Yumuşakçalar

Yumuşakçalar dalının bir üyesi olan kafadan-ayaklılar (deniz yumuşakçası), kendilerini gizlemek için bulundukları ortama uyarak anında “renk değiştirme” yeteneğine sahiptir. Tehlike anında ise, arkalarında “siyah bir bulut” (mürekkep) bırakarak kaçarlar. Bu garip canlıların anatomik yapısı, inci, byssos ipliği ve erguvan boyası gibi ürettikleri değerli maddeler nelerdir?

Su düzeyinin biraz aşağısında acayip bir «denizaltı» nın kıyıdaki kayalara doğru yaklaştığını görüyoruz. Bu garip nesnenin hareketlerini izleyebilmek için çok kuvvetli gözlere sahip olmak gerek: Bakıyoruz her an bulunduğu ortamın koyuluk ve açıklık derecesine uyarak “rengini değiştiriyor”. Biraz önce yeşil iken şimdi mavileşivermiş. Kıyıya varınca uzun kollarıyla kırmızımsı renkteki kayalara tutunuyor ve o anda kayaların rengine bürünüyor. Tabiat bu hayvana üstün bir “taklit kabiliyeti” vermiş.

Biraz sonra bu acayip «denizaltı gemisi» suların derinliklerine dalıyor. Kendisine büyükçe bir balığın yaklaştığını görüyoruz. Balığın kötü niyetli olduğu belli. Ama bizim denizaltı, arkasında “siyah bir bulut” bırakarak birdenbire uzaklaşıyor. Balık da bu zifirî karanlık içinde yolunu şaşırıp kalıyor… Tehlikeyi savuşturduktan sonra o garip yaratıkla birlikte denizin dibine, koyu karanlıklara doğru iniyoruz. Bu sefer hayvanın ön tarafında otomobil farlarını andıran “soğuk ışıklar parıldıyor”. Işıklara kapılan küçük yapılı derin deniz balıkları yaklaşıyorlar… Bu garip hayvan da onları bir hamlede yutuveriyor. Cinsini söylemek gerekirse bu acayip yaratık bir “deniz yumuşakçasından”, daha doğrusu bir “kafadan – ayaklıdan” başka birşey değildir. Gerçekten de tabiat, yumuşakçaları yaratmakla Hayvanlar Âlemi’nin en garip yaratıklarını ortaya koymuştur. Bunların kendilerine özgü çok ilgi çekici savunma yolları vardır.

Şimdi Hayvanlar Âlemi’nin “Yumuşakçalar” adı verilen dalının belli-başlı özelliklerini görelim.

YUMUŞAKÇALARIN GENEL ÖZELLİKLERİ

Yumuşakçaların vücut yapıları çeşitli cinslerde ayrı ayrı özellikler gösterir. Vücudun bellibaşlı bölümlerini inceleyelim:

  • AYAK: Bu organ vücudun karın bölümünde bulunur, içi kan dolu olup kaslı yapıdadır. Vücudu devindirme görevini yapar.
  • MANTO: Derinin üstüste katlanmasından meydana gelmiş olup hayvanın iç organlarını hemen bütünüyle örter. Sırtın iç bölümüyle manto arasındaki yerde solungaç keseleri bulunur.
  • KABUK: Manto tarafından salgılanan cevherlerin meydana getirdiği bir çeşit «mahfaza» dır. “Konkiyolin” denilen organik bir madde ile “kalsiyum karbonat’tan” meydana gelir. Kabuk üç katmandan oluşmuştur: dışta ince «Kuükula katmanı», ortada kristalli yapıdaki «kireç» katmanı» ve en içte «sedef» yapısındaki katman. Kabuklar yumuşakçanın vücudunu ya midyelerde olduğu gibi bütünüyle ya da testasel’lerde olduğu gibi kısmen örterler. Sülük Salyangoz’unda olduğu gibi hayvanın içinde de olabilir veya Çıplaksolungaçlılarda hiç kabuk olmayabilir.

Yumuşakçalar genellikle “solungaç keseleri” yardımıyla solunum yaparlar. Hemen hemen hepsi yumurtlama yoluyla çoğalırlar.

YUMUŞAKÇALARDAN ELDE EDİLEN ÜRÜNLER

Yumuşakçalar insanların besinleri arasında yer alır. Eti için değil, verdiği öteki ürünler için beslenen yumuşakçalar da vardır.

  • İNCİ: Tropikal ülkelerin denizlerinde yaşayan «Meleagrina» cinsi midyeler, inci yapan yumuşakçaların başında gelir. İnci, hayvanın “kendikendini savunma olayı” sonucunda meydana gelir. Dışarıdan yabancı bir cisim midyenin kabuğundan içeri sızacak olursa hayvanın mantosundan salgılanan sedef maddesi bu yabancı cismi örterek onu zararsız duruma getirir. Sedef, mantonun çıkardığı kalsiyum karbonatlı sıvıdan başka birşey değildir.
  • BYSSOS İPLİĞİ: Yassısolungaçlı yumuşakçaların bazı midye türleri de yumuşacık, sıvımsı iplik yapısında birtakım uzantılar çıkarırlar. «Byssos» denilen bu iplikçiklerden çok ince dokuda “giyecek eşyası yapmak için” yararlanılır. Hayvan bu iplikçikler yardımıyla etrafındaki kayalara tutunur.
  • ERGUVAN BOYASI: Eskiden insanlar Akdeniz kıyılarında bol bol raslanan birtakım yumuşakçaların (dikenli salyangoz, purpura/erguvan salyangozu) kabuklarından “erguvan boyası” çıkarırlardı. Bu boya, hayvanın mantosunun içindeki bezlerden biri tarafından salgılanır. Erguvan rengi bir aralık “devleti temsil eden resmî bir renk” durumuna gelmişti.
  • GRİ AMBER (GRİ MİSK): Eskiden spazmlara karşı ilâç olarak kullanılan bu madde, bugün “parfüm endüstrisinde” kullanılır. Ölü yumuşakçaların mantoları içindeki özel bazı bezlerin salgılarından elde edilmektedir. Loligo denilen bir kafadan-ayaklı yumuşakça türünün ürünüdür ve ispermeçet balinasının sindiremediği bezlerden elde edilir.