleri yapraklar, akasya dalları, çalılar ve badıçlı bitkilerdir. Boyu hizasındaki dallara kolayca uzanabildiği için bu yükseklikteki yapraklara yaşama hakkı tanımaz.

Zürafayı otlarken veya su içerken görecek olsanız hayvanın yüksek bitkileri yemeyi neden yeğlediğini anlarsınız. Çünkü hayvanın boynu, başını yere kolayca eğebilecek kadar bükülgen yapıda değildir. Bunun için ön ayaklarını yana doğru açmak veya öne doğru kırmak zorundadır. Bu, hayvan için oldukça yorucu bir harekettir.

Zürafa kuvvetli duyu organları yardımıyla etrafını sürekli olarak kollar ve düşmanlarını önceden keşfeder. İnsan da, aslan da zürafa için bir düşman sayılır. Bunları görür görmez koşarak kaçmaya başlar. Koşarken aynı taraftaki ayaklarının ikisini birden yerden kaldırır. Belki de sinemada zürafayı koşarken görmüşsünüzdür. Pek hızlı koşmaz gibi görünür. Gerçekten de hızlı adım atamaz. Ama adımları o kadar büyüktür ki dörtnala koşan bir at bile ona yetişemez.

Zürafa korkak bir hayvan değildir ama çok çekingendir. Ön ayakları üstün bir savunma aracıdır: Çok kuvvetli çifte atar. Afrika’nın birçok yerinde vücudu zürafa çifteleriyle paramparça olmuş aslan leşlerine rastlanır.

✨ İki Metre Boyunda Yavru

Zürafa mayıs ve haziran aylarında doğurur. Yeni doğan yavru burnundan kuyruğuna kadar hemen hemen iki metre boyundadır. Doğduktan hemen yarım saat sonra ayağa kalkar, yerde tepelenerek emeklemeye çalışır.

Ana zürafa yavrusunu büyük bir şefkat ve sevgiyle emzirir. Bir tehlike anında yavru zürafa annesinin ve babasının kederli çığlıkları kesilmez. Bu yüzden avcıların düşmandan kaçışı zorlaşır. Ama yavru zürafa bile kendini çifteleriyle koruyabilecek güçtedir.

Dört hafta içinde zürafa yavrusu hayata alışmaya başlar. Yumuşak yaprak ve otları yer. Dokuz aylık olunca artık yavruluktan çıkmış, uzunluğu üç metreye varmıştır. Bir yaşına geldiği zaman yetişkin bir zürafa sayılır. Zürafanın ömrü yirmi beş ile yirmi sekiz yıl arasında değişir.