NİĞDE

YÜZEY ŞEKİLLERİ

İl alanının yaklaşık % 28,8’ini kaplayan dağlar, il topraklarının özellikle güney ve güneydoğusunda yoğunlaşır. Toroslar’ın uzantıları olan Aladağlar ve Bolkar Dağları, başlıca engebe yapan yükseltilerdir. İl topraklarının en yüksek noktası da Aladağlar üzerindeki Demirkazık Tepesi’dir (3.756 m).

Niğde’nin güneyini engebelendiren Bolkar Dağları, Toroslar’ın büyük yaylalarından biridir. İl sınırları içinde en yüksek noktası 3.000 m’yi geçen Bolkar Dağları’nın kuzeydoğusunda, Haydarpaşa-Adana demiryolu ile Ulukışla-Tarsus karayolu’nun geçtiği Çakıt Vadisi vardır.

Toroslar’ın bir kolu olan Aladağlar, ilin güneydoğusunu kaplar. Bu dağların 3.756 m olan en yüksek noktası il sınırları içindedir. Batı yamaçları doğu yamaçlarından daha dik olan Aladağlar, yaşlı kalkerlerden oluşmuştur.

Merkez ilçesinin kuzeybatısında yer alan ve sönmüş bir volkan olan Hasan Dağı, ilin önemli yükseltilerindendir. İki tepeden oluşan bu sönmüş yanardağ, konik biçimi ve krateri ile ayrı bir özellik taşır. Tepelerden biri Hasan Dağı (3.268 m), diğeri Küçük Hasan Dağı’dır (3.040 m).

Diğer önemli dağlar Melendiz Dağı (2.963 m) ile Ekecik Dağı’dır (2.137 m).

İl yüzölçümünün yaklaşık % 41,2’sini platolar kaplar. En önemlileri Obruk Platosu’dur. İl topraklarına batıdan giren plato, Aksaray’a kadar uzanır. Ortalama yüksekliği 1.000 m ile 1.500 m arasındadır.

Niğde’nin kuzeybatısında Ekecik Dağı çevresinde Kızılırmak Platosu’nun uzantıları olan platolar özellikle hayvancılıkaçısından önemli ise de asıl yararlı olanlar Konya Kapalı Havzası’na doğru uzanan platolardır.

İlde önemli bir vadi yoktur. Topraklarının yaklaşık olarak % 30’unu kaplayan ovalar ise kapalı havza durumundadır. Başlıcaları Tuz Gölü’nün güneydoğusundan Aksaray ilçesine kadar uzanan düzlüklerin meydana getirdiği Aksaray Ovasıile Misli Ovası’dır. Bunların yüksekliği ortalama 1.350 m dolayındadır. Ortalama yüksekliği 1.100 m olan Bor Ovası, Ereğli Ovası’nın devamıdır. Aladağlar, Hasan Dağı ve Melendiz Dağları’nın arasında yer alır. İlin önemli başka bir ovası da Melendiz Ovası’dır.

AKARSULAR VE GÖLLER

İl sınırları içindeki önemli akarsular Konya Kapalı Havzası’nda bulunan Karasu, Melendiz Çayları, Seyhan Havzası’nda bulunan Ecemiş Suyu ile Kızılırmak Havzası’nda bulunan Öteyüz Özü ve Köşkerli Özü Suları’dır.

İldeki önemli akarsular Toroslar, Melendiz ve Hasan Dağları’ndan çıkar. Bunlardan Melendiz Suyu, Melendiz Dağı’ndan doğarak, Aksaray Ovası’na yönelir. Ulusu ve Beyazsu adlarıyla da anılan akarsu daha sonra Tuz Gölü’ne dökülür.

Seyhan Havzası’nda bulunan Ecemiş Suyu Aladağlar’ın Maden Boğazı’nda doğar, Yelatan’ın güneyinden ili terk eder.

Öteyüz Özü ve Köşkerli Özü Suları Ekecik Dağı’ndan doğar.

Ayrıca Niğde ve Bor Ovaları’nı sulayan Uzandı Deresi, Seyhan Baraj Gölü’ne dökülen Gürgün Çayı başlıca akarsulardır.

Tuz Gölü’nün 400 km$^2$’lik bölümü il sınırları içindedir. Bu bölümde derinliği 1 m’yi geçmeyen göl, ülkemizin 2. büyük gölüdür.

Küçük Hasan Dağı’nda bulunan Öküz Gölü’nün suları tatlıdır. Hasan Dağı’nın güneyindeki Uyuz Gölü ise suları kükürtlü bir göldür. Çeşitli deri hastalıklarının tedavisinde, sularından yararlanılır.

Küçük Hasan Dağı’nın güneyinde Kartal Gölü vardır. Adını çevrede yaşayan kartallardan almıştır.

Bu göllerin dışında Acıgöl, Kocagöl, Yedigöller, Çinli Gölü, Göldağı Gölü, Karagöl, Upuk Gölü gibi küçük göllervardır.

İlde sulama amacıyla dört baraj gölü yapılmıştır. Bunlardan Akkaya ve Gebere Baraj Gölleri’nin hacmi 350’şer milyon m$^3$; Gümüşler ve Mamasun Baraj Gölleri’nin hacmi de 316’şar milyon m$^3$’tür.

İKLİM

İlde kara iklimi hâkimdir. Bunun başlıca nedeni, ilin güneyini kaplayan dağların deniz etkilerinin iç kesimlere girmesini engellemesidir. İl genelinde yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve özellikle kar yağışlı geçer. Yıllık sıcaklık ortalaması 11,1 °C’dir. En sıcak geçen aylar Temmuz ve Ağustos, en soğuk geçen aylar ise Ocak ve Şubat aylarıdır. Yıllık yağış ortalaması 348,8 mm’dir. Merkez ilçesinde en çok yağış Mayıs ayında, en az yağış ise Ağustos ve Eylül aylarında düşer.

BİTKİ ÖRTÜSÜ

Bitki örtüsü açısından fazla zengin olmayan Niğde’de ormanlara, yalnız ilin yüksek kesimlerinde rastlanmaktadır. Bu ormanlarda en sık rastlanan ağaç türü, güneydoğudaki dağlarda ardıç, karaçam, köknar, kızılçam, gürgen ve dişbudak, Melendiz Dağları’ndakiler meşe ve kayın’dır. Bunların dışında ilde özellikle akarsu boylarında iğde, kavak ve karaağaca rastlanır.

Mera ve çayırlar aşırı ve plansız otlatma nedeniyle yok olmuş gibidir. Mera bitkileri arasında özellikle geven, kekik, yavşan, yumak ve üzerlik sayılabilir.

EKONOMİ

TARIM VE HAYVANCILIK

Çevresi Ankara, Konya, Adana, Kayseri gibi gelişmiş illerle çevrili olan Niğde pek fazla gelişememiştir. Ekonomisi büyük oranda tarıma dayanır. Özellikle tahıl ağırlıklı tarımla ülke ekonomisine katkıda bulunmaktadır.

1980 yılında 428.267 ton tahıl, 14.253 ton baklagil, 2.553 ton endüstri bitkisi, 4.428 ton yağlı tohum, 535.029 ton yumru bitki üretilmiştir.

Bunların dışında ildeki 5 milyon meyve ağacından 4.150.000’i meyve verecek çağda idi. Bu ağaçlardan 252.462 ton meyve elde edilmiştir.

Yine aynı yıl 2.714 hektar alanda yem bitkileri üretimi yapılarak 93.779 ton yeşil ot, 690 ton kuru ot üretilmiştir.

İlde 1980 yılında 10.250 hektar alanda sebze ekimi yapılmış ve toplam 209.532 ton sebze üretimi sağlanmıştır. Bunun 49.360 tonu yaprağı yenen, 145.543 tonu meyvesi yenen sebzeler, 6.995 tonu baklagiller, 7.634 tonu soğansı, yumruve kök sebzelerdir.

1980 yılında Niğde ilinde ekilen ürünler ve üretim miktarları (ton olarak): Buğday (247.981), arpa (100.277), çavdar (65.760), yulaf (665), mısır (585), mahlut (13.000), nohut (3.015), fasulye (6.350), mercimek (1.888), fiğ (770), burçak (2.212), şeker pancarı (2.080), ayçiçeği (4.400), keten (tohum, 30), soğan (2.480), sarımsak (352), patates (18.230), hayvan pancarı (222).

Aynı yıl ilde meyve üretimi de şöyleydi (ton olarak): Armut (1.790), ayva (91), elma (191.200), erik (325), iğde (140), kayısı (715), kiraz (470), şeftali (388), vişne (257), zerdali (310), antepfıstığı (12), badem (22), ceviz (1.100), fındık (3), çilek (18), dut (600), üzüm (55.037).

Niğde ilinin güney ve batı bölgeleri meraların zengin olduğu kesimlerdir. Yaklaşık 197.214 hektarlık alanda hayvancılık yapılmaktadır. 1980 yılında 1.711.507 hayvan varlığı bulunan ilde koyun besiciliği oldukça gelişmiştir. Niğde ilinin özellikle Çamardı ilçesinde arıcılık yapılır.

1980 yılında Niğde ilindeki hayvan sayısı (baş olarak): At (6.080), katır (1.600), eşek (20.390), inek (105.320), öküz (9.740), sığır (boğa, 3.325), dana (28.720), manda (8.850), koyun (1.291.340), kıl keçisi (76.510), tiftik keçisi (159.630). Ayrıca 600.000’in üzerinde kümes hayvanı ve 21.255 arı kovanı tespit edilmiştir.

1980 yılında hayvansal ürün olarak 64.815 ton süt üretilmiştir. Yapağı üretimi 1.760 ton, kıl 60 ton, tiftik 220 ton, bal 299 ton, balmumu 39 ton’dur. 48.358.000 adet yumurta elde edilmiş, et üretimi 1.195 ton, deri üretimi 82.140 adetolarak gerçekleşmiştir.

SANAYİ VE MADENCİLİK

Cumhuriyet öncesi dönemde ilde tarıma dayalı küçük işletmeler dışında üretim yapan sanayi kuruluşu yoktur. 1924yılında ilk un fabrikası kuruldu. 1941 yılında ilde 2 un fabrikası ve 3 elektrik santrali bulunuyordu.

Günümüzde çimento fabrikaları, Aksaray Niğde hayvan yemi fabrikası, un fabrikaları, Ditaş Yedek Parça Fabrikası, Azot Sanayii, Aksaray Tuz Fabrikaları, Şeker Fabrikası, Beton Direk Fabrikası, Aksaray Tuz Fabrikası, Akmosan Motor Sanayii, halı fabrikası, Süt Endüstrisi Kurumu’nun peynir-tereyağı fabrikası, briket ve tuğla fabrikaları gibi sanayi kuruluşları bulunmaktadır.

İlde asıl sanayi kuruluşları tarıma dayalıdır. Ancak 1970’lerden itibaren metal eşya, makine, dokuma ve kimya sanayii dallarında da önemli gelişmeler olmuştur. Bunlardan özellikle DİTAŞ, rot başı, rot çubuğu, rotil üretimi yapmaktadır. Ekmek makineleri üreten Bemsan, değirmen makineleri üreten DESA, Bor Askerî Levazım Ana Tamir ve Bakım Fabrikası önemli sanayi kuruluşlarıdır.

Niğde maden yatakları açısından oldukça zengin bir ildir. Günümüze kadar saptanan maden türleri cıva, demir, kurşun, volfram, çinko, kaolin, antimon, kükürt, bakır, alçı taşıdır. Ancak zengin maden rezervlerine karşılık yalnızca çinko, demir, kaolin, antimon ve alçı taşı kamu ve özel kuruluşlarca işletilmektedir.

1982 yılında 62.100 ton çinko cevheri, 154 ton cıvalı antimon üretilmiş, demir üretimi ise aynı yıl 5.000 ton olarak gerçekleştirilmiştir. Verilen bu rakamlar cevher üretimidir.

İlde cevher yatakları Çamardı, Gümüşler köyü, Aksaray ve Ulukışla yörelerinde yoğunlaşmaktadır.

İlçede ayrıca her yıl yaklaşık olarak 100.000 ton dolayında alçı taşı elde edilmektedir.

GEZİLİP GÖRÜLECEK YERLERİ

Niğde’de, Karamanoğulları’ndan kalma önemli yapılar vardır. Bunların arasında Ulucami, Zinciriye Medresesi ile Akmedrese sayılabilir.

Ulucami ve Akmedrese 15. yüzyıl yapısıdır. Bunlardan Akmedrese günümüzde müze olarak kullanılmaktadır. Müzede Hititler’e ait belgeler, Roma ve Bizans devrine ait mimari parçalar, mezar eşyaları, heykeller, Selçuklu devrinden kalma tahta kapılar, Osmanlılar dönemine ait silahlar, ev eşyası vb. sergilenmektedir.

Niğde’deki diğer tarihî eserler arasında Alâeddin Camisi, Şeyh İlyas Camisi, Sarıcami, Paşa Camisi vardır.

11. yüzyılda yaptırılan Niğde Kalesi üç katlı surlarla çevrilmiştir. Kaleden bugün sadece birkaç sur yıkıntısı kalmıştır.

Niğde, Hristiyanlık döneminde önem kazanmış bir yerdir. İle 46 km uzaklıkta, ırmağın kenarında kiliseler vardır. Bunlar arasında Ağaçaltı Kilisesi ile Yılanlı Kilise ve Sümbüllü Kilise’yi sayabiliriz.

FOLKLOR

Niğde Cumhuriyet öncesi dönemlerde özellikle azınlıkların önemli yerleşim merkezlerinden biri durumundaydı. Lozan Antlaşması sonucu yapılan nüfus değişimi, ilin toplumsal yapısında önemli değişikliklere neden oldu. Azınlıkların yerine Balkanlar’dan getirilen Türkler yerleştirildiyse de bunlar da folklorun ana unsurlarında bütünlüğü sağlayamadılar. Meselâ Arnavutluk’tan gelen göçmenlerin yerleştiği mahallenin adı bugün bile “Arnavut Yöresi” diye adlandırılmaktadır. İnanç ve geleneklerin farklılıklarla sürdüğü ilde, paskalya yortusunun yanı sıra Yörük ve Türkmengeleneklerine de rastlanır.

Kadın giyiminde pazen ve basma entarilerin yanında tülbent, değirmi gibi örtüler günümüzde de yaşamaktadır. Bunların dışında “kişilik” denen ve özel günlerde giyilen giysiler de vardır. Mantoya benzeyen “bindallı” bunların en belirginidir. Geleneksel kadın elbiselerinde parlaklık en fazla aranan özelliktir.

YÖREDEN BİR TÜRKÜ

Gene yeşilleşdi —anam anam— Niğde bağları, Bize mesken oldu —anam anam— gurbet elleri. Bilmem hayal mıdır —anam anam— bilmem düş müdür, Mektubun gelmiyor —anam anam— yollar kış mıdır?