CUMHURİYETİN İLANI VE SİYASİ GELİŞMELER
Gazi Mustafa Kemal, “Arkadaşlar, yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz!” diyerek yeni Türk Devleti’nin kuruluşuyla ilgili yolu gösteriyordu. Yurdun düşman saldırılarına uğradığı günlerde, “Ya ölüm, ya istiklal!” ilkesiyle Kurtuluş Savaşı’nı başlatan Mustafa Kemal (Atatürk), şimdi de bu temel adımı atıyordu.
Onun tasarlayıp hazırladığı teklif, Büyük Millet Meclisi’nde hararetli tartışmalardan sonra kabul edilerek 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan olundu.
Osmanlı Saltanatının Kaldırılması
Atatürk, daha Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcında, düşmanlar karşısında boyun eğen Osmanlı Saltanat soyunun Türk Ulusu için zararlı bir duruma geldiğini kesinlikle kavramıştı. Ancak, ülkenin bir ölüm-kalım savaşına giriştiği çetin günlerde bu konu üzerinde durmayı ertelemişti.
Büyük zaferin sağlanmasından sonra, düşmanla işbirliği yaparak millete ihanet etmekten çekinmeyen Osmanlı Padişahı, Lozan Konferansı’nda söz sahibi olmak isteğini gösterdi. Padişah ve hükümeti, tekrar ulusun egemenliğine el atmak ve bağımsızlık yolunda sağlanan başarıları gölgelemek niyetindeydi. Bu istek, Büyük Millet Meclisi’nde nefretle reddedildi.
Bunun üzerine Atatürk, Osmanlı Saltanatının «kaldırılması» gerektiğini gür sesiyle Meclis kürsüsünden haykırdı. Yüce önderin bu teklifi Meclis çoğunluğunca desteklendi ve kısa bir görüşmeden sonra Osmanlı Saltanatı resmen kaldırıldı (1 Kasım 1922). Böylece 1281’de başlayan Osmanlı Saltanatı, Mehmet VI (Vahdettin 1918 – 1922) ile sona eriyordu. Tarihin akışı karşısında duramayacağını anlayan Vahdettin, sığındığı İngiliz savaş gemisiyle bir daha dönmemek üzere Türk yurdundan kaçtı.
İkinci Büyük Millet Meclisi’nde Siyasal Kaynaşmalar
Yurdun düşman işgalinden kurtarılması, yakılıp yıkılan şehirlerin onarılması, her yönden geri kalmış toplumun kalkındırılması gibi konular hızla ele alınmaya sıra gelmişti. Ancak, TBMM’nin ikinci dönem toplantılarında kişisel çıkarlarla ilgili çatışmalar, kaynaşmalar alevlenmişti.
Hükümete karşı cephe alan bir grup milletvekili, inatçı ve ısrarlı bir tutumla Bakanların çalışmalarını engelliyordu. Bu grubun büyük bir kısmı, Osmanlı Saltanatı’nın kaldırılması devrimini bir türlü benimsemiyordu. Çeşitli akımlar içinde görüş birliğine varamayan milletvekilleri, yeni hükümetin listesini hazırlarken başarısızlığa uğradılar. Hiçbirisi sorumluluğu kabul etmek istemiyor ve böylece hükümet bunalımı sürüp gidiyordu.
Güçlüğü doğuran en önemli sebep, o zamanlar uygulanmakta olan 1921 tarihli Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’na (Anayasa) göre İcra Vekilleri Heyeti (Bakanlar Kurulu) üyelerinin her birinin doğrudan doğruya Büyük Millet Meclisi tarafından seçilmesi sistemiydi. Atatürk, bu sistem sürdükçe güçlü ve düzenli bir hükümetin kurulmasına imkân olmadığını çok önceden görmüştü. Bu hava içinde görevine devam etmesi güçleşen Ali Fethi Bey’in (Okyar) başkanlığındaki İcra Vekilleri Heyeti istifa etti (27 Ekim 1923).
Çankaya Köşkü’ndeki Ünlü Toplantı
Mustafa Kemal, 28 Ekim 1923 Pazar akşamı Meclis’ten Çankaya köşküne döndü. İsmet (İnönü), Kemalettin Sami, Halit Paşalar ile Ali Fethi (Okyar), Fuat ve Ruşen Eşref Beyler köşk’e çağırılmışlardı. Yemek sırasında hükümet buhranından söz açıldı ve herkes meseleyi yorumladı.
Büyük Kurtarıcı’nın gür sesi duyuldu: “Arkadaşlar, yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz!”.
Giderilmesi imkânsız sanılan buhran bir anda çözülmüş, tılsım kalkmıştı. Bu, Dumlupınar sırtlarından verilen “Ordular, ilk hedefiniz Akdenizdir, ileri!” komutu kadar tarihî bir işaretti.
Hazır bulunanların hepsi, Mustafa Kemal’in bu yerinde tarihî kararına canla başla katıldılar. Köşkten ayrıldıktan sonra, Gazi Mustafa Kemal, Dışişleri Bakanı bulunan İsmet Paşa (İnönü) ile baş başa kaldı. İki arkadaş, Cumhuriyetin kuruluşu için temel olacak Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nun değiştirilmesi gereken maddeleri üzerinde geç vakte kadar çalıştılar. Mustafa Kemal, Anayasa’nın devlet şeklini belirten maddesinin sonuna şu cümleyi ekledi: “Türkiye Devleti’nin hükümet şekli Cumhuriyet’tir”.
Halk Fırkası Meclis Grubundaki Görüşmeler
Halk Fırkası Grubu, 29 Ekim Pazartesi günü toplandığında hala hükümet bunalımı tartışılıyordu. Milletvekillerinin çoğu, Cumhuriyetin ilan edileceği kararından habersizdi.
Gruba gelen Mustafa Kemal, İsmet Paşa ile hazırladığı kanun teklifini açıkladı ve karşılaşılan bütün güçlüklerin Anayasa’dan doğduğunu, bakanların doğrudan Meclis tarafından seçilmesinin sakıncalarını anlattı. Teklifini sunarken, “Teklifim kabule mazhar olursa kuvvetli ve mütesanit bir hükümet teşkili kabil olacaktır…” dedi.
Teklif, grup çoğunluğu üzerinde şaşırtıcı bir etki yaptı. Bazı milletvekilleri, oturumun hükümet buhranıyla ilgili olduğunu öne sürerek Cumhuriyet konusunun daha sonra ele alınmasını istediler. İstanbul Milletvekili, tarihçi Abdurrahman Şeref Bey’in “Egemenlik, kayıtsız, şartsız milletindir… Kime sorarsanız sorunuz bu, Cumhuriyet’tir. Doğan çocuğun adıdır. Ama, burada bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin!..” sözleri önemli etkiler yaptı.
Teklif, dört saat süren görüşme ve tartışmalardan sonra Halk Partisi Meclis Grubu’nda kabul edildi.
Büyük Millet Meclisi’ndeki Görüşmeler ve İlan
Cumhuriyetin ilanıyla ilgili kanun teklifi, Halk Partisi Grubu’nda kabul edildikten hemen sonra Anayasa Komisyonu’na sunuldu. Komisyonun raporu, yönetimin bizzat ve bilfiil halka dayanmasının Cumhuriyet demek olduğunu belirtiyordu ve bu kelimenin kullanılmasında zorunluluk olduğunu vurguluyordu.
29 Ekim Pazartesi günü saat 18.00’de oturuma başlayan Büyük Millet Meclisi’nde çok heyecanlı tartışmalar başladı. Muhalif grup, sonucu değiştirilemeyeceklerini anladıkları halde boş tartışmalardan kurtulamıyorlardı; hatta “Cumhuriyet” adını anmaya bile tahammülleri yoktu.
Tartışmalar sonucunda karşı grup da sağduyunun zorunlulukları karşısında büyük devrim hareketine katılmakta gecikmedi. Ve saatlerin 20.30’u gösterdiği tarihî anda, İkinci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin «Yaşasın Cumhuriyet!» sesleri arasında ve oy birliği ile alınan kararla 29 Ekim 1923’de Cumhuriyet kabul ve ilan edildi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin İlk Cumhurbaşkanı: Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Cumhuriyeti şerefli ve tarihî kararıyla kabul ve ilan eden İkinci Büyük Millet Meclisi, bir süre sonra Cumhurbaşkanlığı seçimine geçti. Meclis Başkanlığı kürsüsünde bulunan İsmet Paşa (İnönü) tarafından saat 20.44’te şu sonuç açıklandı: “Türkiye Cumhurbaşkanlığı için yapılan seçime 158 oyla Ankara Milletvekili Gazi Mustafa Kemal (Atatürk) seçilmiştir“.
Meclis, “bravo!” ve alkış sesleriyle inliyordu. Kurtuluş Savaşı’nın şanlı Başkomutanı, yeni Türkiye Devleti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal, Cumhuriyetin de ilk Cumhurbaşkanı seçilmişti.
Alkışlar arasında kürsüye gelen Gazi Mustafa Kemal, “Türkiye Cumhuriyeti mesut olacaktır” demiştir. Cumhuriyetin ilanı, o gece yarısı yurdun her tarafında 101 top atımı ile selamlanmış ve bütün Türk Ulusu bu mutlu olayı eşsiz bir bayram sevinci içinde kutlamışt
