ADANA

YÜZEY ŞEKİLLERİ

% 49’u dağlardan oluşan ilde, güneyden kuzeye doğru gidildikçe toprakların yükseldiği görülür. Bu yükselme, Toros Dağları’nın zirvelerinde ’yi aşar. Toroslar’ın ve Anti-Toroslar’ın etekleri Akdeniz’e doğru ovalar meydana getirir.

Başlıca dağlar, Aladağlar, Dibek Dağları ve Tahtalı Dağlar’dır.

  • Aladağlar’ın kapladığı alanın uzunluğu yaklaşık , genişliği ’dir. Dağ sırasının il sınırları içindeki yüksekliği, ’yi aşar (Karanfil Dağı, ). Adana’nın kuzeybatısında yer alan dağlar, Orta Toroslarüzerindedir. Pozantı, Yenice ve Görgün Suları dağları yer yer yararak vadiler oluşturmuştur. Yüksek noktalarında buzul gölleri vardır.
  • Hatay-Adana sınırını meydana getiren Dibek Dağları Amanoslar’ın kuzey bölümünü oluşturur.
  • Tahtalı Dağlar, Zamantı ve Göksu Akarsuları’nın yatakları arasında kalan dağlardır. En yüksek noktası ’yi aşar (Beydağı ).

Başlıca yaylaları Tekir, Horzum, Bürücek, Zorkun Yaylaları’dır.

  • Horzum Yaylası sık ormanları, buz gibi kaynak suları ile bir cennete benzer. Kozan-Saimbeyli yolu üzerinde bulunan yayla, yaz aylarında sıcaktan bunalanların göç ettiği bir yerdir.
  • Adana merkezine uzaklıkta olan Tekir Yaylası turistik bir yerleşim merkezidir.
  • Zorkun Yaylası kış sporlarının yapıldığı bir yer olarak bilinir. yüksekliktedir.

İl topraklarının % 27,6’sı ovalıktır. Çukurova’nın 16 ovasından 6’sı Adana ili sınırları içindedir. Ovaların başlıcaları Ceyhan, Osmaniye, Yumurtalık, Yüreğir, Haruniye ve Misis Ovaları’dır.

  • Adana’nın en büyük ovası, alanla Ceyhan Ovası’dır. Ceyhan Ovası’nın toprakları verimlidir. Bol yağış alan ova, taşkın zamanlarında Ceyhan Nehri’nin suları altında kalır.
  • Osmaniye Ovası’nın kapladığı alan , Yumurtalık Ovası’nın , Yüreğir Ovası’nın , Haruniye Ovası’nın , Misis Ovası’nın .

AKARSULAR VE GÖLLER

İldeki başlıca akarsular Seyhan, Ceyhan, Aksu, Göksu, Zamantı, Eğlence Suyu, Görgün ve Çakıt Suları’dır.

  • Seyhan Nehri’nin, kaynağındaki adı Zamantı Suyu’dur; Zamantı, Göksu ile birleştikten sonra Seyhan adını alır. Deli Burun’da denize dökülen Seyhan, Akdeniz Bölgesi’nin en uzun nehridir. Bu nehir üzerinde inşa edilen Seyhan Barajı’ndan, taşkınların önlenmesi ve tarım alanlarının sulanmasında yararlanılır. Bu barajda kurulan hidroelektrik santrali de, Türkiye’nin enerji ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılar.
  • Zamantı Suyu, Uzunyayla’dan doğarak, Toroslar’a ulaşır. Seyhan’ın önemli bir kolu olan Göksu, Tahtalı Dağlar’dan doğar; Sarız Çayı ile birleştikten sonra Zamantı Suyu’na katılır. Seyhan Nehri’nin diğer kolları, Görgün, Eğlence ve Çakıt Suları’dır.
  • Akdeniz Bölgesi’nin ikinci büyük nehri olan Ceyhan, Aksu ile birleştikten sonra, önce güneye, sonra doğuya doğru akar; İskenderun Körfezi’nde denize dökülür.

Adana’daki başlıca göller Akyatan (), Akyayan (), Kokart () Gölleri’yle, Tuzgölü’dür (). Bunlardan Akyayan ve Tuzgölü, tuz ihtiva eden göllerdir. Diğerleri lagündür. Lagünler, deniz-kıyıilişkilerinden meydana gelmiş göllerdir.

Seyhan Nehri üzerinde Seyhan Baraj Gölü bulunmaktadır. Sulama ve taşkınlardan nehrin çevresini koruma amacıyla yapılan baraj gölünün hacmi ‘tür.

İKLİM

Adana ilinde Akdeniz İklimi hüküm sürer. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlıdır. Toroslar’da ısı düşer ve yağış çoğalır. İlin yıllık sıcaklık ortalaması , şimdiye kadar görülen en yüksek ısı , en düşük ısı ’dir. İlde yıllık yağış ortalaması ’dir.

BİTKİ ÖRTÜSÜ

Akdeniz İklimi’nin tipik bitki örtüsü olan makiler, Adana’da da görülür. Ayrıca meşe, defne gibi ağaçlarla, nane, kekik gibi otlar vardır. ’den sonra ormanlar başlar. Buralarda en çok görülen ağaç, kızılçamdır; yer yer ardıç, köknar ve sedir ağaçlarına da rastlanır.

EKONOMİ

TARIM VE HAYVANCILIK

Adana yurdumuzda makineli tarımın ilk defa yapıldığı ildir. Adana denince, eğer tarımdan söz ediliyorsa, akla önce pamuk gelir. Pamuğun yörenin kalkınmasına ve dış ülkelere ihracatı yapılarak ülke ekonomisinin güçlenmesine büyük katkısı vardır. Pamuktan sonra buğday ekimi, turunçgiller, meyve ve sebze üretimi gelir. Adana aynı zamanda turfanda sebze ve meyveciliği ile tanınan ilimizdir.

Eskiden büyük bataklıklar ve sivrisineklerin bölgeyi istilası nedeniyle hiçbir topluluk burada uzun süre kalmamış, ancak bataklıkların kurutulması ve makineli tarımın başlamasıyla toprak gerçek değerini göstermiştir. Günümüzde yurdumuzun en verimli toprakları olarak kabul edilen Adana’da bu verimli toprakların bir santimi bile boş bırakılmamaktadır. Bölgeye her yıl hasat mevsiminde yurdumuzun çeşitli yerlerinden yüz binlerce tarım işçisi gelir. Özellikle bir tarım ürünü olduğu kadar bir sanayi ham maddesi de olan pamuk başlı başına bir çalışma alanıdır.

1980 yılında Adana’da alana pamuk ekilerek, ürün alınmıştır.

İlde 1980 yılında alana çeşitli tahıllar ekilerek ürün alınmış; yine aynı yıl, baklagiller, endüstri bitkisi, yağlı tohum, yumru bitki, çeşitli meyveve sebze üretilmiştir.

İlde 1980 yılında üretilen ürünlerin üretim miktarı şöyledir (ton olarak): Buğday (), arpa (), çavdar (), yulaf (), mısır (), pirinç (), mahlut (), pamuk (), tütün (), şeker pancarı ().

İlde yetişen meyve türleri şunlardır: Armut, ayva, elma, yenidünya, erik, iğde, kayısı, kızılcık, kiraz, şeftali, vişne, zerdali, greyfurt, limon, mandalina, portakal, turunç, antepfıstığı, badem, ceviz, çilek, dut, incir, keçiboynuzu, nar, Trabzon hurması, üzüm.

Adana ilinde 1970-1980 yılları arasında ekili alanların yaklaşık % 44’ü pamuk ekimine, % 38’i tahıl tarımınaayrılmıştır. Tarımın bilimsel olarak yapılışı nedeniyle ekim alanlarının çok az bir bölümü nadasa bırakılmaktadır.

1949 yılında yurdumuzda ilk defa makineli tarım Adana’da uygulandı. Pamuk tarlalarının iki ucuna yerleştirilen buhar makineleri arasına köten (kazıcı, deşici alet) yerleştirildi. Köten, teller arasında gidip gelerek buhar yardımı ile toprağı kazdı. Sürülen bu alanlarda pamuk ekimi daha verimli oldu. Makineli tarım geliştikçe Adana’da verim arttı. 1949yılında kötenin sürdüğü tarlalar günümüzde en çağdaş araçlarla sürülmektedir. Bunun doğal sonucu olarak alınan ürünler 1950 yılından günümüze kadar, arasında artış göstermiştir (tahıl üretimi , kavun karpuz üretimi ).

Adana’da tarım ve sanayi hızla geliştiği halde, hayvancılık için aynı şey söylenemez. Daha çok dağ köylerinde yaşayan köylülerce yapılan hayvancılıkta koyun ağırlıktadır. Oldukça önemli sayılabilecek oranda kıl keçisi de yetiştirilmektedir. Adana yurdumuzdaki süt üretiminin % 2’sini, et üretiminin % 3’ünü üretmektedir.

1980 yılında Adana ilindeki hayvan varlığı şöyledir (baş olarak): Koyun (), kıl keçisi (), inek (), dana (), manda (), öküz (), sığır (), at (), eşek (), katır () deve (). Ayrıca ve tespit edilmiştir.

Adana ilinde 1980 yılında, üretilmiştir. Et üretimi , deri üretimi olarak gerçekleşmiştir.

SANAYİ VE MADENCİLİK

Adana’da günümüz sanayiinin temeli 19. yüzyılın sonlarında atılmıştır. Pamuk üretimi ilin sanayiini olumlu yöndeetkileyen en önemli etkendir. İlde un değirmenleri, çırçır ve pres fabrikalarının dışında 1927 yılında iki tane iplik ve bez fabrikası bulunmaktaydı. 1950 yılına kadar bu alanda en önemli yatırımları Sümerbank yapmıştır. Bu yıldan sonra il, sanayi açısından hızlı bir gelişme gösterdi. Güney Sanayi, Bossa, Paktaş gibi önemli sanayi kuruluşları, sanayi yönünden Adana’nın çehresini değiştirdi. 1970’li yıllarda bu gelişim iyice hızlandı. Makine üretimi, lastik ve kimyasal maddeler üretimi büyük sayılara ulaştı.

1978 yılında Adana’da imalat sanayiinde çalışanların sayısı ’e ulaşmıştı. 1980 yılında her türlü pamuklu dokuma, iplik, elyaf, pelimercips, polyester elyafı, bitkisel yağlar, sabun, PVC boru, tuğla, kiremit, çimento, plastik çuval, sigara, mobilya, soğuk ve sıcak hava makineleri, gübre makinesi, römork, çırçır makinesi, tarım mücadele makineleri, silindir gömleği, piston, supap, dişli kutuları, makine parçaları, kalorifer kazanları gibi birçok dalda üretim yapılmaktaydı.

Gerek tarım alanında, gerekse sanayi alanındaki bu ilerlemişlik, ili, çevre illerin ticaret merkezi yapmıştır.

İlde saptanan maden türleri şunlardır: Amyant, antimuan, bakır, barit, demir, krom, kurşun, manganez ve maden kömürü. Ancak bu madenlerin çoğunun rezervi fazla olmadığından il ekonomisine etkileri azdır. Bu madenlerin bulunduğu yerler şöyledir:

  • Amyant: Osmaniye.
  • Maden kömürü: Kozan, Karaisalı, Osmaniye, Mağara, Saimbeyli, Feke.
  • Bakır: Pozantı, Karaisalı, Osmaniye, Feke.
  • Demir: Ceyhan, Saimbeyli, Mağara, Bahçe, Osmaniye, Kozan, Karaisalı.
  • Krom: Pozantı, Karaisalı, Bahçe, Osmaniye.
  • Kurşun: Feke, Saimbeyli, Mağara.
  • Manganez: Ceyhan, Bahçe.

Bunların dışında Adana ilinin kadar uzağında Bolkar Dağı’nda 1960 yılında petrol bulunmuştur. Veriminin düşük olmasına karşılık kalitesi yüksektir.

TARİH

Eski çağlarda ilin bulunduğu yer Tarsus Limanı ile Misis arasında önemsiz bir konak yeri idi. Gülek Boğazı’ndan Çukurova’ya inilen yerde ve Seyhan Nehri’nin kolay geçilen yerinde kurulduğu için pek gelişememişti.

Hititler’den sonra, Asurlular’a geçen yöre, M.Ö. 6. yüzyılda İranlılar’ın, M.Ö. 333 yılında da Büyük İskender’inegemenliğine girdi. M.Ö. 1. yüzyılda Pompeus, Adana’yı sınırları içine aldı. İ.S. 395’te Roma İmparatorluğu ikiye bölününce Adana ve yöresi Bizans İmparatorluğu’nun egemenlik sınırları içinde kaldı. Adana, Bizans yönetiminde kaldığı sürede çok gelişti. 7. yüzyılda Müslüman güçler bölgeye egemenlik kurmak için geldiler. Fakat bölgeyi tümüyle ancak 7. yüzyılın sonlarında ele geçirebildiler. Bölge 10. yüzyılda yeniden Bizans yönetimine girdi. Daha sonra 1071’de Malazgirt Savaşı’ndan sonra bölgeye Türkler egemen oldu.

Bundan sonra Adana ve çevresi çeşitli yönetimlerin egemenliklerinde görülmektedir. Birçok küçük krallık burada egemen olduktan sonra tarihin sayfalarına gömüldü. Bunların sonuncusu olan Ramazanoğulları, Mısır-Suriye Türk Memlûk İmparatorluğu’na bağlıydı. Ramazanoğulları beyleri Oğuzlar’ın Yüreğir boyundandı. 1516 yılında Yavuz Sultan Selim zamanında, Osmanlı İmparatorluğu yönetimine girdi.

Bu tarihten sonra sürekli olarak Türkler’in yönetiminde kaldı. Osmanlı İmparatorluğu, bu tarihten sonra Adana ve yöresinin yönetimini Ramazanoğulları’ndan gelen valilere bıraktı. 16. yüzyılda Adana, Halep Beylerbeyliği’nin 10 sancağından biriydi. Osmanlı yönetimine başkaldıran Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa bir ara Adana ve çevresini ele geçirdiyse de şehir 1840 yılında geri alındı. 1867’de Halep’ten ayrılarak Adana Eyaleti oluşturuldu. Adana ili 1886 yılında bir demiryolu ile Mersin Limanı’na bağlandı. Bu ulaşım imkânları şehrin ticari yönden gelişmesinisağladı. I. Dünya Savaşı’ndan sonra şehre Fransızlar girdi. 22 Ekim 1922’de yapılan Ankara Antlaşması sonucu kent Fransızlar’dan kurtarıldı. 5 Ocak 1922 yılında Türk ordusu Adana’ya girdi.

MİLLİ MÜCADELE YILLARINDA ADANA

Mondros Mütarekesi’nin kendilerine tanıdığı hükümler uyarınca Fransız birlikleri 17 Aralık 1918 günü Mersin’ialdılar; ertesi gün de Adana’ya girdiler. Her ilçe yönetimine bir Fransız subayı getirildi. İl sınırları içinde ödenen ücretlerin, altın ya da gümüş paralarla yapılması zorunlu kılındı.

Düşmanın Mersin’e çıktığı gün Adana’nın yurtsever gençleri toplantılar düzenleyerek, düşmana karşı koymak için örgütlenmeye başladı. Aynı zamanda 21 Ekim 1919’da Sivas Kongresi uyarınca Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Kilikya Şubesi kuruldu. Bunun dışında merkezi İstanbul’da bulunan Kilikyalılar Cemiyeti, Ali Fuat Paşa’nın önderliğinde kuruldu. Batı Kilikya komutanlığına atanan Sinan Paşa, Mustafa Kemal Paşa’dan aldığı emirlerle yöre halkını örgütledi.

İşgalci düşman birliklerinin Maraş’ta ummadıkları biçimde yenilgiye uğramaları sonucu Osmanlı devleti ile anlaşan işgalciler İstanbul’u Osmanlılar’a bırakmayı kabul edince, Osmanlı yönetimi Kuvay-ı Millîyeciler’den Maraş-Urfa çizgisini ileri geçmemelerini istedi. Buna çok sert biçimde cevap veren Mustafa Kemal Paşa “Fransızlar, Adana’yı boşaltmazsa, Kuvay-ı Millîye güçlerince boşalttırılacağım” bildirdi. 28 Nisan 1922’de ilerlemeye başlayan Kuvay-ı Millîye birlikleri, Yeniköy ve Karaisalı’da bulunan Fransız karakollarına hücum ederek ortadan kaldırdı.

5 Ağustos 1920’de Mustafa Kemal Paşa Pozantı’ya geldi. Bunu Fransızlar’ın bölgeyi ele geçirme çabaları, Türkler’in, vatanlarını kurtarmak için verdikleri savaşlar izledi. Sonuçta 20 Ekim 1920’de Fransızlarla Ankara Antlaşması yapıldı, 5 Ocak 1922 günü Adana’nın kurtuluş günü kabul edildi.

GEZİLİP GÖRÜLECEK YERLERİ

Ayaş Antik Kenti Adana’ya bağlı Yumurtalık ilçesinin yakınındadır. Kıyıda bulunan gözetleme kulesini Kanuni Sultan Süleyman yaptırmıştır. Aynı yerde tapınak, su kemerleri, saray kalıntıları bulunmaktadır. Bunların dışında yörede Gindarus, Mağarsos, Gastabala gibi antik kent kalıntıları vardır.

Adana Kalesi’ni Abbasi halifelerinden Harunürreşit 781 yılında yaptırmıştır. 1836 yılında Kavalalı Mehmet Ali Paşa, kaleyi yıktırdı. Günümüzde bazı kule yıkıntıları ile, zamanımıza kadar ayakta durabilmiş surlardan bölümlerbulunmaktadır.

Anazarba Kalesi Asurlular tarafından M.Ö. 9. yüzyılda yaptırılmıştır. Bunların dışında, Annaşa Kalesi (Gülek Geçidi’nde), Haruniye Kalesi (Haruniye Bucağı’nda), Hemite Kalesi (Osmaniye ilçesinin Gökçedam Köyü’nde)bulunmaktadır. Dumlu, Domuztepe, Cem, Ayas Çardak, Feke, Kazankaya, Haçin Kaleleri gibi kale kalıntıları il sınırları içindedir.

Ağcamescidi Türkmen beylerinden Ağca Bey tarafından 1490 yılında, Alemdar Mescidi Alemdar Hacı Mustafa Hasan Ağa tarafından 1748 yılında yaptırılmıştır. Hasan Ağa Camisi Ramazanoğulları döneminde 1558 yılında yaptırılmıştır. Cami 1813 yılında tamir ettirilmiştir. Alidede Mescidi 1704 yılında yaptırılmıştır.

FOLKLOR

Adana’nın bulunduğu topraklarda binlerce yıldan bu yana değişik uygarlıklar yaşamış; ilin folkloru da bu uygarlıklardan etkilenerek gelişmiştir. Yerel kıyafetlerde Türkmen kadınlarının ve erkeklerinin kıyafeti önemli bir yer tutar. Üçetek, zıbın, cepken, yelek ve fes, yerel kadın kıyafetinin başlıca parçalarıdır. Türkmen erkeklerinin yerel kıyafetinde ise zıbın, cepken, çarık, kuşak ve fes yaygındır. İlde oynanan halk oyunları, genellikle halay türündedir. Başlıca oyunlar Adana AğırIaması, pekmez, lorke, Adana barı ve üç ayaktır. “Aman Adanalı”, “Lale sümbül bağına” ve “Ilgıt ılgıt esen seher yelleri” türküleri ünlüdür.

YÖREDEN BİR TÜRKÜ

Ela gözlü nazlı yâri, Şahin’im yok çıka m’ola, Görem dedim görem’edim, Ne yaptımsa aldım hava, Boş kalmıştı kavil yeri, Kuşlar gibi ben bir yuva, Varam dedim varam’adım, Kuram dedim kuram’adım.

Gönlümün gülü nerede, Gönlümün gülü nerede, Engeller durmaz arada, Engeller durmaz arada, Yârim ile ben murada, Yârim ile ben murada, Erem dedim erem’edim, Erem dedim erem’edim.

Şeker kaymak tatlı dili, Mehmet Ali asıl adım, Kınalamış nazik eli, Ferrah’iyi pirle kodum, Koynundaki gonca gülü, Gurbet elden dönem dedim, Duram dedim duram’adım.

Gönlümün gülü nerede, Gönlümün gülü nerede, Engeller durmaz arada, Engeller durmaz arada, Yârim ile ben murada, Yârim ile ben murada, Erem dedim erem’edim, Erem dedim erem’edim.