HAYVAN–BİTKİ İŞBİRLİĞİ

Hayvanlarla bitkiler arasındaki işbirliğinin üstün bir örneğini çiçeklerin “döllenme”si konusunda görmüştük

Böcekler birçok bitkinin döllenmesinde önemli bir rol oynarlar. Bir çiçekten aldıkları çiçek tozlarını aynı cinsten başka bir çiçeğe iletirler. Gördükleri bu işe karşılık çiçeğin balözünü emerek beslenirler. Ama bu, geçici bir işbirliğidir.

Çiçek mevsimi sona erer ermez bitkilerle böcekler arasındaki bu dostluk da sona erer.

Bitkilerle hayvanlar arasında çok daha uzun süreli olan ve karşılıklı yararlanma esasına dayanan bir işbirliği daha vardır.

Biyolojiyle uğraşanlar bu olaya “Ortak yaşarlık” (Symbiose) adını verirler. (Yunanca: syn = birlikte, bios = yaşama)

🐜 KARINCALARLA BİTKİLER

Karıncalar aşağıdaki resimde gördüğünüz bitkiyi dibinden ısırıp delerler. Bitki bu ısırmalar sonucu iyice büyüyüp gelişir, azmanlaşır. Dip tarafından iyice büyüyen bitkinin içi bir karınca yuvası durumunu alır.

Eğer bitkiye dışarıdan yabancı bir hayvan yaklaşacak olursa karıncalar sanki kendi içlerinden birini savunurmuş gibi bu hayvanla savaşırlar. Böylece hem kendilerini, hem de ortak yaşadıkları bitkiyi korumuş olurlar.

🍄 MANTARCI KARINCALAR

Güney Amerika’da yaşayan “mantarcı karıncalar” bir mantarın yapı öğesi olan “miselyum”larını kemirip dururlar. Çıkardıkları parçaları kendi salyalarıyla karıştırıp larva durumundaki yavrularına yedirirler.

🍂 MAZI BÖCEĞİ VE YAPRAK

Ilıman bölgelerde meşe, at kestanesi ve betula ağacı yaprakları üzerinde “mazi” adı verilen birtakım tümseklikler görülür. Bunlar, ortak yaşarlığın en ilgi çekici örneklerinden biridir.

Mazı böceği denilen zarkanatlı bir böcek yumurtalarını yaprağın üzerine bırakır. Yumurta gelişir ve larva durumunu alır. Larva, bitki hücrelerini uyarmak amacıyla bazı maddeler salgılar. Bu salgı maddeleri zamanla larvanın etrafını örten bir doku meydana getirir ve onu ipek böceğinin kozası gibi hapseder.

Evciğin içine kapanan larva böylece fırtınalara, böcek yiyen kuşlara karşı korunmuş olur. Bu arada evciğin üzerindeki gözenekler yardımıyla yaprağın kendisinden de beslenmeye başlar. Mazı adını verdiğimiz evcik böyle gelişip büyür. İçindeki larva ergin bir duruma gelince mazıyı delip çıkar. Larvanın salgıladığı maddeden yoksun kalan mazı ise artık beslenemeyip kurur ve düşer. Yaprak ise ortaklık arkadaşından kurtulduktan sonra yeniden gelişir, eski sağlığına kavuşur.

Deri endüstrisinde ham derilerin debaglanmasında (sepilenmesi) kullanılan mazı, işte böyle bir ortak yaşarlık ürünüdür.

🐠 SU HAYVANLARIYLA SU BİTKİLERİ

Ortak yaşarlığın örneklerine su hayvanlarıyla su bitkileri arasında da rastlanır.

“Yeşil” ismini ortak yaşadığı alglerden alan Yeşil Hidra (Hydra viridis veya Chlorohydra viridissima) karbondioksit gazı çıkarır. Algler ışığın etkisiyle karbondioksiti ayrıştırır yani klorofil özümsemesi yapar. Böylece serbest kalan oksijen hayvanın solumasında işe yarar.

💡 IŞIK SAÇAN BAKTERİLER

Tropikal denizlerin diplerinde yaşayan boynuz-dišligil’in burnunda ışık saçan bakteriler yerleşmiştir.

🦠 SİNDİRİM BAKTERİLERİ

Bakteriler, tek hücreli bitkilerdir. Sayısız bulaşıcı hastalıkları doğuran mikro-canlılardır. Yabancı organizmalarda yaşamayı severler. İçlerinde yararlı olanları da vardır.

Ot yiyerek geçinen hayvanların sindirim organlarında bakterilerin kurdukları sömürgeler vardır. Bu bakteriler, hayvanın yediği otların ana maddesi olan selülozu kimyasal olaylarla sindirilebilir hale getirirler.

İnsanın bağırsaklarında da ayrı bir “Bakteriler Âlemi” vardır. Bu bakteriler besin maddelerini mayalandırarak sindirimi sağlar ve kendileri de bu maddelerden beslenirler. Böylece insan ve bakteri ortak yaşarlığı meydana gelir.

🐟 BAKTERİLİ IŞIK ORGANLARI

Deniz diplerinde yaşayan bazı balıkların ışıklı organları vardır. Akciğerli balıklar (Dipnoi) takımının boynuz-dišligiller (Ceratodidae) familyasından olan akciğerli barramunda (Neoceratodus forsteri) türünde görülen bu organ, bir bakteri sömürgesinden başka bir şey değildir.