TÜRKİYE’NİN DÜNYA ÜZERİNDEKİ YERİ
Türkiye kuzey enlemleri ile, doğu boylamları arasında yer alır. Eski Dünya’nın merkezi sayılabilecek bir noktada bulunan Türkiye, Asya’nın Avrupa’ya bağlandığı alandadır. Topraklarının Anadolu bölümü Asya; Trakya bölümü ise Avrupa kıtasındadır. Bu özellik, Türkiye’yi, hem bir Asya, hem de Avrupa ülkesi yapar. Avrupa’daki sınır komşuları Bulgaristan ve Yunanistan; Asya’daki sınır komşuları ise Sovyetler Birliği, İran, Irak ve Suriye’dir.
Üç yönden denizlerle çevrili olan Türkiye’nin kuzeyinde Karadeniz, güneyinde Akdeniz, batısında Ege Denizibulunmaktadır. Kuzeybatısında Marmara Denizi ve boğazlar yer alır. Yurdumuzu çevreleyen denizlerin hepsi, Atlas Okyanusu ile bağlantılıdır. Bu özellik, yurdumuza, okyanuslara açılan deniz yolu olma özelliğini kazandırmaktadır. Karadeniz ülkeleri ancak boğazlar yoluyla Akdeniz’e ve uzak denizlere açılabilirler.
Asya kıtasındaki topraklarımız , Avrupa topraklarında kalan Trakya kesimi ise ‘dir. Ülkemizin genel yüzölçümü ‘dir. Nüfusu .
TÜRKİYE’NİN KOMŞULARI
- Suriye: Komşularımız arasında en uzun sınırımız Suriye iledir. Uzunluğu olan bu güney sınırımız, doğu sınırının aksine oldukça düzlüktür.
- Yunanistan: Ülkemizin Avrupa’da kalan Trakya kesimindeki batı sınırı Yunanistan iledir. Yurdumuzun kuzeybatısında yer alan Türk-Yunan sınırı, kuzey-güney doğrultusunda ve Meriç Nehri boyunca uzanır. Uzunluğu ‘dir.
- Bulgaristan: Trakya’nın kuzeyinde kalan bu sınırın uzunluğu ‘dir.
- Sovyetler Birliği (SSCB): Kuzeydoğu kara sınırlarımız Sovyetler Birliği iledir. Anadolu’nun en sarp yerlerinden geçen Türk-Sovyet sınırının uzunluğu ‘yi bulur.
- İran: Türkiye’nin doğusundadır. Sovyetler Birliği ile olan sınırımızın hemen güneyinden başlayan Türk-İran sınırının uzunluğu ‘dir. Ülkenin güneydoğu ucuna kadar uzanan bu sınır Sovyetlerle olan sınırımız gibi dağlık bölgelerden oluşur.
- Irak: Türkiye’nin güneyinde bulunur. Türkiye-İran ve Türkiye-Suriye sınırları arasındaki bölgeyi kaplar.
DENİZ SINIRLARIMIZ
Bu saydıklarımızın dışında kalan sınırlarımızı denizler meydana getirir. Bir iç deniz olan Marmara’nın ve adalarımızın kıyılarını hesaba katmazsak, deniz sınırlarımızın uzunluğu ‘yi bulur.
Kara sınırlarımızın toplam uzunluğunun olmasına karşılık, bütün kıyılarımızın uzunluğu ‘dir.
- Anadolu kıyısı:
- Trakya kıyısı:
- Adalar kıyısı:
TRAKYA
Topraklarımızın Avrupa’daki bölümüne verilen addır. Trakya adı tarihî özellikler taşır. Kelimenin aslı Yunanca’dır. Bu tarihî bölge bizim sınırlarımızdan batıya doğru uzanır. Çok eski çağlardan beri birçok kavimlere vatan olan Trakya, yüzyıllarca, yalnızca Türk egemenliğinde yaşamıştır.
Günümüzde Batı Trakya, Yunanistan’ın sınırları içindedir. Doğu Trakya ise Türkiye’nin Avrupa’daki toprak parçasıdır. Trakya, Türkiye’nin coğrafi bölgelerinden Marmara Bölgesi’nin bir parçasıdır. Toprak fazla engebeli değildir. Istranca Dağları Trakya’nın kuzeybatısını kaplar. Bunun dışında kalan kesimler düz ovalardır. Orman açısından zengin olan bu dağların en yüksek yeri ile Mahya Tepesi’dir. Burası aynı zamanda bütün Trakya’nın en yüksek noktasıdır. Güneyde ile Koru ve yükseklikle Ganos Dağları yer alır. Trakya Ovası’nı sulayan en önemli akarsu Meriçve kollarıdır.
ANADOLU
Türkiye’nin en önemli bölümünü oluşturan Anadolu, Türkler’in 900 yılı aşkın süredir üzerinde yaşadıkları vatanlarıdır. Türkler’in Anadolu’ya gelmesinden önce burası Bizans İmparatorluğu’nun bir parçasıydı. Merkezi İstanbul’da bulunan Bizans İmparatorluğu’nun doğusunda kaldığı için, “Doğu Belgesi” anlamında “Thema Anatolica” adı verilmiştir. Anatolica sözü zamanla çeşitli kaynaklarda Anatolia diye geçti. Bazı araştırmacılar Anadolu adının böylece ortaya çıktığı görüşündedir. Bazı tarihçiler, ise bu adın doğrudan Türkler tarafından verildiği görüşündedirler. Üç yanı denizlerle çevrili olan Anadolu, bir yarımadadır.
TÜRKİYE’NİN COĞRAFİ BÖLGELERİNE GENEL BAKIŞ
Ülkelerin sınırları içinde farklı yer şekilleri, iklim, bitki örtüsü, gelişmişlik farklılıkları, yerleşim birimlerindeki nüfuslanma ölçüsü gibi ayrılıklar görülebilir. Bölgeler başlıca üç grupta toplanırlar:
- İklim Bölgeleri: Yer şekilleri ve iklim farklılıkları gösteren bölgelerdir.
- Tabiî Bölgeler: Yer şekilleri, bitki örtüsü, denizlere uzaklığı gibi özelliklerin ayırdığı bölgelerdir.
- Coğrafi Bölgeler: Doğa şartları ile birlikte, nüfus yoğunluğu, kentleşme oranı, sosyal ve ekonomik yapı gibi etkenlerin ayırdığı bölgelerdir.
Yurdumuzu coğrafi bölgelere ayıran etkenler:
- İklim
- Yer şekilleri
- Denizlere göre konum
- Akarsular, göller, denizler ve kıyılar
- Sosyal ve ekonomik özellikler
İklim ve Bitki Örtüsü
Türkiye, subtropikal iklim kuşağında yer almaktadır. Bu kuşakta egemen iklim türü, Akdeniz İklimi’dir. Yurdumuzda ana çizgileri ile Akdeniz İklimi egemendir. Ancak, yörelerin denizlere konumu ile yer şekillerinin durumu bu iklimin karakterinde önemli değişiklikler yapar. Bunun sonucu olarak Türkiye’de birbirinden farklı üç iklim bölgesi ortaya çıkmaktadır:
1. Asıl Akdeniz İklimi
- Güney ve batı kıyılarımızda görülen iklimdir.
- Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer.
- Akdeniz Bölgesi’nde ormanlar daha ziyade dağlık kesimlerde görülür. Alçak kısımlarda ise maki adı verilen çalılıklar vardır.
- Trakya’nın iç kesimlerinde de aynı iklim görülür (yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlı).
2. Doğu Karadeniz İklimi
- Nemli ve bol yağışlı bir iklimdir.
- Yaz sıcaklıkları hiçbir zaman Akdeniz Bölgesi düzeyine ulaşmaz.
- Kış ayları ise, yine Akdeniz Bölgesi kadar olmamakla birlikte ılık geçer.
- Yağışlar her mevsim boldur.
- Karadeniz Bölgesi sık ormanlarla kaplıdır. Her mevsim bol yağış ve sık ormanları, bölgeyi diğer bölgelerden ayıran önemli faktörlerdir.
3. Kara İklimi
- Denizlerden uzak ve yer şekillerinin yarattığı engeller nedeniyle denizlerin etkilerinden yararlanamayan bölgelerde görülen iklim türüdür.
- Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile, İç Anadolu yörelerimizde kara iklimi egemendir.
- Kışlar çok uzun ve soğuk geçer. Yağışlar kış aylarında kar yağışı şeklinde görülür.
- Yazlar kısa fakat çok sıcaktır.
- Yağış ortalamalarının düşük olduğu bu kesimlerde, günlük ve yıllık sıcaklık farkları oldukça fazladır.
- En şiddetli kara iklimi Doğu Anadolu’da görülür. Yurdumuzun kışı en soğuk ve en uzun geçen bu yöresi, aynı zamanda yazı en kısa yaşayan yöredir.
- Kara ikliminin egemen olduğu bölgeler içinde en az yağış İç Anadolu’ya düşmektedir. Bu bölge ve Güneydoğu Anadolu yurdumuzun en kurak bölgesidir.
- Kuraklık nedeniyle İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde çok geniş alanlar step bitkileri ile kaplıdır.
Coğrafi Bölgeler
Bütün bu özellikler göz önünde tutularak Türkiye 7 coğrafya bölgesine ayrılmıştır. Bu bölgeler ve ayrıldıkları bölümler şunlardır:
- Karadeniz Bölgesi: Doğu Karadeniz – Orta Karadeniz – Batı Karadeniz.
- Marmara Bölgesi: Ergene – Istranca – Güney Marmara – Çatalca – Kocaeli.
- Ege Bölgesi: Ege ve İç Batı Anadolu.
- Akdeniz Bölgesi: Antalya – Adana.
- İç Anadolu Bölgesi: Yukarı Sakarya – Konya – Orta Kızılırmak – Yukarı Kızılırmak.
- Doğu Anadolu Bölgesi: Yukarı Fırat – Erzurum – Kars – Yukarı Murat – Van – Hakkâri.
- Güneydoğu Anadolu Bölgesi: Dicle – Orta Fırat.
YÜZEY ŞEKİLLERİ
Yurdumuzda yer şekilleri, denizlere göre konumun etkilerini arttırıcı bir dağılış düzeni göstermektedir.
- Akdeniz boyunca Toroslar, Karadeniz boyunca Kuzey Anadolu Dağları uzanmaktadır. Bu dağların yapı şekilleri bu bölgelerin de yapısını oluşturur. Bu yöreler oldukça engebelidir.
- İç Anadolu Bölgesi, her yandan dağlarla çevrilerek, denizlerin olumlu etkilerine kapatılmıştır. Büyük kısmı yüksek ova ve platolardan oluşur.
- Yurdumuzun kuzey ve güney kenarındaki sıradağlar Doğu Anadolu’da birbirlerine yaklaşır. Başka dağ sıralarının da ortaya çıkması ile burada âdeta bir düğüm meydana gelir. “Türkiye’nin damı” denen bu alanın en önemli özelliği çok yüksek oluşudur. Böylece, dağlık ve yüksek alan olarak Doğu Anadolu Bölgesi belirir.
- Bölgenin güneyinde ise, Güneydoğu Toroslar’ın eteğinde, orta yükseklikte geniş plato düzlükleri yaygın bir şekilde bulunmaktadır. Yer şekillerinin sadeliği ile dikkati çeken bu bölge Güneydoğu Anadolu Bölgesi’dir.
- Kuzeybatıda, Marmara Denizi çevresi, bütün Türkiye’nin en az engebeli yerini meydana getirir.
AKARSULAR VE GÖLLER
Yurdumuzdaki akarsular, yüzey şekillerine uydukları görülür. Her suyun bir havzası vardır. Yan yana dizilmiş akarsu havzaları, sularını aynı denize ya da göle gönderir. Bunların tümüne birden o gölün ya da denizin “akaçlama havzası”denir.
Yurdumuzda akarsu havzaları arasındaki su bölümü çizgisi, bir yönde Aras ve Fırat, öbür yönde de Çoruh, Yeşilırmakve Kızılırmak, Ceyhan havzalarını ayıran çizgidir. Bu çizgi kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanır.
- Bu çizginin batısındaki sular, Karadeniz, Marmara, Ege Denizi ve Akdeniz’e dökülür.
- Doğusunda kalan bölgelerin suları da Basra Körfezi’ne ve Hazar Denizi’ne dökülür.
- Bu çizginin her iki yönünde suyu denize gitmeyen kapalı havzalar vardır (Van Gölü Havzası, Konya Bölgesi’ndeki havza ve Batı Toros Dağları’ndaki küçük göllerin oluşturduğu havzalar gibi).
BÜTÜNÜYLE TOPRAKLARIMIZDA KALAN AKARSULARIMIZ
MARMARA DENİZİNE DÖKÜLENLER
- Susurlu Irmağı (): Şaphane Dağı’ndan çıkar, Karacabey Ovası’ndan geçer ve Trilye’nin batısından Marmara’ya dökülür. (Kolları: Simav Çayı, Kocaçay, Kirmasti Suyu, Nilüfer Çayı).
- Gönen Çayı (): Gürgen Dağı’ndan çıkar, Erdek Körfezi’ne dökülür.
- Kocabaş Çayı: Kaz Dağları’nın kuzey eteklerinden doğar ve Karabiga’nın doğusundan Marmara’ya dökülür.
EGE DENİZİNE DÖKÜLENLER
Ege Denizi’ne dökülen akarsularımız doğu-batı doğrultulu oluk biçiminde vadilerden geçer.
- Bakırçay (): Şifa Dağı’ndan çıkar, Çandarlı Körfezi’ne dökülür.
- Gediz (): Murat Dağı’ndan çıkar, Menemen Boğazı’ndan geçerek İzmir Körfezi’ne dökülür.
- Küçük Menderes (): Bozdağ’dan çıkarak, Kuşadası Körfezi’ne dökülür.
- Büyük Menderes (): Dinar yakınından çıkar. Sandıklı Dağları’ndan doğan Küfi Çayı ile birleşir ve Söke Ovası’ndan geçer, Ege Denizi’ne dökülür.
KARADENİZ’E DÖKÜLENLER
- Yeşilırmak (): Köse Dağı’ndan çıkan Yeşilırmak/Tozanlı, Çekerek Suyu ve Kelkit Çayı’nın birleşmesiyle oluşur. Canik Dağları’nı ikiye bölerek Çarşamba Ovası’nda bir delta meydana getirir.
- Kızılırmak (): Kızıldağ’dan çıkar. Delice Suyu, Devrez Çayı ve Gökırmak’ı alır. Bafra Ovası’nı sulayan Kızılırmak, bir delta yaparak Karadeniz’e dökülür.
- Filyos (): İki kolu (Bolu Suyu ve Gerede Çayı) vardır.
- Sakarya (): Porsuk Çayı, Ankara Suyu ve Kirmir Çayı’nı alır. Adapazarı Ovası’nda Mudurnu Suyu ile birleşerek Karadeniz’e dökülür.
- Kısa Akarsular: Harşit Suyu () ve Bartın Çayı bellibaşlılarıdır.
AKDENİZ’E DÖKÜLENLER
Akdeniz’e dökülen sularımız genellikle kısa ve yazın suları oldukça azalan akarsulardır.
- Dalaman () ve Koca Çayları (Fethiye Körfezi’ne dökülür).
- Aksu () ve Köprü Suyu (Antalya Körfezi’ne dökülür).
- Göksu (Taşeli Yaylası’ndan gelir, Silifke yakınında denize dökülür).
- Seyhan (): Samantı (Zamantı) Nehri ve Göksu koluyla Çukurova’ya girer, Tarsus Çayı’nın ağzından denize dökülür.
- Ceyhan (): Orta Toros Dağları’ndan doğar, Aksu Çayı’nı alır, Çukurova’nın doğu kesimlerinde İskenderun Körfezi’nin ağzında denize dökülür.
YABANCI DENİZLERE DÖKÜLEN AKARSULARIMIZ
Doğu Anadolu akarsuları yüksek ve dağlık bölgeden çıkar. En önemlileri Aras, Fırat, Dicle ve Kura Nehirleri’dir.
- Aras (): Bingöl Dağı’ndan doğar. Erzurum-Kars Yaylası’ndan geçer, Sovyet topraklarına girer, Hazar Denizi’ne dökülür.
- Fırat (): Karasu (Dumlutepe’den) ve Murat Nehri (Aladağ’dan) kollarıyla oluşur. Suriye topraklarına girer, Irak’ta Basra Körfezi’ne dökülür.
- Dicle (): Hazar Gölü’nden doğar. Batman, Garzan ve Botan Çayı’nı alır. Irak topraklarında Fırat ile birleşerek Şattülarap Nehri’ni meydana getirir ve Basra Körfezi’ne dökülür.
- Kura (): Erzurum-Kars Yaylası’ndan doğar. Güneydoğu yönünde akar, Aras ile birleşir ve Hazar Denizi’ne dökülür.
YABANCI ÜLKELERDE DOĞARAK ÜLKEMİZE GELEN AKARSULAR
- Meriç (): Bulgaristan’da Rila Dağları’nın kuzeyinden doğar. Edirne yakınında Arda ve Tunca Çayları ile birleşir. Türkiye-Yunanistan sınırında akarak Ege Denizi’ne dökülür.
- Asi Nehri (): Lübnan’da El Bika çukurluğunda doğar. Hatay iline girdikten sonra İskenderun Körfezi’nedökülür.
KAPALI HAVZA AKARSULARI
- Van Gölü Havzası Akarsuları: Marmit (Karasu) ve Hoşap Suları Van Gölü’ne dökülür.
- Konya Bölgesi Akarsuları: En önemlisi Çarşamba Suyu’dur. Suğla Gölü’nden geçerek Beyşehir Gölü’ne dökülür.
GÖLLER
Oluşum Biçimlerine Göre Göller
- Volkanik Göller: Sönmüş yanardağların kraterleri içinde oluşan göllerdir. (Tuzla, Acı, Nemrut Gölü gibi).
- Karstik Göller: Suda eriyen maddelerin bulunduğu yerlerdeki çöküntülerde oluşan göllerdir. (Batı Toros Gölleri, Konya çevresindeki Obruklar gibi).
- Buzul Gölleri: Buzulların hareketleri sonucu meydana gelen çukurluklarda oluşan göllerdir. (Uludağ’daki Karagöl, Kilimli Göl, Aynalıgöl gibi).
- Baraj Gölleri: Akarsu ve sellerin taşıdığı alüvyonların, toprak kaymalarının veya lavların vadilerin önünü tıkaması sonucu oluşan göllerdir. (Biçim ve oluş sebeplerine göre Alüvyon Gölleri, Çatalağız Gölleri, Kıyı Baraj Gölleri (Lagünler), Heyelan Gölleri ve Lav Gölleri olarak ayrılır.)
Alüvyon Gölleri
Akarsu ve sellerin getirdiği alüvyonlarla meydana gelen göllerdir. (Meriç Vadisi’ndeki Dırana, Dalyan, Gala, Sığırcık; Sakarya Vadisi’ndeki Akgül, Büyük Akgöl, Gökçeören; Bafa, Köyceğiz, Mogan ve Emir Gölleri gibi).
Çatalağız Gölleri
Alüvyonların deltalarda meydana getirdiği göllerdir. (Kızılırmak Deltası’ndaki Tuzlugöl, Karaboğaz, Liman, Balık; Yeşilırmak Deltası’ndaki Semenlik, Dumanlıgöl; Gediz, Seyhan ve Ceyhan Nehirleri çatalağızlarında meydana gelen göller gibi).
- Bunların dışında sulama, taşkınları önleme ve enerji üretme amaçları ile yapılan göllere de “baraj gölü” ya da “gölet” adı verilir.
TÜRKİYE’NİN İKLİMİ
Yurdumuz Kuzey Yarımküresi’nin orta iklim kuşağında yer alır. İklimin oluşmasına neden olan etkenler:
- Bölgenin denizlere yakınlığı ya da uzaklığı.
- Bölgedeki sıradağların denize dikey ya da paralel olarak uzanışı.
- Yörenin deniz seviyesinden yüksekliği.
Bu etkenler iklim koşullarının değişikliğine neden oldukları gibi, bitki örtüsünde de farklılıklar yaratırlar.
- Yurdumuzun her tarafında yaz ayları sıcak geçerse de sıcaklıklar arasında ısı farkları bulunur.
- Yurdumuz kış aylarında genellikle batı rüzgârlarının (yağışı bol) etkisinde kalır.
- Zaman zaman lodos adı verilen güneybatı rüzgârlarının estiği görülür. Lodos da yağışlı ve sıcak rüzgârdır.
- Yurdumuz incelendiği zaman birbirinden farklılıklar gösteren üç ayrı iklim türü görülür (Asıl Akdeniz, Doğu Karadeniz, Kara İklimi).
EKONOMİK YAPI
Coğrafi bölgelerimiz arasında, gerek coğrafi, gerek tarihî ve sosyal sebeplerden ötürü meydana gelmiş ekonomik farklılıklar vardır.
MADENCİLİK
Yurdumuzun yer altı kaynaklarının miktarı ve çeşitleri hakkında yeterli bilgi yoktu. Bu konu ilk defa 1935 yılında ele alındı. Bu inceleme ve araştırmaları yapmak, işletmek amacıyla da iki müessese kuruldu:
- MTA (Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü): Yer altı kaynaklarını aramak, rezerv saptaması yapmak.
- Etibank: MTA’nın ortaya çıkardığı madenleri işletmek.
Sonraki yıllarda özel kesime ve yabancı şirketlere de maden arama ve işletme izni verildi.
Yurdumuzda bulunan bütün maden çeşitleri ve rezervleri saptanamamıştır. Yurdumuzda çok çeşitli yer altı kaynağı bulunmakta, bunların bir bölümü yurdumuzda işlenmekte, bir bölümü de hammadde ve yarı mamul madde olarak yurt dışına ihraç edilmektedir.
Krom ve bor mineralleri, rezerv açısından dünya çapında önemli bir rakama ulaşmaktadır.
YURDUMUZUN BAŞLICA YER ALTI CEVHERLERİ
TÜRKİYE’DE TARIM ÇALIŞMALARI
- 1923 yılında Türk ekonomisi, bütünüyle tarıma dayanıyordu. Tarım dışında, endüstri, ticaret, ulaşım gibi diğer unsurlar yok denecek kadar azdı.
- Cumhuriyetten sonraki yıllarda ekili toprakların alanı artmıştır.
- 1935’te çalışan nüfusun % 81’i tarım kesiminde çalışırken, bu oran 1970’te % 67’ye kadar düştü. (Nüfus artışı, sanayi gelişimi ve tarım alanlarının/verimin artması nedeniyle).
- 1933’te traktör sayısı ’den az iken, 1981’de ’e ulaştı. Ayrıca modern tarım araçları kullanıma girdi.
- Tür bakımından gelişmeler, ekilen ürünlerin çeşitlerinin artması şeklinde gerçekleşmiştir. (Çay, şeker pancarı gibi ürünlerin yetiştirilmesi, ürün ıslahı gibi).
- Nüfusun tarım ürünlerinden daha hızlı artışı ve tüketimin artması nedeniyle, buğday gibi önemli bir ürünün bile zaman zaman yurt dışından ithali yapılmaktadır.
- Buna karşılık bazı ürünlerin üretimi iç tüketimi karşıladığı gibi, yurt dışına ihraç da edilebilmektedir. (Yaş ve kuru meyveler, tütün, pamuk, bazı sebzeler).
NÜFUS HAREKETLERİ
Türkiye nüfusu hızla artan ülkelerden biridir. Nüfus artış hızı yılları arasında en yüksek seviyesine çıkmıştır (). Hızlı nüfus artışı, öz kaynaklar yeterince değerlendirilmezse sosyal, ekonomik ve siyasi bunalımlara yol açabilir.
1. İç Göçler
- İnsanlar, daha iyi yaşama şartlarına kavuşmak veya eğitim, askerlik vb. nedenlerle büyük şehirlere göç eder.
- Artan nüfusa yetmeyen topraklardan şehirlerde iş arama olayı da önemlidir.
- İç göçler çoğunun, büyük şehirlere yöneldiğini gösterir (İstanbul ve Ankara ilk sıradadır).
- 1965 yılı sayım sonuçlarına göre İstanbul’da yaşayan nüfusun yarısından fazlası başka il doğumlularıydı.
- Yurdumuzda başka illere en çok dağılan il, Rize’dir.
2. Dış Göçler
Dış göçler birbirinden farklı iki şekil gösterir:
a) Tarihî ve Siyasî Nedenlerle Olan Göçler
- Osmanlı Devleti’nin yükselme devrinde, yeni kazanılan topraklara Anadolu’dan büyük göçler oldu (Balkanlara yerleşme).
- Osmanlı Devleti’nin gerileme döneminde ve modern Türkiye’nin kurulmasıyla geri dönüşler hızlanmıştır (Balkanlar’dan, Kıbrıs’tan, Kafkasya ve bazı Asya ülkelerinden).
- Geri dönüşler günümüzde de sürmektedir (Lozan Antlaşması, 1950-1951 Bulgaristan göçleri gibi).
b) Geçici Süreli, Çalışma Amaçlı (İşçi) Göçleri
- 1945’li yıllarda başlayarak, 1970’lerin ortalarına kadar artarak süren göçlerdir.
- Özellikle Avrupa ülkelerine (Federal Almanya, Fransa, Avusturya, Holanda, Belçika, İsviçre, Avustralya, İngiltere gibi) yapılmıştır.
- 1970’lerin ikinci yarısından sonra durdu.
- 1980’li yılların başından itibaren, gittikçe artan oranda geri dönüşler başlamıştır (yüz binleri aşmıştır).
- Son yıllarda yeni bir göç dalgası başlamıştır: Petrole dayalı Orta Doğu ülkelerine (Suudî Arabistan, Libya, Kûveyt gibi). Hâlen ‘e yakın yurttaşımız çalışmaktadır.
- Bu göçler genellikle ekonomik ve sosyaldir.
