Yeryüzünde bitkiler arasında en acayip biçimli olanları şüphesiz Kaktüsler’dir1. Birçoğu denizlerde yaşayan derisi-dikenlileri yahut deniz yıldızlarını andırır2. Bazıları da üzerlerinde dikenler bulunan tenis raketlerine, büyük süslü vazolara, hatta kollu şamdanlara benzerler3. Kaktüsler genellikle içine kapanık bitkilerdir: Havanın sıcaklığından pek etkilenmedikleri gibi özel bir bakıma da ihtiyaç göstermezler4. Arada sırada yağan yağmurlar onların bütün bir yıllık susuzluklarını giderir5. Hatta bütün bir mevsimin yağmursuz geçmesi bile bu bitkileri pek fazla etkilemez6. Çünkü kaktüsler, kuraklık çok uzun sürse bile her türlü su ihtiyaçlarını karşılayabilecek yedek su sarnıçlarına sahiptirler7. Gerçekten de, bunlar etli gövdelerinin ağırlıklarının yüzde 90-95 kadarı sudur8. Kaktüsler suyu gram gram kullanmakakıllılığına sahiptirler9.
🌵 KURAKÇIL BİTKİLER
Kurak bölgelere özgü bitkilere Kurakçıl Bitkiler (Xerophyta kurakçıl bitkiler; Yunanca, xeros = kurak, phyton = bitki) adı verilir10. (Kaktüsler bu bitkilerin bir grubunu meydana getirirler) 11. Adından da anlaşılacağı gibi kurakçıl bitkiler, genellikle yağışı az, toprakları kumlu olan yereylerde yani kurak iklimin hüküm sürdüğü bölgelerde yetişirler12. Yereyin kumlu oluşu yüzünden yağan az miktarda yağmur bile derhal toprağın alt tabakalarına doğru süzülür gider13. Yağmur sularının böylece toprağın üst katmanlarından derinlere doğru kaçışı karşısında kurakçıl bitkiler kendilerini susuzluktan kurtaracak özel çarelere başvurmuşlardır141414. Bu tip bitkilerden bazılarında toprağın çok derinlerine kadar inen araştırıcı kökler bulunur15. Bu çeşit kökler gerekli suyu ne pahasına olursa olsun arayıp bulmakla görevlidirler16. Kurakçıl bitkilerin bazılarında ise bu çeşit kök dağılımı yerine, mevcut suyu titizlikle ve gram gram kullanma âdeti vardır17. Bu bitkilerin birçoğunda yapraklar da su sarnıcı görevini yapar18. Tropikal bölgelere özgü bitkilerden Sabır Bitkisi ile Agav bunlara örnek olarak gösterebiliriz19. Nemli bölge bitkilerinden Dam Koruğu (Sedum) ile Herdemtaze(Sempervivum) da sarnıç yapraklı bitkilerdir20. Ama suyu toplamak görevi genellikle gövdenin (sapın) işidir21. Meksika’da, Kaliforniya’da ve Afrika’da yetişen Kaktüsler’in hepsi böyledir
🌵 KAKTÜSLERİN ÖZEL ADAPTASYONLARI
Kurakçıl Bitkiler’in en tipik örneklerini Kaktüsler meydana getirir23. Bunlar kendileri için yeterli derecede suyu aldıktan sonra bunu etli gövdelerinde (saplarında) ustalıkla depo eder ve kuraklığa uzun süre dayanırlar24. Botanik bilginlerinin bu konuda yaptıkları inceleme ve hesaplara göre bu bitkilerin en tanınmışlarından biri olan sütun atlas, depo ettiği suyun yüzde 35’ini ancak yılda harcar25. Bu bitkiler, besin bakımından çok fakir olan yereylere yani kurak topraklara özgü bitkilerdir26. Kaktüslerin etli gövde (sap) dokularının büyük bir bölümü su toplar gözelerden meydana gelmiştir27. Bu gözeler suyu içlerine çektikleri zaman şişerler28. Etli gövdeye (sapa) sahip olan Kaktüsler’de sap yeşil renktedir29. Bitkinin klorofil özümlemesi yapan organları da bu etli saplardır30. Yani sap, yaprağın görevini üzerine almıştır31. Kaktüsler’de yapraklar küçük dikenlere dönüşmüştür, hatta bazen hiç yoktur32. Yaprakların dikensi oluşu veya hiç olmayışı bitkinin terlemesine yani su kaybına engel olur33. Üstelik diken biçimi yaprakların bitkiyi hayvanlara karşı koruma gibi bir görevi de vardır34. Gerçekten de kurak bölge hayvanları susuzluklarını gidermek için Kaktüsler’in su dolu saplarına karşı büyük bir iştah duyarlar35. Görülüyor ki etli gövdeye sahip bitkilerin hemen hemen bütün hayat mücadelesi emdikleri suyu kaybetmeme ilkesi üzerine kurulmuştur36. Bu sisteme yardımcı olmak üzere tabiat, sapları örten üstderi (epiderm) tabakasını pek kalın olarak yaratmıştır37. Üstelik üstderi üzerinde pek az gözenek vardır yani terleme ihtimali gittikçe azalmıştır38. Kaktüsler’in sapları üzerinde ayrı olarak ince tüyler görülür39. Ama bunlar ölü tüylerdir40. Ölü tüyler sapı sıcak havadan ayırır ve serinletici bir yalıtkan görevi yapar41. Halbuki sulak bölgelerde yetişen bitkilerde bu gibi tüyler bitkinin terleme yüzeyini genişletmiş olur42. Çünkü bu bitkilerin suya o kadar ihtiyaçları yoktur
