Akyuvarların artışı neyi açıklar?
Akyuvarların normalden fazla olması vücutta mikrobik bir hastalığın varlığını ortaya koyar (zatürree, apandisit gibi). Birçok genel ya da lokal enfeksiyon da akyuvarların sayısını artırır. Bu sayı, arasıra 15.000 veya daha çok olabilir. Eğer kanda genç akyuvarlar artmış ve bu artış normalin 100 katını bulmuş olursa bu durumda “kan kanseri” denilen lösemiden korkulabilir.
Lenfositlerin %60–80 oranında yükselmesi boğmaca hastalığının varlığına işarettir. Polinükleer lökositlerden eosinofillerin artması, parotis bezi iltihabı ya da alerjik hastalıklarda görülür (egzama, astım gibi).
Akyuvarların azalması neyi açıklar?
Akyuvarların sayısındaki azalma (4000’in altında) tifüs hastalığının tipik belirtisidir. Bazı ilaçların (sülfamitler gibi) alınması sırasında akyuvarların sayısında bir azalma görüldüğü gibi benzol zehirlenmesi olaylarında da aynı durum meydana gelir. Organizmanın savunması için gerekli olan akyuvarların arasıra bütünüyle ortadan kayboldukları görülür ki buna “agranülositoz” adı verilir.
🩸 PLAKETLERİN SAYILMASI
Biyokimya laboratuvarlarında kanın çok küçük elemanlarından olan “plaket”leri de saymak mümkündür. Bunlara tıp dilinde “trombosit” adı verilir. Sağlam bir insanın 1 mm³ kanında 200.000–300.000 kadar trombosit bulunur.
Trombositlerin azalması (35.000’e kadar) genellikle ilaç zehirlenmelerinden ileri gelir. Bu durumda “Purpura” veya “Werlhoff hastalığı” adı verilen bir hastalık ortaya çıkar. Bu hastalıkta deri altında ya da dokular arasında kendiliğinden meydana gelen kanamalar olur. En ufak zedelenmelerde bile büyük kanamalar baş gösterir. Akyuvarlarla birlikte alyuvarlarda da azalma olur yani anemi ve lökopeni bir arada meydana gelirse hastalık çok ağır bir durum alır. Arsenik zehirlenmelerinde ve löseminin son döneminde durum böyledir.
🧬 DİĞER KAN TAHLİLLERİ
İncelenecek kan elemanları yalnız al ve akyuvarlar değildir. Kanda incelenebilecek daha birçok eleman vardır.
Bu araştırmaları yapabilmek için insandan iki çeşit kan alınır. Kanama zamanını ölçmek ya da kan grubunu belirlemek için parmak ucundan iğneyle açılan küçük bir delikten birkaç damla kan alındığı gibi, önemli tahliller için damardan enjektörle 10–20 cm³ kadar da kan çekilir.
Kanın bir başka önemli ögesi de “akan plazması”dır. Plazmanın içinde kanla ilgili birçok eleman dağılmış durumda bulunur. Plazmadan da birçok deney için yararlanılır.
- Plazmada şeker oranının %1.7’yi geçmesi → şeker hastalığı
- Plazmadaki azot oranının %0.3–0.4’ü bulması → böbreklerde çalışma düzensizliği
- Kolesterol miktarının artışı → damar sertliği
Son yıllarda, kanda bulunan enzimlerdeki değişmeleri gösteren grafiklerin yardımıyla enzim miktarları tayin edilmiş ve böylece karaciğerde, kalpte, böbreklerde ve iç salgı bezlerinde herhangi bir hastalık ya da yetmezlik bulunup bulunmadığı tahlillerle ortaya çıkarılmaya başlanmıştır.
🧪 KANLA İLGİLİ DENEYLER
Kanla ilgili deneyler için kanın bazı özelliklerinden yararlanmak mümkündür: sedimantasyon, pıhtılaşma ve kanama süreleri.
- Sedimantasyon: Alyuvarların plazma içerisinde çökmesinden yararlanılarak yapılan bir muayene usulüdür. Normal hız: saatte 6 mm. Romatizma, tüberküloz, kalp enfarktüsü gibi hastalıklarda bu hız saatte 100 mm’ye yaklaşır.
- Pıhtılaşma süresi: Parmak ucundan alınan kan damlası likit parafine bulanmış saat camı üzerine konur, pıhtılaşma süresi ölçülür.
- Kanama süresi: Delinen parmak ucundan çıkan kan her yarım dakikada bir filtre kâğıdıyla silinerek kanamanın durma süresi tayin edilir.
Bu iki deney ameliyat edilecek hastalar için önemlidir.
💧 İDRAR TAHLİLLERİ
İdrar tahlilleri tıpta önemli bir yer tutar. Böbrek hastalıklarının, idrar yolu iltihaplarının, dolaşım düzensizliklerinin, karaciğerin görevini tam olarak yapamamasının ve metabolizma bozukluklarının teşhisinde idrar tahlilinin büyük rolü vardır.
- Protein (albumin) → böbrek iltihabı (nefrit)
- Şeker (glikozüri) → şeker hastalığı
- Aseton → şeker hastalığı, uzun açlık, ağır dizanteri
- Safra maddeleri → safra yolları tıkanıklığı veya karaciğer hücre bozukluğu
- Alyuvarlar → böbrek, mesane veya idrar yolları hastalıkları
İdrar santrifüj edildikten sonra dibe çöken kalıntı mikroskop altında incelenir.
Canlı maddeler: alyuvarlar, akyuvarlar, epitel hücreleri, bakteriler, silindirler
Cansız maddeler: asit ürik, sodyum, potasyum, kalsiyum ürat, kalsiyum oksalat, fosfat kristalleri
İdrarın rengi, kokusu, yoğunluğu, asit–baz durumu ve içeriği sayesinde birçok hastalık teşhis edilebilir.
