…yüksek noktasıdır. Hasan Dağı (3.268 m): Sönmüş volkanik bir dağdır (Konik biçimli, kraterli). Yanında Küçük Hasan Dağı (3.040 m) bulunur. Bolkar Dağları: En yüksek noktası 3.000 m’yi geçer. Başlıca Platolar ve Ovalar Obruk Platosu: İlin en önemli platosudur. Ortalama yüksekliği 1.000 m ile 1.500 m arasındadır. Ovalar (Kapalı Havza): Aksaray Ovası, Misli Ovası (ortalama 1.350 m), Bor Ovası (ortalama 1.100 m), Melendiz Ovası. 💧 AKARSULAR VE GÖLLER Başlıca Akarsular Melendiz Suyu (Ulusu…
…Bir süre sonra Yıldırım buranın yönetimini bazı şartlarla yine Karamanoğulları’na bıraktı. Yıldırım’ın Timur’la yaptığı Ankara Meydan Savaşı yenilgiyle sonuçlanınca (1402), bütün Anadolu Türk Beylikleri gibi Karamanoğulları da gelişmiş, bu arada Niğde üzerindeki egemenliğini kuvvetlendirmişti. Böylece beyliğin önemli merkezlerinden biri durumuna getirilen Niğde, Fatih Sultan Mehmet tarafından Karamanoğulları’nın ortadan kaldırılması üzerine kesinlikle Osmanlı İmparatorluğu’na bağlandı (1470). Osmanlılar çağında, Karaman adıyla anılan ve merkezi Konya’da bulunan eyaletin, bugünkü Niğde ilimizin çevresi içinde iki sancağı yer almıştı…
Yozgat’ı kuranlar Orta Asya’dan gelen Bozok adlı Türk boyudur. Boz sözü, "sararmış ot" demektir. Önceleri Boz-kentbiçiminde söylenen şehir adı, zamanla Yoz-kent olmuş; daha sonra Yozgent, nihayet Yozgat olmuştur. Yozgat sözü son yüzyıllarda, şimdiki şekliyle yazılıp söylenmeye başlanmıştır.
…1779) ve Çapanoğlu Süleyman Bey tarafından yaptırılan ikinci cami (1795). Beyaz küfeki taşından yapılan bu camiler en eski Osmanlı eserleridir. Kaplıcalar ve Gezinti Yerleri: Yozgat’ın birçok hastalıklara karşı kullanılan kaplıcaları ve yaylakları vardır. 💃 Bozok Folkloru ve "Sürmeli" Yozgat, Orta Anadolu’nun zengin folklor merkezidir. Halkın müziği **canlı, fakat hüzünlüdür (Bozlak)**. Oyunlar, ayak figürleri bol ve biraz ağırca olan **zeybek oyunlarına** benzer. Halk oyunları genellikle davul zurna eşliğinde oynanır. En ünlü oyun türküsü olan **"Sürmeli"nin 200’e yakın…
İl, adını yurdumuzun en yüksek dağı olan Ağrı Dağı’ndan alır. Dağ, Eğri, Ararat adlarıyla da anılır. Ağrı’ya İranlılar Kûh-i Nuh (Nuh Dağı), Araplar Cebelü’l-Hâris (Koruyucu Dağ) adını verir.
Eski çağlarda Aras Nehri’nin doğduğu yer olarak bilinen ilin bulunduğu alana Abos Mons denmekteydi. Orta Çağ Arap coğrafyacılarının eserlerinde bu ada rastlanmaktadır. İlin eski adı olan Çapakçur (hâlâ yörede merkez ilçesi bu adla anılır), çeşitli kaynaklarda "Cennet Suyu" ya da "Temiz Su" anlamlarına gelmektedir. İl sınırları içindeki dağlarda bulunan sayısız göller dolayısıyla ile Bingöl adı verilmiştir. Bu adın tarihî bir geçmişi yoktur.
…VE TÜRKÜLER Bitlis ilinin folkloru, büyük ölçüde eski dönemlerin izlerini taşır. Halk oyunları daha çok **bar ve halay** türündedir. Yerel kıyafet: Erkekler şal ve şapik giyer; kadınların yerel kıyafetini merheme denen başörtüsü, fistan ve çarık oluşturur. Ünlü Türküler: **"Bitlis’te Beş Minare"** ve "Bağa Vardım". 🎶 YÖREDEN BİR TÜRKÜ Kırmızı gül her dem olsa, Her dertlere derman olsa. Gülüm olsa yârim olsa, Padişahtan ferman olsa, Herkes sevdiğini alsa, Gülüm alsa yârim alsa. Dağlar sizde neyim kaldı, Yavrum kaldı yârim kaldı.
Bitlis, adını şehrin ortasında yükselen kaleden alır. Büyük İskender Asya seferi sırasında Bitlis’ten geçerken yörenin doğal güzelliklerini çok beğenir ve komutanlarından Bad Lis’e burada bir kale yapmasını buyurur. Yapılan kaleyi çok beğenen İskender buraya komutanının adını verir: Bad Lis Kalesi. Çeşitli uluslarca değişik biçimde söylenen Bad Lis, zamanla Bitlis’e dönüştü.
…9,4 °C, şimdiye kadar görülen en düşük ısı -19,0 °C, en yüksek ısı 36,8 °C’dir. İlde yağışların yıllık ortalaması 975,7 mm’dir. BİTKİ ÖRTÜSÜ Bitlis’in bazı yerlerinde iklimin özelliğine bağlı olarak orman örtüsü ve bozkır bir arada bulunur. Nemrut Dağı’nıngüney yamaçları meşelerle kaplıdır. Dağın geniş krater çukurunda ise meşe, titrek kavak ve yabani meyve ağaçlarıvardır. Dağdaki orman örtüsü 2.900 m’ye kadar çıkar. Buna karşılık Süphan Dağı tamamen çıplaktır. Güneydeki dağlarda en…
Tarihî Harput şehrinin zamanla önemini kaybetmesi üzerine aynı adla anılan eyalet merkezi, Vali Reşit Mehmet Paşatarafından Uluova’daki Mezraa’ya alındı. Mezraa’nın hızla geliştiği bir sırada eyalet valiliğine atanan İsmail Paşa,zamanın padişahı Abdülaziz’e bir bağlılık görevinde bulunmak amacıyla bu yeni şehre Mâmuret-ül-Aziz (Aziz’in bayındırdığı şehir) adının verilmesini sağladı (1862). Halk arasında zamanla Elaziz diye kısaltılarak anılan şehrin adı,Cumhuriyet çağında Bakanlar Kurulu kararıyla Elazığ’a çevrildi (10 Aralık 1937).