Yağmur, dolu ve kar gibi yağışların oluşum mekanizması, su buharının buharlaşma ve yoğunlaşma olaylarının birleşimiyle nasıl gerçekleşir? Yağmur taneciklerinin çarpışma ve kristalleşme yoluyla büyümesi ve dünyanın en büyük dolu tanesinin (Heidgraben, 1800 gr) düştüğü yer. Yağış ölçer (Plüviyometre) nedir ve dolu yağışına karşı savaş yöntemleri nelerdir?
Yağmurun oluşma mekanizması son derece basittir. Bu mekanizma “buharlaşma ve yoğunlaşma” olaylarının birleşiminden başka birşey değildir. Güneş ısısının etkisiyle deniz, göl ve nehir sularının bir bölümü “buharlaşır” yani su buharı olarak havaya dağılır. Su buharı havadan daha hafif olduğundan gittikçe yükselir, bu arada soğumaya da başlar. Sonunda bir an gelir ki su buharı buharlaşma olayının tersini yani “yoğunlaşmayı” meydana getirecek kadar ısısı düşük bir hava bölgesine erişir. Böylece soğuk hava katmanına raslayan bu buhar tanecikleri biraraya gelerek su tanecikleri meydana getirirler yani yoğunlaşırlar. İşte bu su taneciklerinin meydana getirdiği hava kütlelerine “yağmur bulutu” denir.
Su tanecikleri çok küçüktür: Çapları 5 ile 50 mikron (1 mikron = 1/1000 mm.) arasında değişir. Bu yüzden ancak mikroskopla görülebilirler. Ama atmosfer genellikle pek hareketli bir ortamdır. Su tanecikleri yere düşmeden önce havada bulutlarla birlikte saatlerce dolanıp dururlar. Bir an gelir ki yağmur yağmaya başlar. Şimdi bu yağış olayını açıklamaya çalışalım.
SU TANECİKLERİ BİRLİĞİ VE DAMLALARIN OLUŞUMU
Bu taneciklerinin yeryüzüne düşmesi yani yağmur yağması için bu taneciklerin yeteri büyüklüğe sahip olması gerekir. Bunun için taneciklerin çapları en az 1/10 mm. (en fazla 5 mm.) olmalı yani bir su taneciği bir milyon defa daha büyük olmalıdır. Bu da yüzbinlerce taneciğin biraraya gelerek «tanecik birlikleri» meydana getirmesiyle olur. Böylece milyonlarca tanecik, aralarında kümelenerek yüzbinlerce birlik yani su damlacığı meydana getirirler. Birliğin oluşumu bellibaşlı iki türlüdür:
- Çarpışma yoluyla: Buluttaki su tanecikleri rüzgâr etkisiyle öteye beriye itilip dururlar. Bunlar birbirlerine çarptıkça birleşerek su damlacıklarını meydana getirirler. Zamanla bu damlacıklar da aralarında kümelenmeye devam ederek su damlaları durumunda büyürler. Bu damlalar belirli bir ağırlığa erişince artık havadan daha ağır basarlar ve yere düşerler.
- Kristalleşme yoluyla: Hava sıcaklığının birdenbire düşmesi sonucu su tanecikleri bazan “donarak buz kristalleri” meydana getirir. Bu ağır kristaller yere düşerken daha sıcak olan bir hava katmanından geçerlerse burada erirler ve yeryüzüne yağmur olarak dökülürler.
HEİDGRABEN VE EN BÜYÜK DOLU TANESİ
HEİDGRABEN Almanya’nın sessiz, sakin kasabalarından biridir. Bu kasaba, şimdiye kadar yeryüzünde raslanan “en büyük dolu tanesinin” düştüğü yer olma yönünden büyük bir üne sahiptir. Kasabaya düşen ve tam “1800 gr.” ağırlığındaki bu dolu tanesinin eni 14 sm., boyu da 25 sm.’di. Dolu tanelerinin ekinlere zarar vermesi, tarlaları hallaç pamuğuna çevirmesi için bu kadar büyük olmaları gerekmez. Çiftçiler için dolu, ekinlerinin, bütün bir yıllık çalışmalarının bir anda yok olması demektir. Bu yazımızda yağmur ve dolu tanelerinin meydana gelişini ve aralarındaki yapı ve oluşum ayrılıklarını gözden geçireceğiz.
BULUTLAR İÇİNDEKİ SÜREKLİ YAĞMURLAR
Bulut içinde sürekli bir birlik oluşumu vardır. Hava kapalı olduğu halde yağmur yağdığını görmezsek o zaman yağmur damlaları aradaki bir sıcak ve kuru hava katmanından geçiyor, burada “yeniden buharlaşıyorlar” demektir. Ama aradaki hava katmanı soğuk ve nemli ise damlalar buharlaşmadan yeryüzüne varırlar. Bunlar hacim yönünden büyüdükleri gibi içinden geçtikleri havanın nemini de alırlar. İşte bir sağnak yağmuru sırasında ilk tanelerin daha iri olması bundandır. Arkadan gelen damlalar, nemi azalmış bir katmandan geçtikleri için öncekiler kadar iri değildir. Yukarıda söylediklerimizden anlaşıldığı gibi bazı bölgelerde (Büyük Sahra gibi) hava bulutlandığı halde yağmur yağmaz, çünkü hava o kadar sıcaktır ki yağmur damlaları yere düşmeden buharlaşır.
YAĞIŞ ÖLÇER (Plüviyometre)
Yağmur, dolu, kar her türlü yağışların şiddeti bir “yağışölçer” (Plüviyometre) ile ölçülür. Bu, üzerinde derece bölüntüleri bulunan basit bir borucuktan meydana gelir. Yağış miktarı saatte, günde veya belirli bir süre içinde “milimetre cinsinden” ölçülür. Bazılarında iki bölmeli bir de çanak vardır.
DOLU
Dolunun oluşum mekanizması yağmurunkinden biraz daha karışıktır. Dolu da yağmur gibi atmosfer katmanları arasındaki ısı farkından meydana gelir. Bir hava akımı havayla birlikte incecik kum ve toz tanelerini de sürükler. Bu tozlu kumlu hava bir yağmur bulutuna raslayınca toz ve kum taneciklerinin yüzeyine çarpan su damlacıkları bu yüzeyciklerde yapışıp kalırlar. Bu, dolunun ilk meydana geliş evresidir. Su damlacıklarının donmasıyla ağırlaşan bu tanecikler yere doğru alçalırken yükselen bir hava akımına raslayacak olurlarsa çok daha yükseklere çıkarlar. O zaman içi tozlu, kumlu olan su tanecikleri “donarak buz tanecikleri” durumunu alırlar. Bu buz tanecikleri alçalıp yükselerek hava kütleleriyle birlikte atmosferde bir aşağı bir yukarı dolaşır dururlar. Artık havadaki bütün nemi toplamışlardır. Hacimleri de iyice büyümüştür. Böylece havadan daha ağır basmaya başlarlar ve hava soğur soğumaz ilk fırsatta yeryüzüne düşerler.
DOLUYA KARŞI SAVAŞ
Eğer dolu taneleri pek ufak yani çapları bir – iki milimetreden fazla değilse o kadar zararları dokunmaz. Ama büyüklükleri daha fazlalaşırsa o zaman ciddî zararlar meydana getirirler. Bunun için doluyu daha meydana gelişi sırasında yoketmenin çareleri aranmıştır. Dolu tanelerini taşıyan fırtına bulutlarını dağıtmak için “özel füzeler” fırlatılmaktadır. Aşağı yukarı 1 metre boyundaki bu “dolusavar” füzeler bulutun içinde patlayınca hava kütleleri birdenbire parçalanır, dolu taneleri ekinlere zarar verebilecek iriliğe erişmeden yeryüzüne düşerler.
