ÇİÇEK KÜLTÜRÜ

Çiçekçilik, çiçek ekimi, yetiştirimi, bakımı ve kültürüyle uğraşmaktır.

Çiçekçilik bir bilim değildir. Bununla birlikte uygulamalı tarımda elde edilen bilgiler, varılan sonuçlardan geniş ölçüde yararlanılır. Çiçek yetiştiren bahçıvan iyi bir gözlemci olarak bitkinin büyüyüşünü yakından izler. Çocuklarına düşkün her ana gibi onların doğuştan itibaren bütün ihtiyacını gidermeye çalışır.

Çiçekçilik, her şeyden önce deneylere dayanan bir çalışma, sürekli bir zevk gösterisidir ama, bu sadece bir sevgi gösterisi olmaktan da uzaktır: Çiçek yetiştiren bahçıvanın işi, tabiatı “zorlamak” istediği anda başlar. O, çiçekleri alıp çoğaltmakla yetinmez, daha güzel, daha uzun ömürlü, iklim şartlarına daha dayanıklı türlerini üretmek ister.

TOHUM KÜLTÜRÜ VE BİTKİDEN ÇOĞALTMA

ÇİÇEKLERİN ÇOĞALTILMASI

Çiçekçiliğin amacı, yeni yeni çiçekler elde etmek ve eldeki çiçek türlerini çoğaltmaktır. Bu, tohum kültürü ve bitkiden çoğaltma yoluyla olur.

  • Tohum kültüründe, daha güzel, daha dayanıklı ve daha sağlam yapılı yeni yeni cinsler türetilmek için tohumlar elde edilir.
  • Bitkiden çoğaltma işi ise çok daha çabuk sonuçlar vermekle birlikte, yeni türler değil, aynı türden çok sayıda çiçek elde edilir. Bitkiden çoğaltma yoluyla üretilen bir gül fidanı, ana çiçeğin tıpkısı olan güller verir. Bitkiden çoğaltmada, çelik, dal, soğan, sürgün ve yumrular, dikilir, daldırılır ya da ekilir.

Çiçekçilikte en önemli yöntem, tohum kültürüyle yeni yeni cinsler elde etmektir. Bildiğiniz gibi çiçeklerin tozlaşmasında, tohumlar, erkeklik organı ercikleri üzerindeki çiçek tozlarının dişi organı döllemesiyle meydana gelir. Çiçek tozları, su, rüzgâr ya da böcekler tarafından çiçekten çiçeğe taşınır. İşte çiçekçinin rolü de burada başlar. Tozlaşmayı tabiatın canlı veya cansız rastlantılarına bırakacak yerde, kendisi bu olaya karışır. Yeni bir çeşidini elde etmek istediği çiçeğin tozlarını bambaşka türden bir çiçekle döller. Artık çiçeklerin türü karışmıştır, ortaya melez bir bitki çıkar. Bu bitki, kâh, ana ve babasıyla ortak, kâh yabancı özelliklere sahiptir. Melez bitki, zevki okşayan sağlam ve dayanıklı bir bitki ise bahçıvan, yaratmak istediği yeni çeşitte başarı elde etmiş demektir. Ana ve babasının en iyi özelliklerini taşıyan bu melez, bahçelerimizi süslemeye hak kazanır, tabiatın yeni bir çeşnisi olmaktan gurur duyar.

TOPRAK

Özel bir dikkat ve bakım isteyen çiçekler için çokluk “Humus” (içinde hayvansal ve bitkisel kalıntılar bulunan toprak) kullanılır.

  • Funda Toprağı: Fundalıklarla kaplı yerlerin toprağıdır. Yüzeyden derinliğe kadar olan bölüm, bu toprağın en zengin katmanını meydana getirir. Grimsi kırmızı renkte olan funda, toz kadar hafif bir toprak çeşididir.
  • Kestane Humus: Ağaçların çürümeye başlayan gövde bölümlerinden meydana gelir. Kestane toprağı çok hafif, geçirgen ve kırmızımsıdır. Saf durumda ancak pek narin çiçekler (Sardunya gibi) için kullanılır. Genellikle öbür toprakla karıştırılarak kullanılan bir besleme toprağıdır.
  • Turba: Taşıllaşma (fosilleşme) yolunda olan batakçıl bitkilerin organik kalıntılarından meydana gelmiş, havayı geçiren, suyu tutan, asitli yapıda bir topraktır. Fazlasıyla nazlı bitkileri yetiştirmek için âdi toprakla karıştırılarak kullanılır.

Sapları kesilip vazoya konulmuş bir çiçek demetini (1) mümkün olduğu kadar uzun süre koruyabilmek için suyunu sık sık değiştirmek gerekir. Eğer boyları elverişli ise saplarını dip taraftan bir iki santimetre kesmek uygundur. Saplar üzerindeki gözenekler, bakterilerin etkisiyle genişleyip açılarak bitkinin su içindeki beslenmesini sağlarlar. Sapları kısaltma yoluyla nemin çiçeğe kadar çıkması sağlanmış olunur.

Sulu saksılarda (2) çiçeği sık sık sulamak gerekmez. Uzun bir süre su verilmese bile çiçeğin kuruması ihtimali yoktur.

ÇİÇEKLİ BİTKİLERİN BELLİ BAŞLI CİNSLERİ

  • Yıllık ve İki Yıllık Bitkiler:
    • Yıllık Bitkiler: Bitkilerin çoğu ilkbaharda doğar ve çiçeklerini açıp meyvelerini verdikten sonra aynı yıl içinde ölürler. Ömrü bir yıl sürer. Tohumları kış sonunda ekilir.
    • İki Yıllık Bitkiler: Sonbaharda tomurcuklanırlar, kışı böylece tomurcuklarıyla geçirdikten sonra ertesi yılya ilkbaharda ya da yazın çiçek açarlar. İlkbaharda ekilmesi gerekir.
    • Tohum ekimi ya ana bitkinin yaşadığı yerde veya dondan çabuk etkilenen bir bitki ise soğuktan korunmuş özel fidanlıklarda yapılır.
  • Uzun Ömürlü Bitkiler: Bunlar, çok uzun süre yaşayan ve her yıl çiçek açan bitkilerdir. Genel olarak fidanlıklara ekilir ve buradan alınıp başka yere dikilir. Bu, Ağustos – Eylül arasında yapılır. Böylece kıştan önce sıcak bir toprağa kavuşurlar. Uzun ömürlü bitkiler, bir kere bir yere dikilince orada uzun süre yaşayabilirler. Ama daha bol ve zengin bir çiçeklenme sağlamak için arasıra toprak değiştirmek, olduğu yerden çıkarıp başka bir yere dikmek uygun olur. Çok güzel görünüşlü çiçekler veren dayanıklı bitkilerdir.
  • Soğanlı, Yumrulu, Kök-Saplı Bitkiler: Bu çeşit bitkilerin sapları toprağın içine kadar uzanır. Cinslerine göre bazıları ilkbaharda, bazıları yazın ya da sonbaharda açarlar. Çiçekler açıp solduktan sonra çiçeği taşıyan saplar kurur, toprak altındaki saplar ise canlı kalmakta devam ederler. Soğan, yumru veya kök-sap biçimindeki bölümlerde biriken besleyici cevher, bitkiyi yeni bir mevsime hazırlar. Böylece bitki, bir hayat dönemini tamamlayıp yenisine doğru yaşamaya devam eder.
  • Odunsu Gövdeli Bitkiler: Ortanca (Hortensia), Gardenya (Gardenia), Kamelya veya Japon Gülü (Camellia), Orman Gülü (Rhododendron), Gül (Rosa) gibi bitkiler, odunsu gövdeli (saplı) bitkilerdir. Bütün bu bitkiler hemen her çiçek bahçesinde yetiştirilmeye elverişlidirler.

BAHÇE

Bahçenizi yapmaya karar verdiyseniz, ondan sonra soğan veya çiçek fidelerini dikmeyi düşünmelisiniz. Toprağın özellikleri çiçek yetiştirmeye uygun bir nitelikte olsun. Önce bahçemizi, kuzey-doğu rüzgârlarına karşı koruyacak bir duvarla çevirmeliyiz. Bir köşede de nazik çiçekleri kışın soğuğuna karşı koruyacak bir sera yapmamız gerekir. Buraya soğuktan bozulan, en güzel ve en sevdiğimiz çiçekleri yerleştiririz.

Önce bahçenin tabanını ele alalım: Çıplak yan duvarları örtmek üzere birkaç tırmanıcı bitki yetiştirmek gerekir. Bunun için duvarın üzerine aralıklı demirler gerer ya da bitki dallarının kolayca sarılıp yükselebileceği, çıtadan bir kafesyaparız. Tırmanıcı Şark Gülü (Rosa phoenicea) bu kafes için ideal bir bitkidir.

Çiçek Yetiştireceğimiz Toprağın Hazırlanması: Önce toprağı derinliğe kadar kazıp havalandırmamız gerekir. Mor Salkım ve Duvar Sarmaşığı için duvarın dibinde çukurlar açarız ve dibine yeteri kadar gübre yerleştiririz. Üzerini de topraktan ince bir yastık tabakasıyla örter, bitkiyi daldırırız. Böylece kökler, gübrenin kuvvetinden yararlanarak ölmekten korunmuş olur. Bu yatakları, köklerin taşlara değmemesi için duvardan en az kadar uzakta açmak gerekir. Bitkiyi boğazına, yani kök örtülünceye kadar gömdükten sonra sap veya dalın etrafını da bir parça kum veya humusla kapatırız.

Bir çiçek dikildikten sonra sürekli olarak bolca sulamak gerekir. Bitkinin tuttuğu anlaşılırsa sulamaya ara verilir. Şunu unutmamak gerekir ki çiçekleri yazın akşamları, ilk ve sonbaharda da sabahları sulamalıyız.

Mor Salkım (Wistoria) çiçeğini çoğumuz tanırız. Duvarları, kameriyeleri süsleyen bu dekoratif bitki, güneşi çok sever. Ama Mor Salkım toprağı âdeta sömüren bir bitkidir. Her yıl toprağı tazelenmek ve fosfatlı gübrelerle bol bol gübrelenmek ister.

Kışın bahçemizin hiç olmazsa bir köşesinin çıplak kalmasını istemiyorsak yaz, kış yeşil olan Duvar Sarmaşığı (Hedera)dikmeliyiz. Fazla güneşten pek hoşlanmayan bu sarmaşık, geç büyümekle birlikte en soğuk günlerde bile içimize tazelik aşılayan bir bitkidir. Her yıl toprağı tazelenmek ve fosfatlı gübrelerle bol bol gübrelenmek ister.

Çiçeğin yavaş yavaş dallanıp boylandığını görürüz. Budama zamanı yaklaşmıştır. Bitki için bir ağırlık olmaktan başka bir işe yaramayan kuru ve zayıf dalları kesmek gerektir. Yalnız bu oldukça dikkat ister. Narin yaradılışlı bitkiler haşin bir el hareketinden büyük zarar görebilirler. Bitkiyi budamakla onun kuvvetini çiçek açacak dallarına vermiş oluruz.

ÇİÇEK TARHLARI

Uzun ömürlü çiçeklerle soğanlı çiçeklerden karma bir tarh yapmak istediğimiz zaman ayrı ayrı mevsimlerde açançiçekleri seçmeliyiz. Böylece bahçemiz kışın soğuk günleri hariç hemen hemen yılın hiçbir mevsiminde çiçekli ve renkli havasını kaybetmez.

İLKBAHARDA AÇAN ÇİÇEKLER

  • Çayır Güzeli (Bellis perennis): Hazirana kadar çayırlarımızı örten papatya, ağustos, eylül aylarında ekilir. Bu çiçek, çiçektarhı kenarında renkli bir çerçeve meydana getirir.
  • Safran (Crocus): Borumsu küçük çiçekleriyle soğan köklü bir bitkidir. Ağustos ayında dikilir. Saksıda ya da bahçede yetiştirilebilir.
  • Lâle (Tulipa): Bol güneş alan yerlerde yetiştirilen lâlenin birçok çeşidi vardır. Soğanları Eylül veya Ekim ayında toprağa dikilir.

YAZIN AÇAN ÇİÇEKLER

  • Çan Çiçeği (Campanula): Çeşitli parlak renkler taşıyan çan çiçeklerinin tohumları Mart ve Nisan aylarında ekilir.
  • Sardunya (Pelargonium): Genel olarak Ağustos ayında yapılan daldırma yoluyla çoğaltılır.
  • Glayöi (Gladiolus): Ana bitkinin soğanlarından ayrılabilen küçük soğancıklarla çoğaltılır. Bu soğancıklar, iki üç yıl sonra çiçek verebilecek duruma gelirler. Soğanları dikme mevsimi de ilkbahar aylarıdır.
  • Ak Zambak (Lilium candidum): Ağustos ayında dikilen ak zambak soğancıklarından büyüyüp gelişir.

SONBAHARDA AÇAN ÇİÇEKLER

  • Krizantem (Chrysanthemum): Şubat ve Mayıs ayları arasında yapılan daldırmayla yetiştirilir. Gelişen bitki yüksekliğe erişince bunları birkaç defa budamak bitkiyi kuvvetlendirme yönünden yararlıdır.
  • Begonya (Begonia): Gölgeyi seven bu güzel bitkinin soğanları kıştan dikilir. Uzun ömürlü türleri ise soğansızdır.

GLAYÖİ YETİŞTİRİCİLİĞİ

Bahçemizin bir köşesinde glayöi yetiştirmek istersek gübresi bol, taze bir toprak seçmemiz gerekir. Özellikle çiçekleri dikmeden önce gübre, toprakla iyice karıştırılmış olmalıdır. Glayöi yetiştirmek kolaydır.

Mart ayının sonuna doğru soğanlar aşağı yukarı derinlikte toprağa gömülür. Her iki soğan arasında ‘likbir aralık bırakılır. Sonra birer hafta ara ile öbür glayöi soğanları dikilir. Böylece bütün yaz boyunca bahçemiz glayöllerle bezenmiş olarak kalır. Bu çiçekleri sürgün verdikleri, özellikle çiçek açtıkları zaman bolca sulamalıdır.

Eylül veya Ekim ayına doğru yaprakları sararmaya başladığı vakit soğanları topraktan çıkarmak, kuruyan kök ve çiçek saplarını koparmak gerekir. Kışın bu soğanlar, dondan etkilenmeyecek bir yerde hasır üzerine serilir. İlkbahar gelince yukarıda anlattığımız gibi yeniden toprağa gömülüp çiçeklenmesi beklenir.

DALYA VE ORTANCA YETİŞTİRİCİLİĞİ

Dalya veya Yıldız (Dahlia) çiçekleri hemen hemen glayöi kadar nazlıdır. Bunlar, tohum ekme, daldırma veya yumru dikme yoluyla yetiştirilir. Bir dalya yumrusu o kadar kısa zamanda sürgün verir ki bunlar derhal kollar durumunda toprağa yayılırlar. Onun için yumruları, birbirinden uzaklıkta ve oldukça derine dikmek gerekir. Böylece kollanan sürgünlerin de topraktan beslenmeye devam etmesi sağlanmış olur.

Bahçemizin biraz daha gölgelik bir köşesinde ortanca da yetiştirebiliriz. Bunun için kestane humuslu ve hafif bir toprak gerekir. Bitki, içinde bolca demir cevheri bulunan özel bir sıvı karışımı ile sulanacak veya toprağı doğrudan doğruya bu karışımla besleyecek olursak çiçeklerin rengi değişebilir, pembe renkli çiçekler mavileşir. Mayıs ve Haziran aylarında bahçemiz renkten renge bürünür.