Modern Hemşireliğin Kurucusu FLORENCE NIGHTINGALE

Kırım Savaşı sırasında yaralanan askerlerin tedavi ve bakımı için İngiltere’nin tanınmış ailelerinden birinin genç kızı, yılında Üsküdar’daki Selimiye Kışlasına gelmişti. Hasta ve yaralıların, her türlü acılarına ortak olan ve o güne kadar alışılmamış bir hasta bakımı sağlayan bu genç kız FLORENCE NIGHTINGALE’di. Florence Nightingale, modern hemşireliğin kurucusudur ve bu mesleğin kurulmasını yurdumuzda gerçekleştirmiştir.

GENÇLİK YILLARI

Tanınmış bir İngiliz ailesi olan Nightingale’ler İngiltere’de Derbyshire şehrinde oturuyorlardı. Profesör Nightingale isim yapmış ve zengin bir adamdı. yılında İtalya’nın Floransa şehrinde bulundukları kısa bir süre içinde Nightingale ailesinin bir kızları dünyaya gelmişti. Küçük Nightingale’e, Floransa’da doğduğu için “Florence” adını verdiler. Florence Nightingale’in öğretim ve eğitimiyle babası uğraştı ve kızını, dünyayı tanıyıp öğrenmesi için bütün Avrupa’da dolaştırdı.

O çağlarda isim yapmış iyi bir aile kızının hayata atılarak çalışması, hele istediği bir mesleğe girmek istemesi kadar olumsuz bir şey düşünülemezdi. Ama genç Florence hemşire olmak istiyordu. Çünkü anılarını yazdığı defterinde de rastlandığı gibi “Kalbi ona insanlara yardım etmesini” söylüyordu. Bu durum karşısında annesi ve babası korkuya kapıldılar. O çağın hemşireleri günümüzdekilerden çok daha ağır şartlar altında yaşamak zorunluluğunda bulunuyorlardı. Büyük İngiliz yazarı Charles Dickens, hemşirelerin durumunu çok güzel belirtmekte ve “Mrs. Gamp” adlı eserinde bu görevde bulunanları yerin dibine batırıp çıkarmaktaydı. Florence Nightingale, ailesinin bütün direnmelerine rağmen gizliden gizliye hastanelere gidiyor, bilgisini genişletiyordu. Sonunda yılında yaşındayken ailesi onun Almanya’da hemşirelik öğrenimi yapmasına razı oldu. Florence Nightingale, ‘te Londra’ya döndü ve bir yardım cemiyetinde çalışmaya başladı. Ama bir yıl sonra ‘te Kırım Savaşı patlak verdi. İngiltere bu savaşta Osmanlı İmparatorluğu’nun yanında yer almıştı.

KIRIM SAVAŞI

Belki İngiltere hiçbir zaman bir savaş için ‘te olduğu kadar hazırlıksız değildi. Son yıldır İngiltere’de barışı korumakta olan başkomutan ihtiyar Dük Wellington, herhangi bir esaslı değişikliğe karşı koymuştu. Bunun sonucu olarak İngiliz ordusunun birçok sınıfı, özellikle sağlık sınıfı çok eski yöntemlerle çalışmaktaydı. Bu büyük savaşta görev yapacak durumda değildi.

Osmanlı İmparatorluğu, Kırım savaş bölgesinde yaralanan İngiliz ve Türk askerleri için Üsküdar’daki **”Selimiye Kışlası”**nı da ayırmıştı. Ama hastane olarak yapılmamış olan bu büyük binada düzen ve bakım yoktu. Hasta ve yaralılar düpedüz ölüme terk ediliyordu. İngiliz ordusunun sağlık sınıfının başında bulunanlar bu durumla başa çıkamıyor, gerekli ilgiyi göstermiyorlardı.

Hastanelerle ilgili her türlü düzen ve bakım üzerinde İngiltere’de herhangi bir kimseden çok daha geniş bilgisi olan Florence Nightingale tam bu sırada Savunma Bakanı Sir Sidney Herbert tarafından göreve çağrıldı. Bakan, mektubunda kendisinden İstanbul’a gitmesini ve “Selimiye Kışlası”ndaki başhemşirelik görevini almasını rica ediyordu. Öte yandan hemen hemen aynı anda Florence da bu iş için bakana mektupla başvurmuş bulunuyordu. Florence Nightingale, aralarında rahibeler de bulunan hemşireyi göreve çağırdı. Gerekli araç ve gereçleri satın alarak Marsilya yoluyla İstanbul’a geldi.

SELİMİYE KIŞLASI

“Selimiye Kışlası”nda, karışıklık ve yoksullukla çizilmiş bir tabloyla karşılaştı. Hastane bir ümitsizler kalabalığıyla dolmuş, pis kokular her yanı sarmış, koğuşlar böceklerin saldırısına uğramıştı. Acıklı bir durumda olan hastalar, bakım yüzü görmediklerinden çoğu göz göre göre ölümün kucağına bırakılmıştı. Bu tablo karşısında Florence Nightingale’in sinirleri gücünden bir şey kaybetmedi. Her şeyi yerli yerine koymakla işe başladı. Bir çamaşırhane kurdu ve bütün hastane baştan başa temizlendi. Yemekler daha iyi çıkarılmaya, hasta ve yaralılara uygun bir biçimde bakılmaya başlandı.

Ordu doktorları, Florence’ın kendi işlerine karışmasını hiç de iyi karşılamıyorlar ve onun geldiği yere dönmesinden sevinç duyacaklarını açıkça belli ediyorlardı. Ama Florence, Savunma Bakanı tarafından gönderilmişti. Kimse fazla ileri gidemiyordu. Öbür yönden askerle olan durumuysa bambaşkaydı: Florence’ı gerçekten ve yürekten seviyorlardı. Onu “Lambalı Hanım” diye çağırırlardı. Çünkü elinde lambası sabahlara kadar “Selimiye Kışlası”nın yüzlerce metre uzunluğundaki koridorlarında dolaşır, her şeyin düzenli olmasına çabalardı.

Florence, çok sert, ama sert olduğu kadar da yumuşak yürekli bir insandı. Çevresindekilerin de kendisi gibi ölesiye çalışmasını isterdi. Başkalarının yapmak istemediği işleri yapmaya veya yaptırmaya zorlayacak kadar azimli idi. Eğer bu yaradılışta bir kadın olmasaydı, başarıya ulaşması düşünülemezdi.

Florence Nightingale’in hastaneye geldiği ilk günlerde ölüm oranı çok yüksekti. Savaşın sonlarına doğru bu oran yüzde ikiye düşmüştü. Onun bu ağır ve yorucu işi nasıl başardığına inanmak gerçekten güçtü. Hastanenin genel denetim işlerinden ayrı olarak çok sayıda gelen yaralıların gerekli bakım gereçlerini sağlamak için sağa sola mektup yazmak zorundaydı. Ordunun araç ve gereçleri sağlamakta güçlük çektiği durumlarda bunları yardım yoluyla bulurdu.

Kırım Savaşı’nın sonlarına doğru Florence bu ağır çalışmaya dayanamayıp hastalandı. Bir süre sonra hastalıktan bitkin bir durumda olan Florence sessizce İngiltere’ye döndü. Artık onun pek uzun bir süre yaşayamayacağı sanılıyordu. Ama böyle düşünenler, yanıldıklarını sonradan anladılar: Çünkü o, yıl daha yaşayacak ve yaşında hayata gözlerini yumacaktı.

İNGİLTERE’DEKİ ÇALIŞMALARI

Florence Nightingale, İstanbul’da elde ettiği başarılarla bütün dünyada tanınmış olmasına rağmen asıl bundan sonraki çalışmalarıyla büyük bir varlık gösterdi. Barış yıllarında İngiltere’de gerek birlik revirlerinde, gerek hastanelerde pislik ve bakımsızlıktan her yıl asker ölmekteydi. Bitip tükenmez enerjisiyle çalışan Florence, bu konulardaki bilgisizlik ve başarısızlığı yenmeye çalıştı. Florence, İngiliz hastanelerindeki sistemi bütünüyle değiştirmek gibi olağanüstü bir başarıyı da gerçekleştirdi. Artık o, hastane kuruluşları üzerine sözü geçen bir uzman olarak kabul edilmeye başlanmıştı. Onun kendinden sonra da yaşayan en büyük eserlerinden biri, St. Thomas Hastanesi’nde kurduğu **”Nightingale Hemşire Eğitim Okulu”**dur. Bu okulun bugüne kadar yetiştirdiği bilgili ve modern hemşireler, Dickens’in “Mrs. Gamp”ta canlandırdığı kadınların kötü etkilerini silmiştir.

İSTANBUL’DA KURULAN FLORENCE NIGHTINGALE YÜKSEK HEMŞİRE OKULU
Kırım Savaşı sırasında Florence Nightingale’in İstanbul’da temelini attığı modern hemşireliğin kuruluşunun . yıldönümünde, dünya ölçüsündeki bu olayın anısını yaşatmak için İstanbul’da açılması tasarlanan “Florence Nightingale Yüksek Hemşire Okulu” için çalışmalara yılında başlandı. Kurulacak olan tesisin bütün hazırlıkları, Türkiye Kızılay Cemiyeti, Uluslararası İktisadi İşbirliği Kurulu ve Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ile halktan sağlanan yardımlarla tamamlandı. Okul, Kasım ‘de açıldı.

Okul, Şişli Hürriyet Anıtı Caddesi’ndeki özel binasının yapımı tamamlanıncaya kadar geçici olarak Şişli Çocuk Hastanesi’nde öğretime başladı. Okulun amacı, öbür tıp ve sağlık personeliyle birlikte toplumun, ailenin ve kişilerin fiziksel ve ruhsal sağlıklarının korunması, bakımı ve gelişmesi için yapıcı bir biçimde çalışacak bilgili ve modern hemşireler yetiştirmektir.