Nehirlerin insan hayatındaki yeri büyük ve çok önemlidir. Aşağıdaki tablo, onların «yarar» ve «zarar»larını açıkça göstermektedir.
Yararları
- Nehir, başıboş akan yağmur sularını toplayıp düzenli bir biçimde akıtır.
- Barajlar gerisinde toplanan sulardan elektrik üretimi için yararlanılır.
- Açılan sulama arklarıyla geniş tarlaları sulamak mümkün olur.
- Nehrin getirdiği bol miktardaki su, arıtma tesislerinde kimyasal eylemden geçirilerek arıtılır ve böylece şehirlere gerekli içme suyu sağlanır. (Örn: Ankara, Paris ve New-York).
- Ulaştırmaya elverişli nehirlerde taşıma işleri yapılır. Nehir taşıtları çok ekonomiktir. Bir römorkör 1500-2000 ton yük taşıyabilen mavna dizisini kolaylıkla çekip götürebilir.
- Nehir çevresinde yaşayan insanlar, avladıkları balıklarla, kıyıdan çıkardıkları kum ve çakıllarla geçimlerini sağlarlar.
- Bazı nehirlerin geniş ağızları, doğal limanlar meydana getirir. Dünya’nın birçok büyük limanı, bu biçimdeki nehir ağızlarında kurulmuştur. (Örn: New-York, Buenos Aires, Rotterdam, Anvers, Hamburg ve Bombay).
Zararları
- Nehir, fabrika döküntülerinin ve şehir çöplerinin bir «çöp kutusu» dur. Bu durum, çöp ve pisliklerin yok edilmesi için gereken tesisler kurulmasını önler.
- Nehirler, dağlardan taşıyıp getirdikleri kumul, çakıl ve çamurları ağızlarına yığarak deniz kıyılarını doldururlar ve deltalar meydana getirirler. Kıyıların dolması ve deltaların oluşmasıyla birçok eski liman çok gerilerde kalır. (Örn: Tarihsel Efes ve Milet limanları).
- Normalin üstündeki yağışlar veya havaların birden ısınmasıyla çok çabuk eriyen karlar, nehirlerin taşmasına sebep olur. Yatağından dışarı taşan nehir, kilometrelerce kare alanındaki kara parçalarını sular altında bırakır.
Nehirler ve Uygarlık
İlk uygarlıklar nehirlerin çevresinde gelişmiştir. Sarı ve Gökırmak arasındaki Çin, Ganj nehri üzerindeki Hindistan, Nil kıyılarındaki Mısır, Dicle ve Fırat’ın suladığı Mezopotamya topraklarında doğan ilk uygarlıkları buna örnek olarak gösterebiliriz.
Bunun sebebi, ilk insanların nehirlerin geçtiği toprakların üretime elverişli olduğunu (alüvyonlardan ötürü) anlamış olmalarıdır. Aynı zamanda nehirler, taşıma işleri için kullanılabilecek doğal birer yoldu. Nehir, onlara gereken suyu ve balığı da sağlıyor, düşman saldırılarına karşı gerçek bir savunma hattı oluyordu. İşte bundan ötürü birçok büyük ve eski şehir, nehir boylarında kurulmuştu.
Geometri ve Hidroliğin Doğuşu
Ünlü Yunan tarihçisi Heredot «Mısır, Nil’in bir hediyesidir» der. Gerçekten dört bir yanı çöllerle çevrili olan ve yağmurun hiç düşmediği bu ülkeden Nil nehri geçmeseydi, orada değil uygarlık, hayat bile olmazdı. Her yıl belirli aylarda taşan Nil, getirdiği alüvyonları iki yanındaki uçsuz bucaksız tarlaların üzerine bırakır.
Eski çağlarda bu taşkınlar, tarla sınırlarının kaybolmasına sebep oluyordu. Her yıl, tarla sınırlarını yeniden belirtmek için yapılan ölçüm işleri geometri’nin (Yunanca gea=yer ve metri=ölçüm) doğmasına yol açtı. Aynı biçimde taşkınların yükselme ve alçalmalarını ölçüm işi de hidrolik biliminin doğup gelişmesine sebep oldu.
Nehirler, Dağları Ortadan Kaldırır
Nehirler, her 1440 yılda, kıtaların ortalama yüksekliğini 1 m. aşağı düşürürler. Onların dağlardan taşıyıp getirdikleri kum, çakıl ve çamurların ağırlığı akıl almayacak kadar çoktur. Mississippi nehrinin günde 1000 ton alüvyon taşıdığını ve her yıl kıyıyı 100 m. doldurduğunu söylersek şaşmaz mısınız?
