ELAZIĞ

YÜZEY ŞEKİLLERİ

% 84’ü dağlarla kaplı ilde başlıca dağlar, Akdağ (2.620 m), Bulutlu (2.004 m), Hasar (1.864 m), Hazar (2.347 m), Karga (1.925 m), Karaömer (2.477 m), Mastar (2.171 m) ve Meryemli (1.490 m) Dağları’dır. Doğu Toroslar’ın batı uzantıları olan dağlar ili doğu, batı ve güney yönlerinden çevirir. Kuzeybatıdan ise Munzur Dağları’nın güneye doğru olan uzantıları il sınırlarına girer.

Alüvyonlu topraklardan meydana gelen küçük ovalar eski çöküntü alanlarının zamanla dolması sonucunda meydana gelmiştir. Elazığ Ovası 36 km$^2$’lik bir alanı kaplar. Denizden yüksekliği 1.000 m’nin üzerindedir. Kesrik Suyu ile Sürsürü Çayı, birleşerek yaz aylarında Elazığ Ovası’nı sularlar. Elazığ Ovası’na Harput Ovası da denir. Uluova 325 km$^2$’lik bir alanı kaplar. Haringet Suyu ile sulanan ovanın toprakları çok verimlidir. Palu Ovası Murat Suyu’nun Keban Barajı’na döküldüğü yerdedir. Behramaz Ovası, Behramaz Deresi’nin iki yakasında yer alır. Cip Çayı’nın iki yanında yer alan Kuzuova 110 km$^2$ dolayında bir alanı kaplar.

İldeki başlıca vadiler Murat, Fırat ve Karasu Vadileri’dir.

AKARSULAR VE GÖLLER

Fırat Nehri’nin en önemli kollarından olan Murat Suyu, ilin içinden geçer. İlin diğer önemli akarsuları Bingöl’ün Şeytan Dağları’ndan doğan Peri Çayı, Hazar Gölü’nden doğan Haringet Çayı, Maden Dağları’ndan doğan Behramaz Deresi’dir. Batı sınırını çizen Fırat ise ilin en önemli akarsularındandır.

İldeki başlıca göller Hazar Gölü, Keban ve Cip Baraj Gölleri’dir. Hazar Gölü (Gölcük) 70 km$^2$’lik bir alanı kaplar. Derinliği 200-250 m, denizden yüksekliği 1.223 m’dir.

Keban Baraj Gölü 687 km$^2$’lik bir alanı kaplar. Murat Vadisi boyunca uzunluğu 125 km, en derin yeri 160 m’dir. Keban Barajı ülkemizin şu anda en büyük barajıdır. Temelden 210 m, vadi tabanından 167 m yüksekliği vardır. Denizden yüksekliği ise 845 m’dir. Dört ünitesiyle yılda 5 milyar kilovatsaat elektrik üretmektedir. Sekiz ünitesinin hizmete girmesiyle yılda 7,5 milyar kilovatsaat elektrik üretecektir.

Cip Baraj Gölü’nün temelden yüksekliği 24 m’dir. 5.863.000 m$^3$ su toplama kapasitesi ile 800 hektarlık bir alanı sulamaktadır.

İKLİM

Elazığ kara ikliminin egemenliğindedir. Bu iklim türünde kışlar soğuk ve sert, yazlar sıcak ve kuraktır. Yıllık ısı ortalaması 13 °C’dir. En az yağışı Temmuz ve Ağustos aylarında alır. Kış ayları yağışlıdır. En çok yağışı Mart ve Nisan aylarında alır.

BİTKİ ÖRTÜSÜ

Bitki örtüsü açısından incelendiği zaman dış etkiler sonucunda doğal bitki örtüsünün hemen hemen yok edildiği görülür. Yüksek yerlerde meşeliklere rastlanır. Daha yükseklerde dişbudak, karaağaç gibi türler vardır.

EKONOMİ

TARIM VE HAYVANCILIK

Buğday ve arpa üretimi birinci sırayı alır. Bunlardan sonra ilin başlıca ürünleri fasulye, nohut, mercimek, fiğ, burçak, şeker pancarı, pamuk ve soğan’dır. Meyvelerden elma, armut, kayısı, ceviz, üzüm, dut, badem üretimi yaygındır. Ayrıca ilin ihtiyacını karşılayamamasına rağmen domates, biber, patlıcan, fasulye, hıyar, lahana, taze soğan yetiştirilir.

Elazığ’da ana ürünlerin üretim miktarları (1978-80 ortalaması, ton olarak): Buğday (86.000), arpa (15.565), fasulye (1.712), nohut (1.137), mercimek (900), fiğ (1.163), şeker pancarı (117.016), burçak (1.123), soğan (13.563), sarımsak (7.529), pamuk (1.094).

Elazığ’da daha çok kıl keçisi, koyun ve sığır beslenmektedir. Çok az miktarda manda besiciliği ve arıcılık yapılır. Kümes hayvancılığı da gerekli gelişimi gösterememiştir.

İlde 1980 yılında 324.000’in üzerinde kıl keçisi saptanmıştır. Daha çok Beritan aşiretlerinin yaz aylarında yaylağa çıkmalarıyla koyun sayısı artmaktadır.

SANAYİ VE MADENCİLİK

Elazığ’da tarıma dayalı sanayi kuruluşları gelişmiştir. 1960 yılında kurulan Elazığ Şeker Fabrikası ve 1965 yılında üretime başlayan Elazığ Yem Sanayii en önemli kuruluşlardır.

İlde madencilik sanayii de gelişmiştir. Guleman’da bulunan krom madenlerinin işletilmesinde kullanılan Elazığ Ferrokrom Tesisleri, madencilik sanayiinin en önemli kuruluşudur. Etibank’ın kuruluşu olan bu tesisler, 1950 yılında üretime başlamıştır. 1968 yılında kurulan Elazığ Çimento Fabrikası ile, 1975’te kurulan Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün Maden Tesisleri de önemli sanayi kuruluşlarıdır.

TARİH

Elazığ’ın içinde bulunduğu bölge, M.Ö. 2000 yıllarında Hitit İmparatorluğu’nun sınırları içindeydi. Daha sonraları bölgeye egemen olan Hurriler’in etkisiyle M.Ö. 1200-700 yılları arasında Urartu Krallığı kuruldu. Urartulardöneminde bölge, Asur Krallığı’nın saldırılarına sahne oldu. M.Ö. 6. yüzyılda Persler, M.Ö. 331’de Makedonya Kralı İskender, bölgeye egemen oldu. İskender’in ölümünden sonra Selevkos Krallığı buraları yönetti. M.Ö. 1. yüzyılda Roma’nın eline geçti. 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu’nunyönetimine girdi.

Bölge, 7. yüzyılda İslâm Orduları tarafından fethedildi. Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler ve Mervaniler döneminde zaman zaman el değiştirdi.

1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Artukoğulları, Çubukoğulları ve Saltukoğulları beylikleri kuruldu. 11. yüzyılınsonlarında Çubukoğulları Elazığ’ı ele geçirdi. 12. yüzyılda Artukoğulları, bu beyliğin yıkılmasıyla Elazığ’ın yönetimine girdi. Artukoğulları’nın en parlak dönemi Fahrettin Karaarslan zamanında yaşandı. Bu dönemde Harput, ilim ve kültür merkezi hâline geldi. Artukoğulları’ndan sonra bölge sırasıyla Anadolu Selçukluları’nın, İlhanlılar’ın, Dulkadiroğulları’nın, Akkoyunlular’ın, Timur’un ve Karakoyunlular’ın egemenliğine girdi. 1507’de Safeviler’inyönetimine giren Harput, 1515’te Yavuz Sultan Selim tarafından ele geçirilerek Osmanlı topraklarına katıldı.

Osmanlı döneminde, önce Diyarbakır Eyaleti’nin sancaklarından birinin merkezi olan Harput, Tanzimat’tan (1839)sonra Malatya, Dersim ve Merkez sancaklarının bağlanmasıyla eyalet durumuna yükseltildi.

FOLKLOR

Elazığ ili, yanık havalı halk müziği, kıvrak ve hareketli halk oyunlarıyla yurdumuzun en zengin folkloruna sahip bir bölgedir. İl merkezinin yanı başındaki bahçelerde düzenlenen müzik şenlikleri, yalnız kulaklardan ruha dolan bir ses armonisi özelliğiyle kalmaz, aynı zamanda Elazığlı genç kız ve erkeklerin renk renk zarif giyimleriyle meydana getirdikleri canlı ve hareketli tablolara sahne olur. Genç kız ve erkeklerin, ellerinde taşıdıkları mumlara ayak uydurarak oynadıkları Çayda Çıra oyununun ünü, Mumlu Dansı adıyla Amerika’ya kadar ulaşmıştır. Harput havaları, klasik Türk müziğiyle Orta Anadolu havaları arasında bir bağlantı şeklinde gelişmiştir. Bu arada folklor ekiplerinin yaptığı gösteriler ilgiyle karşılanır. “Bizim Dağlar Meşelidir Meşeli”, “Karanfil Olacaksın-Sararıp Solacaksın”, “Al Elmayı Daldan Al” ve “Kapıyı Araladım” türküleri ünlüdür.

YÖREDEN BİR TÜRKÜ

Demedi yâr demedi, Elinde gül demedi. Ya ben nasıl güleyim, Yâr bana gül demedi.

O yana dönder beni, Bu yana dönder beni. Sol yanımda yârem var, Tabibe gönder beni.

Gülene naz yâr gülen az, Bülbüle naz güle naz. Bugün seyrana çıktım, Ağlayan çok gülen az.

O yana dönder beni, Bu yana dönder beni. Sol yanımda yârem var, Tabibe gönder beni.