Sebze Kürünün Gücü: Certosini Keşişlerinden Sofralarımıza
1380 yılında bir gün, Papa Urbano VI (1318-1389) önemli bir buyruk yayınladı. Buna göre Certosini keşişlerinin içinde yaşadığı ağır şartların birazı olsun hafifleyecekti. Gerçekten de bu keşişlerin hayvansal besin, özellikle et yemeleri kesinlikle yasaktı; besin olarak yalnız sebzelerden yararlanabilirlerdi. Papa, bu keşişlerin hastalandıkları zamanlar ve bayram günlerinde biraz olsun et yemelerini gerekli buluyordu.
Ancak, durumu öğrenen Certosini keşişlerinin çoğu soluğu Papa’nın karşısında almakta gecikmedi. En genci 88 yaşında olan keşişler, geleneksel kuralların değiştirilmemesini rica ediyorlardı. Bunlar, alışılan şartların sağlık durumları için daha elverişli olduğu, hattâ bu yüzden ömürlerinin bile uzadığı kanısındaydılar.
Sağlığımız İçin Sebzelerin Önemi
Çok hareketli bir yaşantıyı gerektiren çağımızda, birçoklarının yaptığı gibi «sebze kürü»ne başvurulmasa bile bol sebze çeşitlerinin sofralarımızda yer alması sağlığımız için şarttır. Sebzelerde, özellikle bunların yapraklarında çeşitli vitaminler vardır. Ayrı olarak sebzeler organizmamızdaki toksinlerin atılması yönünden de yararlıdır. Hem etlerle birlikte hazırlanan sebzelerin yemeklerimize verdiği lezzeti kim inkâr edebilir?
Tanınmış Sebze Çeşitleri ve Özellikleri
İşte sofralarımızda sıklıkla yer alan ve sağlığımıza katkı sağlayan bazı sebzeler:
- PAZI (Beta cicla)
Familya: Ispanakgiller (Chenopodiaceae). Bir pancar çeşidi olan pazının ana kökü birçok yan kökten meydana gelir. Çeşitli türlerine göre değişiklik gösteren yaprakları ya ıspanağınkine benzer ya da daha iri ve kalın olur.
- YABANİ ENGİNAR (Cynara cardunculus)
Familya: Bileşikgiller. Bu bitki, kocaman yapısıyla sebzelerin devi sayılır. Orta irilikte bir yabani enginar 2-3 kg. ağırlığındadır. Kullanıldığı yerler, çok çeşitli olan türleri kadar değişiktir.
- LAHANA (Brassica oleracea)
Familya: Turpgiller (Cruciferae). İnsanlar tarafından kullanılan bitkisel besinlerin en eskilerinden birisidir. Başlıca türleri: Kırmızı lahana veya Karadeniz lahanası (Brassica acep aha), baş lahana (B. capitata), kıvırcık lahana (B. sabauda), Brüksel lahanası (B. gemmifera) (azotlu maddeler bakımından zengin) gibi.
- KIRMIZI MARUL (Cichorium intyhus)
Familya: Bileşikgiller. Sofralarımızın en lezzetli salatalarından birisi olan hindibanın ana yurdu Hindistan’dır. İlkçağ’dan beri yetiştirilen bu sebzeye bugün yeryüzünün hemen her yerinde rastlanır.
- SU TERESİ (Nasturtium officinale)
Familya: Turpgiller. Taşıdığı iyodlu maddeler yönünden çok zengin olan bu sebze, hem salatalarımızın süslenmesinde kullanılır, hem de ıspanak gibi pişirilerek yenilebilir. Aynı zamanda bol vitamin kapsar.
- ACIMARUL (Cichorium endivia)
Familya: Bileşikgiller. Hindibanın bir başka türü olarak kabul edilir. Yapraklarının yumuşak ve daha parlak olması için dibindeki toprağı sık sık çapalamak gerekir.
- BAŞ SALATA (Lactuca sativa)
Familya: Bileşikgiller (Compositae). En çok kullanılan salatalar arasındadır. İlk önce Hindistan’da yetiştirilen bu sebzeye bugün her yerde rastlanır.
- KEREVİZ (Apium graveolens)
Familya: Maydanozgiller (Umbelliferae). Bu bitkinin etli (kalın) yaprakları hem çiğ, hem de pişirilerek yenilir.
- ISPANAK (Spinacia oleracea)
Familya: Ispanakgiller. Avrupa’da 16’ncı yüzyıldan sonra tanınıp yayılan bu sebze özellikle demir yönünden çok zengindir. Ispanakta vücudumuzun gelişmesi için pek yararlı olan A vitamini de vardır.
