Kurbağalar genel olarak hendek, kanal, dere ve bataklık suları içinde yaşarlar. Bu küçük ve ürkek hayvanlar, ayaklarımızın dibinden aniden fırlayıp bulanık suların içine dalabilirler. Kurbağa, eziyeti hak etmeyen, zararsız, hatta çok defa yararlı bir hayvandır. Tarım ürünlerinden geçinen kurtçuk ve böcekleri durup dinlenmeden yutar. İnsanlardan ürktüğü kadar bu zararlı hayvanlara karşı canavar kesilir. Biyolojide deney hayvanı olarak kullanılan kurbağa, aynı zamanda bilimin zavallı fedailerinden biridir.
İki Yaşayışlı Olan Kurbağaların Bazı Özellikleri
Kurbağa neden sıçrar? Kurbağanın dört bacağı vardır: ön bacakları kısa, zayıf ve 4 parmaklıdır; art bacakları güçlü kaslardan yapılmış olup uzun ve 5 parmaklıdır. Ön ayaklarını karaya çıktığı zaman vücudu için destek olarak kullanır. Ayak parmakları, kolaylıkla yüzmesini sağlayan bir deri dokusuyla birbirlerine birleşmiştir.
Yüzerken ön ayaklarından hiç yararlanmaz. Karaya çıktığı zaman art ayaklarını bir «Z» harfi gibi kıvırarak toprağa çömelir. Hareket etmek istediği zaman art ayaklarını birdenbire gererek 1-1,5 metre ileriye sıçrayabilir. Suyun içinde yüzerken, karaya çıkarken ve toprak üzerinde sıçrarken sürekli olarak art ayaklarının bu hareketinden yararlanır.
Nasıl solunum yapar? Kurbağa, hem derisi, hem de ciğerleriyle solur. Derisinin üzerinde tüy, kıl veya pul gibi hiçbir örtü katmanı bulunmaz; bütünüyle çıplaktır. Çok ince olan bu üst derinin altında kılcal damarlar vardır. Deriden geçen oksijen (osmos olayı) damarlardaki kirli kanın temizlenmesini sağlar: “Deri solunumu”. Kurbağa, bu biçimde, ciğerleriyle soluyabileceği oksijenden çok daha fazlasını sağlayabilir.
Kurbağa, ciğerlerine havayı çekebilmek için bunu bir besin maddesi gibi yutmak zorundadır. Memeli hayvanlarda olduğu gibi açılıp kapanarak havayı emebilen bir göğüs yapısı yoktur. Burun delikleri aracılığıyla aldığı havayı yutağından ve ağzının arkasından gelen itici hareketlerle ciğerlerine doğru sürer. Yutağının pompalayıcı hareketiyle solunum yapar ve bu hareket bazı türlerde dakikada 140’ı bulur.
Neden nemli bir ortamda yaşar? Kurbağanın incecik derisi yoluyla solunum yapabilmesi, ancak derisinin sürekli olarak ıslak kalmasıyla mümkündür. Bu ıslaklığı, ince derisi altında bulunan ve sümüksü bir sıvı salgılayan bezeler sağlar. Kurbağa, sudan çıktığı zaman az su kaybetmek için gölgelik yerlere sığınmak zorundadır. Çünkü derisi bütünüyle kuruyup vücudundaki gaz alışverişi durunca, kurbağa boğularak ölür.
Kurbağaların Hayvanlar Âlemindeki Yerleri
- Dalı: OMURGALILAR
- Sınıfı: AMFİBYUMLAR (İki-yaşayışlılar)
- Takımı: KURBAĞALAR
Amfibyum terimi Yunanca, amphi = her iki yandan ve bios = hayat kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir.
Kurbağa, avını nasıl yakalar? Kurbağa, böcekler, kurtçuklar ve su içindeki ufacık yaratıklarla beslenir. Karaya çıktığında otların arasına saklanıp böcekleri avlamaya koyulur. Avına erişebileceği uzaklığa geldiği zaman, birdenbire dilini çıkarır, avını yakalayıp içeri çeker. Böceğin gırtlağında kaybolması bir saniye bile sürmez.
Onun bu yakalama işini büyük bir çabuklukla becerebilen dili çok acayip bir yapıdadır. İnsan dilinin aksine, kurbağanın dili ağzının arka bölümünden ince olarak başlar ve öne doğru kalınlaşır. Dili geriye doğru rahatça kıvrılabildiği için yakaladığı avını kolaylıkla boğazına kadar götürebilir. Üstelik dilinin üstü yapışkan bir sıvı ile kaplıdır, bu nedenle diline sürünen bir böcek bir daha kendini kurtaramaz.
Kurbağa nasıl vakvaklar? Yurdumuzda yaşayan kurbağa türlerinin çoğu, özellikle geceleri pek gürültücüdürler. Kurbağalarda, güçlü ses çıkaranlar, erkeklerdir. Erkek kurbağa, havayla doldurup şişirdiği deriden iki torbacığı sıkıp gevşetmekle o çirkin «vrak! vrak!» sesini çıkarır. Bu torbacıklar, “Çayır kurbağası”nda çenenin altındayken, “Yeşil sukurbağası” ve “Göl kurbağası”nda kafanın her iki yanında bulunur.
Kışın nereye saklanırlar? Kurbağalar, düşük hava sıcaklıklarına dayanabilmekle beraber ancak ılık havalarda tam bir hareketlilik gösterebilirler. Kış aylarının yaklaşmasıyla kurbağa, suyun kıyısındaki batak ya da ıslak toprağın içine girerek kendisine bir yuva yapar. Ilık ilkbahar havası kendisini uyandırıncaya kadar derin bir uyku (kış uykusu) içinde burada gevşeyip kalır.
Toprak altındaki bu kış uykusu sırasında kurbağa, yalnız derisiyle solur. İçinde uyuduğu toprağın nemliliği, hayvanın çıplak derisine gerekli ıslaklığı sağladığı için deri, solunumu kolaylaştırır. Bu uzun kış uykusunda kurbağanın ciğerleri hiçbir görev yapmaz.
Kurbağalarda Başkalaşım
Bütün iki-yaşayışlılar (amfibyumlar) gibi kurbağalar da suyun içine bırakılmış yumurtalardan çoğalırlar. Kurbağa «tetarileri» (larvaları) önceleri bir su yaratığı durumundadır; solungaçlarıyla solurlar. Sonraları balık yavrusuna benzeyen ve yalnız suda yaşayabilen bir hayvan olmaktan çıkarak başkalaşıma uğrar ve karada da yaşayan (iki-yaşayışlı “amfibyum”) bir yaratık durumunu alırlar.
- Yumurtlama: İlkbahar başlarında dişi kurbağa binlerce yumurtayı suya bırakır (Bazı türlerde bu sayı 15.000’i bulur). Yumurtaların çevresi jelâtinsi bir maddeyle kaplıdır.
- Tetari (Larva) Çıkışı: Embriyonun ilk gelişme dönemi yumurta içinde başlar ve birkaç gün sonra bundan «tetari» adı verilen kurbağa larvası çıkar.
- Gelişim: Tetari, ilk önceleri hiçbir şey yemez ve yüzmeyi de bilmez. Hareketsiz kaldığı bu süre içinde ağzı oluşur, gözleri, burun delikleri açılır, kuyruğu uzamaya başlar ve solungaç yarıkları görünür. Solungaç püskülleri uzar ve bunlardan da ayakları oluşur.
- Başkalaşım: Tetari, bu gelişim dönemine eriştikten sonra yüzmeye ve beslenmeye başlar. Önce arka, daha sonra ön ayakları çıkar ve kuyruğu gittikçe kaybolur. Solungaçlar yerlerini yeni oluşan ciğerlerine bırakır.
- Erginleşme: Hayvan, başkalaşımını tamamlayıp küçücük bir kurbağa durumunu alınca, suyun içindeki bitkisel maddeler yerine böcekleri yemeye başlar.
Kurbağa Türleri Hakkında İlginç Bilgiler
- Rana Goliath: Yeryüzünde yaşayan en büyük kurbağadır. Afrika’nın tropik ormanlarındaki göl ve bataklıklarda bulunur. Normal uzunluğu 35 cm kadardır, arka ayaklarını uzattığı zaman boyu hemen hemen 70 cm’i bulur. Ağırlığı da 2 kg’dır.
- Yeşil Sukurbağası (Rana viridis): Çok yaygın olan bir türdür. Uzunluğu 7-8 cm’dir. Yurdumuzda, bazı Avrupa şehirlerinde ve Asya’nın ılık Muson bölgelerinde yaşar. Art ayaklarından yapılan bir çeşit yemek Avrupa sofralarında pek değerlidir.
- Öküz Kurbağası (Rana catesbyana): 20 cm uzunluğundadır ve Kuzey Amerika’da yaşar.
