Mutlu olmanın ilk şartı sağlıktır. Ne yazık ki çoğu zaman ancak hastalandıktan sonra sağlığın değerini anlarız. Verem gibi hastalıklar, insanları bu gerçekle yüzleştiren en tehlikeli örneklerdendir.
Verem Nedir?
Verem, tüberküloz basili adı verilen bir mikrobun neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Solunum veya sindirim yoluyla insana geçer. En çok akciğer, bağırsak, göz ve deride görülür. Beyin zarı ve sinir sistemine yerleştiğinde çok daha tehlikeli hale gelir.
Verem mikrobunu alan her insan hemen hastalanmaz. Mikrop vücuda girdikten sonra zayıf anı bekler. Yüksek ateş, terleme, bitkinlik, zayıflama ve kesik kesik öksürük hastalığın belirtileridir. Zamanında tedbir alınmazsa ölümle sonuçlanabilir.
Korunma Yolları
Veremden korunmak için:
- Dengeli beslenme
- Açık hava
- Bol güneş
- Temizlik kurallarına uyma
mikropların yaşamasını engeller. Tüberküloz basili güneşli ve temiz havada yaşayamaz. Ayrıca vereme karşı bağışıklık kazandıran “B.C.G.” aşısı da önemli bir koruyucu yöntemdir. Bu aşı, Basilüs Calmette Guerin adlı bilim insanı tarafından geliştirilmiştir.
Veremle Mücadele
1882 yılında Robert Koch, verem mikrobunu keşfetti. Bu tarihten sonra veremle bilinçli mücadele mümkün oldu. Günümüzde Sağlık Bakanlığı, hastaneler, dispanserler, sağlık ocakları ve gezici sağlık ekipleriyle bu mücadeleyi sürdürmektedir. Ayrıca “Ulusal Verem Savaş Derneği” bu konuda önemli çalışmalar yapmaktadır.
Her yıl 8–15 Ocak tarihleri arası “Verem Savaş Haftası” olarak belirlenmiştir. Bu hafta boyunca okullarda ve kamu kuruluşlarında verem hastalığı, korunma yolları ve tedavi yöntemleri anlatılır.
Verem Savaşında Türkiye
Okullara gönderilen seyyar röntgen cihazlarıyla öğrenciler muayene edilmekte, hastalık tespit edilenler tedaviye alınmaktadır. Veremle savaş, ulusal bir görev ve insanlığa hizmettir.
