ORTAÇAĞDA TURNUVALAR

Bugün büyük spor karşılaşmaları nasıl sizlerin ilgisini çekiyorsa, Ortaçağ’da da TURNUVALAR aynı heyecanı uyandırırdı.

Savaşlarda kazanılan başarılar, yabancı bir prensin ziyareti, soylu kişilerin evlenme törenleri gibi önemli olaylar, çoğunlukla ilkbahar ve yaz aylarında turnuvalar düzenlenmesine sebep olurdu.

12 ve 13’üncü yüzyıllarda, bu oyunlar küçük çapta bir savaştan farksız olurdu. Yaralananların ve ölenlerin sayısı küçümsenemiyecek kadar çoktu.

Kilise, turnuvaları dinî törelere aykırı birer oyun olarak ilân edince, turnuvalar, birer maharet yarışması durumunu almaya başladı. Şiddetli ve vahşi çarpışmalar, yerini cesaret ve maharete bıraktı.

📜 ÇAĞRI

  1. Bir turnuvanın düzenlenmesine karar veren o bölgenin senyörü, çevresindeki şatolara haberciler gönderirdi. Çağrı kâğıtlarında, turnuvaya gelmesi istenen soylu kişinin ismi, unvanı ile turnuvanın yapılacağı alan ve tarih, kazananlara verilecek armağanların listesi yazılı bulunurdu.
  2. Bir turnuvanın düzenlenmiş olduğu haberi böylece ülkenin dört bir yanına yayılırdı. Bazı şövalyeler, bu turnuvaya katılabilmek için haftalarca, hattâ aylarca süren yolculuklara katlanırlardı. Turnuvaya katılmak üzere uzak bölgelerden gelen soylu kişiler törenle karşılanır, kendileri için hazırlanan yerlerde ağırlanırlardı.

Gösterişe düşkün olanlar beraberlerinde bir yığın da hizmetçi getirir, turnuva alanı çevresinde kurdurdukları çadırlarında otururlardı. Bunların rengârenk çadır ve bayraklarıyla donanan alan çevresi güzel bir görünüş meydana getirirdi.

⚖️ TURNUVA KURALLARI

  1. Turnuvaya katılmak isteyenler önce bilgi ve güçlerini hakemlere kabul ettirmek zorundaydılar. Çünkü turnuvaların, belli ve açık kuralları vardı. Bu kurallardan biri de turnuvaya katılıp, yarışacak kimselerin soylu kişiler olmasını gerektiriyordu. Uzak bölgelerden gelenler, kimliklerini ispatlamak zorundaydılar.
  2. Yalnız bunun bir ayrılığı vardı: Kimliğini seyircilerden ve çarpışacağı kimseden gizli tutmak isteyen soylu kişi, turnuva alanı şehrine dikilen armasının üzerini bir dantelinle örterdi.
  3. Alan çevresine dikili armalardan birine mızrağıyla dokunan şövalye, çarpışmak istediği kimseyi belirtmiş olurdu. Bunu gören hasmı da uğraş için hemen tedbirini alır ve böylece çarpışma başlardı.
  4. Köylüler ve hizmetçiler, turnuvayı tahta bir bölmeyle ayrılan yerden seyrederlerdi. Bunların arasında seyyar satıcılar dolaşır, sesleri heyecan çığlıklarına karışırdı. Bu bölmenin arkasında, kahramanlık şarkıları söyleyen ve «turbadur» denilen saz şairleri de göze çarpardı.

Bunlar, aynı zamanda dövüşlerde büyük yararlık gösteren soylu kişiler adına şiirler düzer, sonra bu şiirleri gezip dolaştıkları yerlerde, şatolarda okurlardı.

  1. Soylu kadınlar ve ihtiyar senyörlerle şövalyeler, kendileri için hazırlanmış olan tribünlerden turnuvayı seyrederlerdi.
  2. Alanın bir köşesinde hakemler için de yüksek bir tribün bulunurdu. Turnuva başlamadan önce hakemler yarışmaya katılacak soylu kişilerin silâhlarını kontrol eder ve «Turnuva kuralları»nı bir defa daha açıklarlardı.

🛡️ OYUN ALANINDA…

  1. Köylü ve hizmetçilere ayrılan bölmenin önüne yerleştirilen borazanlar, turnuvanın başladığını borularını öttürerek bildirirler; çığırtkanlar, oyunlara katılan soylu kişilerin isimlerini haykırırlardı. Böylece sabahın erken saatlerinde başlayan turnuva, akşam güneş batıncaya kadar sürüp giderdi.
  2. Turnuva yarışmaları arasında, at üzerinde kılıç ve kalkanla yapılan savaş, seyircilerin yüreklerini ağızlarına getirirdi. Çünkü tehlikeli olan bu çarpışma, çok defa yarışçılardan birinin yaralanması veya ölmesi ile sonuçlanırdı.

🎯 TURNUVANIN ÇEŞİTLİ OYUNLARI

  1. Turnuvanın değişik oyunlarından biri de «Demir bir halkaya mızrak geçirme» yarışmasıydı. Bu oyunda yarışçı at koştururken asılı demir bir halkaya elindeki mızrağı geçirmeye çalışırdı.
  2. Bu oyunlardan en tehlikelisi «Gürzlü döner mankeni mızraklama» idi. Yarışçı, at koştururken, kolları açık biçimde yapılmış mankenin bir elindeki nişan tahtasını mızrağı ile delmeye çalışırdı. Vuruşun yapıldığı anda manken, ekseni çevresinde döner, böylece öbür elindeki gürzler de savrulmuş olurdu. Savrulan demir dikenli gürzlerden kurtulmak büyük maharet isteyen bir işti.
  3. «Köprü savunması» oyunların sonuncusuydu. Tahtadan yapılmış bir köprü üstünde yer alan yarışçı, bunu geçmek isteyenlerin saldırısını kılıç ve kalkanı ile defetmeye çalışırdı. Vahşi bir görünüşü olan bu çarpışmada da ölen ve yaralananlar olurdu.

🏆 TURNUVA SONUCU

  1. Günlerce süren turnuva sonunda hakemler, yarışmanın birincisini ilân ederlerdi. Birinci olan soylu kişi, turnuvayı düzenleyen senyörün oturduğu tribünün önüne gelerek armağanını alırdı. Genellikle bu armağan pek kıymetli bir şey olmazdı, ama mânevi değeri fazla idi. Onun kazandığı birincilik, kendisine büyük bir ün sağlar, kahramanlık ve maharetini ispatlardı.