KILIÇ BALIĞI

İlkbahar veya yaz aylarında acayip halat ve direklerle donatılmış balıkçı teknelerinin Akdeniz kıyılarında dolaştıklarını görürüz. Yelkenleri olmayan bu teknelerin ortasında 3–4 metre yüksekliğinde bir direk vardır.

Direğin üzerinde bir insanın oturabileceği genişlikte yatay bir tahta parçası bulunur. Balıkçılardan biri bunun üzerine çıkıp oturur ve uzakları gözlemeye başlar.

Acaba bu adam düşman gemilerini mi gözlüyor, yoksa bilinmeyen bir kara parçasının ufukta ilk görünüşünü mü müjdeleyecek?.. Hayır, hiçbirini.

Direğin tepesinde oturan balıkçı, buraya denizi derinliğine görebilmek için çıkmıştır. Görevi ünlü bir balığı, Kılıç Balığı’nı gözlemektir. Kıçtan takma motorlu veya kürekle çekilen olan balıkçı teknesi saatlerce kıyıları tarayıp durur.

Kızgın güneş ışınları altında ayna gibi parıldayan deniz yüzeyi üzerinden suların içerisini görebilmek hiç de kolay bir iş değildir. Saatler süren uzun bir bekleyişten sonra dalgalar arasından siyah uzun bir silüet görünür. Bu tek başına dolaşan bir kılıç balığıdır.

Ama kılıç balıkları genellikle sürülerle yol alırlar. Bu arada öteki balıkçı teknelerinden de birtakım sevinç haykırışları yükselir. Demek ki balıklar sürü halinde yaklaşmaktadırlar.

Sandaldaki balıkçılardan birisi gözetleyicinin gösterdiği yöne doğru zıpkınını doğrultur. Hayvanın yaklaşmasını bekler, gözleriyle iyice izledikten sonra zıpkınını fırlatır.

Silah, hayvanın etine saplanmıştır; balığın kurtulmak için yaptığı çırpınma hareketleri hiçbir sonuç vermez. Çünkü zıpkının ucundaki kancalar hayvanın vücuduna iyice girmiştir.

Balıkçılar zıpkına bağlı halatlarla balığı sandalın içine çekerler. Denizin o gururlu hayvanı artık soframızın leziz bir yemeği olma yolundadır.

😠 Huysuz Bir Balık

Kılıç balığı gururlu, daha doğrusu huysuz bir balıktır. Bu yüzden avlanması pek kolay olmaz. Yakınından bir sandal veya büyükçe bir tekne geçmeye görsün, ona hemen saldırır.

Kendi egemenliğini tehdit eder gibi görünen bu varlığa karşı amansızca kafa tutmaya çalışır. Bütün kuvvetini toplar, olanca hızıyla “kılıç”ını sandalın bordasına saplar.

Kılıç balığı, balıkların içinde hemen hemen en hızlı yüzenlerinden biridir: saatte 95 km hızla yol alır.

🌍 Nerelerde Yaşar?

Kılıç balığı sıcak veya ılımlı denizlerde kıyılardan uzak bölgelerde yaşar. Kendinden ufak boyda her cins balığı yutmakla ün kazanmıştır.

İlkbahar ve yaz ayları kılıç balığının yumurtlama zamanıdır. Bu mevsimde sürülerle kıyılara yaklaşırlar. Balıkçılar için bu, ele geçmez bir fırsattır. Kılıç balıkları her ülkede ayrı ayrı metotlarla avlanır: zıpkın, ağ ve olta.

Kılıç balığının eti çok beğenilir. Taze olarak yendiği gibi konservesi de yapılır. Karaciğerinden A vitamini çıkarılır.

📏 Fiziksel Özellikler

  • Kemiksi bir maddeden yapılmış olan “kılıç”
  • Boyu 6 metreye yaklaşır
  • Derisi düz ve pulsuzdur
  • Ağzında diş yoktur
  • Bazılarının ağırlığı birkaç yüz kiloyu bulur
  • Vücudu genellikle siyah renktedir, üzerinde kırmızımsı ışıltılar görülür
  • Karın tarafı beyazdır
  • Yüzgeçleri mavi, “kılıç”ı üst tarafında siyah, alt tarafında beyazımsıdır
  • İri ve yuvarlak olan mavi renkli gözlerinin sanki anlamlı bir bakışı vardır
  • Vücut sıcaklığı yaşadığı ortamın sıcaklığından biraz yüksektir

🐣 Yavru Kılıç Balığı

Ömrünün ilk günlerindeki görünüşü, ergin balığın görünüşüne hemen hiç benzemez. Yavru balığın kılıcı yoktur. Üstelik dişleri de vardır. Başı kocaman ve dikenlidir. Gözleri yavrunun boyutlarıyla orantılı olmayacak kadar büyüktür. Vücudu daha derli topludur.

Yumurtadan yeni çıkmış bir yavrunun gerçek boyu 6,4 mm’dir. Hayvanın karakteristik olan kuyruk yüzgeçleri henüz oluşmamıştır. Kısaca kılıç balığının yavrusu pek çirkin bir hayvandır. Öteki yaratıkların tersine yaşlandıkça güzelleşir.

💥 Vurucu Gücü

Kılıç balıklarının bazıları 300 kg kadar gelir. Bu ağırlığını göz önüne alacak olursak hayvanın 95 km/saat gibi bir hızla yüzmesi gerçekten akıllara durgunluk vericidir.

300 kg’lık bir kılıç balığının 60 km/saat hızla bir sandalın bordasına saldırdığını düşünelim. Balığın kılıcı bordayı deldiğine göre hayvanın vurucu kuvveti bir metre yükseklikten düşen dört tonluk bir şahmerdanın etkisine eşittir.

Kılıç balığının 20–30 cm kalınlığında ahşap bir sandal bordasını deldiği görülmüştür. Halbuki hayvanın “kılıç”ı sadece birkaç cm kalınlığındadır. Şüphesiz bu durumda ilk kurban balığın kendisidir. Çünkü kılıcını tahtaya saplayan hayvan bir daha kendini buradan kurtaramaz ve balıkçıya “av” olur: “Öfkeyle kalkan zararla oturur.”