Kestane ağacı, ikiçenekli bitkilerin kayıngiller familyasındandır. Meşe, gürgen ve fındık ağacı da bu ağaç familyasındandır. Tropikal bölgelerde yaşayan yerli halk, “ekmek ağacı” denen bir ağacın meyvesini yerler; bu meyveler ekmek gibi besleyicidir. Bizim memleketimizde de ekmek ağacının olduğunu söylesek inanır mıydınız? Çok iyi tanıdığınız kestane ağacının diğer adı da “yabani ekmek ağacı”dır.
Kestane güzel bir ağaçtır: dallı budaklı, aynı zamanda da dost. Dalları yere doğru yayılır. Gölgesiyle, çeşitli renkli çiçeklerle dolu olan çevresini serin ve nemli tutar. Eğer mantar toplamak istiyorsanız kestane ağacının olduğu yerlere gidin. Kısa sürede sepetinizi çeşit çeşit mantarlarla kolayca doldurabilirsiniz. Ama mantarlara dikkat edin; içlerinde zehirlileri vardır.
Acaba kestane ağacı ne işe yarar? Bu soruya cevap vermeye çalışalım: Onu ormanlarda başka ağaçlarla birlikte görürüz; bu yabani cinsidir, kereste yapmak için kullanılır. Kesilen ağacın kökünün hemen yanında yeni fidanlar yetişir; bunlar da çiftçilerin kullandıkları bazı aletleri yapmaya yararlar. Meyveleri yenilebilen kestane ağaçları da vardır. Bunlar daha seyrek ve daha bakımlıdırlar. Kestane ağacının yaprakları, hayvanların yataklık samanları yerine de kullanılır.
Kestane ağaçlarının yaprakları oval ve büyük, sivri uçlu ve kenarları pürüzlüdür. Kabukları da diğer ağaçların kabuklarından farklıdır. Bu resimlere bakarak kestane ağacının diğer ağaçlardan farkını görebilirsiniz. Böylece bir ormanda kestane ağacını diğer ağaçlardan kolayca ayırabilirsiniz.
Türkiye’de çok bulunan kestane ağacının yalnız Akdeniz iklimli yerlerde yetişenleri meyve verir. Diğer bölgelerdeki kestane ağaçları ise keresteleri için yetiştirilir. Meyve veren kestane ağaçlarının tanelerinin boyları 4–5 metre kadar olur. Kerestesi için yetiştirilenler ise 30–40 metreyi bulurlar.
Yurdumuzdaki kestane ağaçlarının sayısı iki milyona yakındır. Bunlardan yılda ortalama olarak 48.000 ton kestane elde edilir. Bunların bir kısmı dışarıya satılır. Yurdumuzda özellikle Bursa kestaneleri meşhurdur.
Kestane yaşken acımsıdır. İç kabukları sararıp çatladıktan sonra toplanır. Yemişlerin dikenli kabukları sopalarla dövülerek ayrılır ve ayıklanır. Taze kestane acımsı olduğundan hemen yenemez. Tatlılaşması için bir süre toprağa gömülü olarak bırakılır.
Kestane ağacı haziranda yeşerir; eylülden kasıma kadar da meyve verir. İki çeşit çiçeği vardır. Lifli olanı sarı bir toz meydana getirir (bu erkek çiçektir). Bir de dişi çiçeği vardır ki bu da çıkan sarı tozları toplar, meyve haline getirir. Aynı ağaçta bulunan iki cins çiçeğin birbirini döllemesi rüzgâr yoluyla olur.
Lifli çiçekler bunlardır. Yeşil kabuklardan sarı tozla kaplı lifler çıkar. Bu toz rüzgârla uçup gittikten sonra bu çiçekler solar ve düşerler. Bunlar da dişi çiçeklerdir. Üçer üçer gruplar halinde bulunurlar. Sarı tozla kaplandıkları zaman şişerler ve üç tane lezzetli kestane olurlar. Yeşil dilcikler de kestaneleri koruyan dikenli kabuk haline gelirler.
Bir ağaç elde etmek için bir kestaneyi yere gömmek kâfidir. Bundan yeni bir fidan yeşerir. İki metre kadar uzadıktan sonra meyvelerinin küçük ve lezzetsiz olmaması için başka bir ağaçtan aşılanır.
İtalya’da Etna Dağı’nın eteklerinde “100 silahşorun kestane ağacı” diye anılan meşhur bir kestane ağacı vardır. Rivayete göre: Bir gün 100 silahşor, şiddetli fırtınadan korunmak için bu ağacın altına sığınmış. Bu ağacın bin yaşında olduğu tahmin ediliyor. Gövdesinin çapı 20 metredir.
Bazı kestane ağaçları 30 metreye kadar yükselebilmektedirler. Bir yılda bir ağaçtan ortalama olarak 150 kilo kestane elde edilebilir. Bir kestanenin ortalama ağırlığı 15 gramdır. İsterseniz bir kestane ağacının kaç kestane verebileceğini hesaplayarak eğlenebilirsiniz.
Kestanenin çeşitli pişirilme usulleri vardır. Kebaplama, suda pişirme, şekerlemesi gibi. Kestane ağacının kerestesi çok kıymetli olmamakla beraber dayanıklıdır.
