18. yüzyılda bilim -2

18. yüzyıl neden yoğun ve derin araştırmalar yüzyılı olarak anılır? Bilim ve modanın iç içe olduğu bu çağda, “Kadınlar İçin Newton’culuk” gibi popüler bilim eserleri nasıl ortaya çıktı? Metre sisteminin kabulü ve Anders Celsius’un santigrat derecesini bulması gibi fizik alanındaki gelişmeler nelerdir? Buharlı gemi (Fitch) ve telgraf (Lesage) gibi 19. yüzyıl icatlarının temellerini atan bilim insanları kimlerdir?

1737 yılında büyük bir yazlık köşkün bahçesindeyiz. Çağın modasına uygun uzun etekli kenarları dantellerle süslü bir elbise giymiş genç bir kadın ağaçlar arasında dolaşıyor. Yüzü pudralı, başında ise beyaz bir peruka var. Gezinirken elinde tuttuğu bir kitabı dikkatle okuyor. Böyle güzel bir manzara karşısında okunan kitap ya roman ya da bir şiir kitabı olabilir, diyeceksiniz. Ama hayır. Bunlardan hiçbiri değil. Bu kibar hanımın okuduğu kitabın kapağında şu satırlar okunuyor: «Kadınlar İçin Nevvton’culuk». Bu kitabın ismini bugünkü şartlara göre çevirecek olursak adı şöyle olabilirdi: «Kadınlar İçin Elektronik». İşte 1737 yılında en çok okunan kitaplardan biri bu genç kadının okuduğu kitaptı. Çünkü “18’inci yüzyılda bilim çok yaygındı” ve bütün çevrelerde “moda”ydı. Bilginler bu modanın «tam uları, «yaratıcılarıydılar. İsimleri ağızdan ağıza dolaşıyor, toplantılarda onların sık sık övgüsü yapılıyor, içlerinden birini ağırlayabilmek için herkes birbiriyle yarış ediyordu.

İşte bu aydın görüşlü ve elverişli ortamda çağın en büyük bilim eserleri birbirini kovalarcastna yayınlanıyordu. 1751 – 1772 yılları arasında d’Alembert ve Diderot’nun birlikte hazırlayıp yayınladıkları ve «Encyclopedie Raisonne des Sciences des Arts et des Metiers» adlı ünlü ansiklopediyi örnek gösterebiliriz. Bilim akademilerinin sayısı da gittikçe artıyordu. Bu kadar yaratıcı bir ortam içinde bilim şüphesiz tarihinin en mutlu ve parlak çağlarından birini yaşıyordu.

MATEMATİK

18’inci yüzyılın başlarında bilim iki büyük matematikçiyi kaybediyordu. “Isaac Newton” (1642-1727) ve “Wilhelm Leibniz” (1646-1716). Bunlar yeni yeni bilim dalları yaratmışlardı. Daha sonra İsveç’li “Leonhard Euler” (1707-1783), Giacomo ve Giovanni Bemoulli pek önemli hizmetlerde bulundular. Ama çağın en büyük matematikçisi, Torino’da doğup Paris’te ölen Luigi Lagrange (1736-1813) ‘dı. İşte bu üstün zekâlar matematikte yeni yeni metodlar (“diferansiyel ve integral hesap”, ihtimaller hesabı, kısmî diferansiyel denklemler) yaratmak ve bilimlerin gelişmesine temel prensipler olan birçok bilgiyi ortaya koymak şerefini kazandılar.

FİZİK

Matematikçilerin çalışmalarından ilk yararlanan bilim Fizik oldu. Fizik bu yüzyılda büyük keşifler yapmaktan çok matematikçilerin ortaya koydukları metodlardan yararlanıp derinleşmek fırsatını buldu. Böylece fizikçiler tabiat olaylarını uzun felsefî muhakemelerle açıklıyacaklan yerde çok daha kesin olarak doğrudan doğruya tabiata yöneldiler. Olayları sınıflandırdılar, bu olayları lâboratuvarlarda yeniden meydana getirmek için deneylere giriştiler. Çünkü ellerinde artık matematik gibi yeni metodlarla zenginleşmiş ileri bir bilim vardı. Galilei’nin başladığı incelemelere dayanarak mekanik kanunlarını derinleştirdiler, Nevvton’un ışıkla ilgili buluşlarını ele alarak optik alanında yeni yeni kanunlar ortaya koydular. 1738’de ilk olarak “sesin hızını ölçtüler”. 1742’de İsveç’li bilgin “Anders Celsius” (1701-1744) sıcaklık birimi olarak “santigrad” derecesini ortaya attı. 1790 yılında Paris Bilimler Akademisi uzunluk birimi olarak kesin bir ölçü teklif ediyordu : Metre. Böylece yeni bir ölçü sistemi doğdu: “Metre sistemi”. Yine aynı yüzyılda fiziğin yeni bir kolu bütün bilginlerin dikkatini çekiyordu: Elektrik.

ELEKTRİK

18’inci yüzyılda elektriğin sebep olduğu olaylara karşı ilgi gittikçe artıyordu. Birçok kimse boş vakitlerini bu olaylarla ilgili eğlenceli denemelerin yapıldığı salonlarda geçiriyordu. Yukarıdaki resimde, elektrik geçirmeyen halatlarla askıya alınmış bir çocuk görüyoruz. Çocuk bir yandan da elektrik meydana getiren bir cihazla temas durumundadır. Vücudu elektriklenmiş olduğundan eli hafif kâğıt parçalarını çekmektedir. Ellerini başka bir kimsenin ellerine yaklaştırınca arada kıvılcım meydana geliyorsa da çocuk bundan hiç etkilenmiyor. Bilimlere paralel olarak gelişen teknik, insanlık tarihinde büyük bir çığır açmıya hazırlanıyordu. 19’uncu yüzyılın büyük icatlar yüzyılı olduğu söylenir: Lokomotif (Stephenson 1829), buharlı gemi (Fulton 1807), fotoğraf (Daguerre 1818), telgraf (Morse 1837), patlamalı motor (Barsanti 1853) ve daha birçoğu hep 19’uncu yüzyılın icadıdır. Ama bunları gerçekte icattan çok daha önceden varılan sonuçların gerçekleştirilmesi olarak kabul etmek gerekir. Eğer 18’inci yüzyılda yapılan uzun ve yorucu çalışmalar olmasaydı 19’uncu yüzyılda erişilen olumlu sonuçlara ve icatlara hiçbir zaman ulaşılamıyacaktı. Bundan ötürü 19’uncu yüzyıl bir icatlar yüzyılı ise 18’inci yüzyıl, “yoğun ve derin araştırmalar yüzyılı” olmuştur, diyebiliriz. Eğer bugün Stephenson, Fulton ve daha birçoğunun adını şerefle anıyorsak onların «ataları» olan pek çoğu anılmaya hak kazanmamış mıdır? Pek tabii ki onların adları insanlığın büyük teknik yapısının temellerine altın harflerle kazıtılmıştır. İşte 18’inci yüzyılın bu ünlü kişilerinden birkaçı.

John Fitch (1788 )’in yaptığı buhar makineli sandal. 1707 — Bir süre önce ilk buhar makinesini meydana getirmiş olan “Deniş Papin” bunu bir sandala takarak Fulda Irmağı üzerinde başarılı sonuçlar elde ediyor. Ama kendileriyle rekabete girişeceğinden çekinen sandalcılar bu ilk buharlı sandalı parçalıyorlar. 1788’de Amerikalı “John Fitch” buharla işleyen ufak bir gemi yaparak bunu Philadelphia ile Burlington arasında sefere koyuyor. Bu ilk buharlı gemi otuz yolcu taşıyabiliyordu.

1770 — Nicholas Joseph Cugnot adlı bir Fransız, buhar motoruyla donatılmış üç tekerlekli bir araba yaptı. Hareket tekerleklere pistonlar aracılığıyla iletiliyordu. Ama araba o kadar hantal ve kullanılması o kadar zordu ki bu gelişme pek az yarar sağlayabildi. Bu yüzyılın sonlarına doğru Richard Trevithick adlı İngiliz çok daha mükemmel başka bir buharlı araba meydana getirdi. Teknikle uğraşanlar buna “ilk buharlı lokomotif” gözüyle bakmaktadırlar.

1727 — J. H. Schulze adında bir fen adamı gümüş klorür’ün güneş ışığının etkisi altında karardığına dikkat etti. Fransa’da “Alexandre Charles” 1780 yılında bu kimyasal bileşikten yararlanıp ilk defa olarak “fotoğraf” çekmeyi başardı.

1753 — İskoçya’lı Charles Marshall’ın elektrik akımından yararlanıp haberleşme işaretlerini büyük uzaklıklara iletmiye çalıştığı görülür. Ama bu fen adamı her harf için ayrı bir tel kullanılması gerektiğine inanıyordu. Bu prensibe dayanarak ilk telgraf cihazını 1760 yılında İsviçre’li “Georges Louis Lesage” meydana getirdi.

1783 — Hidrojen gazı doldurulmuş balonlarla ilk havalanma deneylerini yapanlar Fransa’da Montgolfier Kardeşler (Kasım 1783) ve Charles Kardeşler (Aralık 1783) oldu.

1782 — İngiliz “James Watt” (1736-1819) buhar makinesinde önemli düzeltmeler yaptı. Makinenin bütünlüğünü ve daha etkili olmasını sağladı. Öteki makinelere güç sağlamak için kullanılmaya başlanan buhar motorları böylece 19’uncu yüzyıl endüstri devrimini hazırlamış oluyorlardı.