18. YÜZYILDA BİLİM

⚖️ Modern Kimyanın Öncüsü: Antoine Lavoisier

1743-1794 yılları arasında yaşamış olan büyük Fransız kimyacısı **Antoine Lavoisier’nin** araştırmalarında kullandığı cihazlardan birkaçı yukarıda görülüyor. Bunlar bir mikroskop (resimde mercek ve ışıkları gözlenecek cisim üzerinde yoğunlaştırmaya yarayan içbükey ayna açıkça görülüyor), bir kum saati ve bir teraziydi. Bu küçük ve duyarlı terazi, bilginin en yararlı ve en sadık çalışma arkadaşıydı.

Pek gösterişsiz bir terazi, diyeceksiniz belki de… Ama bu tartı aleti hiç de öyle sanıldığı kadar basit değildi. Önce yapılışındaki incelik ve duyarlığa bir göz atalım: Ortada yüksek ve sağlam bir dikme, yanlarda incecik ve hafif kollar… Üstteki gösterge iğnesi kefelere konulan en ufak bir ağırlığa karşı derhal tepki gösteriyordu. **Terazinin duyarlığı miligramın onda biri kadardı.**

Modern kimyanın temel ilkelerini ortaya koyan Lavoisier, kendinden önce gelenlerin ihmal etmiş olduğu bu tartı aletini büyük bir dikkatle kullanmıştı. Birçok keşfini onun duyarlığına borçluydu. Terazi tekniğinin önemini anlamak için de o çağdaki kimya incelemelerine bir göz atalım.

🧪 Kimya Biliminde İlk Adımlar ve Filogistik Teorisi

Kimya Biliminde İlk Adımlar

18’inci yüzyılın başlarında **”Alşimist”** denilen **”bâtıl kimyacı”**lar, eskiden beri akıllarına takılan **”filozof taşı”**nı ve **”hayat iksiri”**ni arayıp duruyorlardı. Ama o çağda bu araştırmalara bilimsel bir açıdan bakmak, kritik düşünceden geçirmek ihtiyacı duyuluyordu.

Bir yandan yeni yeni kimyasal elemanlar keşfediliyordu: Nikel, platin, kobalt, manganez, azot, klor. Hatta birtakım kimyasal bileşiklerin keşfedildiği de oluyordu: Karbondioksit, hidroklorik asit ve bazı organik asitler bunlardandı. İngiltere’de sülfürik asit elde etmek için birçok fabrika bile açılmıştı.

Esrarengiz Bir Cevher: “Filogistik”

Ama elde edilen bütün bilgiler genel bir çerçeve içine sokulamayan bağımsız ve karışık şeylerdi. Çünkü 18’inci yüzyıl alşimistlerinin kesinlikle inandıkları talihsiz bir teori, elde edilen bütün gelişmeleri yanlış yola götürüyor, gerçeğe uymayan yorumlara sebep oluyordu.

Alşimistlere göre bütün kimyasal olaylar, esrarengiz ve görülemeyen birtakım özelliklere sahip bir cevher tarafından yönetiliyordu. Bu cevher **”Filogistik”** adı verilen uydurma bir maddeydi. Örnek olarak şunu gösterebiliriz: Tutuşabilen bütün maddelerde bu “Filogistik”ten bol miktarda bulunduğu sanılıyordu. Madde yanınca “Filogistik” alev durumunda havaya karışıyor, kayboluyordu.

Lavoisier’nin Deneyi ve Yanmanın Keşfi

İşte bu inançların hâkim olduğu bir çağda Lavoisier, o küçük terazisiyle basit bir deney yaptı: Ele aldığı bir maddeyi tarttı ve onu yaktı. Sonra külleriyle birlikte maddeyi yeniden tarttı. **Ağırlığı öncekinden fazlaydı.** Şimdi bu olayı “Filogistik Teorisi”yle nasıl uzlaştırmak gerekti…

Büyük bilgin, ağırlık artmasının yanarken maddeyle birleşen oksijenin ağırlığından ileri geldiğini gösterdi. Böylece **”Filogistik Teorisi” iflas ediyor** ve **yanma olayı bir oksidlenme olarak açıklanıyordu.** Artık kimyadaki öteki problemlerin kritik bir gözle incelenmesine başlanacaktı.

Havanın ve suyun kimyasal bileşimini de keşfeden Lavoisier, böylece modern kimyanın en büyük öncüsü oldu.

📅 Aynı Çağda Yaşayan Diğer Bilimsel Gelişmeler

  • **1753** – İsveç’li tabiat bilgini **Carl von Linne** (1707-1778) *Tabiatın Sistemleri* adlı dev eserini yayınladı. Linne’nin “Hayvanlar ve Bitkiler Âlemi”ni sınıflandırmakta kullandığı metot bugün de yürürlükte olan metottur.
  • **1766** – Alman tıp doktoru **Anton Mesmer** (1734-1815) birçok hastalığı iyileştirebilecek **”magnetik bir akışım”**ın etkisinden söz etti. Böyle bir akışım var olmamakla birlikte Mesmer sonradan **”Hipnotizma”** alanındaki çalışmalara yol açmış oluyordu.
  • **1784** – **Lavoisier** (1743-1794) yaptığı bir sürü deneyle solunum sırasında karbondioksidin meydana gelişini açıkladı ve insanın yaptığı iş ağırlaştıkça organizmanın harcadığı karbonun da o kadar arttığını ortaya koydu.