BİNGÖL

YÜZEY ŞEKİLLERİ

İl alanının % 83,3’ünü yükseklikleri çoğunlukla 2.000 m’yi aşan dağlar kaplar. Ovaların oluşmasına meydan vermeyecek biçimde dağlarla kaplı olan Bingöl Doğu Anadolu’nun yüksek yaylaları ile daha batıda bulunan arızalı alanlar arasında bir geçiş bölgesi meydana getirir.

İlin engebesiz alanları Murat Vadisi’nde toplanmıştır. Tektonik olaylar sonucu oluşan volkanik alanlar ise, Peri Suyuile Göynük Çayı arasında kalan bölgedir. İl topraklarının geniş bir bölümü kalın lav örtüsüyle kaplıdır.

İlin en yüksek noktası olan Cemal (Serçelik) Dağı 3.008 m’dir. Bingöl’ün kuzey kesiminde genişçe bir alanı kaplayan dağın, üst kesimleri yassı kubbe biçimindedir.

İl merkezinin kuzeydoğusunda yüksek bir sırt görünümünde olan Kârir Dağı (2.373 m) vardır. İlin doğusunda olup, doğu-batı yönünde uzanan Şerafettin Dağları (2.388 m) yüksek ve düzenli bir sıra meydana getirir. Bu sıranın güneyinde Esmentepe (2.388 m), batısında Şahintepe (2.675 m) vardır. Kuzeyde kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan Şeytan Dağları (2.903 m), il sınırları içinde düzgün ve yüksek bir kabartı meydana getirir. Bu dağların, güney etekleri derin vadilerle yarılmıştır. Şeytan Dağları üzerinde Haküstün (2.250 m), Köşmür (2.660 m), Elbeyi (2.653 m) Tepelerivardır.

İlin başlıca ovaları Bingöl, Genç ve Göynük Ovaları’dır. İl merkezinin güneydoğusunda 80 km$^2$ dolayında bir alanı kaplayan Bingöl Ovası, ilin en büyük ovasıdır. Kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan ovanın tabanı bazı kesimlerde yarılmış, yamaçlara yakın bölgeleri ise dağlardan akan suların taşıdığı malzemeyle örtülmüştür.

Murat Nehri’nin güneyinde bulunan ve 60 km$^2$’lik bir alanı kaplayan Genç Ovası, kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanır. Göynük Suyu’nun çevresinde de 23 km$^2$ genişliğinde Göynük Ovası vardır.

İldeki önemli yaylalar Şerafettin Dağları’nın eteklerinde bulunan Sincan, Şeytan ve Solhan Yaylaları’dır.

AKARSULAR VE GÖLLER

İlde Murat’a dökülen Göynük Suyu, Yiğitler Deresi, Diyarbük Çayı, Kılıçdere, Ardıçlı Dere ile kışın suları kuruyan Selekler Deresi, Mutluca Dere ve Hasanova Suyu vardır. Bunlardan Murat Nehri ilin olduğu kadar yurdumuzun da önemli akarsularındandır. Bingöl-Muş illeri arasındaki sınırda bulunan Gölköy yakınlarından il topraklarına giren akarsu doğu-batı yönünde akarak Genç ilçesinin batısından il sınırları dışına çıkar.

Bingöl’e kuzeydoğudan, Erzurum sınırından giren Peri Suyu, ilin kuzeyinde doğu-batı yönünde akar, il sınırlarını terk etmeden kuzeybatıda bir dirsek biçiminde güneydoğuya dönen akarsu, Kiğı ilçesini bir yay biçiminde çevirerek güneybatıya yönelir ve Çayağzı yöresinde il sınırları dışına çıkar.

İlde bulunan göllerin büyük bir bölümü buzul gölleridir. Derinlikleri ve alanları oldukça küçük olan bu göllerin en büyüğü Karlıova ilçesindeki Gelbahri’dir. Su seviyesinin en yüksek olduğu zamanlarda 7 km$^2$ dolayında bir alanı kaplar. Bunun dışında buzul dönemlerde oluşan çukurların dolması sonucu meydana gelmiş olan Keskin, Kuş, Manastır, Er Gölleri ve Kıllıgöl, Belligöl, Karlıgöl ile İçme Gölü, Zırlır Gölü, Sar Gölleri ilin küçük fakat belli başlı gölleridir.

İKLİM

Bingöl ili yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı geçen karasal iklimin etkisindedir. Ayrıca denizden yüksekliğinin çok oluşu nedeniyle kış mevsimi oldukça uzun ve soğuk geçer. Yıllık ısı ortalaması, meteorolojik saptamalara göre 12,1 °C’dir. Yaz ve sonbahar mevsimleri kuraktır.

BİTKİ ÖRTÜSÜ

Bitki örtüsü açısından Bingöl çevre iller içinde ormanı en zengin olan ilimizdir. İlin genel alanının % 14’ü ormanlarlakaplıdır. Ormanlarda egemen ağaç çeşidi meşedir. Yaygın bitki örtüsü çayırlardır. Bu çayırlar kışın karlar altında bile yeşil kalabilir.

EKONOMİ

TARIM VE HAYVANCILIK

Ekim alanlarının en büyük kesimi tahıla ayrılmıştır. 1981 yılında il topraklarının yaklaşık % 95’ine tahıl ekilmiştir. En önemli tarım ürünleri buğday, arpa, darı, baklagillerden fasulye, patates ve şeker pancarıdır.

İlde ekilen ürünler ve üretim miktarı (1977-79 ortalaması, ton olarak): Buğday (33.323), arpa (28.936), darı (632), fasulye (789), patates (1.868), şeker pancarı (5.485).

Ormanlık bölgelerde yabani meyvelerin bulunduğu ilde son yıllarda karpuz ve kavun ekimi artmıştır. Özellikle “Modan” karpuzu 10-15 kiloya ulaşır. Domates, fasulye, biber, patlıcan gibi yaz sebzeleri ekilirse de ilin bütün ihtiyacını karşılayamamaktadır.

İlde ceviz, elma ve armut ağaçları bulunmaktadır. Özellikle ceviz ağacı ve ceviz üretimi ülke çapında önemlidir. 1979istatistiklerine göre ülkedeki bütün ceviz ağaçlarının % 3’ü, ceviz ürünü ise % 2,5’ini aşmaktadır. İl merkezinde elma ve bal şenliği düzenlenmiştir.

İlin en önemli uğraşı hayvancılıktır. İlde kişi başına düşen hayvan sayısı tüm ülke ortalamasının üzerindedir. Göçerlerin yüzyıllardan bu yana yayladıkları Bingöl Yaylası’nda günümüzde yaz aylarında Beritan aşiretleri görülür. Kışın Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır yöresinde konaklayan Beritanlar yazın 100.000’leri aşan sürüleri ile Bingöl Yaylası’na gelip konaklarlar.

1979 istatistiklerine göre Bingöl’de 650.000’in üzerinde koyun, yaklaşık 500.000 civarında kıl keçisi, 4.482 manda, 149.270 sığır, 6.300 at, 14.000 eşek, 7.425 arı kovanı bulunmaktaydı. 1979 yılında 70.000 tona yakın bal üretilmiştir.

SANAYİ VE MADENCİLİK

İlde sanayi yok denebilir. Daha çok el tezgâhları ve küçük iş yerlerinden oluşan sanayi gelişme gösterememiştir. 1981’de açılan yem fabrikası üretime geçememiştir. Süt fabrikası işletme yetersizliği nedeniyle kapanmıştır.

Bingöl ili maden açısından zengin değildir. Karlıova ilçesinin Derinçay yöresinde linyit, Genç ilçesinde fosfat, Merkez’de de kaolin bulunmaktadır. Ayrıca Genç ilçesinde fosfat vardır.

TARİH

Yörede M.Ö. 8. yüzyılda güçlü bir devlet olarak Urartular görülmektedir. Ancak M.Ö. 7. yüzyılda Karadeniz’inkuzeyinde yaşayan Kimmerler Fırat boylarına kadar indiler. Kimmerler’in ilerlemesine M.Ö. 678 yılında Kapadokya’da Asurlular’ca son verildi. Asur kralı Asurbanipal, Bingöl-Erzurum üzerinden Aras boylarına kadar uzandı. Hazar yöresinden Med topraklarına giren İskitler (Sakalar), Asurlular’a da saldırdılar. Bağımsız kalmak isteyen bazı topluluklar bu sırada yukarı Fırat havzasına, Bingöl-Tunceli yöresine çekildiler. Eski tarihî kayıtlarda bu bölgede yaşayan bu topluluklara Mosinek (Muşki), Tabal adları verilmektedir.

Yöre M.Ö. 634-627 yılları arasında İskitler’in egemenliğinde kaldı. Asur Krallığı’nı tarihten silen güçler arasında bulunan Medler, Kızılırmak’a kadar olan bölgeyi egemenliği altına aldı. Daha sonra yörede Persler, M.Ö. 300 yıllarında Selevkos Krallığı ardından Aras Krallığı hüküm sürdü.

İslâm orduları bölgeye Halife Ebubekir’in ölümünden sonra halife olan Hz. Ömer döneminde ilgi gösterdiler. Ebu Ubeyde’nin İslâm Orduları başkomutanı olduğu dönemde Halid bin Velid, az bir askerle Diyarbakır, Maden, Palu kalelerini alarak Kiğı Kalesi önüne geldi. Roma komutanlarından Talon’un savunduğu kaleyi daha sonra alarak İslâm egemenliği altına soktu. Ardından, bölge İslâm, Bizans ve Sâsâniler arasında uzun süre savaşlara neden olarak, zaman zaman el değiştirdi.

1040 yılında Selçuklu Devleti’ni kuran Oğuzlar’ın Üç-Ok kolundan Selçuk Bey’in oğlu Tuğrul Bey 1054 yılında Bargiri’yi aldıktan sonra Van Gölü kıyısındaki şehirleri de kuşattı. Bir süre sonra da Bingöl’ü aldı. 1064 yılında devletin başına geçen Alp Arslan, Bizans’ın geri aldığı Muş, Bingöl, Silvan, Diyarbakır yöresini yeniden devletinin sınırlarına kattı. 1071 yılından sonra ise, Kızılırmak’ın doğusunda kalan bütün topraklar Selçuklu Devleti’nin sınırlarına katıldı. Böylece, Bingöl Türkler’in yönetimine girmiş oldu.

Alp Arslan kazandığı toprakları beyleri arasında paylaştırdı. Bu paylaştırma sonucunda Kiğı ve Bingöl’ün batı kesimleri Mengücekler’in yönetimine girdi. Daha sonra Bingöl’ün batı kesimleri Saltukoğulları’nca yönetildi. Bu beylikler 1252yılında Anadolu Selçuklu Sultanlığı’na bağlandı. Selçuklular’da iç kargaşalar başlayınca Moğollar Anadolu’ya girdi ve 1243 yılından sonra bütün Anadolu Moğollar’ın eline geçti.

1284-1292 yılları arasında Türkistan’dan göç eden Oğuzlar’ın Üç-Ok kolundan olan Akkoyunlular, Erzincan, Erzurum ve Bingöl yörelerini ele geçirdiler. Bunu Timur’un, onun ardından da Akkoyunlular’ın ve İran hükümdarı Şah İsmail’in bölgeyi ele geçirmesi izledi.

1514 yılında Şah İsmail’in, Osmanlı hükümdarı Yavuz Sultan Selim’e yenilmesi sonucu, Bingöl’le birlikte bütün Doğu Anadolu Osmanlı yönetimine girdi. Bingöl Osmanlı yönetimine girdikten sonra Kiğı, Genç ve Çabakçur Diyarbakır Vilayeti’ne bağlandılar. Genç sancak merkezi yapıldı. Erzurum Vilayeti kurulduktan sonra Bingöl ve yöresi buraya bağlandı. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde Bingöl, bugün bir ilçesi olan Genç Mutasarrıflığı’nabağlanmıştı. 1925’te Elazığ’a, 1929’da Muş’a bağlandı. 1933 yılında bugünkü ad ve sınırları ile il merkezi oldu.

GEZİLİP GÖRÜLECEK YERLERİ

İlde önemli tarihî kalıntılar ortaya çıkarılmamıştır. Çoğunlukla Urartular’a ait olan eserler ya tümüyle yok olmuşlardır ya da mimari özelliklerini kaybetmişlerdir. Bingöl il merkezinden 20 km uzaklıkta, Murat Vadisi’nde bulunan Seritarius Kalesi, Urartular’dan kalma bir yapıdır. Günümüzde harabe hâlinde olan kalenin taşları, dönemin, mimari özelliklerini taşımaktadır.

Kiğı’da Bizanslılar’dan kalan Kiğı Kalesi yüksek bir tepede yer alır. İçinde mescit duvarı olduğu tahmin edilen taş bir duvar bulunmaktadır; büyük bir bölümü yıkılmıştır. Günümüze ulaşan en önemli eseri ise Kiğı Camisi’dir. Yazıtı 1401-1402 tarihini taşımaktadır. Tek katlı kubbesiz bir yapıdır. Ayrıca Genç ilçe merkezinde Pers kralı Darius’un kızı için yaptırdığı sanılan “Kral Kızı Kalesi” adlı bir tarihî kalıntı da bulunmaktadır.

Bingöl-Elazığ karayolu üzerinde bulunan Mendo, bir içme suyu ve dinlenme yeridir. Yine Elazığ-Bingöl karayolu üzerindeki kaya evi, Bingöl-Karlıova yolu üzerinde bulunan Soğuksu ilin başlıca gezinti yerleridir.

Bingöl kaplıca suları yönünden oldukça zengin olmasına rağmen, Kös Kaplıcası dışında kaplıca tesisleri yoktur. Kös Kaplıcaları merkez ilçesine 18 km mesafededir. Sularında karbondioksit, kalevi ve bikarbonat bulunan kaplıca, romatizma dışında kol ve bacaklardaki dolaşım bozukluklarına, mide, bağırsak hastalıklarıyla, şeker hastalıklarınaiyi gelmektedir. Kaplıca sularının sıcaklığı 36-47 °C arasındadır. Kiğı ilçesinde de sıcaklığı 52 °C olan Harur Kaplıcası, Karlıova ilçesinde Haciyan Kaplıcası (suları 62 °C) vardır.

YÖREDEN BİR TÜRKÜ

Kırmızı gül her dem olsa, Her dertlere derman olsa. Gülüm olsa yârim olsa, Padişahtan ferman olsa, Herkes sevdiğini alsa, Gülüm alsa yârim alsa. Dağlar sizde neyim kaldı, Yavrum kaldı yârim kaldı.

Kırmızı gülün goncası var goncası, Ben severim yâr incesi bel incesi, yâr incesi, Garip gönlüm eğlencesi. Dağlar sizde neyim kaldı, Yavrum kaldı yârim kaldı.

FOLKLOR

İlin kırsal kesimlerinde kadınlar şalvar, gömlek, yelek giyer; başlarına, kenarları oya ve çiçek motifleriyle süslü yazmabağlarlar. Üç etek ve kara çarşaf da, yaygın kadın giysileri arasındadır. Erkek giyiminde şalvar, kuşak, papak ve ceketyaygındır. İlin halk oyunları, kendine has özellikler taşır. Yörede oynanan oyunlar halay türündedir. Halk müziğinde ise ağırlık türkülerdedir.