Vücudumuzdaki organların en karışık ve en nazik olanlardan biri gözdür. Gözümüzün çalışması, fotoğraf makinasının çalışmasına çok benzer. Her ikisinde de ışığı bir noktada toplamaya yarayan birer mercek, her ikisinde de ışığa karşı hassas bir tabaka vardır. Bu tabaka, fotoğraf makinasında film, gözde de ağ tabakadır. Fotoğraf makinasıyla gözümüz arasındaki en büyük fark merceklerinin ayarlanmasında görülür. Fotoğraf makinasının merceği ileri geri giderek ayarlanır. Gözümüzün merceği ise baktığımız şeyin netliğini ayarlarken ileri geri gitmez, fakat incelir, kalınlaşır.
Göz yuvarlağı, kafatasındaki iki yuvarlak oyuk içinde bulunur. Bir küçük topa benzeyen göz yuvarlağının içi jelatin gibi çok saydam bir sıvıyla doludur. Son derece ince bir kese içinde bulunan bu sıvının etrafında göz yuvarlağını meydana getiren tabakalar sıralanır. Göz yuvarlağı aşağı yukarı 2.5 cm çapındadır.
👁️ GÖZÜN BÖLÜMLERİ
Bütünüyle küçük bir küreden ibaret olan göz yuvarlağı üç ana bölümden meydana gelir:
- Sert tabaka
- Damar tabaka
- Ağ tabaka
🧱 SERT TABAKA
Gözü en dıştan kuşatan tabakadır. Kalınlığı bir milimetreyi ancak bulur. Son derece dayanıklı olan bu tabakanın ön tarafı bir saat camı gibi kabarıktır. Sert tabakanın bu kesimine “saydam tabaka” (cornea) denir. Sert tabaka, bu kesimde beyazlığını kaybeder, saydam bir durum alır. Böylece gelen ışınların gözümüzün içine girmesi sağlanır.
🩸 DAMAR TABAKA
Sert tabakanın hemen altında bulunan bu tabaka kan damarlarıyla doludur. Bu tabakanın içinde ve dış kesimlerinde bulunan boya tanecikleri göz yuvarlağının içini siyaha boyar. Böylece tıpkı fotoğraf makinasının siyah duvarları gibi gözün içinin karanlık olması sağlanır.
Damar tabakanın bir de renkli kısmı vardır. Tanıdığımız kimseler için “mavi gözlü”, “ela gözlü” vs. deriz. İşte insanlara gözünün rengini veren kısım, damar tabakanın gözün ön tarafına rastlayan bölümüdür. Bu renkli kısma “iris” denir. İrisin ortasında “göz bebeği” vardır.
Göz bebeği, irisin ortasında bulunan bir deliktir. Göz bebeği bize daima siyah gibi görünür. Gerçekte bu siyahlık, göz içinin karanlığından ileri gelir.
Damar tabaka ve iris, katılgan dokudan yapılmıştır. İrisin ön ve arka yüzü epitelyum hücreleri, boya maddeleriyle doludur. Bu boya maddelerinin çeşidi gözün rengini verir. İris, içten dışa doğru ışın gibi yayılan kaslardan yapılmıştır. Bu kaslar açılıp kapanarak göz bebeğinin küçülüp büyümesini sağlar. Göz bebeği karanlıkta genişler, ışıkta daralır. Böylece göze giren ışığın azlık ve çokluğunu ayarlar.
🧠 AĞ TABAKA (RETİNA)
Gözümüzün en içte bulunan en önemli bölümüdür. Fotoğraf makinasına takılan filmin hassas tarafına benzer. Ağ tabakayı meydana getiren son derece hassas sinir telleri aynı zamanda görme sinirinin birer parçasıdır. Bunlar ağ tabakayı doğrudan doğruya beyne bağlar.
Ağ tabakada milyonlarca görme hücresi vardır. Görme hücreleri iki çeşittir: “çubuklar” ve “koniler”. Çubuk hücreler renge karşı hassas değildir, yalnız açıklık ve koyuluğu duyar. Koni biçimindeki hücreler ise renkleri seçmemizi sağlar.
⚫ KÖR NOKTA
Gözümüzün en önemli iki bölümü olan “sarı benek” ve “kör nokta” da ağ tabaka üzerindedir. Kör nokta, görme sinirinin göz yuvarlağına girdiği noktadır. Sinirler buradan beyne gider. “Sarı benek” ise kör noktanın yakınındadır. Bu noktada da sadece koniler bulunur. Gözün en iyi gördüğü yer de burasıdır.
🔍 GÖZ YUVARLAĞININ ÖBÜR BÖLÜMLERİ
Gözümüzün, yukarıda anlattığımız göz yuvarlağından başka bölümleri de vardır. Bunlar göz yuvarlağında bulunan “mercek” ve “odacıklar”dır.
🔬 MERCEK
İris ile göz bebeğinin arkasındadır. Gözün en önemli parçası olan merceğin iki yanı dışbükeydir. Kat kat tabakalardan yapılı olan bu mercek, göze giren ışınların ağ tabaka üzerinde toplanmasını sağlar. Elastiki olduğu için kalınlaşıp incelerek, uzak ve yakından gelen ışınlara göre ayarlanır.
🧪 KÖR NOKTA NASIL BULUNUR
Burada anlatacağımız küçük denemeyi yaparsanız, siz de kör noktanızın varlığını anlayabilirsiniz. Şekildeki üçgeni sağ gözünüzden 35 cm kadar uzakta tutunuz. Sol gözünüzü kapayınız. Bu durumda, sağdaki kırmızı artı işaretini de görürsünüz. Şimdi bu sayfayı yavaş yavaş gözünüze yaklaştırınız. Öyle bir an gelecektir ki artı işaretini göremeyeceksiniz. Bu, o işaretin gözünüzün kör noktasına rastladığını gösterir.
🧫 ODACIKLAR
Gözümüzde, biri saydam tabaka ile iris, öbürü de iris ile mercek arasında olmak üzere iki boşluk vardır. Bunlardan birincisi “ön oda”, ikincisi “ard oda” diye anılır. Her ikisi de göz sıvısıyla doludur. Mercek ile ağ tabaka arasında bir oda daha vardır. Camsı sıvı ile dolu olan bu odanın büyüklüğü göz yuvarlağının beşte dördü kadardır.
🧍♂️ GÖZÜN ÖBÜR BÖLÜMLERİ
Gözümüzün, göz yuvarlağının dışında da bölümleri vardır. Gözün bölümlerinden olan göz kapakları, hem tozun, toprağın, hem de fazla ışığın göze girmesini önler. Kirpikler de tozu ve ışığı önlemeye yarar. Göz kapakları her altı saniyede bir kendiliğinden kapanıp açılır.
Kaşlar da gözün korunmasına yarar. Bunlar daha çok ter ve başka suların göze inmesine engel olur.
Gözümüzün üst kesiminde gözyaşı bezleri vardır. Bu bezlerin çıkardığı “gözyaşı” dediğimiz sıvı, saydam tabakanın daima ıslak olmasını sağlar. Bu sıvı göz kapağı yoluyla gözün üst kesimine yayılır. Gözümüze bir şey kaçınca gözyaşı bezleri fazla su çıkarır. Böylece artan sıvı, gözdeki yabancı maddeyi gözün “çeşme” dediğimiz uç tarafına getirir. Gözyaşı sıvısı gözyaşı yuvarlağından geçerek bir kanalla burna açılır. Burnun akması bundandır.
👀 NASIL GÖRÜRÜZ
Bahçede bir ağaca baktığınızı düşünün. Ağaçtan yansıyan güneş ışınları, gözünüzün önündeki saydam tabakadan geçerek merceğe, oradan da ağ tabakaya düşer. Bu hayal, ağ tabakadaki çubuklar ve koniler yoluyla baş aşağı olarak alınır. Yani baktığımız her şeyin küçücük bir resmi ağ tabakaya çıkar. Ağ tabakayı meydana getiren sinir hücreleri buraya düşen hayali beyne iletirler. Beyin bunu tekrar normal duruma getirir.
Güneşli bir havada ağaca bakarsanız, iris büzülür; hava karanlıksa açılır. Baktığınız ağaç yakınsa mercek, uyum yapabilmek için kalınlaşır; uzaksa yassı bir durum alır.
