AFRİKA’DAKİ BÜYÜK ŞELALELER

Afrika, fiziksel coğrafya bakımından vahşi görünüşlü ve insanın yararlanması hayli güç olan bir kıtadır. Uçsuz bucaksız çöller, balta girmemiş ormanlar ve çoğunlukla şelalelerle kesilen düzensiz nehirlerle doludur. Toprak yüzeyi ve bitki dağılımı yönünden de pek şanslı sayılmaz. Merkezdeki yüksek düzlükten ancak sahil kesimlerinde ve sahil şeritlerinde fayda sağlanırken ilginç bir olayla karşılaşılır: Kıtanın iç bükey görünüşte olan ortasından kademe kademe inilerek sahillere, dolayısıyla denize ulaşılır. Ancak bu sahiller genellikle dik yamaçlar halindedir. Bu nedenle Afrika ırmakları denize yakın sahil şeritlerine ulaştıklarında yüksek dağları aşar aşmaz sarp şelaleler halinde denize dökülürler.

Kıtanın içine girişi engelleyen ve nehir ulaşımına engel olan bu tür denize boşalış, yine de vahşi tabiat görüntüsü yönünden akıllara durgunluk verecek güzelliktedir.

🌈 DÜNYANIN EN GÜZEL ŞELALESİ

Bir yüzyıldan biraz daha fazla bir süre önce, İskoçyalı kâşif David Livingstone bu muhteşem temaşayı gören ilk beyaz insan unvanına eriştiğinde şaşkınlık içinde kaldı. Eski İngiltere kraliçesinin adı ile anılan Victoria Şelalesi’ne yerlilerin neden “kaynayan kazan” (Shongue) veya “gürleyen duman” (Mosi-on-tunya) dediklerine bizzat tanık oldu.

Zambezi Irmağı’nın getirdiği su, dökülmeden önce iki ada etrafında üç kola ayrılır. Her biri diğerinden güzel üç ayrı çavlan oluşturur. Bu üç düşüş arasında 10 km kadar mesafe vardır. Şelalelere çok uzak yerlerden, ormanlar üzerinde yükselen su buharı bulutları görülür. Uçuruma ulaşmadan önce su oldukça sakin görünür. Sonra 120 metre derinliğe dökülür. Livingstone şöyle demiştir:

“Muazzam suyun şelale halinde dökülüşünün başlangıcı saydam bir kütle halindedir. Birkaç metre düşüşten sonra su ansızın bir kar kütlesine dönüşür ve yıldız şeklinde püsküren bu muhteşem görünüş milyonlarca pırıltı halinde eriyerek dağılır.”

Suyun dibe inmesiyle çıkan ses korkunçtur. Yüzeye çarpan suyun oluşturduğu mağaralardan yukarı doğru fırlayan kaya parçaları ve buharlaşmış su, göğe yükselir. Bu yoğunlaşan su, hiç bitmeyen yağmur olarak tekrar dibe düşer. Güneş ışınlarının kırılmasıyla gökkuşağı oluşur.

💦 KONGO NEHRİ

Kongo Nehri, şelale ve su düşüşleri yönünden Afrika’nın en zenginidir. Katanga’nın yüksek bölgelerinden Lualaba’da doğar, güneyden kuzeye doğru ilerler. Stanleyville’den geçer. Şehrin güneyinde nehir, birbirini takip eden yedi şelale halinde dökülür → Stanley Şelaleleri.

Stanleyville’den sonra Kongo Nehri batıya yönelir. Stanley Pool’a kadar gemi taşımacılığı yapılabilir. Bu bölgede nehir bataklığa dönüşür. Sonra çok engebeli bir sahaya girer ve sarp boğazlarda tam 32 şelale meydana getirir → Livingston Şelaleleri. Bazı kollar ana nehre göre yüksekte kalır ve şelale halinde ana nehre karışır.

🏞️ NİL NEHRİ

Nil Nehri’nin doğduğu bölge yaklaşık 1150 metre yüksekliktedir. Yatak ile kaynak arasındaki büyük yükseklik farkı nedeniyle akışı ilginçtir. Ani düşüşler gösterir. Nil’in en ünlü şelaleleri altı çağlayan grubu halinde toplanır. Birincisi deniz seviyesinden 95 metre yükseklikteki Assuan’dır. Berber ile Hartum arasındadır. Bu alanda Beyaz Nil, Tana Gölü’nden gelen Mavi Nil ile birleşir.

🌊 DİĞER ŞELALELER

Afrika nehirlerinin yaşantısı zordur. Büyük düzey farkları, sert kayalar, sık düşüşler nedeniyle ulaşım güçtür. Pek çoğu denize ulaşmadan buharlaşır. Diğerleri yardımcı sularla yoluna devam ederken büyük güçlüklerle karşılaşır. Bu güçlükler, Afrika nehirlerini görünüş bakımından çekici yapan niteliklerdir.