ÇANKIRI

YÜZEY ŞEKİLLERİ

Çankırı topraklarının % 61’ini dağlar kaplar. İldeki en önemli dağ sırası, Ilgaz Dağları’dır. Doğu-batı doğrultusunda uzanan bu dağların en yüksek noktası 2.580 m’dir. Ilgaz Dağları üzerindeki tepeler Çatalılgaz (2.530 m), Küçükhacet (2.311 m), Kulpi (1.980 m), Bulancak (1.935 m), Altunsivrisi (1.934 m) ve Kocadağ (1.763 m) tepeleridir.

Çorum-Tosya sınırından itibaren batıya doğru uzanan Erikli, Karakaya, Sarıkaya, Ilısılık, Doğdu, Yapraklı, Taşyakası, Batıbeli ve Dumanlı Dağları, 2.000 m yüksekliğe ulaşan sıradağlardır.

Daha güneyde ayrı bir sıra olarak Çit, Karataş, Elden, Aydos ve Bozkır Dağları bulunur. Eğriova Hodalca, Eleman Dağları Çankırı ilini Zonguldak ve Bolu’dan ayırır.

İl yüzölçümünün % 28,7’sini platolar, % 7,7’sini ovalar, % 2,6’sını yaylalar kaplar. Başlıca ovaları Kızılırmak Havzası’nda toplanmıştır. Havza içinde doğu-batı doğrultusunda 25-30 km uzunluğa ulaşan ovalar vardır. Özellikle taşkın zamanlarında suların getirdiği alüvyonlu toprakların birikmesi sonucunda meydana gelen bu ovalar tarıma elverişlidir.

Bunun dışında Devrez Çayı boyunca uzanan alüvyonlu topraklarla kaplı ovalar, Melen Çayı, Tatlıçay gibi akarsuların çevresindeki küçük ovalar dışında Eskipazar ilçesini de içine alan güneybatı-kuzeydoğu doğrultusunda uzanan Eskipazar Ovası ile Çerkeş Ovası’nı sayabiliriz.

İlin % 3’ünden daha az bir bölümünü yaylalar oluşturur. Başlıcaları Ilgaz Dağları üzerindeki yaylalarla, Eskipazar’ın Dede Yaylası, Dumanlı ve Aydos Dağları arasındaki Sarı Yaylası, Erikli, Sarıkaya, Karakaya, Ilısılık, Taşkayası ve Dumanlı Dağ sırası üzerinde bulunan Yapraklı Yaylası’dır.

Bunların dışında dik ve yüksek eğimli dağların arasında akarsuların açtığı dar şerit hâlinde vadiler bulunmaktadır. Akarsuların adlarıyla anılan bu vadilerin başlıcaları Eskipazar Çayı Vadisi, Melen Çayı Vadisi’dir. Tabanları alüvyonlu topraklarla kaplıdır.

AKARSULAR VE GÖLLER

Çankırı’nın en büyük akarsuyu Kızılırmak’tır. Bunun dışında büyüklük sırasına göre Devrez, Acı, Melen, Terme, Eskipazar ve Uluçay gibi akarsular vardır.

İl sınırları içinde 30 km akan Kızılırmak tarıma oldukça elverişli bir alan oluşturur. Karakaya Dağları’ndan doğan Acıçay, Terme Çayı’yla birleşerek Kızılırmak’a karışır. En önemli kolu il merkezinin içinden geçen Tatlıçay’dır. Suları çok tuzlu olduğu için sulamada kullanılmaz.

Bir adı da Soğanlıçay olan Melen Çayı, Bayındır köyü yakınlarında Çankırı ili topraklarına girer. Hamamlı’da Uluçay’labirleşerek Çankırı-Zonguldak sınırını oluşturur.

İlin ikinci büyük akarsuyu Devrez Çayı’dır. Uzunluğu 211 km olan akarsu Avşar ve Mandıra köyleri arasında Kızılırmak’a karışır. Bunların dışında Eleman Dağları’ndan doğan ve Filyos Çayı’na karışan Eskipazar Çayı ve Uluçay, ilin önemli akarsularıdır.

İlde bulunan başlıca göller Çırdak, Bulancak, Bosman, Kamış, Çivi, Sülük, Bozkaya, Taşkaracalar, Karagöl ve Suzak Gölleri’dir. Kışın bol yağışlarla ve eriyen karlarla suları çoğalan göllerin yazın genellikle suları kurur.

İKLİM

Çankırı ilinde egemen iklim türü, kara iklimidir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve sert geçer.

İlde yıllık ısı ortalaması (merkez ilçesinde) 11,5 °C, yıllık yağış ortalaması 397,2 mm’dir. Yağışlar daha çok ilkbahar ve kış aylarında olur. En az yağış ise temmuz aylarındadır.

BİTKİ ÖRTÜSÜ

Çankırı ilinin kuzeyi ormanlıktır. Güneye doğru gidildikçe çalılık ve stepler görülür. Eskiden çok geniş bir alanı kaplayan ormanların büyük kısmı, günümüzde yok olmuştur. En çok meşe, çam ve köknar ağaçlarına rastlanır. Ayrıca kavak, söğüt, çam, ardıç ağaçları vardır.

EKONOMİ

TARIM VE HAYVANCILIK

İlin ekonomisinde tarımın özel bir ağırlığı vardır. Özellikle tahıl üretimi ve hayvancılık ilin çok eski çağlardan beri önde gelen uğraşısıdır. İlde başlıca tarım ürünleri tahıl, baklagiller, sebze ve meyve türleridir.

1980 yılında Çankırı ilinde 181.982 hektar alanda tahıl ekimi yapılarak 477.752 ton tahıl üretilmiştir. Ayrıca 31.965 hektar alanda baklagiller, 2.171 hektar alanda endüstri bitkileri, 220 hektar alanda yağlı tohumlar, 6.525 hektaralanda yumru bitkiler ekilmiştir.

Aynı yıl sayısı bir milyona yaklaşan meyve ağacından 26.720 ton meyve üretilmiştir. Sebze üretimi ise 1980 yılında 2.877 hektar alanda yapılarak şu sebzeler elde edilmiştir: 3.250 ton lahana, 178 ton marul, 170 ton ıspanak, 800 ton pırasa. Meyvesi yenen sebzelerden kavun (40.000 ton), karpuz (44.000 ton), bal kabağı (900 ton), kabak (1.000 ton), hıyar (1.840 ton), patlıcan (2.400 ton), bamya (7 ton), domates (38.800 ton), biber (275 ton) üretilmiştir.

1980 yılında ilde ekilen başlıca ürünler şunlardır (ton olarak): Buğday (126.840), arpa (84.960), yulaf (350), kaplıca (650), mısır (1.952), pirinç (1.140), mahlut (811), bakla (68), nohut (1.600), fasulye (4.231), mercimek (6.080), fiğ (17.750), burçak (1.190), şeker pancarı (54.495), ayçiçeği (220), soğan (3.395), sarımsak (1.020), patates (171.000).

Aynı yıl meyvelerden armut, ayva, elma, muşmula, erik, iğde, kayısı, kızılcık, kiraz, şeftali, vişne, zerdali, badem, ceviz ve dut üretimi yapılmıştır.

1980 yılında ilde saptanan hayvan varlığı şöyledir (baş olarak): At (7.240), katır (790), eşek (22.290), deve (390), domuz (330), sığır (141.000), manda (1.818), koyun (626.470), kıl keçisi (295.130). Ayrıca 590.000’in üzerinde kümes hayvanı ve 38.450 arı kovanı tespit edilmiştir.

1980 yılında Çankırı ilinde hayvansal ürün üretimi şöyledir: Süt 81.295 ton, yapağı 1.055 ton, kıl 150 ton, bal 800 ton, balmumu 25 ton, yumurta 51.949.000 adet, deri 103.580 adet.

SANAYİ VE MADENCİLİK

Çankırı, sanayi açısından gelişmemiş illerimizdendir. 1930’lu yıllarda ilde sanayi kuruluşu olarak bir un fabrikasıbulunuyordu. 1940’lı yıllarda dört yeni işletme hizmete açıldı. Bunlar elektrik santrali, un fabrikası, alçı ve kereste tesisleriydi. 1970’li yıllarda 16.000 ton kapasiteli Çankırı Yem Fabrikası, 1974’te Süt Fabrikası hizmete girdi. Bunların dışında Tekel Genel Müdürlüğü’nün Kaya Tuzlası, yüksek kapasiteli un fabrikaları, Eskipazar Kereste Fabrikası, Balbudan ve Bayramlar Alçı Fabrikaları, Çivi-Tel Fabrikası, Anadolu Dokuma Sanayii Fabrikası, Tuğla Fabrikaları, hâlen üretimde olan kuruluşlardır.

İlde henüz yapımı süren önemli sanayi kuruluşları vardır. Ağır Sanayi Teçhizat Fabrikası, DDY’nin Makas Fabrikası, tuz, un, yün fabrikaları gibi sanayi kuruluşlarının hizmete girmesiyle ilde sanayi ve ekonomik yönden büyük gelişmeler olacaktır.

Çankırı yer altı kaynakları açısından zengin bir il değildir. Bulunan madenler işletmeye elverişli olmadığından il ekonomisine katkıda bulunamamaktadır.

İlde değerlendirilen en önemli yer altı kaynağı tuzdur. Yaklaşık olarak 500 milyon ton rezerve sahip olan tuz yataklarıişletilmektedir.

Çankırı topraklarında 2.753.000 ton betonit, 100.000.000 ton çimento hammaddesi, 500.000.000 ton alçıtaşı, 3.300.000 ton manyezit, 15.000.000 ton perlit, 500.000.000 ton tuz, 123.165.000 ton linyit vardır. Çerkeş ilçesinde traverten kökenli mermer bulunmaktadır.

TARİH

Bugün Çankırı topraklarının üzerinde bulunduğu bölge Anadolu’da ilk siyasal birliği kuran Hitit İmparatorluğu’nabağlıydı. Hatta bu çevre imparatorluğun ana topraklarından sayılırdı ve başkent Hattuşaş’a çok yakındı. Hitit İmparatorluğu M.Ö. 1200 tarihlerine doğru dağılınca İç Anadolu çeşitli kavimler tarafından bölüşüldü. Sonunda bu çevre Frigya Krallığı’na bağlandı. Frigyalılar’dan sonra da Lidyalılar’ın eline geçti. Asurlular’ın uygarlığı ve ekonomik etkileri buralara kadar ulaşmıştır. Çankırı M.Ö. 6. yüzyılda Pers hükümdarı Keyhüsrev tarafından zaptedildi. İki yüzyıl Pers egemenliğinden sonra Makedonya kralı Büyük İskender tarafından Makedonya topraklarına katıldı. İskender’in ölümünden sonra, yani Helenistik çağda Çankırı yöresi, Galatya Krallığı’na aitti. Zaman zaman Selevkoslar’ın ve Pontus Krallığı’nın yönetimine girdi. Bitinya ve Bergama Krallıklarının etkilerinin buralara kadar uzandığı yıllar da oldu.

M.Ö. 1. yüzyılda Roma, bütün Anadolu gibi, burasını da egemenliği altına aldı. Dört-beş yüzyıl sakin bir hayat süren bu bölge 395 yılında Doğu Roma’nın payına düştü.

Bizans’ın bir iç kenti olmasına rağmen Çankırı ve çevresi, birkaç kere İranlı Sâsâniler’in akınına uğradı. Müslüman Araplar 8. yüzyılda Anadolu’ya yaptıkları akınlarda buralardan da geçtiler. Çankırı Kalesi’nin sağlamlığı daha o tarihlerde ünlüydü. Araplar 711, 727 ve 731 yılında olmak üzere, Emeviler döneminde üç büyük akın yaptılar.

Alp Arslan’ın 1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra, Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın komutasındaki Türk orduları Çankırı’yı da aldılar. Çankırı Danişmendoğulları Beyliği’nde kaldı. Sonraları Anadolu Selçukluları’nın başkenti Konya’ya bağlandı.

Danişmendoğulları’nın yönetiminden alınan Çankırı o dönemde Anadolu’nun büyük kentleri arasında sayılıyordu. Haçlı Seferleri sırasında 1101’de, Çankırı Raymond de Toulouse’un komuta ettiği Haçlı ordusu tarafından kuşatıldı. Ancak Haçlılar Çankırı’yı alamadılar. Süleyman Şah’ın oğlu I. Kılıç Arslan, Amasya’ya kadar ilerleyen 500.000 kişilik Haçlı ordusunu Anadolu topraklarında imha etti.

Bizans imparatoru I. Ioannes Komnenos, 1133 yılında Çankırı’yı almak istedi. Fakat kaleyi düşüremedi. İmparator ertesi yıl daha büyük bir orduyla Çankırı’nın üzerine yürüdü. Bu sefer kale dayanamadı ve teslim oldu. Bizanslılar şehri ancak birkaç ay kendi egemenliklerinde tutabildiler. Niksar’dan gelen Danişmendoğulları Beyliği’nin ordusu, şehri geri aldı.

13. yüzyılın ikinci yarısında, Selçuklular’ın toprakları Moğollar’ın ve sonra İlhanlılar’ın eline düştü. Kastamonu’daSelçuklular’ın “uç beyi” olarak bulunan Çobanoğulları ve 14. yüzyılın başlarında onların yerine geçen Candaroğulları, Çankırı’yı da aldılar. 14. yüzyılın sonlarında, Candaroğulları Osmanlı Devleti’ne bağlandı. I. Murat döneminde 1380yılında Çankırı, Candaroğulları’ndan ayrılıp Osmanlılar’a geçti. 1402’de Ankara felaketinden sonra Candaroğulları Çankırı’yı aldılarsa da, 1439’da I. Mehmet Çankırı’yı tekrar Osmanlı topraklarına kattı. Çankırı o tarihten beri işgal görmedi.

Çankırı Millî Mücadele’de önemli rolü olan illerimizdendir. İnebolu’ya deniz yoluyla gelen top, tüfek ve cephaneler İnebolu – Kastamonu – Çankırı yoluyla Ankara’ya taşınıyordu. Çankırılılar bu savaşta, tıpkı Kastamonulular gibi, canla başla, kadınlı erkekli çalışıp cephaneyi kağnılarla, hatta sırtlarında taşıdılar. Ankara üzerine yürüyen Hilâfet Ordusu’nun öncülerini de Çerkeş’te yenilgiye uğratıp geri püskürttüler. Çankırılı binlerce genç cephede savaştı. Kurtuluş Savaşı’nda bu il 608 şehit verdi.

Çankırı, Cumhuriyet döneminde demiryolu ve karayoluyla canlandı. 1927’de 8.847 olan şehir nüfusu bugün 70.000’den fazladır. 19. yüzyılda önce Ankara, sonra Kastamonu’ya bağlı olan Çankırı Sancağı, Cumhuriyet döneminde il merkezi oldu.

FOLKLOR

Çankırı ili topraklarında sırasıyla Hititler, Paflagonlar, Persler, Pontuslar, Galatlar, Romalılar ve Bizanslılaregemenlik kurmuştur. Ancak bölgenin bugünkü kültüründe bu uygarlıkların izlerine rastlanmaz. Çankırı ve çevresinin kültürü en çok Türk-İslam uygarlığından etkilenmiştir. Günümüzde ilde çağdaş giysiler giyilmektedir. Geleneksel giysiler, yalnız tarımla uğraşan kesimlerde görülür. Geleneksel kadın giyiminin başlıca parçaları üçetek, okkalık, telli, bindallı denen entariler, şalvar, çarşaf, fermene, fes ve çarık’tır. Geleneksel erkek giyiminde ise en çok poşu, işlik, cepken ve zıpka denen pantolon yaygındır. İlde oynanan halk oyunları halay, zeybek, zil ve kaşık oyunları türündedir. İlin halk müziği çok zengindir. Sohbet türküleri, ezgiler, oyun türküleri, kına türküleri ve düğün havaları yaygındır. “Kalenin ardına ekerler darı” ve “Suya gider su testisi elinde” türküleri ünlüdür.

GEZİLİP GÖRÜLECEK YERLERİ

Çankırı’nın sanat tarihi ve uygarlık tarihi bakımından en önemli eseri ünlü mimar Koca Sinan tarafından yapılan Ulu Cami’dir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde, 1522’de başlanıp 1558’de tamamlanan bu cami birçok depremde zarar görmüş; 1936’da esaslı bir şekilde onarılmıştır.

Çankırı Kalesi, Romalılar tarafından yapılmış, Bizanslılar ve Osmanlılar tarafından onarılıp kuvvetlendirilmiştir. Kalede Selçuklular, Danişmendoğulları döneminde yapılmış ekler de vardır. Ayrıca tüneller, kaya mezarları ve daha başka kalıntılar göze çarpar. Danişmendoğulları komutanlarından Karatekin Bey’in türbesi de kale içindedir.

Çankırı ili içindeki Taş Mescit Çankırı’nın görülmeye değer, en önemli anıtlarından biridir. 1235 yılında ünlü Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat tarafından yaptırılmış bir hastanedir. O dönemde Şifahane denen bu yapının merdivenleri ve kapı süsleri olağanüstü bir sanat eseridir. Son yıllarda restore edilmiştir.

Bu eserlerden başka Eskipazar’da Selçuklu Hisarları, Kurşunlu’da Selçuklu Camisi ve Çavundur Hamamı denen tarihî kaplıca, Karaköprü adlı Roma köprüsü, Yapraklı ilçesinin Beşdut köyündeki mağara ve Çankırı’nın 25 kmdoğusundaki Tuz Madeni’ndeki 160 m uzunluğu olan tünel görülmeye değer önemdedir.

Çankırı’da 19. yüzyıldan kalan bir saat kulesi, İsfendiyaroğulları Beyliği döneminden kalan bedesten de güzel sanat eserleridir. Şehirde Ulu Cami’den başka Osmanlı çağı eserleri arasında Ali Bey Camisi de, yapı biçimi ve süslemeleri bakımından üstün bir sanat eseri sayılır.

Çankırı ilinin kuzey kesimindeki Ilgaz Dağları temiz havası, soğuk suları ve olağanüstü görüntüleriyle seçkin bir kampve dinlenme yeridir. Türkiye’nin en güzel dağları arasında yeri olan Ilgaz Dağları’na çevre halkı yaz aylarında çıkar ve yaz mevsimini buralarda geçirir.

YÖREDEN BİR TÜRKÜ

Kaçma güzel kaçma ben adam yemem, Gizli sırlarını ellere vermem. Ateşine yandım, Seni benim sandım, Pek gafil avlandım.

İmaret de güzellerin malıdır, Lahuri şal al fistanın güllüdür. Ateşine yandım, Seni benim sandım, Pek gafil avlandım.

Hey ağalar ben bir leylâ yitirdim, Mecnun olup dağ başına oturdum. Ateşine yandım, Seni benim sandım, Pek gafil avlandım.