⛰️ YÜZEY ŞEKİLLERİ
Çok engebeli bir görünümde olan il toprakları, tepeler, dik ve derin vadilerle, aşınmış düzlüklerden meydana gelmektedir. Özellikle güneyde, Dodurga, İnönü ve Söğüt çevresinde oldukça engebeli bir yapıya sahip olan topraklar, kuzeyde Sakarya Vadisi’nde, düzenli düzlükler hâline gelir.
İl topraklarının % 59,9’unu platolar; % 32,1’ini dağlar; % 0,5’ini yaylalar; % 7,5’ini ovalar meydana getirmektedir. İlde oldukça önemli bir alanı kaplayan dağlar, genellikle tepeler biçimindedir. Dokuz Öküz Tepesi, merkez ilçesinin en yüksek noktasıdır. Osmaneli ilçesinin batısında bulunan Avdantepe 926 metre yüksekliğe sahiptir. Merkez ilçesinin doğusunda Yaylaktepe 922 m, güneyinde Kurudağ (805 m) ile, güneybatısındaki Kalâ Dağı, 1.906 m’lik yüksekliğiyle Bilecik’in en yüksek yeridir. Söğüt’ün güneyinde Bozdağ (1.359 m), Kamurantekke (1.307 m), Ballıkaya (1.051 m), Zemzemiye ve Ortaca tepeleri yer alır.
Sakarya Nehri Vadisi’nde fazla geniş olmayan ovalar vardır. Bozüyük Ovası Kızıltepe ve Boztepe’nin güney eteklerinde yer alır ve ’lik bir alanı kaplar. Kuzeybatıda daralan ova İnönü, Kandilli düzlüğüne kadar uzanır.
İl sınırları içinde bulunan en önemli vadi, Sakarya Vadisi’dir. Sakarya Nehri’nin oluşturduğu vadi, genellikle dik ve derin bir görünümdedir. Göksu Vadisi de Sakarya’nın bir kolu olan Göksu Irmağı’nın vadisidir. Vadi, özellikle Kaleler Boğazı’ndan başlayarak, Dereyörük Boğazı’na kadar dik bir şekilde sürer. Bilecik sınırları içinde bu vadilerden başka, Rezuk ve Hamsu derelerinin meydana getirdiği vadiler ile Karasu ve Göynük Çayı vadileri vardır.
💧 AKARSULAR VE GÖLLER
Bilecik ilinin en önemli akarsuyu Sakarya Nehri’dir. İnhisar bucağı yakınlarından il sınırlarına giren Sakarya, kuzeye doğru bir yay çizerek akışını sürdürür. Vezirhan’ın kuzeydoğusunda Karasu ile birleşen nehir, kuzeydoğuya doğru akarak, Göynük Çayı’nı alır. Buradan itibaren kuzeybatıya doğru akar, Osmaneli yakınlarında Göksu Çayı’nı da alır. Daha sonra kuzeydoğuya yönelen akarsu il sınırlarını terk eder. Sakarya’nın Bilecik sınırları içindeki uzunluğu 80 km’dir.
Bozüyük ilçesinde doğan Karasu, doğusunda bulunan Selöz, Hamsu ve Pekdemir derelerini alır. Daha sonra batısında bulunan Kızıldamar Çayı’nın sularını da alır ve vadisini genişleterek ilerler. Karasu Çayı Vezirhan yakınlarında Paşalar Boğazı’nda Sakarya’ya katılır.
Ayrıca Bolu sınırından il topraklarına girerek, Osmaneli ilçesinin güneydoğusunda Sakarya’ya katılan Göynük Çayı; Bursa sınırından Bilecik’e girerek, Osmaneli ilçesinde Sakarya’ya katılan Göksu; Yeşildağ yakınlarından doğan Sarısu; Karasu’ya karışan Hamsu Deresi ilin başlıca akarsularıdır.
Bilecik ili sınırları içinde biri doğal, biri de baraj gölü olmak üzere iki göl vardır. Çerkeş Gölü ilin tek doğal gölüdür. Osmaneli yakınlarında bulunan gölün yüzölçümü ’dir. Sarısu üzerinde bulunan Dodurga Baraj Gölü’nün depolama hacmi 35 milyon , göl alanı ise 245 hektardır.
🌥️ İKLİM
Geçici Akdeniz iklimiyle, karasal iklim karışmıştır. İlin güney ve doğu kesimlerinde karasal iklim görülür. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlı geçer. Kuzey ve batı bölümlerinde kışların sertliği azalır. Böylece Bilecik’te Karadeniz ikliminin her mevsim yağışlı tipi, Akdeniz ikliminin yazları sıcak ve kurak tipi, karasal iklimin kışları sert tipi dikkati çeker. Yıllık ortalama yağış 430 mm, kar yağışlı günler 21 gündür. Sıcaklıkta en fazla C, en az C kaydedilmiştir.
🌳 BİTKİ ÖRTÜSÜ
Bilecik’in dağları ormanlarla kaplıdır. 1.000 metreyi aşan yükseltilerdeki egemen ağaç türü, karaçam ve kayındır. Yüksek platolar üzerindeki karaçam koruluklarına karşılık, daha alçak kesimlerde kızılçam ve meşe koruluklarına rastlanır. Bu koruluklarda, kızılçam ve meşenin değişik türleri yaşar. Alçak kesimlerde bunlara kestane ağaçları da eklenir. Yükseklik arttıkça kestane ağaçlarının yerini kayınların aldığı görülür. İlin düzlükleri ile alçak alanlarında otsu bitkiler ve çalılıklardan başka bitki örtüsüne rastlanmaz. Akarsu boylarında kavak, söğüt gibi ağaçlar vardır.
💰 EKONOMİ
TARIM VE HAYVANCILIK
İldeki başlıca ekonomik faaliyet tarımdır. Yapılan istatistiklere göre 1980 yılında il faal nüfusunun % 75’ini aşkın bölümü geçimini tarımdan sağlamaktaydı. Küçük ve orta büyüklükte işletmelerin çoğunlukta olmasına, makineleşme ve verim arttırıcı çalışmalara rağmen Bilecik ili tarımda yeterli gelişmeyi gösterememiştir.
1950-60 yılları arasında ilde tahıl, sanayi bitkisi ve baklagiller ekilen alanlarda % 80’i aşan artış olmasına karşılık, 1960-1979 yılları arasında % 20 oranında azalma görülmüştür. Tarım alanlarındaki bu azalmanın sebebi, erozyonun yanı sıra, hızlı sanayileşme nedeniyle, ekili alanların bir kısmının, sanayi kuruluşlarına ya da yeni yerleşim merkezlerine kayması; tahıl, şeker pancarı gibi ürünlerin ekildiği alanlarda sebzecilik ve meyvecilik de yapılmaya başlanmasıdır.
İlde tahıl üretiminde, özellikle buğdayın ağırlığı değişmeden sürmektedir. En önemli sanayi bitkileri ise, şeker pancarı ve şerbetçi otudur. Bilecik ilinin her yöresinde buğday üretimi yapılabilmektedir. Arpa üretimi ise ancak, buğday ekilemeyen alanlarda yapılmaktadır.
1980 yılında 96.000 ton buğday, 21.000 ton arpa üretilmiştir. Ayrıca aynı yıl 827 ton çavdar, 1.540 ton yulaf, 2.477 ton mısır üretilmiştir. Baklagiller üretimi 3.271 ton, endüstri bitkileri üretimi 59.502 tondur. Bu bitkiler içinde en büyük pay 56.977 tonla şeker pancarınındır. Aynı yıl ilde 5.597 hektar alanda sebze ekilerek 117.274 ton çeşitli sebze üretimi gerçekleştirilmiştir. 1980 yılında Bilecik’te 1.120.080 adet meyve ağacı bulunmaktaydı. Bu ağaçların meyve verecek yaşta olan 887.485’inden toplam 53.751 ton çeşitli meyve elde edilmiştir.
İlde en çok koyun, keçi ve sığır yetiştirilir. Ayrıca kümes hayvancılığı, ipekböcekçiliği ve arıcılık da yapılır. Bunlardan ipekböcekçiliği, ilin önemli hayvancılık faaliyetleri arasında yer alır. 1979 yılında ilde saptanan hayvan varlığı şöyleydi (baş olarak): Koyun (181.730), kıl keçisi (92.700), sığır (85.410), manda (2.650), at (3.580), eşek (10.730). Aynı yıl ilde 268.090 tavuk-horoz, 4.850 arı kovanı vardı, ayrıca 9.733 ipekböceği kutusu açılmıştı. 1979 yılında Bilecik’te hayvansal ürün olarak 39.830 ton süt, 45 ton bal, 540 ton et üretilmiş, 21.935.000 yumurta ve 15.000 deri elde edilmiştir.
SANAYİ VE MADENCİLİK
Bilecik’te sanayi 1970 yılından sonra gelişmeye başlamış; 1975’ten itibaren imalat sanayii önem kazanmıştır. İmalat sanayiinde gıda, içki, makine imalat sanayii, ağaç ürünleri, kâğıt, ipekli dokuma ve seramik dalları gelişmiştir. İlde faaliyete geçen ilk devlet işletmeleri 1966 yılında açılan Sümerbank Bozüyük Seramik Fabrikası ile Tekel Hublon ve Şarap Fabrikası’dır. Özel sektörün kurduğu işletmelerin sayısı 1981’de 50’ye yaklaşmıştır. İldeki sanayi kuruluşları arasında iki hublon fabrikası, Bilecik Bilyemtaş Yem Fabrikası, Vinyleks Halı ve Yer Döşeme Fabrikası ile Elbir Teneke Fabrikası sayılabilir.
İl topraklarında mineral olarak Bilecik Taşı denen renkli mermer çıkarılır. Bu mermerler beyaz, sarı, yeşil, kırmızı, pembe ve karışık desenlidir. Anıtkabir ve daha birçok yapıda kullanılan mermerlerin bir bölümü, Bilecik Taşı’dır.
📜 TARİH
Bu ilin tarihi Hititler’le başlar. Orta Asya ve Trakya’dan göç eden türlü boyların konaklama ve uğrak yeri olmuş, Hititler’den sonra Frigyalılar, Lidyalılar, Persler, İskender ve Bitinyalılar’ın egemenliğine geçmiştir. Roma İmparatorluğu M.Ö. 1. yüzyılda, Bizans İmparatorluğu M.S. 4. yüzyıl sonunda bu bölgeyi kendi ülkelerine kattılar. Bizanslılar’ın elindeyken Müslüman Araplar’ın akınlarına uğradı.
1071 yılındaki Malazgirt Savaşı’ndan sonra burasını Kutalmışoğlu Süleyman Şah aldı. Selçuklu Hakanı, 1220 tarihinde Horasan’dan yola çıkan ve kendisine bir savaşta yardım eden Ertuğrul Bey yönetimindeki Oğuz Türkleri’nin Kayı boyu’na, bugünkü Söğüt civarını ve Domaniç Yaylası’nı uç beyliği olarak verdi. Uç beyleri, Selçuklular’a bağlı olmakla birlikte iç işlerinde bağımsızdılar. Bizans akınlarına karşı Anadolu Selçuklu Devleti’nin sınırlarını korumakla görevliydiler.
1235’te buraya gelen Kayı boyunun Karakeçili aşireti başındaki Ertuğrul Bey 1281 yılında ölünce yerine oğlu Osman Bey geçti. Adını 7 yüzyıl yaşayan bir imparatorluğa veren Osman Bey’e Selçuklu Hakanı Alâeddin Keykubat, bağımsızlık simgesi olarak bir tabl (davul) ve alem (sancak) gönderdi. Osmanlı topraklarında ilk Mehter, şimdi Söğüt’teki Osmanlı Camisi olan Kuyucaklı Camisi önünde çalındı. Selçuklu Devleti’nin sonlarına doğru, Osman Bey 1299 yılında Söğüt’teki camilerde adına hutbe okutmakla, bağımsız bir devlet olduğunu ilan etti.
Orhan Bey 1326 yılında Bursa’yı alıncaya kadar Söğüt şehri başkent olarak kaldı. Osmanlı İmparatorluğu’nun, küçük bir devletken başkentinin Söğüt olması önemlidir ve Söğüt’ün tarihteki önemini arttırır. Kayı aşiretinin bu bölgede hâlâ yaşayan torunları her yıl eylül ayının ilk pazar günü toplanıp Yörük Bayramı dedikleri bayramı kutlarlar. Atlar üzerinde, yerel giysiler içinde Söğüt’e giren Yörükler (Türkmenler de denir) Ertuğrul Gazi Türbesi’nin etrafında döndükten sonra, eski Türk sporu olan «cirit» oynarlar. Ziyaretçilere etli pilâv dağıtılır. Mehter takımı marşlar çalar. Yerel giysiler giymiş kadın ve erkekler halk oyunları gösterileri yapar. Bu törenler Osmanlı İmparatorluğu döneminde yüzyıllarca sürmüştür. Balkan Savaşları sırasında bir süre bırakılmışsa da 1947’de tekrar başlamıştır.
1326 yılından sonra başkent Bursa’ya nakledildi. Vasiyeti üzerine Osman Bey’in cenazesi Bursa’ya taşındı. Bilecik şehri Anadolu Beylerbeyiliği’nin Eskişehir Sancağı’na bağlı bir kaza merkezi, 19. yüzyılda Bursa iline bağlı Ertuğrul Sancağı’nın merkezi oldu.
Birinci ve İkinci İnönü Savaşları’ndan önce Yunanlılar tarafından işgal edilen Bilecik toprakları, Kurtuluş Savaşı sonunda 6 Eylül 1922’de düşmandan temizlendi.
🎶 YÖREDEN BİR TÜRKÜ
Aşağıdan Gelen de Hanım Oynasın
Aşağıdan gelen de hanım oynasın Keklik kebabını da yiyen doymasın Beni yârdan ayıranlar onmasın Beri gel yârim gel ben adam yemem Ellerin yârine de yârim ol demem
Yoğurdum var yeşil de meşil çanakla Benleri var ak gerdanda yanakta Benim yârim şu karşıki konakta Beri gel yârim beri gel ben adam yemem Ellerin yârine de yârim ol demem
💃 FOLKLOR
Bilecik ve çevresinde folklor Osmanlı gelenek ve göreneklerinin izlerini taşır. Geleneklerinde Müslümanlık öncesi, Şamanlık dini belirtileri hâlâ görülür. Kadınlar bindallı, üçetek, şalvar ve çok süslü cepkenler giyer. Sarı altın iplik ve sırmayla işlenen bu giyecekler, göz alıcı bir görkem taşır. Kadınların günlük giyeceği kirlik denen siyah ve uzun kollu entaridir. Erkeklerin kıyafeti Batı Anadolu zeybeklerinin kıyafetini andırır. Zeybek, karşılama ve kaşıkla oynanan oyunlar bir arada görülür. «Yaman Olur Yörük Eri» ve «Söğüt’ün Erenleri» adlı türküleri ünlüdür. İlde her yıl eylül ayının ilk pazar günü yapılan Yörük Bayramı, bir folklor fuarı sayılır.
🏛️ GEZİLİP GÖRÜLECEK YERLERİ
İlde Romalılara ait çok sayıda yapı vardır. Nekropoller, sunaklar, lahitler ve su yolları, dikkati çeken yapılardır. İldeki tarihî eserler arasında camiler, türbeler, kervansaraylar, han ve hamamlar vardır. Osman Gazi Camisi Orhan Gazi tarafından yaptırılmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında Yunanlılar’ın yıktığı cami dikdörtgen planlıdır. Karacalar Camisi’nin yalnız minaresi günümüze ulaşmıştır. Çelebi Sultan Mehmed‘in yaptırdığı Çelebi Mehmet Camisi’nin kuzey, doğu ve batıda olmak üzere üç kapısı vardır. Orhan Gazi’nin yaptırdığı ve kendi adıyla anılan cami, günümüze sağlam olarak ulaşmıştır. Planı kareye yakındır. Kurşunlu Cami diye de anılan caminin yedi penceresi vardır. 11. yüzyılda Hoca Yadigâr tarafından yaptırılan Hoca Yadigâr Camisi kare planlıdır; duvarları taştandır. Bunlardan başka Hamidiye, Akkaldırım, Mihal Bey ve Kasım Paşa Camileri sayılabilir. Ayşe Hatun Çeşmesi, Baki ve Gölpazarı Hamamları, Köprülü Kervansarayı ilde yer alan tarihî yapılardan bazılarıdır.
