Günümüzde atom bombası, atom reaktörü, atom santralı atom gemisi, atom pili, atomla işleyen denizaltı vb. gibi deyimlere çeşitli kitaplarda, dergilerde, gazetelerde, radvolarda ve televizyonlarda sık sık rastlanmaktadır. Tarihin ilk çağlarında bölünemeyen en ufak madde diye tanımlanan atom, 20’nci yüzyıldaki ileri teknik sayesinde parçalanabilir bir duruma gelmiş; böylece ortaya nükleer enerji denilen, yepyeni ve sonsuz enerji kaynağı çıkmıştır. Örneğin, uranyum (U 238) madeninin 1 kilogramı tamamen enerji haline getirilebilse, 23 milyon kilowat-saat kadar bir enerjielde edilir ki bu miktar, Türkiye’nin elektrik ihtiyacını yıllarca karşılayabilir. Ancak, şimdilik uranyum atomunun tamamı değil, pek küçük bir bölümü parçalanıp enerjiye çevrilebilmektedir. Güneşte, milyarlarca yıldan beri sürüp gelen bitmez tükenmez gücün kaynağı, atom enerjisidir.
ATOM ENERJİSİ NEDİR?
Atom enerjisi, atom çekirdeği (proton ve neutron) dan serbest bırakılan enerji demektir. Atom çekirdeğinin ikiye bölünmesi olayında iki ayrı atom meydana gelmektedir. Bölünen atom çekirdeği kütlesinin bir bölümü, enerji haline dönmektedir. Bunun için, atom enerjisi deyimi yerine atom çekirdeği enerjisi veya nükleer enerji deyimi kullanılmaktadır. Nükleer enerji, kimyasal bir olay olan odun, kömür, petrol ve benzerinin yanmasıyla meydana gelen enerjiden milyonlarca defa fazladır. Zamanımızda uranyum, toryum gibi madenlerin atomları, özel olarak yapılmış fabrikalarda, laboratuvarlarda parçalanmakta ve bundan insan aklının alamayacağı kadar çok enerji elde edilmektedir. Yeryüzünde bulunan en karışık yapılı ve en ağır atom, uranyum atomu olduğu için genellikle atom fabrikalarında uranyum kullanılmaktadır. Dünyadaki kömür ve petrol yataklarının önümüzdeki yüzyıllarda tükeneceği, bu konuda uzman olmuş bilginler tarafından hesaplanmıştır. Bir gün gelecek, enerji kaynağı olarak sadece akarsular (barajlar) kalacaktır. Akarsulardan elde edilen elektrik enerjisi, bugünkü dünya için bile yetersiz kaldığına göre, gelecek yüzyılların dünyasında en büyük enerji kaynağı, nükleer enerji olacaktır. Uçaklar, otomobiller, trenler, gemiler de nükleer güçle çalışacaktır. Bugün dünyadaki birçok ülke, nükleer enerji konusunda araştırma yapmakta, laboratuvarlar kurmakta, uranyum madeniyle enerji üreten fabrikaları çalıştırmaktadır.
TÜRKİYE’DE ATOM ÇALIŞMALARI
Dünyanın birçok uygar ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de bir atom merkezi vardır. İstanbul İlindeki Küçükçekmece Gölü kıyılarında bulunan bu atom merkezi Başbakanlığa bağlıdır ve resmî adı: Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi dir. Başkanı, dünyaca tanınmış fizik bilginimiz Prof. Fahir Yeniçay’dır. Bu merkez, adından da anlaşılacağı gibi, bir araştırma ve eğitim kurumudur. Henüz, atom enerjisini elektrik enerjisine çevirecek bir elektrik fabrikası niteliğinde değildir. Çekmece’deki tesislerde bir araştırma reaktörü vardır. 1 Megawat (1.000 kilowat veya 1 milyon wat) gücündedir.
BİR ATOM REAKTÖRÜ NEDİR?
Atom reaktörü veya atom santralı denilen kuruluşlar, atom enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren sistemlerdemektir. Dünyanın en büyük atom santralları Amerika’dadır. Ayrıca Sovyetler Birliği, Kanada, İngiltere, Almanya, Fransa, Japonya vb. ülkelerde birçok atom santralı vardır. Türkiye’deki araştırma reaktörü 1956 yılında Millet Meclisi’nde kabul edilen bir kanunla kurulmuştur. 1959-60 yıllarında, 3 milyon metre karelik alanda inşaata başlanmış; bugüne kadar irili-ufaklı 25 ayrı bina yapılmıştır. Çekmece’deki, atom araştırmaları reaktörü 1962’de 3 milyon dolara Amerika’dan satın alınmıştır. Merkezde bilim adamı, öğretmen, asistan, profesör, işçi vb. olarak 250 kişi çalışmaktadır. Bu araştırma reaktörü, yakında 500 milyon TL.’sına satın alınacak bir atom santralıyle elektrik enerjisi üreten bir atom santralı haline getirilecektir. Atom santralının Marmara Denizi kıyılarında kurulması düşünülmektedir. Ancak, gerekli malzemenin satın alınmasından ve fabrikanın kurulmasından 7-8 yıl sonra üretime geçilebilecektir. Şimdi, Türkiye şartlarına en uygun bir atom santralının türleri ve tiplerini saptamak için çalışılmaktadır.
ÇEKMECE NÜKLEER ARAŞTIRMA VE EĞİTİM MERKEZİ
Türkiye’de İzmir civarında Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü tarafından uranyum bulunmuştur. Etibank bu madeni çıkarmak ve işlemek üzeredir. Çekmece’deki Araştırma Reaktörü, henüz dış ülkelerden alınan uranyum’la çalışmaktadır. Önümüzdeki yıllarda kendi uranyum madenimiz ile hem bu merkez, hem de kurulacak atom santralımız çalışabilecektir. Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi, elektrik üreten bir atom santralının en ideal niteliklerini saptamak için çalışırken bir yandan da ülkemiz için yararlı ürünler vermektedir. Örneğin guvatr, kanser, kemik veremi hastalıklarını tedavide kullanılan altın, molibden, iridyum gibi madenlerin izotoplarını (bir elemanın ağırlıkça değişik olan atom çeşitlerine o elemanın izotopu denir) hazırlamakta ve bunlar hastanelerimizde ilaç gibi kullanılmaktadır. Daha önceleri bu radyoaktif maddeler dış ülkelerden getirilirdi. Milyonlarca kiloluk silolarda depolanan buğdayları çürüten bakteriler, kobalt ışınlarına tutularak ortadan kaldırılmaktadır. Adli tıp kurumları, bir cesetten alınmış ufak bir parçayı bu Merkez’e yolladığında, ölümün hangi maddeden ileri geldiği anlaşılabilmektedir. Anadolu’nun bir bölgesinde bir süre önce doğan kuzuların hemen öldüğü görülmüştür. Sebebi anlaşılmayan bu hastalığın nedeni bu Merkez’de meydana çıkarılabilmiştir. Bu veya buna benzer hastalıkların teşhisi yapıldıktan sonra ise tedaviye daha kolay bir şekilde geçilebilmektedir. Bazı bölgelerimizde doğan çocuklarda görülen mineral eksikliklerinin sebebi yine buradaki araştırmalar sonunda anlaşılmaktadır. Şimdi her yıl bu çocuklardan, tırnaklarının ufacık bir parçası alınıp devamlı incelemeler yapılmaktadır. Yine bu Merkez sayesinde yeraltı suları, gizli mağaralar, hattâ antik kentlerin varlığı, kazılar yapılmadan saptanabilmektedir. Örneğin Topkapı Sarayı’nın gizli su yolları bu Merkez tarafından ortaya çıkarılmıştır. Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi’nde sun’i gübrelerin çeşitli bitki ve tarım ürünlerindeki etkilerinden tutun da savaş gemilerinin kalite kontrolüne kadar çok önemli ve yararlı çalışmalar yapılmaktadır. Yine bu Merkez sayesinde tarım, botanik, zooloji, endüstri, ekonomi, arkeoloji, biyoloji, tıp vb. gibi birçok alanda, bilinmeyen gerçekler, bilimsel veriler haline getirilebilmektedir.
ATOM SANTRALLARININ ÇEVREYE ZARARI VAR MIDIR?
Atom santrallarının (reaktör veya atom fabrikası da deniyor), çalışmalarından meydana gelen radyoaktif artıklar yakın zamana kadar zararlı ışınlar yaydıklarından çevre için tehlikeli sayılırlardı. 1970’lerden sonra bulunan yeni metodlar sayesinde bu tehlike ortadan kaldırılmıştır. Türkiye’deki Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi, elektrik enerjisi üreten bir atom santralı olmadığı için, çıkardığı radyoaktif artıklar da gayet ufak ölçüde olmaktadır. Bu artıklar, önce Merkez’in gayet geniş arazisindeki bekletme kaplarında dinlendirilmektedir. Radyoaktif özellikleri zamanla kaybolduktan sonra bu artıklar Çekmece Gölü’ne dökülmektedir. Buna rağmen Gölün suları, sık sık, radyoaktiviteyi gösteren aletlerle kontrol edilmektedir. Göle dökülen suların, göl suyundan farklı olmadığı hususunda, Merkez’de çalışan bilginler kesin güvence vermektedirler. İleride deniz kenarında kurulacak atom santralı ise günden güne ilerleyen teknik buluşlar ve yeni metodlar sayesinde, çevreye zarar vermeden çalışabilecektir.
