MUSA PEYGAMBER

Musevi dininin peygamberi Musa’nın hayatı üzerine edinilen bilgiler, daha çok bu dinin kutsal kitabı olan Tevrat’a dayanır.

Hazreti Musa doğduğu sırada İsrailoğulları Mısır’da bulunuyorlardı. İsrailoğulları eski çağın öbür milletlerinden din yönünden ayrılıyorlardı. Eski Mısırlılar, Asurlular, Fenikeliler, Persler, Grekler ve Romalıların çok tanrılı dinleri olmasına karşılık, İsrailoğulları “Tek Tanrı”ya, evrenin yaratıcısı ve sahibine tapıyorlardı.

İsrailoğulları, Mezopotamya ile Suriye arasında çobanlıkla geçinen ilkel bir topluluktu. Milâttan 1800 yıl önce İbrahim Peygamberin öncülüğünde anavatanlarını bırakarak Filistin’e, Ken’an iline göç ettiler. Ama daha sonra İbrahim Peygamberin torunu Yakup Peygamberin oğlu Yusuf Peygamber zamanında Filistin’de başgösteren büyük bir kıtlık onları Mısır’a göç etmeye zorladı.

MUSA’NIN DOĞUMU VE GENÇLİĞİ

Yakup Peygamberin oğullarından Levi’nin soyundan Umran’ın bir oğlu oldu. Anası onu Nil’e atmaya kıyamadı, korktuğu için de bir sepete koyup nehrin akıntısına bıraktı. Firavun’un kızı, Nil kıyısındaki sarayının balkonunda otururken suların üzerinde sürüklenip giden bebeği gördü. Onu alarak evlât edindi ve çocuğa “Sulardan kurtarılan” anlamına gelen “Musa” adını taktı.

Büyüyünce onu yanında çalıştırmak istiyordu. Ama çocuk hiç kimseden süt emmiyordu. Saraya birçok sütanne getirildiyse de çocuk hiçbirinden meme almadı. Sonunda bir kadından süt emmeye başladı. Bu da gerçekte kendi annesiydi. Böylece Musa’yı kendi annesi, Firavun’un sarayında büyüttü.

MUSA’NIN KAÇIŞI VE PEYGAMBERLİĞİ

Aradan yıllar geçmiş, Musa delikanlılık çağına erişmişti. Bir gün, gezerken bir Mısırlının, İsrailoğullarından birini haksız yere dövdüğünü gördü. Araya girerek bir yumrukta adamı öldürdü. Elinden böyle bir kaza çıktığı için artık Mısır’da duramayacağını anlamıştı. Kaçarak Medine’ye gitti. Şuayp Peygamber’in bir kızıyla evlenip orada yerleşti; çobanlıkla geçiniyordu.

Yıllarca sonra kendi kavmine dönmek üzere çoluk çocuğunu alıp yollara düştü. Yolu üzerinde bulunan Sina yarımadasındaki Tûr dağından geçerken yerde bir çalının yandığını gördü. Çalı yanıyor ama kül olmuyordu. Bu olay ilgisini çekti. İyice bakmak için eğildi. İşte o zaman “Tanrı”nın sesini duydu.

Tanrı ona: “Musa! Kutsal olan bu topraklara basma! Kavminin çektiği acıyı gördün. Mısırlıların İsrailoğullarını ezmesine göz yumma! Git, Firavun’la konuş, onların Mısır’dan çıkmasına izin vermesini söyle! Onlara öncülük et ve Filistin’e, kutsal Ken’an iline götür!” diyordu.

Musa, böyle kutsal bir görevi kendisinin başaramayacağını söylediyse de ses: “Firavun’un, İsrailoğullarını Mısır’dan dışarı bırakmayacağını biliyorum ama ben sana bu işte yardımcı olacağım. Sen benim elçim olarak bütün güçlükleri yeneceksin.” diye cevap verdi. Böylece Musa, Tanrı’yla görüşerek ondan peygamberlik, kurtarıcı hükmünü aldı.

MUSA’NIN MUCİZELERİ

Musa, Mısır’a gelince ağabeyi Harun’la anlaştı. İkisi Firavun’un karşısına çıkarak onu hak dine davet ettiler. Firavun, Mısır’da kendisinden başka Tanrı olmadığını söyleyerek Musa’yla alay etti. Musa, elindeki kutsal sopasını yere bıraktı. Âsa ejderha oldu. Firavun, Musa’yı sihirbazlıkla suçladı, onu Mısırlı büyücülerle yarışa davet etti. Bu yarışmada Musa’nın kutsal sopası, büyücülerin hünerlerini hiçe indirdi. Firavun, Musa’nın bu başarısına çok kızdı.

Öte yandan İsrailoğulları, Musa’nın yüceliğini anlamış, onun çevresinde toplanarak sözlerine inanmışlardı. Bu durum karşısında Firavun, İsrailoğullarının Mısır’dan çıkıp gitmelerine izin verdi. Ama sonra da pişman oldu. Firavun ve askerleri aynı yoldan onları kovalamakta devam ediyordu. Musa Peygamber asasını bir kere daha vurdu. Deniz kapandı. Firavunla askerleri korkunç dalgaların içinde boğularak öldüler.

MUSA’NIN SONU

Musa Peygamber, üç milyon kadar İsrailoğulunun başında yola çıkmıştı. Üç günde Kızıldeniz kıyılarına vardılar. Ama Firavun’un kendilerini kovaladığını görünce bir an önce karşı kıyıya geçmelerinin gerekli olduğunu anladılar. İşte bu sırada peygamberleri Musa mucizelerinden en önemlisini göstererek kutsal sopasını yere vurdu. Kızıldeniz’in suları iki yana çekilip ortadan bir yol açıldı. İsrailoğulları bu yoldan karşı kıyıya geçtiler.

Musa Peygamber, Ürdün kıyılarına gelip Eriha şehri karşısındaki dağa çıktı. Oradan, İsrailoğullarına va’dedilen Ken’an ilini seyretti. Ama oraya varamadı. Çok yaşlanmıştı. Yûşa’yı kendine vekil olarak atadı. Kısa bir süre sonra da öldü. Musa Peygamberin 120 yıl yaşadığı söylenir. Gömüldüğü yer belli değildir.

İLK TEK TANRILI DİNİN KURUCUSU: MUSA PEYGAMBER

“Tek Tanrı” varlığını insanlık tarihinde ilk düşünen ve milâttan önce 1370’den 1352’ye kadar saltanat süren Mısır firavunlarından IV. Amenofis’tir. İnsanlık fikir tarihinin pek önemli bir adımı olan bu olay tek başına kalmış, izinden giden olmamıştır.

Ancak Mısır’da doğup büyüyen Musa Peygamberin IV. Amenofis’in fikrini benimsediği sanılmaktadır. Böylece ilk “Tek Tanrılı” ve bu “Tek Tanrılı” peygamberlerine gelen direktif ve emirle ortaya çıkmış “Kutsal Kitaplı” din Musevilik’tir.

Musevilerin Kutsal Kitabı da “Tevrat”tır. İsrailoğullarının öncüsü Musa Peygamberin, “Tevrat”ın yazarı olduğu bilinmektedir. “Tevrat”, daha sonra ortaya çıkan “Tek Tanrılı” dinleri de etkisi altında bırakmış, gerek Hristiyanlar, gerek Müslümanlar tarafından ilk “Kutsal Kitap” olarak kabul edilmiştir.

MUSEVİ DİNİNİN AHLÂK KURALLARI VE İSRAİLOĞULLARININ KUTSAL EŞYASI

Musevi dininin ahlâk kuralları “On Emir” içinde toplanmıştır. Bunlar:

1 — Puta tapmayacaksın.
2 — Boş yere Tanrının adını anmayacaksın.
3 — Altı gün çalışıp yedinci gün dinleneceksin.
4 — Ana-babana saygı göstereceksin.
5 — Adam öldürmeyeceksin.
6 — Zina etmeyeceksin.
7 — Komşunun malını çalmayacaksın.
8 — Yalan söylemeyeceksin.
9 — Rüşvet almayacaksın.
10 — Sebepsiz yere kurban kesmeyeceksin.

İsrailoğulları yıllar boyunca göç ettikleri ve boyunduruk altında yaşadıkları için bir tapınak yapamamışlardı. Bundan ötürü Musa Peygamber, halkından topladığı altınlarla kolayca taşınabil