Bir bahçıvanı bahçede çiçek tarhları yapmak için yumurta biçiminde çizgiler çizerken gördünüz mü? Sağdaki resimde, böyle bir biçimin, daha doğrusu bir elipsin nasıl çizildiği kolayca anlaşılıyor. Bunu bir kâğıt üzerinde de deneyebiliriz. Düz bir tahtanın üzerine koyduğumuz bir yaprak kâğıda belirli aralıkla iki raptiye batıralım. Raptiyelerin etrafından dolayacağımız iplik halkasını kurşun kalemle gerip kâğıt üzerinde gezdirecek olursak kalemin ucu bir elips çizer. Bahçıvanın çaktığı iki kazık veya bizim kâğıt üzerine sapladığımız raptiyeler birbirinden ne kadar uzak bulunursa çizilen elips de o kadar ince uzun olur. Kazıklar birbirine yaklaştıkça elips de şişmanlamaya başlar ve yavaş yavaş bir daire biçimini alır. Hatta iki kazık birbiriyle çakışacak olursa çizilen biçim bir daire olur. Geometride kazıkların çakıldığı bu noktalara Odak Noktası adı verilir. Bu iki odaktan geçen doğruya Büyük Eksen, iki odağın tam ortasından yani merkezden büyük eksene dik olarak geçen doğruya da Küçük Eksen adı verilir. Dünyamızın Güneş etrafında dönerken çizdiği yörünge de bir elipsten başka bir şey değildir. Bu elipsin odak noktaları birbirine pek yakındır yani yörünge, daireyi andıran bir elipstir. (Odak noktaları birbirine pek yakındır diyoruz, ama bu uzaklık yine de 5 milyon km’yi bulur). Venüs gezegeninin Güneş etrafında çizdiği yörünge böyle hemen hemen dairesel olan bir elipstir. Plüton gezegeninin çizdiği yörünge böyle ince uzun bir elipstir (Odak noktaları birbirinden çok uzaktır: Merkez açıklığı büyük olan elips).
🌏 DÜNYAMIZ UZAYDA SANİYEDE 30 KM. HIZLA HAREKET EDER
Güneş, Dünya’nın üzerinde hareket ettiği elips biçimi yörüngenin odak noktalarından birinde bulunur. Bu yüzden Dünya’nın Güneş’ten uzaklığı bu hareket boyunca sürekli olarak değişir. Aralık ayının sonuna doğru Dünyamız, Güneş’e en yakın noktaya, Günberi noktasına gelir. Haziran ayının sonlarına doğru ise Güneş’ten en uzak olduğu noktaya yani Günöte noktasına varır. Yandaki şemada, bu iki noktanın Güneş’ten uzaklıkları gösterilmektedir. Haziran sonu ile Aralık sonu arasında Dünyamız Güneş’ten 5 milyon km kadar uzaklaşır. Kuzey Yarımküresi’nde yaşadığımız için bir bakıma talihliyiz. Bizim yaz aylarımız, Güney Yarımküresi’ne oranla daha az kurak, kış aylarımız daha yumuşaktır. Ama hemen sevinmeyelim. Tabiat hiç kimseye haksızlık etmez. Bu durum yavaş yavaş değişecektir. 13 bin yıl sonra Kuzey Yarımküresi’nin aynı duruma geleceğini tahmin edebiliriz. Dünyamız her yıl 950 milyon km. uzunluğunda bir eğri çizer (Yörüngesel Dönme Hareketi). Bu yolculuk 365 gün sürer. Saatte hızı 107.000 km. yani saniyede ortalama 29.760 metredir. Hepimizin bildiği Kepler Kanunları‘na göre bu ortalama hız Dünyamız Güneş’ten uzaklaştıkça azalır (28.940 m/san.), Güneş’e yaklaştıkça artar (30.000 m/san.). İşte uzay içinde Dünya ile birlikte yol aldığımız hız budur. Ama biz bu korkunç hızı fark etmeyiz. Şimdi Dünyamızın bu baş döndürücü hızla dönerken birdenbire durduğunu düşünelim. O zaman korkunç bir darbeye uğramış gibi Dünyamızın bütün molekülleri dağılacak ve akkor durumunda müthiş bir bulut uzayı kaplayacaktır.
🌏 GÜN-TÜN EŞİTLİĞİ NOKTALARININ ÖNCELENMESİ
Gün-tün eşitliği noktalarının öncelenme hareketi, Dünyamızın ekseninin yavaş yavaş bir yer değiştirme hareketidir. Dünyamız her gün kendi ekseni etrafında bir dönüş yapar. Bu hareket sırasında ekseninin daima aynı doğrultuda kaldığını düşünürüz. Halbuki eksen hep aynı doğrultuyu muhafaza etmez: Dünyamızın ekseni ve onun Gökküresi içinde bir uzantısı olan Uzay Ekseni (Gök Ekseni) Dünyamızın merkezini bir sabit dayanak noktası kabul ederek yavaş yavaş döner (tam bir dönüşü 25.750 yıl sürer). Bu eksenin ucu Dünya’nın merkezi olan simetrik bir koni çizer. Böyle bir dönme hareketinin varlığı ilk defa M.Ö. 150 yıllarında eski çağın büyük astronomu Hipparchos tarafından tespit edilmiştir. Hatta Hipparchos bu dönüşün süresini bile az çok kesinlikle ölçmeyi başarmıştır. Uzay ekseninin, Dünya ekseninin bir uzantısı olduğunu biliyoruz. Buna göre Gökküresinin kutupları da, Dünyamızın kutupları gibi hareket edecek ve yıldızlara göre yer değiştirecektir. Bu yüzden Kutup Yıldızı adı verilen ve göğün kutbunu gösteren yıldız da daima aynı yıldız olmayacaktır. İçinde bulunduğumuz yüzyılda gerçek kutup noktasına pek yakın olan ve Küçük Ayı’nın kuyruğunda bulunan Kutup Yıldızı zamanla yerini değiştirmektedir. Gerçekten de bu yıldız 50 yıl sonra kutup noktasından iyice uzaklaşacak ve ancak 25.000 yıl sonra aynı yere gelecektir. Sağ yandaki resim, hangi yıldızların sırayla Kutup Yıldızı olacaklarını yani gerçek kutba rastlayacaklarını gösteriyor. Keops piramidinin yapıldığı M.Ö. 2.700 yıllarında Kutup Yıldızı, Ejderha takım yıldızının Alfa Burcu’na rastlayan bir yıldızdı. M.S. 13.000 yılına doğru Kanun takım yıldızının Vega adlı yıldızı, Kutup Yıldızı olacak yani gerçek kutup noktasıyla çakışacaktır (Vega yıldızı gökyüzünün en parlak yıldızlarından biridir). Görülüyor ki uzay ekseninin 25.000 yılda tamamladığı koni biçimi dönme hareketi pek ilgi çekici sonuçlar doğurmaktadır. Bu konisel harekete Öncelenme Hareketi diyoruz. Öncelenme hareketi sırasında gökküresi, Dünya’nın sabit kabul edilen merkezinden ekvator düzlemine çıkılan bir dik doğru etrafında dönmektedir. Bu dönüş 25.750 yıl sürdüğünden gökyüzündeki bütün yıldızları Dünyamızın aynı yarımküresinden ancak 25.750 yıllık bir süre içinde teker teker gözlemleyebiliriz. Öncelenme hareketinin sebep ve sonuçlarını aşağıdaki şekil ve resimlerden anlamak mümkündür. Eğer Dünyamız bütünüyle küresel olsaydı, Güneş’in uyguladığı çekim kuvveti Dünya’nın merkezinden geçecek ve Dünya’nın ekseni hiç yer değiştirmeyecekti. Halbuki Dünyamızın Ekvator Bölgesi biraz göbeklidir. Güneş’in çekim kuvveti Dünya’nın merkezinden geçmez ve Dünya’nın ekseni üzerine bir İtme kuvveti uygular. Öncelenme hareketi sonucu gün tün eşitliği noktaları yer değiştirir. Bu hareket, ekseni dairesel koni çizen bir topacın dönme hareketine benzetilebilir. Bu hareket, İlkbahar gün tün eşitliği (21 Mart) noktasının 50 saniye öncelenmesine yol açar.
